| 1. | Kapak-İçindekiler Cover-Contents Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri DergisiSayfalar I - V |
| 2. | Acil servise başvuru sayısının zaman serisi analiz ve makine öğrenmesi yöntemleri ile tahmin edilmesine yönelik bir uygulama An application for forecasting the number of applications to the emergency department with time series analysis and machine learning methods Sema Çiftçi, Gül Didem Batur Sirdoi: 10.5505/pajes.2022.18488 Sayfalar 667 - 679 Günümüzde, acil sağlık servislerine yönelik talepler, salgın, deprem vb. doğal afetler ile patlamalar gibi durumlarda olağanüstü artış göstermektedir. Sözkonusu talebin doğru bir şekilde tahmin edilmesi, acil servislere başvuracak kişi sayısının belirlenmesi ve ilgili kaynak planlamalarının etkin şekilde gerçekleştirilmesini sağlayacağından olağanüstü durumlar için kriz yönetim sürecinde kolaylık sağlayacaktır. Bu çalışmada, bir acil servise başvuru sayısının tahmini amaçlanmaktadır. Ele alınan, mevsimsel özelliklere sahip verilere yönelik olarak, zaman serisi analizi yöntemlerinden SARIMA, Holt-Winters ve ayrıştırma; makine öğrenmesi yöntemlerinden rastgele ağaç ve rastgele orman teknikleri kullanılmıştır. Tahmin çalışması için Ankara’ da yer alan bir hastanenin 396 günlük “başvuran hasta sayısı” verisi kullanılmıştır. Her bir yöntemdeki tahminler, yedi, on beş ve otuz günlük olarak yapılmıştır. Talep tahmini yöntemlerinden en başarılı yöntemin belirlenebilmesi için korelasyon, düzeltilmiş RKARE ve ortalama mutlak yüzde hatası değerlerinden faydalanılmıştır. Yapılan analizlerde SARIMA yönteminin, acil servise yapılacak başvuru sayısının tahmin edilmesinde diğer yöntemlere göre daha etkili sonuçlar verdiği görülmüştür. Ayrıca, acil servislere yapılan başvuruların sürekli değişen, dinamik bir yapıya sahip olmasının bir sonucu olarak, tahmin edilen gün sayısındaki değişimin tahmin değerleri üzerinde önemli etkisi olduğu da anlaşılmıştır. |
| 3. | Hiperesnek oyun teorisi modelleri ve çok kriterli karar vermede uygulamaları Hypersoft game theory models and their applications in multi-criteria decision making Somen Debnath, Hüseyin Kamacıdoi: 10.5505/pajes.2023.98340 Sayfalar 680 - 691 Klasik oyun teorisi esnek küme yapıları için genişletilmiştir ve böylece esnek oyun teorisi, bulanık esnek oyun teorisi, sezgisel bulanık esnek oyun teorisi, nötrosofik esnek oyun teorisi tanıtılmıştır. Esnek oyun yaklaşımlarında getiri fonksiyonu, küme-değerli fonksiyondur ve çözüm elde etmek için küme işlemlerinin kullanılmasına izin verir, bu da onu pratikte çok uygun ve kolay uygulanabilir kılar. Ayrıca bu oyun yaklaşımlarında stratejiler nitelikler/parametreler olarak belirlenebilir. Yani, tüm bu esnek oyun teorileri, tek-nitelikli fonksiyonları kullanarak parametrik bilgileri işlemek için tasarlanmıştır. Ancak, çok-nitelikli fonksiyon kullanılarak elde edilen parametrik bilgileri işlemek için başka bir güçlü araca ihtiyaç vardır. Bu tür problemleri matematiksel olarak modellemek için hiperesnek küme kavramı önerilmiştir. Bu makalede, hiperesnek oyun teorisi adı verilen hiperesnek kümeye dayalı bir oyun teorisi modeli oluşturulmuştur. Bu oyun teorisinde, getiri fonksiyonu