| 1. | Kapak-İçindekiler Cover-Contents Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri DergisiSayfalar I - VI |
| 2. | Geometrik optimizasyon ile uydu birincil yapısal parçalarının eklemeli imalat teknolojisine uygun tasarımı ile kütle azaltımı Mass reduction through the design of satellite primary structural components suitable for additive manufacturing technology using geometric optimization Buket Çam, Olcay Ersel Canyurtdoi: 10.5505/pajes.2024.02845 Sayfalar 712 - 720 Bu çalışmada, uydu birincil yapılarında kullanılan kütle azaltma yöntemleri ve optimizasyon teknikleri incelenmiş ve bu doğrultuda eklemeli imalat teknolojisine uygun yeni bir tasarım yöntemi geliştirilmiştir. Geliştirilen yöntem, uydu mekanik altyapısında kütle azaltmayı hedeflemektedir. Çalışmanın verimliliğini karşılaştırabilmek için öncelikle alüminyum sandviç panel kullanılarak bir uydu tasarlanmış, ardından iç hacim sabit tutularak optimizasyon çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Panelin modal sertliğini artırmak için tasarıma ribler eklenmiş, riblerin şekli şekil optimizasyonu, dağılımı ise gerinim enerjisi dağılımına bağlı boyut optimizasyonu ile belirlenmiştir. Sonuçlar, uydu panellerinin toplam ağırlığında %20’lik bir azalma sağlandığını göstermiştir. Ayrıca, tasarımda kullanılan basit geometriler sayesinde izotropik bir yapı korunmuş ve karmaşık analitik yöntemlere ihtiyaç duyulmadan analizler gerçekleştirilmiştir. Eklemeli imalat yöntemiyle uyumlu paneller, üretim süresini önemli ölçüde kısaltırken, sandviç panellerde görülen öngörülemeyen üretim hatalarını ortadan kaldırmıştır. Tasarımın temiz ve basit geometrisi, üretim sonrası özel temizlik süreçlerini gereksiz kılmıştır. Bu çalışma, uydu birincil yapıları için düşük ağırlıklı ve üretimi kolay alternatif bir çözüm sunmaktadır. |
| 3. | Galvanizli düşük karbonlu EREGLI 1312 çeliğinin akış gerilmesi ve kırılma gerinmesi davranışı Flow stress and fracture strain behavior of galvanized low carbon EREGLI 1312 steel Ahmet Çetkindoi: 10.5505/pajes.2024.07023 Sayfalar 721 - 733 Gerilme, deformasyon hızı ve sıcaklığın, akış gerilmesi ve oluşabilecek hasar üzerindeki birleşik etkileri altında malzemelerin davranışının modellenmesi, özellikle metal şekillendirme, patlama, talaş kaldırma vb. simülasyonlardaki gereklilikleri nedeni ile son derece önemlidir. Analizde istenilen malzemenin kullanılabilmesi için ihtiyaç duyulacak model parametrelerinin önceden var olması gerekir. Her malzemeye ait parametreler olmadığı gibi, elde edilmesi de maliyetli ve uzun süreli çabaları gerektirir. Bu modeller içinde simülasyon programlarında en çok tercih edilenlerden biri Johnson Cook (JC) akış gerilmesi ve hasar modellerine ait parametrelerdir. Bu çalışmanın amacı, düşük karbonlu EREGLI 1312 çeliğinin, basit çekme testleri ve düşük gerilme oranı referansında mekanik davranışını tanımlayan JC parametrelerini, testlerin simülasyonları yardımıyla daha ekonomik olarak elde etmektir. Malzememizin akış gerilmesi ve hasar davranışını tahmin etmek için JC tarafından önerilen hasar modeli kullanılmış, model parametrelerini belirlemek için plakalardan kesilen düz ve çentikli altı farklı tipte numunelere, oda sıcaklığında ve değişik hızlar altında çekme testi uygulanmıştır. Eğri uydurma ve regresyon işlemleri, bu amaçla yazılan programla otomatik olarak uygulanmış, simüle edilen testler ile çekme testleri eşleştirilerek parametrelerin hesabı için gereken veriler kolaylıkla elde edilmiştir. Elde edilen parametrelerin tüm deformasyon hızları için oda sıcaklıktaki malzeme davranışını oldukça yakın tahmin edebildiği hesaplanmıştır. Test sonuçlarına oranla, kopma gerçekleşene kadar olan gerilme-gerinme değişimi sürecini ortalama %3.63 oranında küçük bir hatayla simüle edebilmektedir. Bu araştırmada EREGLI 1312 çeliği için tahmin edilen JC akış gerilmesi ve hasar modeli parametrelerinin, metal bükme, sıvama benzeri simülasyonlarında güvenle kullanılabilir olduğu görülmüştür. |
