E-ISSN: 2587-0351 | ISSN: 1300-2694
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi - Pamukkale Univ Muh Bilim Derg: 31 (3)
Cilt: 31  Sayı: 3 - 2025
1. 
Kapak-İçindekiler
Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Sayfalar I - VII

2. 
IPARD-II kırsal kalkınma programlarının bütünleşik DIBR-RAWEC yöntemleriyle performans değerlendirmesi
Performance evaluation of IPARD-II rural development programs with integrated DIBR-RAWEC methods
Sinan Dündar
doi: 10.5505/pajes.2024.43996  Sayfalar 339 - 350
Kırsal kalkınma, çağdaş kalkınma planlarında giderek daha fazla önem verilen bir kavramdır. Kentsel kalkınmaya göre farklı bir bakış açısıyla ele alınması gereken bu olgu, uygulanan merkezi politikalar ile kırsal nüfusun yaşam standartlarını artıran bir yaklaşım olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışma, Türkiye'de Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) tarafından koordine edilen kırsal kalkınma programlarının (KKP) önceliğini tespit etmeyi amaçlamaktadır. Bu önceliklerin tespiti amacıyla kullanılan kriterlerin ağırlığı DIBR (Defining Interrelationships Between Ranked criteria) yöntemiyle hesaplanmış ve en önemli kriterin Toplam Finansal Destek Tutarı olduğu belirlenmiştir. Sonrasında, IPARD-II (Instrument for Pre–Accession Assistance Rural Development) döneminde uygulanan on yedi kırsal kalkınma programının etkinlik sırasını belirlemek amacıyla RAWEC (Ranking Alternatives with Weights of Criterion) yönteminden yararlanılmıştır. Bu analiz neticesinde en etkili olan kırsal kalkınma programının “Kırmızı Et Üreten Tarımsal İşletmeler” programı olduğu belirlenmiştir. RAWEC yöntemiyle elde edilen sıralamaların istikrarlı bir yapıda olup olmadığını test etmek amacıyla kriter ağırlıklarına kademeli değişim uygulanarak bu sıralamaların farklı kriter ağırlıklarına karşı duyarlılıkları test edilmiştir.

3. 
Beacon mesafe değerlerinin ortam koşullarına göre polinom enterpolasyonu ve yapay sinir ağlarıyla belirlenmesi
Determination of beacon distance values according to ambient conditions by polynomial interpolation and artificial neural networks
Recep Çakır, Serkan Doganalp
doi: 10.5505/pajes.2024.48079  Sayfalar 351 - 356
Bluetooth alt yapısına sahip olan, tek bir tuşla açılıp kapatılabilen, küçük boyutlu ve taşınabilen, düşük enerji ile uzun süreler çalışabilen Beacon cihazları son yıllarda oldukça popüler hale geldi. Tanıtım ve konum bazlı projeler başta olmak üzere birçok alanda kullanılmaktadır. Özellikle Beacon’lar tarafından gönderilen Bluetooth sinyallerinin gücündeki değişimden yararlanılarak Beacon cihazı ile kullanıcı arasındaki mesafe belirlenebilmektedir. Bu mesafe bilgisi ise konumlandırma algoritmalarında temel parametre olarak kullanılmaktadır. Beacon üreticisi firmalar tarafından, standart ortam koşulları ile elde edilen veriler kullanılarak Beacon ile kullanıcı arasındaki mesafe otomatik olarak kullanıcılara sunulmaktadır. Kullanıcı bu mesafeyi ortam koşullarına göre kendi oluşturduğu verileri kullanarak da hesaplayabilmektedir. Bu çalışmada kapalı bir alanda Beacon’lardan gelen Bluetooth sinyalleri kaydedilerek ortam koşullarına göre Beacon ile kullanıcı arasındaki mesafe polinom enterpolasyonu ve yapay sinir ağları yöntemleriyle hesaplandı. Elde edilen sonuçlar, Beacon’lar tarafından kullanıcıya otomatik olarak sunulan mesafe bilgisi ile karşılaştırıldı. Çalışmada en iyi sonucu, Beacon’lardan otomatik olarak alınan mesafe bilgisinden 1.21m daha iyi sonuç veren 10. dereceden polinom enterpolasyonu sağladı.