küme-değerli fonksiyondur ve stratejiler çok-nitelikli olarak seçilir. İki kişilik bir hyperesnek oyun geliştirilmiş ve bu tür oyunlar için farklı çözüm yöntemleri (hiperesnek eyer noktası yöntemi, hiperesnek eliminasyon yöntemi, hiperesnek Nash dengesi yöntemi gibi) üretilmiştir. Ayrıca önerilen yöntemler, gerçek hayatta karşılaşılabilecek oyun teorisi tabanlı karar verme problemlerine başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Son olarak, iki kişilik hiperesnek oyun n-kişilik hiperesnek oyuna genişletilmiştir. Bir n-kişilik hiperesnek oyunun Nash dengesi tanımlanmış ve bu çözüm yöntemi için bir uygulama sunulmuştur. |
| 4. | DC mikro şebeke mimarilerinde enerji yönetim sistemi için uyarlanabilir düşüş denetleyici tasarımı Adaptive droop controller design for energy management system in DC microgrid architectures Ahmet Kaysal, Selim Köroğlu, Yüksel Oğuzdoi: 10.5505/pajes.2023.09455 Sayfalar 692 - 700 Bu çalışmada, dağıtık üretim birimlerinden oluşan mikro şebeke sistemi için uyarlamalı düşüş kontrolü yaklaşımına sahip hiyerarşik iki seviyeli bir enerji yönetim sistemi önerilmiştir. Hiyerarşik iki seviyeli kontrol yapısında dağıtık üretim birimlerinden aktarılacak güç, birincil kontrol katmanında dönüştürücülerin kontrol edilmesiyle sağlanmaktadır. İkincil kontrol katmanı, DC bara gerilim restorasyonunun sağlanması ve akım paylaşım doğruluğunun eşzamanlı olarak iyileştirilmesi amacıyla kullanılır. DC mikro şebeke sistemi Thévenin eşdeğer modeli ve Kirchhoff yasalarından faydalanılarak analiz edilmiştir. Dağıtık üretim birimlerinin akım paylaşım parametreleri, analiz sonuçlarına bağlı olarak elde edilmiştir. Önerilen uyarlanabilir düşüş kontrol yöntemi, geleneksel düşüş kontrol yöntemi ile karşılaştırılmıştır. Önerilen sistemde, talebin en yüksek olduğu 2250 W’lık güçte uyarlanabilir düşüş kontrolörün güç aktarımındaki performansı geleneksel yönteme göre 9.65% daha iyidir. Benzer şekilde önerilen yöntem, DC baranın gerilim regülasyonunda 6.67% daha iyi bir performans sergilemiştir. Sonuçlar göstermiştir ki tasarlanan kontrol stratejisinin değişken çalışma koşulları altında DC mikro şebeke için gerilim restorasyonunu arttırdığı ve kaynaklar arasında daha iyi bir güç paylaşımı sağladığını göstermektedir. Böylece geleneksel düşüş kontrol yöntemindeki kısıtlar uyarlanabilir yöntemin kullanılmasıyla iyileştirilmiştir. |
| 5. | Çeşitli elektrikli araç şarj modları sağlayan hibrit bir mikro şebekenin tasarımı ve optimizasyonu Designing and optimizing a hybrid microgrid supplying various electric vehicle charging modes Farhia Abdullahi Mohamud, İpek Çetinbaş, Mehmet Demirtaş, Hasan Huseyin Erkayadoi: 10.5505/pajes.2023.68745 Sayfalar 701 - 710 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nin (ESOGU) elektrik ihtiyacı için çoklu enerji kaynaklarının hibrit optimizasyonu (HOMER) yazılımı ile bir mikro şebeke sistemi tasarlanmış ve optimize edilmiştir. Mikro şebeke, elektrik şebekesi bağlantılı ve batarya enerji depolama sistemine (BESS) sahip fotovoltaik (PV) ve rüzgâr türbini (WT) ünitelerinden oluşmaktadır. Mikro şebeke ayrıca elektrikli araç (EV) şarj ünitelerine enerji sağlamaktadır. EV'ler ve yenilenebilir mikro