| 4. | Hassas döküm atık kumlarının ateş kili refrakter malzemelerin termal şok direnci özelliklerine etkilerinin araştırılması Investigation of the effects of precision casting waste sands on the thermal shock resistance properties of fire clay refractory materials Veysel Murat Bostancı, Tuba Bahtlıdoi: 10.5505/pajes.2024.82496 Sayfalar 734 - 743 Hassas döküm, gözenekliliği en aza indiren ve parçaların tam şekil ve boyutlarını üretebilme gücüne sahip bir döküm işlemidir. Hassas döküm, metal parça imalat endüstrisinde nihai parça versiyonuna en yakın döküm şeklidir. Döküm işlemlerinde tek kullanımlık alüminasilikat esaslı kalıpların kullanımı, hassas döküm sonrası bir depolama sorununa yol açmakta ve giderek artan bir atık sorununa katkıda bulunmaktadır. Dahası, bu atığın geri dönüşüm olmadan bertaraf edilmesi çevresel endişelere yol açmaktadır. Özellikle, atık zirkon minerali içermekte ve bu mineraller refrakterlerin mekanik, termal ve korozyon özelliklerini arttırmakla bilinmektedir. Bu araştırma, maliyetleri düşürülmüş, mekanik ve termal özellikleri arttırılmış ve hassas döküm kumu eklenerek iyileştirilmiş ateş tuğlası refrakterler oluşturmayı amaçlamaktadır. Yoğunluk ve açık gözeneklilik, Arşimet prensibiyle belirlenmiştir. ASTM-C133 standardına göre soğuk basma mukavemeti, ASTM-C1161-90 standardına göre üç nokta eğme testleri gerçekleştirilmiştir. Isıl şok dayanımı için numuneler, 1000°C’de 30 dakika bekletildikten sonra suya daldırılarak test edilmiştir. Son olarak, mikroyapı analizleri taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile yapılmıştır. Katkısız şamot refrakterine kıyasla, X2, Y2 ve Z1 hassas döküm atık kumu (PCWS) eklenen numunelerde, termal şok testi sonrasında 3 nokta eğilme mukavemeti sırasıyla %27, %10 ve %5 oranında artmıştır. Benzer şekilde, PCWS ilavesiyle X2 ve Y2 numunelerinde soğuk ezme mukavemeti (CCS) değerlerinde sırasıyla %17 ve %33 oranında artış gözlemlenmiştir. |
| 5. | Hareketli yüklere maruz ayaklı kirişlerin titreşiminin incelenmesi Vibration analysis of beams with intermediate supports under moving loads Emre Gemici, Yaşar Paladoi: 10.5505/pajes.2025.82596 Sayfalar 744 - 749 Bu çalışmada, bir kirişin hareketli bir yük ve moment altındaki titreşimi incelenmiştir. Destek ayakları içeren basit mesnetli bir kiriş Euler-Bernoulli kiriş teorisine göre modellenmiştir. Destek ayakları doğrusal bir yay ve damper ile modellenmiştir. Hareketli yük, hareketli moment, yay kuvveti ve damper kuvveti Dirac delta fonksiyonu kullanılarak hareket denklemine dâhil edilmiştir. Diğer yöntemler ile bu problemin kesin çözümünü elde etmek oldukça zordur. Her bir ayak için kiriş, ayaklar arası parçalara bölünmelidir. Bu parçaların her biri, sınır şartları destek ayak noktalarında olacak şekilde kendi içinde çözümlenmelidir. Ayak sayısı arttıkça çözüm daha da zorlaşacaktır. Bu çalışmaya konu yöntemle ayak sayısından bağımsız olarak, kirişi parçalara ayırmadan tüm kiriş boyunca çözüm elde etmek mümkündür. Dirac delta fonksiyonu seri açılımlarına dönüştürülerek seri açılımı halinde kesin çözüme elde edilmiştir. Çözüm, basit bir bilgisayar programıyla hesaplanabilir. Bu çözümle kirişin farklı ayak sayıları, farklı konumlarındaki ayaklar, farklı hareketli yük, hareketli moment ve eksenel yük gibi durumlarda dinamik davranışı incelenmiştir. |
| 6. | Pirolitik yağ üretim sisteminin YSA-Tabanlı modellenmesi ve performans analizi ANN-Based modeling and performance analysis of pyrolytic oil production system Emirhan Yelekin, İbrahim Mutlu, Murat Alcın, Murat Tuna, İsmail Koyuncudoi: 10.5505/pajes.2025.87422 Sayfalar 750 - 757 Bu çalışmada, orman atığı ürünü olarak değerlendirilebilecek meşe palamudu ile Yapay Sinir Ağları (YSA-Artificial Neural Network) kullanılarak Pirolitik yağ üretim sisteminin modellenmesi gerçekleştirilmiştir. Pirolitik yağ üretim sistemi için çalışmada kullanılan parametreler; reaktör sıcaklığı, azot gazı akış hızı, biyokütle parçacık boyutu ve ısıtma hızı olarak belirlenmiştir. Yapılan çalışmalarda, 500 C° sıcaklık, 1.5 L/dk azot gazı akış hızı, 5 C°/dk ısıtma hızı ve 0-2 mm biyokütle tanecik boyutunda en yüksek pirolitik yağ üretimi gerçekleştirilmiş olup ürün verimi %17.83 bulunmuştur. Pirolitik yağ üretim sisteminden elde edilen veriler kullanılarak Çok Katmanlı İleri Beslemeli YSA tabanlı ağ yapıları 20000 iterasyon için 164 farklı eğitim gerçekleştirilmiştir. Eğitimlerde, tek ve iki gizli katmana sahip TanSig, LogSig ve RadBas transfer fonksiyonları içeren farklı ağ yapıları kullanılmıştır. Çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre, tek gizli katmanlı olan ve 16 LogSig doğrusal olmayan aktivasyon fonksiyonlu nöron içeren Çok Katmanlı İleri Beslemeli YSA-tabanlı Pirolitik Yağ Üretim Sistemi yapısı 1.08E-15 değeri ile en iyi performans elde edilen ağ yapısı olmuştur. |