4. 
EEG tabanlı haberleşme sisteminde Levenshtein mesafe algoritmasının doğruluk performansına etkisinin incelenmesi
Investigating effects of Levenshtein distance algorithm on accuracy performance in EEG based communication system
Güneş Ekim, Nuri İkizler, Ayten Atasoy
doi: 10.5505/pajes.2024.66263  Sayfalar 357 - 367
Çalışmamızda, amyotrofik lateral skleroz, felç ve kilitli kalma sendromu gibi motor engeli olan kişiler için, EEG sinyalleri kullanarak geliştirdiğimiz göz-kırpma iletişim sistemi üzerinde Levenshtein mesafe algoritmasının etkilerini araştırdık. Sistem, göz-kırpma sinyallerini analiz ederek bilgi çıkarmakta ve seslendirmektedir. EEG sinyalleri, kablosuz NeuroSky MindWave cihazı kullanılarak sol gözün üzerine yerleştirilmiş bir elektrottan elde edilmiştir. Göz-kırpmalarla oluşturulan Mors kodlu kelimeler sisteme giriş olarak verilmiş ve Dalgacık Dönüşümü kullanılarak öznitelik vektörleri çıkarılmıştır. Bu vektörlerle Destek Vektör Makineleri eğitilmiş ve sınıflandırma hatalarını azaltmak için Levenshtein mesafe algoritması kullanılmıştır. Son olarak, Metin-Konuşma sentezi algoritması ile sistem tamamlanmıştır. Kendini ifade etmek için 20 kelimenin kullanıldığı deneyler oldukça başarılı sonuçlar vermiştir.

5. 
Topraklanmış pasif elemanlar ve dikey olarak ayarlanabilir filtre parametrelerine sahip yeni bir çok-girişli tek-çıkışlı gerilim modlu evrensel bikuadratik filtre
A new multi-input single-output voltage-mode universal biquadratic filter with grounded passive elements and orthogonally adjustable filter parameters
Elham Minayi
doi: 10.5505/pajes.2024.88935  Sayfalar 368 - 372
Bu makalede, iki adet artı tipi diferansiyel gerilim akım taşıyıcısı (DVCC+) ve üç direnç ile iki kondansatör gibi pasif elemanlar kullanılarak oluşturulan yeni bir çok-girişli, tek-çıkışlı (MISO) Gerilim-Modu (VM) analog filtre konfigürasyonu sunulmaktadır. Farklı sıralarda giriş gerilim kaynakları seçilmesiyle, bu konfigürasyon tek bir topolojide beş standart ikinci derece filtre tepkisi sağlayabilmektedir. Yalnızca topraklanmış pasif elemanlar kullanıldığından, önerilen filtre yapısında herhangi bir pasif eleman eşleştirme koşulu gerekmeksizin çalışabilmektedir. Ayrıca, kalite faktörü (Q) ve açısal frekansı (ω0) üzerinde ortogonal kontrol sağlar ve elektronik olarak ayarlanabilir. Teorik analizi doğrulamak için simulasyon sonuçları incelenmiştir. Devre için TSMC 0,13 µm işlem parametreleri kullanılmış ve gerilim kaynakları için ±0,75 V ve VB için 0,2 V seçilmiştir; bu durumda güç tüketimi 0,65 mW olarak bulunmuştur.

6. 
Tüm sis gidericiler aynı değildir: Sis gideriminin nesne tespiti üzerindeki etkisinin ortaya çıkarılması
Not all fog removers are equal: Unmasking the impact of dehazing on object detection
Ahmet Selman Bozkır, Nurçiçek Özenç
doi: 10.5505/pajes.2024.05784  Sayfalar 373 - 383
Sis giderimi insansız hava araçları, trafik kontrolü ve otonom sürüş gibi uygulamalarda hayati önemdeki görünürlüğü iyileştirmek amacıyla atmosferik pus ve saçılım etkilerini ortadan kaldırmayı hedefleyen hesaplamalı fotografinin önemli bir dalıdır. Ancak bu alandaki çalışmaların birçoğu geliştirilen algoritmanın nesne tespiti (NT) bağlamında değerlendirilmesinden yoksundur. Bu çalışmada üstün performansıyla bilinen YOLOv8 üzerinden son teknoloji ürünü çeşitli sis giderici yöntemlerin (C2PNet, D4, Dehamer, gUNet) katkısının NT bağlamında ölçülmesi ve değerlendirilmesini amaçlanmıştır. Bu amaçla veri kaynağı olarak VisDrone-DET veri kümesindeki 548 sissiz gökyüzü görüntüsü içeren test kısmından faydalandık. Daha kapsamlı bir değerlendirme için farklı sis seviyeleri ve çözünürlükler altında NT bağlamında bu yaklaşımları değerlendirdik. Sisli ve temiz imgeleri doğal olarak aynı anda elde etmek mümkün olmadığındavn, (1) değişen sis yoğunlukları içeren sentetik sisli imgeler oluşturduk ve (2) 640p ve 1280p çözünürlüklerinde yeniden boyutlandırdık. Ardından (i) sissiz kesin referans, (ii) üç farklı sislendirilmiş sürüm ve (iii) bunların sisi giderilmiş muadillerinde YOLO8 ve YOLO10 modelini kullanarak NT performansını çeşitli ölçütler üzerinden değerlendirdik. Deneylerimiz GCANet ile GridDehazeNet'ten esinlenen ve U-Net modelinin bir varyantını içeren gUNET yaklaşımının NT performansı açısından diğerlerinden daha iyi başarım gösterdiğini ortaya koymuştur. Dehamer yöntemi saşırtıcı şekilde üretilen “artifakt” nedeniyle NT başarımını olumsuz etkilemiştir. Bu değerlendirme ilgili yöntemlerin etkinliği hakkında değerli bulgular sunmakla kalmayarak sisli hava koşullarında NT söz konusu olduğunda bu yöntemlerden nasıl faydalanılacağına da ışık tutmaktadır.