şebekelerin kombinasyonu, küresel enerji sisteminin temiz enerji geçişine büyük katkı sağlamaktadır. Ayrıca enerji maliyeti (COE) ve EV şarjını da en aza indirmektedir. EV yüklerini analiz etmeden önce, mikro şebekenin uygun bir hibrit kombinasyonu optimize edilmiştir. Önerilen sistemlerin güvenilirliği, ekonomik ve çevresel etkilerine göre karşılaştırılmış ve analizleri yapılmıştır. Kazanan mikro şebeke sisteminin finansal analizi yapılmış ve proje süresince performansı değerlendirilmiştir. Bu çalışmada ertelenebilir ve isteğe bağlı EV şarj modları önerilmiştir. EV’nın mikro şebeke üzerindeki etkisini görmek için çeşitli senaryolar oluşturulmuş ve tasarıma uygulanmıştır. Amaç, çevreyi korurken elektrik maliyetini en aza indirmek için çoğunlukla yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan uygun bir şarj yöntemi bulmaktır. Bu çalışma, akıllı şarjın önemini ve yenilenebilir kaynaklardan yararlanarak ve yalnızca elektrik en düşük maliyette olduğunda şarj ederek şarj oturumlarını nasıl yönettiğini göstermektir. Sonuç ayrıca, hibrit mikro şebeke kullanılarak incelenen alanın elektrik faturasının maliyetinin %36 oranında azaldığını göstermektedir. |
| 6. | Gri Kurt optimizasyonu ve Krill sürü optimizasyon algoritmasının performans analizi ve karşılaştırması Performance analysis and comparison of gray wolf optimization and Krill herd optimization algorithm Emine Baş, Ayşegül İhsandoi: 10.5505/pajes.2023.38739 Sayfalar 711 - 736 Sürü davranışı, aynı yönde göç eden ve birlikte avlanan benzer büyüklükteki bir grup hayvan olarak tanımlanmaktadır. Gri kurtlar, genellikle sürüler halinde yaşamaktadırlar. Sürüdeki her gri kurdun ayrı bir görevi ve görevine göre aldığı farklı bir ismi bulunmaktadır. Diğer yandan Kril sürüleri, ekosistemin temelini oluşmaktadır. Kril sürüsünün hareketi iki sebebi bulunmaktadır. Birinci sebep, diğer canlılar için sürüler halinde yaşayan Kril’in avlanması ve yakalanmasının zor olmasıdır. Diğer sebebi ise, Kril sürüleri avlarını sürü hareketiyle kolayca yakalayabilmektedir. Gri Kurt Optimizasyonu (GWO) gri kurt sürü davranışından ilham alınırken, Kril Sürü Optimizasyonu (KHO) Kril sürü davranışından esinlenmiştir. Bu çalışmada GWO ve KHO algoritmaları detaylı bir şekilde incelenmiş ve yeterli bir başarıya sahip olup olmadıklarına karar verilmiştir. GWO ve KHO algoritmalarının sürü tabanlı olması, iki algoritmanın ortak bir özeliği olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, GWO ve KHO performans analizinin yanı sıra 23 tek modlu, çok modlu ve sabit boyutlu çok modlu kıyaslama optimizasyon testleri ile karşılaştırılmıştır. Algoritmaların başarısı, çeşitli boyutlarda ({10, 20, 30, 50, 100, 500}) çalıştırılarak gösterilmiştir. İlaveten, GWO ve KHO algoritmaları Ağaç Tohum Algoritması (TSA), Parçacık Sürü Algoritması (PSO), Jaya algoritması, Aritmetik Optimizasyon Algoritması (AOA), Evrimsel Çiftleşme Algoritması (EMA), Ateş Şahini Optimize edicisi (FHO), Bal Porsuğu Algoritması (HBA) algoritmalarının performansı ile de karşılaştırılmıştır. Elde edilen tüm sonuçlar, istatistiksel testler ve şekillerle detaylı olarak gösterilmektedir. Sonuç olarak GWO ve KHO algoritmaları kendine öz