| 7. | Tungsten-Kobalt (WCo) nanoparçacıklarının yapıştırma bağlantılarının kayma ve eğilme dayanımlarına etkisi Effect of Tungsten-Cobalt (WCo) nanoparticles on shear and flexural strength of adhesive joints Mikail Aslan, Mehmet Veysel Çakır, Ahmed Almossadoi: 10.5505/pajes.2025.94572 Sayfalar 758 - 764 Bu çalışmada cam elyaf takviyeli polimer (GFRP) altlılarla yapılmış tek bindirmeli yapıştırma bağlantılarında Tungsten-Kobalt (WCo) parçacık katkısının kayma ve eğilme dayanımlarına etkileri incelenmektedir. WCo parçacıkları mekanik alaşım yöntemi ile sentezlenmiş ve epoksi yapıştırıcısına farklı konsantrasyonlarda (ağırlıkça % 1,0, 3,0 ve 5,0 ) eklenmiştir. Bu yapıştırıcı karışımları, GFRP plakalarını tek bindirmeli eklem (SLJ) şeklinde bağlamak için kullanılmış ve mekanik performansları kayma ve bükülme yükleri altında değerlendirilmiştir. Kayma dayanımı testleri, %1,0 WCo eklenmesinin kayma dayanımını %68,5 artırırken, %3,0 WCo katkısının %136 ile en yüksek iyileşmeyi sağladığını göstermiştir. Ancak %5,0 WCo eklenmesi, nanoparçacıkların topaklanması ve yerel gerilme yoğunlukları nedeniyle %60’lık daha az bir iyileşme ile sonuçlanmıştır. Dikkate değer bir şekilde, maksimum bükülme gerilmesi %3 WCo içeren numunelerde gözlemlendi. Özellikle, eğilme dayanımı %51,5 artarak, saf epoksi numunesinde 61,96 MPa iken %3 WCo takviyeli numunede 93,85 MPa'ya yükseldi. Hata yüzey analizi, WCo takviyeli örneklerde ince lif çekilmesi, ince tabaka kohezif arıza türleri ve mikro boşlukların dolması ile birlikte viskozite artışı nedeniyle geliştirilmiş bağlama özellikleri sergilediğini ortaya koymuştur. Bu bulgular, WCo nanoparçacıklarının arayüzey bağlanmasını, sünekliği ve gerilme dağılım mekanizmalarını iyileştirerek epoksi yapıştırıcılarının kayma ve eğilme performansını etkili bir şekilde artırdığını göstermektedir. Çalışma, WCo takviyeli yapıştırıcıların, mühendislik uygulamaları için maliyet açısından etkin ve yüksek performanslı bir çözüm olma potansiyeline sahip olduğunu vurgulamaktaydı. |
| 8. | Gerçek-köprüsüz güç katsayısı düzeltmeli dönüştürücünün tasarımı ve tahmini akım kontrol yöntemi ile darbe dizisi stratejisi kullanılarak dinamik cevabının analizi Design of true-bridgeless power factor correction converter and analysing dynamic response using predictive current control with pulse train strategy Mehmet Fatih Özlük, Mustafa Gökdağ, Ozan Gülbudakdoi: 10.5505/pajes.2024.43027 Sayfalar 765 - 776 Bu çalışmada, gerçek köprüsüz AC-DC güç faktörü düzeltmeli(GFD) dönüştürücünün, güç devresi tasarımı ve çalışma prensibi açıklanmıştır. Gerçek köprüsüz GFD dönüştürücünün dinamik cevabı, toplam harmonik bozulması ve güç faktörü, farklı yük koşulları için tahmini akım kontrol ile darbe dizisi stratejisi ve ortalama akım modu kontrolü teknikleri kullanılarak analiz edilmiştir. Kontrol algoritmasının matematiksel modeli tanıtılmış, kontrol şemaları ve simülasyonlar MATLAB/Simulink programı ile gerçekleştirilerek sunulmuştur. Simülasyonlar, yöntemin avantajlarını göstermek ve ortalama akım modu kontrol yaklaşımı ile karşılaştırmak için gerçekleştirilmiştir. Simülasyon sonuçlarına göre, giriş akımı toplam harmonik bozulma değerleri IEC61000-3-2 standartlarına uygun olduğu gözükmektedir. Tahmini akım kontrolü ile darbe dizisi stratejisi kullanılarak dönüştürücünün kontrolünde, ortalama akım kontrol yöntemine kıyasla dönüştürücünün dinamik tepkisinin iyileştirildiği gözlemlenmiştir. |