7. 
İnşaat mühendisliği yapıları üzerinde iklim değişikliğinin etkisini hafifletmek için yapısal ve yapısal olmayan önlemler: Bir inceleme
Structural and non-structural measures to mitigate the impact of climate change on civil engineering structures: A review
Melih Şahinöz, Ömer Şahinöz
doi: 10.5505/pajes.2024.22127  Sayfalar 384 - 397
Bu makale, inşaat mühendisliği yapılarının iklim değişikliğine karşı uyumlu olması için alınması gereken yapısal ve yapısal olmayan önlemler ile ilgilidir. Farklı inşaat mühendisliği uygulamalarında iklim değişikliğinin etkisinin hafifletilmesi için alınması gereken çeşitli önlemler geniş bir bakış açısı ile sunulmuştur. Mevcut yapıların hizmet ömrünü iklim değişikliği sebebiyle artan sıcaklık farkı, değişen yağış rejimi ve artan deniz seviyesi kısaltmaktadır. Ayrıca, iklim değişikliği uzun dönemde yeni yapıların planlama, tasarım, hesaplama ve uygulama aşamalarını mühendisler açısından zorlaştırmaktadır. Bu çalışmanın amacı, altyapı ve üst yapıların iklim değişikliğinin etkilerine karşı uyum sağlanmasına yönelik önlemleri ortaya koymaktır. Çalışmada, mevcut veya yeni yapıların değişen iklim parametreleri, sel, taşkın, yükselen deniz seviyesine karşı hafifletici önlemler ile inşaat faaliyetlerinde CO2 miktarı azaltma önlemleri belirtilmektedir. Bunun yanı sıra çalışmada, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasında inşaat mühendislerinin rolü de tartışılmıştır. Ayrıca bu çalışmada inşaat mühendislerinin iklim değişikliğinin etkilerini azaltma stratejileri konusunda karar vericilere nasıl rehberlik edebileceği açıklanmaktadır. Sonuç olarak farklı literatür çalışmaları incelendiğinde, atık malzemelerin kullanılması, drenaj sistemlerinin inşa edilmesi, uzun süreli yağış tahminlerinin kullanılması, altyapı/üstyapıların yükseltilmesi, taşıyıcı sistemlerin boyutlarının yeniden analiz edilmesi, bariyer sistemlerinin inşa edilmesi, mevcut su ve deniz yapılarının yeniden düzenlenmesi, tasarım standartlarının güncellenmesi, nehir ve kıyı bölgelerinde risk haritalarının hazırlanması gibi önlemler öne çıkmaktadır. Ayrıca, kıyı bölgelerinde ve kentlerde iklim değişikliğine karşı uyum stratejilerinin belirlenmesinde inşaat mühendislerinin önemli bir rolünün olduğu anlaşılmaktadır.

8. 
Kuraklık analizi ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi örneği
Drought analysis and Southeast Anatolia Region example
İlteriş Taşkolu, Mahmud Güngör
doi: 10.5505/pajes.2024.35079  Sayfalar 398 - 408
İklim değişikliğinin su kaynaklarına olan olumsuz etkileri günümüzde büyük bir endişe kaynağıdır. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi gibi kuraklık riski taşıyan bölgelerde su kaynaklarının etkili bir şekilde planlanması ve yönetilmesi hayati önem taşımaktadır. Bu çalışmada, bu bölgenin kuraklık durumunu belirlemek amacıyla meteorolojik ve hidrojeolojik verileri kullanılarak 18 farklı istasyon için kapsamlı bir kuraklık risk analizi gerçekleştirilmiştir. Öncelikle, eksik verilerin bölgesel analizlerle tamamlanması sağlanmıştır. Ardından, Standartlaştırılmış Yağış İndeksi (SYİ) ve Keşif Kuraklık İndeksi (KKİ) gibi özel indeksler tanımlanmıştır. Bu indekslere dayalı olarak kuraklık şiddeti ve büyüklüğü hesaplanmıştır. Analiz sonucunda, her istasyona ait bölgelerin hangi kuraklık sınıfına düştüğü belirlenmiştir. Ayrıca, tüm SYİ ve KKİ değerleri incelenerek en düşük ve en yüksek değerler belirlenmiş ve böylece en kurak ve en nemli aylar tespit edilmiştir. Bu çalışma, kuraklıkla mücadele ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi konularında önemli bir katkı sunmakta olup, Güneydoğu Anadolu Bölgesi için etkili su kaynakları planlamasına yardımcı olacaktır.