özellikleri ile farklı test problemlerinde üstün başarı gösterirken, eski ve günümüzde yeni önerilmiş birçok algoritma ile de yarışır düzeydedir. GWO ve KHO algoritmalarının başarılarını tespit etmek için sadece klasik test fonksiyonları değil iki farklı kıyaslama test seti de kullanılmıştır. Bunlar CEC-C06 2019 fonksiyonları ve günümüzde güncel bir problem olan büyük veri problemidir. Aynı algoritmalar her iki problem içinde çalıştırılmış ve ortalama sonuçlara göre rank değerleri elde edilmiştir. CEC-C06 2019 fonksiyonlarında KHO iyi sonuçlar elde ederken büyük veri problemlerinde GWO iyi sonuçlar elde etmiştir. Bu çalışmada GWO ve KHO algoritmalarının başarıları üç farklı deneysel sette detaylı bir şekilde incelenmiş ve GWO ve KHO algoritmaları ile çalışacak araştırmacılar için ışık tutmaktadır. |
| 7. | Kapasitesiz tesis yerleşim problemleri için geliştirilmiş ikili güve alevi optimizasyon algoritması A binary enhanced moth flame optimization algorithm for uncapacitated facility location problems Ahmet Özkış, Murat Karakoyundoi: 10.5505/pajes.2023.49576 Sayfalar 737 - 751 Güve Alevi Optimizasyonu, sürekli gerçek dünya problemlerini çözmek için doğadan ilham alan bir meta-sezgisel algoritmadır. Bu çalışmada, kapasitesiz tesis yerleşim problemlerini çözmek için ikili Enhanced MFO Desert Bush (binEMFO-DB) algoritması olarak adlandırılan MFO'nun değiştirilmiş bir versiyonu önerilmiştir. Önerilen algoritma üç değişiklik içermektedir: i) kaotik harita tabanlı popülasyon başlatma, ii) rastgele alev seçimi ve iii) çöl çalısı stratejisi. Önerilen binEMFO-DB algoritmasının performansı, OR-Library'den alınan 15 farklı UFL problemi üzerinde test edilmiş ve parametre analizi için Taguchi ortogonal dizi tasarımı kullanılmıştır. Algoritmalar ile elde edilen sonuçların ortalama, boşluk ve isabet değerleri performans metriği olarak kullanılmıştır. binEMFO-DB'nin performansı, son teknoloji algoritmaların performanslarıyla karşılaştırılmıştır. Elde edilen sonuçlar, önerilen binEMFO-DB'nin test ortamında başarılı ve rekabetçi bir performansa sahip olduğunu göstermektedir. |
| 8. | TiO2-ZrO2 katalizörüyle boya gideriminde fotokatalitik arıtım parametrelerinin yüzey yanıt yöntemiyle optimizasyonu Optimization of photocatalytic treatment parameters by response surface method in dye removal with TiO2-ZrO2 catalyst Sefa Furkan Selçuk, Berk Köker, Meltem Sarıoğlu Cebecidoi: 10.5505/pajes.2023.03757 Sayfalar 752 - 759 Kimyasal süreçlerin optimizasyonu için, tek parametrenin değişken kabul edilip diğer parametrelerin sabit tutulması yoluyla gerçekleştirilen geleneksel yöntemler yetersiz kalmaktadır. Yüzey yanıt yöntemi gibi süreci modelleyerek parametrelerin etkileşimine de olanak tanıyan yöntemler hem finansal hem de zamansal açıdan avantaj sağlamaktadır. Bu çalışmada, Maksilon Mavi GRL boyasının fotokatalitik yöntemle giderim parametrelerinin modellenerek optimize edilmesi için yüzey yanıt yöntemi ve merkezi kompozit tasarımı kullanılmıştır. Giderim parametresi olarak katalizör konsantrasyonu, katalizörü üretirken kullanılan ZrO2 miktarı ve reaksiyon süresi seçilmiştir. Yanıt parametresi olarak ise renk giderim verimi incelenmiştir. Tek faktörlü analizde optimum koşullar 0.775g/L katalizör, 0.4g ZrO2 miktarı ve 45dk. reaksiyon süresi olarak tespit edilmiştir. 