| 9. | Titanyum implantının önemli tribokorozyon parametrelerinin ölçümü ve sayısal görüntü işleme ile değerlendirilmesi Measurement of important tribocorrosion properties of titanium implant and assessment with digital image processing Emrah Irmak, Enis Körpedoi: 10.5505/pajes.2025.55562 Sayfalar 777 - 785 Titanyum implantlar, implant ile abutment alaşımı arasındaki arayüzde tribokorozyonun sıklıkla görüldüğü mekanik sistemlerdir. Bu çalışmada, cerrahide aktif olarak kullanılan bu malzeme (Titanyum-Ti6Al4V) için sahadan elde edilen yeterli sayıda numune hazırlanarak, aşınma katsayısı, aşınma hacim kaybı ve korozyon hızı gibi tribokorozyon açısından önemli parametreler laboratuvar ortamında deneysel olarak belirlenmiştir. Bu mekanik sistemlerin vücut benzeri ortamlarda kapsamlı analizi, implant ile abutment alaşımı arasındaki arayüzde oluşan aşınma ve korozyon etkileşimlerinin neden olduğu malzeme kaybının daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmaktadır. Numuneler, ilgili standartlara uygun olarak belirli sayıda çevrim boyunca pim-disk sistemi ile kuru kayma aşınmasına tabi tutulmuş ve bu esnada aşınma hacim kaybı ve sürtünme katsayısı eş zamanlı olarak ölçülmüştür. Gerçek koşullara daha yakın bir deneysel ortam oluşturmak için, malzeme yüzeylerinin küçük bir kısmı vücut pH seviyelerine uygun olarak yapay vücut sıvısıyla etkileşime sokulmuş ve korozyon kinetiğindeki değişimler gözlenmiştir. Bu deneylerin sonuçları, titanyumun vücut implantlarında aşınma ve korozyona bağlı malzeme kaybına karşı ne kadar dirençli olduğunu değerlendirmek için incelenmiştir. Ek olarak, Ti6Al4V alaşımının aşınmış ve korozyona uğramış yüzeylerinin morfolojik özellikleri, taramalı elektron mikroskobu (SEM) ve dijital görüntü işleme teknikleri kullanılarak analiz edilmiş ve yorumlanmıştır. |
| 10. | Türkiye elektrik iletim sistemindeki bir hattın iki kutuplu YGDA sistemine dönüştürülerek modellenmesi ve arıza analizinin yapılması Modeling a power transmission line located in the Türkiye's electric transmission system by converting to bipolar HVDC system and fault analysis Ekrem Şahin, Hasbi ismailogludoi: 10.5505/pajes.2025.68188 Sayfalar 786 - 799 Enerji kaynaklarının önemi arttıkça kullanılan ekipmanlar için verimlilik konusu önem arz etmektedir. Özellikle karbon emisyonlarının azaltılmasına yönelik çalışmaların yoğunlaştığı bu günlerde daha verimli ekipmanların kullanılması gerekmektedir. Elektrik iletiminde ise uzun mesafelerde iletim olanağı sağlayan YGDA sistemleri düşük hat kayıpları ile daha verimli çalışmaktadır. Türkiye elektrik iletim sisteminde doğru akım ile iletim henüz yapılmamaktadır. Bu çalışmada AA ve DA ile iletim seçeneklerinin karşılaştırılması amacıyla mevcut iletim sisteminde bulunan AA hattın DA hatta dönüştürüldüğü varsayılarak bir YGDA sistem modellenmiştir. Yaklaşık 600 km uzunluğunda olan iki hat birleştirilerek DA hatta dönüştürülmüş olup aynı özelliklerde elektrik iletimi yapan AA hatlar ile karşılaştırılmıştır. Ayrıca sistemin koruması ve ekipman seçimi için gerekli olan arıza analiz çalışması da yapılmıştır. YGDA sisteminde arıza analizi çalışması için PSCAD simülasyon programı ile bir devresi oluşturulmuştur. DA hattı için Kutup-kutup, kutup-toprak arızaları ve AA üç faz kısa devre arızaları simüle edilmiştir. Bu arıza simülasyonlarında doğrultucu tarafı hat akım grafikleri elde edilerek birbiri ile karşılaştırılmıştır. Bununla birlikte arıza direnci ve akım sınırlama reaktörü büyüklüklerinin arıza akımına olan etkisi de incelenmiştir. |
| 11. | Bulanık mantık yöntemi ve yapay sinir ağları kullanılarak farklı kokuların sınıflandırılması Classification of different odors using fuzzy logic method and artificial neural network Ümit Özsandıkcıoğlu, Bilal Talha Ayvaz, Ayten Atasoydoi: 10.5505/pajes.2024.68623 Sayfalar 800 - 810 Bu çalışmada 8 adet metal oksit gaz sensörü kullanılarak gerçekleştirilen bir elektronik burun devresi kullanılarak 9 farklı maddenin (yumurta, çürük yumurta, nane, naftalin, limon, melek otu kökü, aseton, oje ve gül suyu) ayırt edilmesi sağlanmıştır. Çalışmada veri sınıflandırma için bulanık mantık yöntemi ve yapay sinir ağları kullanılmıştır. Yapay sinir ağları kullanılarak gerçekleştirilen veri sınıflandırma işleminde farklı ağ mimarileri kullanılarak sınıflandırma performansları incelenmiştir. Bulanık mantık yöntemiyle gerçekleştirilen sınıflandırma işleminde ise kullanılan farklı üyelik fonksiyonları ile sınıflandırma doğruluğu artırılmaya çalışılmıştır. Yapay sinir ağları ile yapılan sınıflandırma işleminde gizli katman ve çıktı katmanında sırasıyla logaritmik sigmoid ve hiperbolik tanjant fonksiyonları kullanılarak %96,41 sınıflandırma doğruluğu elde edilmiştir. En yüksek sınıflandırma doğruluğunun elde edildiği bu yapay sinir ağının gizli katmanında 8 adet yapay sinir hücresi kullanılmıştır. Bulanık mantık yöntemi ile yapılan sınıflandırma işleminde ise çan üyelik fonksiyonunun kullanılmasıyla sınıflandırma doğruluğu %95,55 olarak elde edilmiştir. |
