E-ISSN: 2587-0351 | ISSN: 1300-2694
Pamukkale University Journal of Engineering Sciences - Pamukkale Univ Muh Bilim Derg: 16 (3)
Volume: 16  Issue: 3 - 2010
1.Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Pages I - III

2.Exploiting Redundancy to Achieve Lossy Text Compression
Ebru CELIKEL CANKAYA, Venka PALANIAPPAN, Shahram LATIFI
Pages 235 - 245
Kaynak dil her ne olursa olsun metin dosyaları, kayda değer miktarda tekrar (fazlalık) içerebilmektedir. Veri sıkıştırma, bu fazlalığı kullanarak ileti etkinliğini artırmayı ve bilgi depolama masrafını azaltmayı amaçlar. Geleneksel olarak, kodlanan verinin çözülmesi sırasında kaybın tolere edilemeyeceği kritik uygulamalarda kullanılmak üzere, çok çeşitli kayıpsız sıkıştırma algoritması geliştirilmiştir. Belirli bir dereceye kadar veri kaybının tolere edilebileceği kritik olmayan uygulamalar için, daha iyi etkinlik elde etmek adına, kayıplı sıkıştırma algoritmalarından faydalanılabilir. Bu çalışmada, karakter tabanlı kayıplı sıkıştırma sağlamayı hedefleyen üç yeni teknik - Harf eşleme (LM), düşürülen sesliler (DV), ve karakterlerin değiştirilmesi (RC) modelleri – kullanılarak geleneksel sıkıştırma algoritmalarının performansının iyileştirilmesi öngörülmektedir. Adı geçen modeller İngilizce ve Türkçe örnek metinler üzerinde çalıştırılarak sonuçları karşılaştırılmıştır. Buna ek olarak çalışmada, önerilen modeller Huffman Kodlaması ve Aritmetik Kodlama gibi yaygın olarak kullanılan geleneksel sıkıştırma algoritmalarına ön yüz olarak kullanıldığında kaydedilen performans iyileşme değerleri de yer almaktadır. Makale kapsamında, gelecekteki çalışmayla ilgili olarak, herbir modelin mevcut performansını artırmaya yönelik çeşitli öneriler de sunulmuştur.
Regardless of the source language, text documents contain significant amount of redundancy. Data compression exploits this redundancy to improve transmission efficiency and/or save storage space. Conventionally, various lossless text compression algorithms have been introduced for critical applications, where any loss after recovery is intolerable. For non-critical applications, i.e. where data loss to some extent is acceptable, one may employ lossy compression to acquire superior efficiency. We use three recent techniques to achieve character-oriented lossy text compression: Letter Mapping (LM), Dropped Vowels (DV), and Replacement of Characters (RC), and use them as a front end anticipating to improve compression performance of conventional compression algorithms. We implement the scheme on English and Turkish sample texts and compare the results. Additionally, we include performance improvement rates for these models when used as a front end to Huffman and Arithmetic Coding algorithms. As for the future work, we propose several ideas to further improve the current performance of each model.

3.Relationship Between Strength and Elasticity Modulus of Self-Consolidating Concrete Containing Different Types and Dosages of Pozzuolana
Kâzım TÜRK, Mehmet KARATAŞ, Paki TURGUT, Ahmet BENLİ
Pages 247 - 253
Bu çalışmada, farklı oranlarda uçucu kül ve silis dumanı ikameli kendiliğinden yerleşen beton (KYB) karışımlarına ait basınç, çekme dayanımı ve elastisite modülü değerleri arasındaki ilişki araştırılmıştır. KYB karışımları için çökme-yayılma, t500, L-kutusu ve elek ayrışma işlenebilirlik deneyleri gerçekleştirilmiştir. Üretilen numuneler kalıptan alındıktan sonra, toplam 28 gün süreyle 20±2 ºC suda kür edilmiştir. Her bir beton özelliği için 3’er numune kullanılarak, basınç ve yarmada çekme dayanımı ve elastisite modülü deneyleri yapılmıştır. Bu deneylerden elde edilen çok sayıda veri kullanılarak yapılan regresyon analizi sonucu bulunan basınç dayanımı-çekme dayanımı ve basınç dayanımı-elastisite modülü bağıntıları önceki çalışmalara ait bağıntılarla karşılaştırılmıştır. Sonuçta, bu çalışmadan elde edilen basınç-çekme dayanımı ve basınç dayanımı-elastisite modülü bağıntılarının yüksek dayanıma sahip kendiliğinden yerleşen betonların çekme dayanımını ve elastisite modülünü doğru tahmin etmede kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
In this study, relationship between strength (compressive strength, tensile strength) and elastic modulus of self-consolidating concrete (SCC) that included different types and dosages of mineral admixtures (fly ash (FA) and silica fume (SF)) as replacement of Portland cement was investigated. In order to evaluate the workability of the mixtures, slump-flow, t500, L-box and sieve segregation tests were carried out. In the following day of casting, the specimens were de-moulded and located in 20±2 ºC water and cured for 28 days. Compressive strength, splitting tensile strength and elastic modulus tests were performed using a total of 3 specimens for each concrete property. Compressive strength–tensile strength and compressive strength-elastic modulus formulas obtained from regression analysis using a numerous data were compared with the equations obtained in the previous studies. Consequently, it was found that compressive strength–tensile strength and compressive strength-elastic modulus formulas obtained from this study can be used correctly to estimate the tensile strength and the elastic modulus of self-consolidating concrete.