9. 
Geopolimerin mineral bileşen odaklı dayanım analizi için pearson ve spearman algoritmaları kullanılarak yapılan bir korelasyon çalışması
A novel correlation study using Pearson and Spearman algorithms for mineral component-driven strength analysis of geopolymer
Yıldıran Yılmaz, Talip Çakmak, Zafer Kurt, İlker Ustabaş
doi: 10.5505/pajes.2024.48682  Sayfalar 409 - 416
Bu çalışma, farklı bileşenler arasındaki mineralojik özellikler ve mekanik dayanım parametreleri arasındaki ilişkinin istatistiksel bir analizini sunmaktadır. Basınç dayanımı ve eğilme dayanımı gibi önemli dayanım özellikleri örnek malzemeler üzerinde analiz edilmiştir. Mineralojik bileşenler ve mukavemet parametreleri arasındaki ilişkiyi değerlendirmek için Pearson Korelasyon Katsayısı ve Spearman Korelasyon Katsayısı olmak üzere iki farklı korelasyon yöntemi kullanılmıştır.
Elde edilen sonuçlar, bazı mineral bileşenlerin mekanik dayanım özellikleri ile anlamlı pozitif veya negatif korelasyon gösterdiğini ortaya koymuştur. Özellikle, kireç (CaO) basınç dayanımı ile mükemmel bir pozitif doğrusal ilişki sergilemiştir (Pearson katsayısı = 0.917, Spearman katsayısı = 0.828). Benzer şekilde, silika (SiO2) içeriği ile eğilme dayanımı arasında güçlü bir pozitif monotonik ilişki bulunmuştur (Pearson katsayısı = 0.566, Spearman katsayısı = 0.784). Ayrıca, Na2O içeriği ile eğilme dayanımı arasında da güçlü bir pozitif ilişki gözlemlenmiştir (Pearson katsayısı = 0.902, Spearman katsayısı = 0.817). Bu çalışmanın sonuçları, mineralojik bileşenlerin yapı malzemesi seçimi ve yapısal tasarımdaki rolünü anlamak için değerli bir rehber sağlamaktadır.

10. 
Kozalak sapı tozu kullanarak sulu çözeltilerden Telon Blue Boyası adsorpsiyonu: İzoterm, Kinetik modelleri ve adsorpsiyon ısısı
Adsorption of Telon Blue Dye from aqueous solutions using pine cone powder: Isotherm, Kinetic models and heat of adsorption
Melike İşgören
doi: 10.5505/pajes.2024.17124  Sayfalar 417 - 427
Bu çalışmada, doğada kolayca bulunabilen ağaç kozalak saplarının tozu (KST) kullanılarak sulu çözeltilerden Telon Blue (TB) boyası giderimi araştırılmıştır. TB giderimini etkileyen faktörleri belirleyebilmek için pH (3-11), kozalak miktarı (3-10 g/L), karıştırma hızı (50-250 rpm), temas süresi (5-90 dak), başlangıç boya konsantrasyonu (25-400 mg/L) ve sıcaklık (25-55°C) parametreleri incelenmiştir. Adsorpsiyon prosesi üzerine pH etkisinin değerlendirilebilmesi için KST ye ait izoelektrik nokta tayini (pHpzc) değeri pH drift metodu kullanılarak, 5.4 olarak bulunmuştur. Deneysel çalışmalar sonunda %87.6’lık maksimum boya giderim verimi pH 3’te, 5 g/L adsorbent dozu, 200 rpm karıştırma hızı, 10 dakika temas süresi ve 25° sıcaklık değerlerinde elde edilmiştir. Adsorpsiyon mekanizmasının anlaşılabilmesi için kinetik ve izoterm modelleri ile incelenmiş sözde ikinci derece kinetik (R2=0.99) ve Temkin izoterm modellerine (R2=0.97) daha uyumlu olduğu görülmüştür. Termodinamik çalışmalar sonucunda ΔH°'nin negatif değeri adsorpsiyon prosesinin ekzotermik olduğunu göstermektedir. KST’nin boya karışımından TB’yi yüksek oranda adsorpladığı yapılan deney ile kanıtlanmıştır. Çalışma, KST'nin TB boyasını sulu çözeltilerden uzaklaştırmada etkili ve tekrar kullanılabilirliği yüksek bir adsorbent olduğunu ortaya koymuştur.

11. 
Şeftali posası atıklarının asit destekli mikrodalga prosesi ile hidroliz şartlarının optimizasyonu
Optimization of peach pulp residue hydrolysis by acid-assisted microwave
İlgi Karapınar, Müge Dalak, Wasiu Ayodele Abibu
doi: 10.5505/pajes.2024.35253  Sayfalar 428 - 434
Çalışmanın amacı, fermentasyon yoluyla biyohidrojen, aseton, etanol, butanol ve organik asitler gibi değerli ürünlerin eldesinde substrat olarak kullanılmak üzere şeftali posası atıklarından toplam şeker elde etmek için mikrodalga (MW) hidroliz şartlarının optimizasyonunudur. MW hidroliz proses parametrelerinin optimizasyonu için Box-Behnken yanıt yüzeyi istatistiksel deneysel tasarım yöntemi kullanılmıştır. Toplam şeker derişimi (TŞD) bağımlı değişkeni için pH (2.0-5.50), partikül çapı (180-250 µm) ve şeftali posası derişimi (20-40 g/L) bağımsız değişkenlerdir. ANOVA istatistiksel analizine göre partikül çapı ve şeftali posası derişimi, TŞD oluşumunu etkileyen anlamlı değişkenlerdir. Optimizasyon sonucunda %61 (w/w) hidroliz verimiyle maksimum toplam şeker derişiminin TŞD= 24.3 g/L elde edildiği şartlar pH= 5.50, partikül çapı= 246.9 µm ve şeftali posası derişimi= 39.5 g/L'dır.