| 12. | Makine öğrenmesi algoritmaları ile kalp hastalığı tespitinin performans karşılaştırmaları Performance comparison of heart disease detection with machine learning algorithms Bekir Can Telkenaroğlu, Bahar Demirtürk, Bayram Kösedoi: 10.5505/pajes.2025.34539 Sayfalar 811 - 820 Kalp hastalıkları, dünya çapında önde gelen ölüm nedenlerinden biri olup, erken teşhis ve doğru tedavi planlaması hastaların yaşam kalitesi ve hayatta kalma oranları açısından kritik öneme sahiptir. Bu çalışma ile makine öğrenmesi algoritmalarının kalp hastalığı teşhisindeki performansının Weka platformunda kapsamlı biçimde incelenmesi amaçlanmaktadır. Veri madenciliği yöntemleri kullanılarak elde edilen veri seti üzerinde; regresyon, sınıflandırma ve kümeleme algoritmaları uygulanmış, ardından kesinlik, hassasiyet ve F-skoru gibi performans ölçütleriyle değerlendirilmiştir. Bulgular, incelenen çeşitli algoritmaların kalp hastalığı teşhisinde başarı sağladığını ortaya koymaktadır. Elde edilen sonuçlar, hem sağlık profesyonelleri hem de araştırmacılar için makine öğrenmesi tekniklerinin kalp hastalığı teşhisine uygulanması konusunda yol gösterici niteliktedir ve hasta teşhis süreçlerinin iyileştirilmesine katkı sunmaktadır. |
| 13. | Histopatolojik görüntüler üzerinde k-ortalamalar ve derin öğrenme algoritmaları kullanılarak kolon kanseri tespiti Detection of colon cancer using k-means and deep learning algorithms on histopathological images Ulaş Yurtsever, Hayrettin Evirgen, Mustafa Cihat Avundukdoi: 10.5505/pajes.2025.71508 Sayfalar 821 - 832 Bu araştırmada, GoogLeNet ve AlexNet olmak üzere iki evrişimli sinir ağı (CNN) modeli kullanılarak kolon kanserinin sınıflandırılması için yeni bir yaklaşım geliştirilmiştir. Bu yaklaşımda CNN'ler, orijinal ham görüntüleri kullanmak yerine, artırılmış bir k-ortalamalar kümeleme algoritması kullanılarak renk kümelerine ayrılmış histopatolojik görüntüleri kullanarak eğitilmektedir. Bu yöntem hem orijinal hem de bölütlenmiş görüntülerden oluşan daha büyük veri kümelerinden elde edilen farklı yapısal ve karakteristik özelliklere sahip 20 veri kümesine uygulanmıştır. Veri kümeleri CNN modellerini eğitmek ve test etmek için kullanılmıştır. Sonuçlar, bölümlere ayrılmış görüntülerle eğitilen AlexNet'in doğruluk performansında %2 ile %23 arasında bir artış gösterdiğini, GoogLeNet'in doğruluk performansının ise %2 ile %27 arasında iyileştiğini ortaya koymuştur. Özellikle, önerilen yaklaşım homojen olmayan verilere sahip veri kümelerinde daha yüksek doğruluk sağlamıştır. |
| 14. | Nesnelerin interneti uygulamalarında heterojen veri trafiklerinin etkin ve adil iletimi için servis kalitesi destekli yeni bir ortam erişim kontrol protokolü tasarım ve başarım analizi Design and performance analysis of a new medium access control protocol with quality of service support for effective and fair transmission of heterogeneous data traffics in Internet of Things applications Sedat Atmacadoi: 10.5505/pajes.2025.85710 Sayfalar 833 - 840 Bu makale çalışmasında, nesnelerin interneti (Nİ) uygulamaları için farklı bantgenişliği ihtiyacına sahip, gerçek zamanlı ve gerçek zamanlı olmayan iki değişik veri trafiğinin iletimi için tasarlanmış servis kalitesi destekli bir ortam erişim kontrol (OEK) protokolü önerilmektedir. Önerilen OEK protokolünde kullanılan adil kanal paylaştırma temelli planlama algoritması iki farklı veri trafik türü için bantgenişliği tahsisini verimli bir şekilde gerçekleştirmektedir. Çalışmada esnek bantgenişliği tahsisine yatkınlığı nedeniyle TDMA, OEK tekniği olarak seçilmiştir. TDMA OEK tekniği ile düğümlerin bantgenişliği gereksinimlerine göre bir veya daha fazla zaman dilimi tahsis edilerek, ilgili düğümlere servis kalitesi desteği sağlanmaktadır. Önerilen OEK protokolünün analitik modeli iki boyutlu sürekli-zamanlı Markov zinciri kullanılarak geliştirilmiş ve örnek bir ağ senaryosunda başarımı analiz edilmiştir. Başarım analizinde bağlantı engelleme olasılığı, iş çıkarma oranı, kanal kullanım oranı ve bağlantı tamamlanma oranı esas alınmıştır. Ayrıca önerilen OEK protokolünün Monte Carlo benzetimi de gerçekleştirilerek analitik modelden elde edilen sonuçlar benzetim modelinden elde edilen sonuçlar ile doğrulanmıştır. Önerilen OEK protokollünün kullanıldığı örnek ağ senaryosundan elde edilen sonuçlara göre, ağın toplam yükü 10 iken, gerçek zamanlı kullanıcıların bağlantı engelleme olasılığı %10, gerçek zamanlı olmayan kullanıcılara ait bağlantı engelleme olasılığı ise %26.6’dır. Aynı yük altında, gerçek zamanlı olmayan kullanıcılar için çağrı tamamlanma olasılığı %80.23 iken, gerçek zamanlı kullanıcılar için %46.80’dir. |