3D yüzey ve kontur grafiklerinin analiziyle, katalizör konsantrasyonu ile ZrO2 miktarı parametreleri arasındaki etkileşimin az olduğu, reaksiyon süresi parametresi ile ZrO2 miktarı ve katalizör konsantrasyonu parametreleri arasındaki etkileşimin ise yüksek olduğu değerlendirmesi yapılmıştır. ANOVA analizi ve doğrulama deneyi sonuçları doğrultusunda modelin tahmin değerlerinin analiz değerlerini temsil edebileceği kanıtlanmıştır. Doğrulama deneyi için seçilen optimum seçenekte modelin tahmin ettiği değer %90.154 iken analiz sonucunda %91 giderim verimine ulaşılmıştır. |
| 9. | Mikrodalga ön işleminden geçirilmiş atık kuru incirin biyohidrojen üretimi için değerlendirilmesi Evaluation of microwave pretreated waste dry fig for biohydrogen production Serpil Özmıhçı, İlknur Hacıoğludoi: 10.5505/pajes.2023.23238 Sayfalar 760 - 768 Çalışmada; atık kuru incirde mikrodalga ön işlemi (250-800W) uygulanarak aflotoksin giderimi ve en yüksek çözünmüş şeker eldesi için en iyi koşulları saptanmıştır. Aflatoksini giderilmiş atık kuru incirlerin biyohidrojen üretim performansları farklı substrat (11.8-118 g/L) ve farklı organizma konsantrasyonları (0.5-2.5 g/L) denenerek test edilmiştir. Mikrodalga işlemi sonucunda 100 g/L atık kuru incirden en yüksek çözünmüş şeker konsantrasyonunu (89.7 g/L) veren dalga boyu 400 W ve muamele süresi 10 dk. olarak bulunmuştur. Bu koşullarda %46.2 şeker hidrolizlenmesi ve % 77.8 aflatoksin giderimi sağlanmıştır. En yüksek kümülatif hidrojen gazı hacmi, hidrojen gazı üretim verimi, hidrojen gazı üretim hızı; 59 g/L başlangıç substrat konsantrasyonunda sırasıyla, 161.9 mL, 207.5 mL H2/g toplam şeker, 1.75 mL/saat olarak bulunmuştur. Farklı substrat konsantrasyonlarının kullanıldığı deneylerde üretilen organik asitlerden, laktik asidin yüksek miktarlarda üretiliyor olmasına rağmen, bazı deneylerde bütrik aside dönüştüğü gözlemlenmiştir. Bu da biyohidrojen gazı üretimlerinde artış sağlamıştır. Organizma miktarı değişim deneylerinde şekerin tüm deney ortamlarında tüketildiği gözlenmiş ve başarılı bir şekilde hidrojen gazı üretimi gerçekleşmiştir. Yoğunluklu olarak bütrik asit üretilen deney ortamlarında en yüksek hidrojen gazı üretim verimi 1 g/L organizma içeren deney ortamında 124.28 mL H2/g toplam şeker olarak elde edilmiştir. Organizma konsantrasyonu arttıkça spesifik hidrojen üretim hızında [SHÜH) düşüş gözlenmiştir. En yüksek SHÜH, 0.5 g/L organizma içeren fermantasyon ortamında 3.83 mL H2/g biyokütle saat olarak bulunmuştur. |
| 10. | Menderes masifi’ndeki (Hacıaliler/Çine-Aydın) granat (Lal Taşı) porfiroblastlarının, Mineralojik-Jeokimyasal ve gemolojik İncelenmesi Mineralogical-Geochemical and gemological investigations garnet porphyroblasts (Lal Stones) in Menderes massif (Hacıaliler/Çine-Aydın) Ufuk Ören, Tamer Koralaydoi: 10.5505/pajes.2023.47598 Sayfalar 769 - 782 Antik dönem doğa bilimcisi Plinius, Hellenistik ve Roma döneminde yaygın olarak kullanılan almandin bileşimli lal taşlarının (Granat) Anadolu'da Karia'da Alabanda (Çine) ve Orthosia'da (Yenipazar) çıkarıldığından