12. 
Agro-ekolojik bölgelerin permakültür potansiyelinin CBS ve UA teknikleri ile analizi: Ankara Çayı Havzası örneği
Analysis of permaculture potential of agro-ecological regions with GIS and RS techniques: An example of Ankara Stream Basin
Ceren Özcan Tatar, Bilge Bingül, Emrah Pekkan, Saye Nihan Çabuk
doi: 10.5505/pajes.2024.48566  Sayfalar 435 - 451
Geleneksel tarım uygulamaları, yaygın çevresel tahribata yol açmış ve bu durum, direnç ve ekolojik uyum sunan sürdürülebilir alternatifler olan permakültür gibi yöntemlerin ihtiyacını doğurmuştur. Bütünsel bir yaklaşım olan permakültür, doğal ekosistemlerle uyum içinde çalışan kendi kendine sürdürülebilir tarım sistemlerinin oluşturulmasını vurgular. Bu çalışma, Türkiye'nin Orta Anadolu bölgesinde yer alan ve zayıf toprak kalitesi ile düşük yağış nedeniyle zorlu tarım koşullarıyla bilinen Ankara Çayı Havzası'nda, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Uzaktan Algılama (UA) teknolojileri kullanarak, permakültür uygulamalarının yaşayabilirliğini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Analizde, potansiyel permakültür bölgelerin belirlenmesi için iklim verileri (yağış, nem, ortalama sıcaklık), topografik faktörler (yükseklik, eğim, yön) ve toprak özellikleri (doku, verimlilik, erozyon) entegre edilmiştir. Bu faktörler, Analitik Hiyerarşi Yöntemi (AHP) ve ağırlıklı örtüşme analizi kullanılarak değerlendirilmiştir. Sonuçlar, Ova Deresi çevresindeki alanların ve Çubuk Çayı'nın kuzey kısımlarının, elverişli iklim, topografi ve verimlilik nedeniyle permakültür için yüksek uygunluk gösterdiğini belirtmektedir. Buna karşılık, kentsel alanlar, önemli erozyonu olan bölgeler ve düşük toprak verimliliği olan bölgeler uygun görülmemektedir. Çalışma, permakültürün, geleneksel tarım tarafından zarar görmüş sistemleri iyileştirebileceğini ve bölgenin ekolojik ve ekonomik kalkınması için sürdürülebilir bir alternatif sağlayabileceğini vurgulamaktadır.

13. 
Ilgın (Konya KB’sı) sahası Miyosen yaşlı bitümlü kiltaşlarında silisyumun kaynak incelemesi
Source investigation of silicon in Miocene aged bituminous claystones of Ilgın (NW of Konya) area
Ali Sarı, Kamal Ismayılzada, Elif Akıska, Fuat Erol
doi: 10.5505/pajes.2024.44349  Sayfalar 452 - 461
Ilgın sahasındaki organik maddece zengin (%TOC, ortalama 31,24) olan bitümlü kiltaşları üst kömür tabakasının üzerinde yer alır. Bitümlü kayaçlardaki organik madde zenginliği üst su kolonundaki biyolojik üretkenliğin bir göstergesidir. Sedimanter kayaçlardaki kuvars (SiO2) hem detritik, hem de biyolojik kaynaklı olabilir. Detritik kuvars (SiO2) silttaşları ve kumtaşlarındaki kuvars minerali ile ilişkili olup, organik madde korunumu ve zenginleşmesi için olumsuzluk teşkil eder. Biyolojik silisyum (SiO2) ise üst su kolonundaki planktonik canlılar için bir besin maddesi olan P ile birlikte biyolojik üretkenliğin bir göstergesidir. Ilgın sahası bitümlü kiltaşı örneklerinde Si/Al; Zr/Nb ve Ti/Al’dan farklı bir trend izlemektedir. İncelenen örneklerde, SiO2’in Zr ile çok zayıf (r= 0,1148) ve Al ile de zayıf korelasyon (r= 0,290117) ilişkisi vardır. Bitümlü kiltaşı örneklerinde Si/Zr oranı (1,49-12,32) ortalaması: 5,71'dir; bu oran PAAS standardına göre (Si/Zr oranı 0,31) oldukça yüksektir. Ayrıca, örneklerdeki P/Al ile Si/Zr oranının yakın ilişkisi ve benzer artış eğilimleri, kayaçlardaki Silis’in kaynağının biyolojik olduğunu ve gölün üst su sütununda biyolojik verimliliğin de oldukça yüksek olduğunu göstermektedir.