| 15. | Yüksek sıcaklık ve Etibor-48 mineralinin bentonitin şişme basıncı ve zemin-su karakteristik eğrileri üzerindeki etkileri Effects of high temperature and Etibor-48 mineral on the swelling pressure and soil-water characteristic curves of bentonite Şükran Gizem Alpaydın, Yeliz Yukselen-Aksoydoi: 10.5505/pajes.2025.04575 Sayfalar 841 - 848 Yüksek seviyeli nükleer atıkların güvenli bertarafı için derin jeolojik depolarda tampon ve/veya dolgu malzemesi olarak sıkıştırılmış bentonit kullanımı önerilmektedir. Bentonitin yüksek şişme potansiyeli ve düşük geçirgenlik özellikleri, bu önerinin temel dayanaklarını oluşturmaktadır. Depolarda kullanılan bentonit, yeraltı suyu ile hidratlanarak kendiliğinden sızdırmaz bir bariyer oluştururken, aynı zamanda atık kutusundan yayılan yüksek sıcaklığa maruz kalacaktır. Bu süreçte, dış bölgelerde şişme eğilimi görülürken, atık kutusuna yakın bölgelerde yüksek sıcaklık nedeniyle doygun olmayan bir ortam oluşabilmektedir. Bu koşullar, bentonitin hidrolik ve mekanik özelliklerini etkileyebilir ve uzun vadeli performansını sınırlayabilir. Bu nedenle, bentonitin yeraltı suyu hareketleri ve sızdırmazlık özelliklerinin değerlendirilmesi için farklı termal koşullarda zemin-su karakteristik eğrilerinin ve şişme basıncının belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Sıcaklık döngüleri, bentonitin su tutma kapasitesi ve şişme basıncı gibi kritik özelliklerini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu çalışmada, bentonitin yüksek sıcaklık koşullarındaki mühendislik özelliklerini iyileştirmek amacıyla, düşük termal genleşme özelliği ile bilinen Etibor-48 (E-48) bor minerali katkı maddesi olarak kullanılmıştır. Sıkıştırılmış bentonite %10 ve %20 oranlarında E-48 bor minerali eklenerek karışımların şişme basıncı ile zemin-su karakteristik eğrileri, oda sıcaklığı ve yüksek sıcaklık (80 °C) koşullarında incelenmiştir. Şişme basıncı deneyleri sabit hacim yöntemiyle ödeometre sisteminde, zemin-su karakteristik eğrileri ise buhar denge tekniği kullanılarak belirlenmiştir. Bulgular, yüksek sıcaklık ve E-48 katkısının bentonitin su tutma kapasitesini ve şişme basıncını azalttığını ortaya koymuştur. Ayrıca kuruma yolunun nemlenme yoluyla örtüşmediği ve katkısız bentonitin, E-48 katkılı karışımlara kıyasla daha yüksek su tutma kapasitesine sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuçlar, yüksek sıcaklık koşullarında bentonit bazlı tampon malzemelerin performansını değerlendirmek ve optimize etmek için katkı maddelerinin etkisini anlamada önemli bilgiler sunmaktadır. |
| 16. | Trafik altyapısı,çevre ve kullanıcı davranışının kentsel bisiklet kullanımına etkisine ilişkin literatür araştırması Literature research on the effect of traffic infrastructure, environment and user behavior on urban bicycle use Recep Aydar, Osman Nuri Çelik, Ali Afşardoi: 10.5505/pajes.2024.09804 Sayfalar 849 - 864 Bisiklet kullanımını teşvik etmek, sağlık, düzen ve daha iyi ulaşım koşullarını destekler. Aktif hareketliliğin önemli bir bileşeni olarak, bisiklet kullanımındaki küresel artış, bisikletin artan önemini yansıtmaktadır. Gelişmiş şehirlerde, konvansiyonel ve e-bisiklet kullanımı artmış ve bisiklete binme oranları %7'nin üzerine çıkmıştır. Farklı şehirlerdeki sınırlı kullanıma rağmen, bisiklet kullanımını artırmaya yönelik çabalar devam etmektedir, ancak trafik güvenliği sorunları ve altyapı eksiklikleri bu süreci engellemektedir. Bu makale, kentsel ulaşımda bisikletin payını artırmak için gerekli adımları belirlemek amacıyla detaylı bir literatür incelemesi yapmaktadır. İnceleme, kentsel bisiklet kullanımına trafik altyapısı, çevresel faktörler ve kullanıcı davranışının etkisini araştırmaktadır. 