bahsetmektedir. Çalışmaya konu edilen granat örnekleri Hacıaliler (Çine-Aydın) bölgesinde Menderes Masifine ait orta-yüksek dereceli, gnays ve mikaşist bileşimli metamorfik kayaçlar içerisinde bulunmaktadır. Boyutları 0.5-2 cm arasında değişen, morumsu-kahverengi renkli ve mat parlaklık gösteren granat porfiroblastları dodekahedron formda kristallenmişlerdir. Mikroskobik incelemelerinde poikloblast doku gösteren granat mineralleri oldukça kırıklı bir yapıda olup, bol miktarda kuvars, muskovit ve opak mineral kapanımları içermektedir. Tahribatsız bir analiz tekniği olan Konfokal Raman spektroskopisi çalışmalarına göre granatların 910-912, 349 ve 553-555 cm-1 güçlü olmak üzere toplam 10 farklı Raman titreşimi gösterdikleri ve tipik olarak almandin bileşiminde oldukları tespit edilmiştir. Mineral kimyası sonuçlarına göre granatlar Alm0.72-0.87 Grs0.07-0.19 Pyr0.02-0.13 Sps0.00-0.02 kimyasal formülüne sahiptirler. Granat – Biyotit jeotermometre hesaplamalarına göre granatların ortalama 565.3 ± 20.8°C sıcaklıkta, 6.6 kbar basınç altında oluştukları belirlenmiştir. Hacıaliler granatlarının ortalama kıtasal kabuk çoklu element değişim diyagramında LIL elementleri (Cs, Rb, Ba, K, Sr, Pb) bakımından fakirleşme gösterdiği belirlenmiştir. Kondrit’e göre normalize edilmiş NTE çoklu element değişim diyagramında granat örneklerinin NTE bakımından zenginleşme gösterdikleri (∑NTE: 192.2-212.1), (La/Sm)N oranı 2.62-2.89, (Sm/Yb)N oranı 0.31-0.38 ve (Eu/Eu*)N oranı 0.41-0.44 arasında değiştiği belirlenmiştir. Gemolojik testlere göre granat kristallerinin özgül ağırlıkları 3.33 ile 3.64 arasında değişmekte, kırılma indis değerleri ise 1.81-1.95 civarındadır. L*a*b* renk sistemine göre granat kristallerinin renk ortalaması L*: 46.25 a*: 6.55 b*: 6.60 (morumsu kahverengi) olarak belirlenmiştir. Mineralojik, jeokimyasal ve gemolojik değerlendirmeler sonucunda Hacıaliler granat örneklerinin çok evreli metamorfizmaya uğramış olması ve sonrasında gelişen jeolojik süreçlerle (ayrışma, alterasyon vb.) parlak ve şeffaf olan kristal formlarını kaybettikleri bu nedenle süstaşı özelliği göstermedikleri değerlendirilmiştir. Ayrıca granat örneklerinin NTE içerikleri bakımından önemli bir potansiyele sahip olabilecekleri düşünülmektedir. |
| 11. | Filament inceliği ve disk tipinin DTY polyester ipliklerin fiziksel ve mekanik özelliklerine etkilerinin incelenmesi Investigation of the effects of filament fineness and disc type on yarn physical and mechanical properties of DTY polyester yarns Gülbin Fidan, Yasemin Korkmaz, Halil İbrahim Çelikdoi: 10.5505/pajes.2023.03271 Sayfalar 783 - 789 Polyester lifi, halı endüstrisinde ATY (Hava Jetli Tekstüre İplik), DTY (Çekimli Tekstüre İplik), BCF (Hacimli Sonsuz Filament) gibi farklı formlarda halı ipliği olarak kullanım alanı bulmuştur. Filament inceliği, iplik kopma mukavemetine ve kopma uzamasına etki eden önemli bir parametredir. Farklı filament incelikleri ile üretilen hav ipliklerinin kopma mukavemeti, kopma uzaması, kıvrım kısalması, sıcakta çekme özellikleri ile bu hav ipliklerinden üretilen halıların rezilyans özelliklerinin farklı olması beklenmektedir. Filament inceliğinin yanı sıra, farklı yapılardaki poliüretan