14. 
Hanle jeotermal alanının hidrojeokimyası ve hidrotermal alterasyonu, Cibuti-Doğu Afrika
Hydrogeochemistry and hydrothermal alteration of the Hanle geothermal field, Djibouti-East Africa
Ali Ferat Bayram, Moussa Hassanleh Hassan
doi: 10.5505/pajes.2024.48979  Sayfalar 462 - 468
Bu çalışmada, Hanle Jeotermal Alanının (Cibuti-Doğu Afrika) jeokimyası ve hidrotermal alterasyonuna dayalı olarak alanın jeotermal potansiyelinin araştırılması amaçlanmıştır. Hanle grabenindeki beş içme suyu kuyusundan, bir kaplıcadan ve bir buhar yoğuşmasından alınan sulardan hidrojeokimyasal analizler yapılmıştır (PH, elektrik iletkenliği (EC),SiO2, Cl, SO4, HCO3, F, Na, K, Ca, Mg, Al, Fe, B, As, δD, δ18O). Bu suların doygunlukları ve çeşitli jeotermometreler kullanılarak, rezervuar sıcaklığının yaklaşık 120- 125°C olduğu tahmin edilmiştir. XRD çözümlemelerinde yüksek sıcaklık ortamını (>180°C) temsil eden smektit, klorit ve illit türü kil mineralleri ile kuvars, kalsit ve alunit gibi alterasyon mineralleri belirlenmiştir. Elde edilen veriler, Hanle bölgesindeki suyun ya yeraltı suyu ve ısıtılmış fosil deniz suyunun karışmasıyla ya da ısıtılmış yeraltı suyunun evaporiti çözmesiyle oluşmuş olabileceğini göstermektedir.

15. 
Karstik kaynak boşalım modelleme esasları: Susuz karst akifer kavramsal modeli örneği, Seydişehir, Türkiye
A guideline for karst spring discharge modeling: The example of Susuz karst aquifer conceptual model, Seydişehir, Türkiye
Süleyman Selim Çallı, Mehmet Çelik
doi: 10.5505/pajes.2024.68822  Sayfalar 469 - 483
Karstik akiferler sahip oldukları beslenme (noktasal ve alansal), depolama (kanal ve matriks), dolaşım (yerel ve yaygın) ve boşalım (laminar ve türbülanslı) özellikleri bakımından heterojen yeraltısuyu sistemleri olup, hem doğal hem de doğal olmayan tehditlere karşı gözenekli akiferlere kıyasla çok hızlı tepki veren hassas ortamlardır. İklim değişikliği ve nüfus artışı gibi güncel tehditler dikkate alındığında karstik yeraltısuları üzerindeki baskının günden güne artması kaçınılmazdır. Karstik yeraltısularının sürdürülebilir kullanımı ise onların kavramsal ve sayısal modellerinin geliştirilmesi ile mümkün olmaktadır. Karstik akiferlerin sayısal modelleri ise basitten karmaşığa doğru (i) kara kutu modeller, (ii) kavramsal modeller ve (iii) fiziksel modeller olmak üzere üç farklı yaklaşıma göre oluşturulabilmektedir. Bu çalışma karstik bir akiferin sayısal boşalım modelinin kavramsal modelleme yaklaşımı kullanılarak nasıl oluşturulması gerektiği hususunu en temelden ele alarak açıklamıştır. Bu kapsamda veri ihtiyacı, veri toplama teknikleri, veri işleme yöntemleri, model yapısal yeterliliği ve son olarak model uygulamasının yapılması hususlarına değinilmiştir. Çalışmada değinilen metodolojinin örnek bir uygulaması Orta Toros karst kuşağında yer alan Susuz karst akiferi ve Pınarbaşı karst kaynağı boşalım modeli sonuçları üzerinden açıklanmıştır.