1970'lerden bu yana, bu konular dünya genelinde çeşitli yöntemlerle incelenmiştir. Bu çalışma, 2010-2023 yılları arasında yayınlanan 89 makaleyi inceleyerek, bisiklet altyapısı, kullanıcı davranışı ve bisiklet kullanımını etkileyen çevresel faktörleri kapsayan çok yönlü bir analiz sunmaktadır. Ana bulgular, iyi planlanmış bisiklet altyapısının güvenliği artırmada ve trafik stresini azaltmada önemini vurgulamaktadır. Ayrılmış bisiklet yolları, etkili kavşak tasarımları ve kapsamlı bisiklet ağları, kentsel bisiklet kullanımını teşvik etmek için kritik öneme sahiptir. Gürültü ve hava kirliliği, hava koşulları ve kentsel tasarım gibi çevresel faktörler, bisiklet davranışını önemli ölçüde etkiler. İnceleme, Kopenhag ve Amsterdam gibi güçlü bisiklet altyapısına ve destekleyici politikalara sahip şehirlerin, daha yüksek bisiklet kullanım oranları ve gelişmiş kentsel hareketlilik sergilediğini ortaya koymaktadır. Buna karşılık, yetersiz altyapıya sahip şehirler, bisikletleri uygulanabilir bir ulaşım modu olarak entegre etmede zorluklarla karşılaşmaktadır. Çalışma, önde gelen bisiklet şehirlerinden en iyi uygulamaların benimsenmesinin ve yerel zorlukların ele alınmasının, kentsel bisiklet kullanımını önemli ölçüde artırabileceğini önermektedir. Elde edilen bilgiler, daha güvenli, verimli ve çevre dostu kentsel ulaşım sistemleri yaratılmasına katkıda bulunabilir. Bu yaklaşım, bisiklet kullanımını artırmak ve güvenli bisiklet uygulamalarını sağlamak için hayati öneme sahiptir ve nihayetinde sürdürülebilir kentsel gelişime katkıda bulunur. |
| 17. | Akademik personelin ulaşım türü tercihlerini etkileyen etmenlerin araştırılması: Ege Üniversitesi Örneği Investigation of factors influencing the transportation mode preferences of academic staff: Ege University Case Mehmet Metin Mutlu, YALÇIN ALVERdoi: 10.5505/pajes.2025.88038 Sayfalar 865 - 873 Üniversite kampüs ulaşım planları, kentsel alanlarda kullanılan stratejilere benzer şekilde özel ulaşım yolculuklarını azaltmaya odaklanmalıdır. Böylece çevre dostu ve sürdürülebilir bir kampüs ulaşım sistemi teşvik edilmekle birlikte motorsuz türler için daha güvenli bir ulaşım sistemi sağlanmış olur. Bu bağlamda, tür seçimini etkileyen faktörlerin belirlenmesi büyük önem kazanmaktadır. Bu çalışmada Ege Üniversitesi akademik personelinin iş yolcuklarında özel ulaşım türünü kullanma tercihini etkileyen faktörlerin belirlenmesi amacıyla ikili logit model kurulmuştur. Çalışma sonucunda en etkili etmenlerin yaş, akademik unvan, özel ve toplu taşıma için yolculuk süreleri olduğu görülmüştür. Bu bulgular, özel taşıt yolculuklarını azaltmaya yönelik tedbirlerin uygulanması ve böylece yeşil bir üniversite kampüsünün teşvik edilmesi için bir temel sağlayabilecektir. |
| 18. | Doğal bir filtre olarak ağaç ksilemi ile nehir suyundan bulanıklık ve renk giderimi Turbidity and color removal from river water with tree xylem as a natural filter Niyazi Erdem Delikanlıdoi: 10.5505/pajes.2025.02391 Sayfalar 874 - 880 Bu çalışma, beş farklı ağaç türünden (Pinus pinea, Populus nigra, Pinus brutia, Tilia tomentosa ve Quercus petraea) elde edilen ksilem bazlı filtrelerin Bartın Nehri su örneklerinden bulanıklık ve renk giderimindeki etkinliğini değerlendirmektedir. Her bir ksilem filtresinin akış hızı, bulanıklık ve renk giderimi açısından performansını değerlendirmek için farklı basınç koşullarında (5 psi, 10 psi ve 15 psi) filtrasyon deneyleri gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar, özellikle Pinus pinea olmak üzere gymnosperm türlerinin düşük basınçlarda bile yüksek bulanıklık (%99,36'ya kadar) ve renk giderim verimliliği (%95,58'e kadar) gösterdiğini ortaya koymuştur. Buna karşılık, angiosperm türleri daha yüksek akış hızları sergilemiş ancak daha düşük filtrasyon verimliliği göstermiştir. Pit membranlarının dayanıklılık analizi, yüksek basıncın zarların bütünlüğünü zayıflatabileceğini ve bunun da verimliliği bir miktar düşürebileceğini göstermiştir. Bu bulgular, ksilem bazlı filtrasyonun, gelişmiş su arıtma sistemlerine erişimi olmayan bölgeler için umut verici, düşük maliyetli ve çevre dostu bir su arıtma yöntemi olduğunu göstermektedir. Etkinliği ve dayanıklılığı en üst düzeye çıkarmak için basınç koşullarının daha fazla optimize edilmesi ve pit membran dayanıklılığının artırılması önerilmektedir. |