ve seramik disklerin kullanımı, DTY iplik özelliklerini etkiler. Üretim sırasında uygun disk seçimi bu nedenle önem arz etmektedir. Bu çalışmada, üç farklı filament sayılarında ve farklı disklerle üretilen DTY polyester hav ipliklerinin fiziksel özellikleri incelenmiştir. DTY hav iplikleri, 1200 denye doğrusal yoğunlukta, 3.13, 2.08, 1.56 dpf filament inceliklerinde üretilmiştir. İplik numunelerine poliüretan ve seramik olarak iki farklı disk tipinde yalancı büküm tekstüre işlemi uygulanmıştır. DTY hav iplik numunelerine kopma mukavemeti, kopma uzaması, kıvrım kısalması ve sıcakta çekme testleri uygulanmıştır. Sonuçlar istatistiksel olarak analiz edilip filament inceliğinin ve disk tipinin, iplik fiziksel özellikleri üzerine anlamlı etkiye sahip olup olmadığı belirlenmiştir. Filament inceliğinin kopma mukavemeti üzerinde anlamlı etkisi olmazken kopma uzaması, kıvrım kısalması ve sıcakta çekme üzerinde anlamlı bir etkisi olduğu görülmüştür. Disk tipinin ise kopma mukavemeti, kopma uzaması, kıvrım kısalması üzerinde anlamlı etkisi varken, sıcakta çekme sonuçları üzerine etkisinin olmadığı sonucuna varılmıştır. |
| 12. | Süperkritik akışkan ekstraksiyon prosesi üzerine Tehlike ve İşletilebilirlik (HAZOP) çalışması A Hazard and Operability (HAZOP) study on the supercritical fluid extraction process Mustafa Serhat Ekincidoi: 10.5505/pajes.2023.47527 Sayfalar 790 - 796 Süperkritik akışkan ekstraksiyonunun geleneksel ekstraksiyon yöntemlerine göre birçok üstünlüğe sahip olduğu bilinmektedir. Uygulama alanı da oldukça geniş olan bu yöntem birçok araştırmacının ilgisini çekmektedir. Yapılan çalışmalarda avantajlı özellikleri nedeniyle süperkritik akışkan olarak genellikle karbondioksit kullanılmaktadır. Bu nedenle süperkritik karbondioksit ekstraksiyon sistemlerini kullanan araştırmacı sayısı oldukça fazladır. Bu sistemlerin yüksek basınç gibi ciddi tehlikeler barındırdığı bilinmektedir. Bu çalışmada, Tehlike ve İşletilebilirlik (HAZOP) çalışması kullanılarak bir süperkritik CO2 sisteminin tehlikeleri değerlendirilmiştir. Bu yöntemin uygulaması şu şekilde gerçekleştirilmiştir: Süperkritik CO2 ekstraksiyon sisteminin tasarım amacı açıklanmış, tasarım amacından anlamlı sapmalar elde etmek için proses parametrelerine kılavuz kelimeler uygulanmış, mevcut tüm önlemlerin başarısız olduğu göz önünde bulundurularak sapmalardan kaynaklanan olumsuz sonuçlar belirlenmiş, sapmaların olası nedenleri listelenmiş, mevcut önlemler değerlendirilmiş ve aksiyonlar önerilmiştir. Çalışma sonucunda birçok farklı nedenden dolayı aşırı basınç oluşabileceği ve bu aşırı basıncın ciddi olumsuz sonuçlara yol açabileceği anlaşılmıştır. Yüksek basınç tehlikelerinin ve diğer tanımlanmış tehlikelerin riske dönüşmesini önlemek için bazı önlemler önerilmiştir. Bunun yanında sonuçlar tehlikeli olmasa da sıklıkla karşılaşılabilecek işletilebilirlik sorunlarının nedenleri tespit edilmiş ve önerilerde bulunulmuştur. Bu çalışma süperktirik akışkan ekstraksiyon prosesinde güvenlik konusunda literatürdeki eksikliği gidermeye katkı sağlayacak, benzer sistemleri kullananlara veya tasarımcılara hem güvenlik hem de işletilebilirlik sorunları açısından faydalı olacaktır. |