16. 
Geri dönüşüm iplik içeren dokuma battaniyelerin mekanik özelliklerinin değerlendirilmesi
Evaluation of mechanical properties of woven blankets with recycled yarns
Ayşe Ebru Tayyar, Hakan Macit, Ayşe Şevkan Macit, Gonca Alan
doi: 10.5505/pajes.2024.01651  Sayfalar 484 - 490
Son yıllarda tekstilde üretim teknolojileri ve tüketim alışkanlıkları göz önüne alındığında tekstil atıklarının geri dönüştürülmesi konusu araştırmacıların büyük oranda ilgisini çekmektedir. Ekonomik ve ekolojik açıdan olumlu etkilerin korunması amacıyla tekstil atıkları üretim süreçlerinde hammadde olarak yeniden kullanılmaktadır. Bu çalışmada geri dönüştürülmüş iplik içeren dokuma battaniyelerin belirlenen performans özellikleri farklı üretim parametreleri açısından araştırılmıştır. Battaniyelerin üretiminde, atkı yönünde kullanılan iplikler %35/%35/%30 akrilik/pamuk/poliester geri dönüşüm liflerinden oluşmaktadır. Çözgü ipliği ise; % 70/%30 akrilik/pamuktan oluşmaktadır ve toplamda %85 oranında geri dönüşüm lif içermektedi. Çalışmada battaniyeler bez ayağı ve dimi örgüsünde olmak üzere 3 farklı atkı sıklığında üretilmiştir. Şardonlama işleminin etkisinin araştırılması amacıyla numuneler şardonlu ve şardonsuz olarak hazırlanmıştır. Battaniyelerin hava geçirgenliği, kopma mukavemeti ve uzaması ve eğilme rijitliği performansları standart test yöntemleri ile belirlenmiş ve sonuçlar istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Değerlendirmeler sonucunda incelenen bu özelliklerin kumaş parametrelerinden farklı şekillerde etkilendiği gözlemlenmiştir. Sonuçlara bakıldığında geri dönüştürülmüş elyafların, uygun kullanım alanlarının belirlenerek hedeflenen dayanıklılığı sağlamasıyla tekstil üretim süreçlerinde öne çıktığı görülmektedir.

17. 
Sol-Jel yöntemiyle alümina seramik üretiminde magnezya, zirkonya katkılarının ve proses parametrelerinin deney tasarım yöntemiyle incelenmesi
Investigation of magnesia, zirconia additives and process parameters in sol-gel derived alumina ceramic by experiment design method
Emre Yalamaç, Hüseyin Adıgüzel, Memnune Murat, Dila Vural, Ali Cihan Çelik
doi: 10.5505/pajes.2024.17981  Sayfalar 491 - 498
Bu çalışmada, magnezya ve zirkonya katkı maddeleri ve proses parametresi böhmitin farklı miktarlarda eklenmesiyle sol-jel yöntemiyle korundum seramik kum üretiminin deney tasarım yöntemiyle incelenmiştir. Katkı ve proses parametrelerinin nihai alümina seramik kumunun sertlik, tek parçacık basma mukavemeti, yoğunluk ve mikroyapısal özelliklerine etkisi araştırılmıştır. Böhmit ile katkıların birlikte kullanılması 1400°C’de sinterlenen kumlarda tek parçacık basma mukavemetinde en yüksek 105.90 N değerine ulaşılmıştır. Basma mukavemeti testi sonuçları Tukey yöntemi ile gruplandırılmış ve deneylerin ikili karşılaştırmalarında birbirleri ile faklı olan sonuçlar olduğu gibi benzer sonuç verenlerde gözlenmiştir. SEM incelemelerinde kumların mikroyapılarının 100 nm boyutlarda homojen dağılımda kapalı gözenekli bir yapıdan oluştuğu gözlenmiştir. Tüm katkıların ve böhmit miktarının en yüksek olduğu 1500°C’de sinterlenen 9 nolu deneyde yoğunluk değerleri 4.00 g/cm3 olarak ölçülmüştür. En düşük yoğunluk değerleri ise aynı sıcaklıkta sinterlenen kontrol deneylerinde ölçülmüştür.

18. 
Su arıtma prosesinde ters osmoz ve nanofiltrasyon membranlarının karşılaştırılması
Comparison of reverse osmosis and nanofiltration membranes in water purification process
Ahmet Bora Yavuz, Osman Nuri Ata
doi: 10.5505/pajes.2024.33238  Sayfalar 499 - 505
Su yaşamın devamı için vazgeçilmezdir. Ancak dünyadaki tatlı su kaynakları her geçen gün azalmaktadır. Bu nedenle mevcut su kaynaklarının etkin yönetimi ve atık suların arıtılması önem kazanmaktadır. Bu çalışmada su arıtımında öne çıkan iki membran filtrasyon prosesi, ters ozmoz ve nanofiltrasyon prosesleri karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırmada aynı üretici firmaya ait ticari NF90 nanofiltrasyon membranı ve BW30 ters osmoz membranı kullanıldı. Besleme çözeltisi olarak ise musluk suyu, 2000 ppm NaCl ve sentetik yağlı çözeltinin ultrafiltrasyon süzüntüsü seçildi. Ultrafiltrasyon işlemi ile yalnızca ön arıtma gerçekleştirildi. Her iki membranın toplam çözünmüş katı madde reddi oranları birbirine yakın olmakla birlikte, NF90 membranı ile elde edilen akı tüm basınç değerlerinde BW30 membranı ile elde edilen akının yaklaşık iki katıdır. Su arıtmada her iki membran da aynı miktarda enerji tükettiğinden NF membranlarla su arıtmanın daha ekonomik olduğu sonucu elde edilmiştir.