| 19. | Evsel katı atıkların kaynakta ikili ayrılması özel halinin çevresel, ekonomik, sosyal ve teknik kriterler açısından analitik hiyerarşi prosesi yardımıyla analizi Analysis of the special case of binary separation at source of municipal solid waste with the help of analytical hierarchy process in terms of environmental, economic, social and technical criteria. Ömer Apaydındoi: 10.5505/pajes.2025.05324 Sayfalar 881 - 898 Bu çalışmanın amacı, Sıfır Atık Yönetmeliği (SAY) minimum kriteri olan kaynakta ikili ayırma durumu için evsel katı atık yönetim seçeneklerine karar vermektir. Bu amaca ulaşmak için çok kriterli karar verme aracı olarak analitik hiyerarşi prosesi (AHP) kullanılmıştır. Karar noktaları olarak beş farklı evsel katı atık yönetim seçeneği seçilmiştir. Karar noktalarını etkileyen ana kriter olarak SAY minimum zorunlu kriteri olan evsel katı atıkların kaynakta ikili ayrılması, alt kriterler olarak ise beş çevresel, dört ekonomik, üç sosyal ve üç teknik parametre seçilmiştir. Hem alt kriterlerin kendi içinde hem de evsel katı atık yönetim seçeneklerinin her bir kritere göre ikili karşılaştırma verisi temini için uzman görüşlerine başvurulmuştur. Uzman görüşlerinin alınması, Google Formlar kullanılarak hazırlanan anket çalışmasıyla sağlanmıştır. Uzman görüşlerinden elde edilen sayısal verilerin geometrik ortalamaları kullanılarak, her bir alt kriter grubu (çevresel, ekonomik, sosyal ve teknik) için kendi içinde SAY minimum kriteri kapsamında ikili karşılaştırma matrisleri oluşturulmuş ve gerekli AHP analiz süreçleri uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre; evsel katı atık yönetim seçenek tercihleri, çevresel kriterler açısından maddesel geri dönüşüm(0.381)> ısıl işlem(0.193)> biyometanizasyon(0.187)> kompostlaştırma(0.125)> düzenli depolama(0.112), ekonomik kriterler açısından düzenli depolama(0.357)> materyal geri dönüşüm(0.247)> kompostlaştırma(0.193)> biyometanizasyon(0.097)> ısıl işlem(0.054), sosyal kriterler acısından maddesel geri dönüşüm(0.393)> kompostlaştırma(0.233) =biyometanizasyon(0.233)> ısıl işlem(0.086)> düzenli depolama(0.055), teknik kriterler açısından maddesel geri dönüşüm(0.381)> düzenli depolama(0.315)> kompostlaştırma(0.143)> biyometanizasyon(0.114)> ısıl işlem (0.047) olarak hesaplanmıştır. Sonuç olarak; kaynakta ikili ayırma durumunda katı atık yönetim seçenek önceliğinin çevresel, sosyal ve teknik kriterler açısından maddesel geri dönüşüm, ekonomik kriterler açısından ise düzenli depolama olduğu belirlenmiştir. |
| 20. | Santrifüj üretim ve çözeltiden üfleme yöntemleri ile PVDF tabanlı hava filtresi üretimi ve karakterizasyonu üzerine karşılaştırmalı bir çalışma A comparative study on the production and characterization of PVDF-based air filters by centrifugal spinning and solution blowing methods Mehmet Durmuş Çalışırdoi: 10.5505/pajes.2025.37279 Sayfalar 899 - 903 Bu çalışmada, santrifüj üretim (CS) ve çözeltiden üfleme (SB) yöntemleri ile PVDF liflerinin üretimi ve karşılaştırmalı karakterizasyonu gerçekleştirilmiştir. CS yöntemiyle üretilen örneklerde daha pürüzsüz, kalın ve düzgün liflerden oluşan kusursuz yüzeyler elde edilirken, SB yöntemiyle ince ve kıvrımlı lifler ve yoğun lif demeti içeren yüzeyler elde edilmiştir. Ortalama lif çapları CS yöntemiyle üretilen lifler için 0.827 ± 0.365 μm, SB yöntemiyle elde edilen lifler içinse 0.356 ± 0.168 μm olarak ölçülmüştür. Her iki üretim yönteminde de elde edilen PVDF liflerinin büyük oranda β ve az miktarda α fazında olduğu tespit edilmiştir. Aynı miktarda çözelti kullanılarak yapılan üretimlerde benzer kalınlıkta lifli yüzeyler elde edilirken, CS örneğinde yüzeylerin gramajı yaklaşık yarı oranda az olmuştur. İnce lifler ve kalın lif demetleri barındıran SB örneği daha kompakt yapıya sahiptir. Bu nedenle aynı kalınlıklardaki örneklerin filtrasyon verimleri SB için daha yüksek çıkmıştır. Aynı gramajdaki yüzeylerinse benzer hava filtrasyon verimi gösterdiği saptanmıştır. Bu sonuçlar, her iki yöntemin de PVDF liflerinin üretimine uygun olduğunu, CS yöntemiyle daha kalın fakat kusursuz lif üretiminin sağlandığını, üretim yöntemlerinin lif kristal yapısında önemli bir değişim oluşturmadığını göstermektedir. Ayrıca lif çapının, morfolojisinin ve yüzey gramajının filtrasyon performansını önemli ölçüde etkilediği görülmüştür. SB yüzeyinin daha kompakt yapısı yüksek filtrasyon verimi sağlamıştır. |