19. 
Kozalak ekstraktı pekmezlerinin bazı fizikokimyasal ve biyoaktif özelliklerinin gıda güvenliği ve kalite açısından değerlendirilmesi
Evaluation of some physiochemical and bioactive properties of the cone extract molasses in terms of food safety and quality
Emine İncemehmetoğlu, Müge Hendek Ertop
doi: 10.5505/pajes.2024.80005  Sayfalar 506 - 515
Bu çalışmada, Karaçam (Pinus nigra), Göknar (Abies nordmanniana) ve Sarıçam (Pinus sylvestris) ağaçlarından elde edilen kozalak pekmezinin bazı fizikokimyasal ve biyoaktif özelliklerinin belirlenmesi, kalite standardizasyonu ve gıda güvenliği açısından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Örneklerin pH değerleri 3.47 ile 4.75 arasında, toplam asitlik değerleri ise %1.28 ile %2.56 arasında değişim göstermiştir. Viskozite 150.42 ile 11164.67 cP arasında, °Brix değerleri %64.63 ile %78.68 arasında ve elektriksel iletkenlik sırasıyla 376.67 ile 944.67 (μS/cm) arasında bulunmuştur. Kozalak pekmezlerindeki kül içeriği %0.24 ile %0.96 arasındadır. Tüm pekmez örnekleri mineral açısından özellikle K (208.0-4146.9 mg/kg) ve Ca (27.5-1580.0 mg/kg), başta olmak üzere P, Mg ve Na açısından zengin iken Zn, Fe ve Mn düzeyleri ise en düşük seviyede bulunmuştur. Renk değerleri L* için 0.41 ile 29.,04, a* için 6.54 ile 44.11, b* için 3.16 ile 36.45 arasında belirlenmiştir. Pekmez örneklerinin şeker profilleri oldukça değişken bulunmuştur. Fruktoz içeriği %5.92-30.23, glukoz içeriği %12.03-36.48, invert şeker miktarı %17.95-66.71, sakaroz içeriği %4.67-45.32, toplam şeker miktarı %49.31-75.80 olarak tespit edilmiştir. Toplam fenolik içerikleri 875.00 ile 2750.00 µg GAE/g arasında, antioksidan aktiviteleri %44.06 ile 89.77 arasında, Hidroksimetilfurfural (HMF) içerikleri ise 4.54-1101.58 mg/kg aralığında olup geniş bir aralıkta değişmiştir. Elde edilen sonuçlar bu ürünün biyoaktif niteliklerine ilişkin fonksiyonelliğini değerli kılsa da, kozalak pekmezi üretiminde özellikle geleneksel yöntemlere bağlı yüksek sıcaklık, uzun işlem süresi ve şeker içeriği açısından standardizasyonun eksik olması temel kalite parametrelerinde önemli değişikliklere neden olmuştur. Pekmez olarak isimlendirilmekle birlikte, yönetmelikler açısından belirli bir ürün grubuna ait olmadığından kalite limitlerine göre karşılaştırılamamaktadır. Ancak bu çalışma kapsamında elde edilen sonuçlar mevcut regülasyonlara göre değerlendirilmiştir. Bağımsız reçetelerle ve konvansiyonel yöntemlerle üretilen kozalak melasının üretim tekniklerinin geliştirilmesi ve kalite kriterleri açısından sürdürülebilir standardizasyonun sağlanması gerekmektedir.

20. 
Aktif yenilebilir film kaplanarak piliç etinin raf ömrünün uzatılması ve lezzetinin geliştirilmesi
Extending shelf life and developing palatability of chicken meat by coating active edible film
Yahya Imar, Mustafa Kemal Uslu, Ahmet Oktay Küçüközet, Firuze Ergin Zeren
doi: 10.5505/pajes.2024.94562  Sayfalar 516 - 521
Bu çalışmada sodyum kazeinat-nişasta karışımına (1: 1) tuz, sarımsak özü, karabiber ve defne yaprağı yağı ilave edilerek aktif film (AF) üretilmiştir. AF, Salmonella'ya karşı önemli antibakteriyel aktivite göstermiştir. Tavuk etlerini aktif filmle sarmak, buzdolabı koşullarında toplam mezofilik ve koliform bakteri sayısını yaklaşık 2,6 log cfu/g birim azaltmıştır. 19 gün sonra, ambalajsız etin psikrofil sayısı 6.80 cfu/g'den 10.67 cfu/g'ye yükselmişken, AF sarılı numunenin psikrofil sayısı 8.13 cfu/g'ye yükselmiştir. Sade sodyum kazeinat-nişasta filmi (PF) ve AF ile sarma, +4°C'de saklanan piliç etinin raf ömrünü sırasıyla 8 günden 11 ve 19 güne çıkarmıştır. 4. gün numuneler 200 °C'de 30 dakika pişirilmiştir. Hem PF hem de AF filmi, pişirme kaybını ve sertliği azaltmıştır. Panelistler tarafından PF ile sarılmış tavuk eti daha yumuşak olarak değerlendirilirken, AF ile sarılmış et daha lezzetli olarak değerlendirilmiştir.

LookUs & Online Makale