4.Experimental Investigations on Performance and Design Parameters of Solar Chimney
İbrahim ÜÇGÜL, Arif KOYUN
Pages 255 - 264
Bu çalışmada, Isparta ve yöresi iklim koşullarına uygun teorik bir güneş bacası sistemi tasarlanmıştır. Bu tasarıya dayalı olarak deneysel çalışma yapmak amacıyla Süleyman Demirel Üniversitesi-YEKARUM (Yenilenebilir Enerji Kaynakları Araştırma ve Uygulama Merkezi) tarafından, üniversite yerleşim alanına bir prototip güneş bacası kurulmuştur. Ayrıca, deneysel çalışmaların ardından, bu tasarı esas alınarak sistem teorik olarak modellenmiştir. Daha sonra bu model, geliştirilen bilgisayar programına esas teşkil etmiş ve çıktı olarak, sisteme ait performans parametreleri elde edilmiştir. Elde edilen bulgular, yapılan modelleme çalışmasının, Isparta ve yöresi iklim şartlarına uygun güneş bacası tasarım ve performans parametrelerini belirlemekte yeterli olduğunu ortaya koymuştur. Sonuçlar, güneş bacası teknolojisi ile elektrik üretiminin Isparta ve yöresi ile güneş ışınımının yüksek ve güneşlenme süresi uzun olan benzer iklim şartlarına sahip bölgeler için de uygun olduğunu göstermiştir. Sonuçlar yorumlandığında, güneş bacası elektrik üretim gücünün direkt olarak bölge güneş verilerine, baca yüksekliğine ve toplayıcı sera alanının büyüklüğüne bağlı olduğu görülmüştür.
In this study, a solar chimney system, which is suitable for climate conditions of Isparta and its surroundings, is designed theoretically. With the aim of studying experimentally as based on that design, a prototype solar chimney has been constructed in the university campus area of Süleyman Demirel University-RACRER (Research and Application Center for Renewable Energy Resources). Additionally, after the experimental studies, the system is modelled theoretically with depending on the design. Then, this model constituted the basis for developed computer programme and performance parameters of the system are obtained. The obtained findings showed that the solar chimney, which is suitable for climate conditions of Isparta and its surroundings, are sufficient for determining design and performance parameters. The results showed that electricity generation with solar chimney is suitable for areas which have high solar incident and long sunshine duration and similar climate conditions as such as Isparta and its surroundings. When the results are evaluated, it is seen that electricity generation power of solar chimney depends on the region solar data, the chimney height and the size of greenhouse area.

5.Rubber-Like Materials: Strain Rate Effects
Vahap VAHAPOĞLU
Pages 265 - 281
Kauçuk türü malzemelerin mekanik özellikleri malzemeye uygulanan şekil değiştirme hızıyla değiştirmektedir. Uygulamadaki deformasyon proseslerinde kauçuk türü malzemeler konvansiyonel test cihazlarında test edilen şekil değiştirme hızlarından daha yüksek hızlarda deforme edilmektedir. Bu sebeple konvansiyonel test cihazlarından elde edilen mekanik özellikler yüksek şekil değiştirme hızları için kullanılamaz. Dolayısıyla malzemenin deformasyonundaki şekil değiştirme hızı bilinmeli bu hızda malzemenin mekanik özellikleri belirlenmelidir. Özellikle bu durum malzemenin davranışını matematiksel olarak modelleyebilmek için önem arz etmektedir. Hazırlanan çalışmada, öncelikle, kauçuk türü malzemelerin çekme ve basma deformasyonu altındaki mekanik özelliklerini belirlemek için uygulanan deneysel teknik ve cihazlar sonrasında ise literatürde kauçuk türü malzemeler için yapılan deneysel çalışmalar incelenmiştir. Deneysel çalışmalar yarı-statik, düşük hızdaki dinamik, yüksek hızdaki dinamik ve yüksek hızdaki darbeli deneysel çalışmalar olarak ayrılmıştır.
For rubber-like materials the mechanical behavior is strongly dependent on strain rate. Many of the deformation process for rubber-like materials are occurred at higher strain rate than applicable strain rate at conventional testing machine. For this reason, mechanical properties which are obtained from conventional testing machines can not be used for higher strain rate applications. So, operating strain rate for rubber-like materials must be known and mechanical properties of materials must be determined at this strain rate. This situation, especially, is important for mathematical modeling of rubber-like materials. In this study, firstly, experimental techniques and equipment employed for determining the mechanical behavior of rubber-like materials at different strain rates in tensile and compressive loading are presented. After then experimental studies of rubber-like materials for different strain rates in literature are reviewed. Experimental studies are separated as quasi-static, dynamic-low, dynamic-high and high velocity impact.

6.The Passive Cable Modeling and Simulating of the Axon With Matlab7.0.4/Simulink
Özlem COŞKUN, Mesud KAHRİMAN, Selçuk ÇÖMLEKÇİ, Suat ÖZKORUCUKLU
Pages 283 - 289
Bu çalışmada uyarılabilir hücrelerde uyarı iletiminin elektriksel kuramı üzerinde durulmuştur. Pasif kablo teorisinin esaslarına yer verilmiş ve uyarılabilir hücreler ile ilgili genel diferansiyel denklemlerin türetilmesi yapılmıştır. Aksonun pasif kablo model simülasyonu, MATLAB7.0.4/Simulink programı ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın ana hedeflerinden biri olan gerçekçi modele erişmek için, basitleştirilmiş ve revize edilmiş iki model kullanılmıştır. Aksonda yayılan aksiyon potansiyeli dalga şekli olarak, MATLAB7.0.4/Simulink’te gerçekçi dalga şekli üretilmiştir. Sonuçlardan görülmektedir ki; basitleştirilmiş modelde beklenildiği gibi minimum ve maksimum genlik değerlerinde, uzunluk arttıkça artan zayıflamaya neden olmaktadır. Basitleştirilmiş ve revize edilmiş iki modelin simülasyon sonuçları karşılaştırıldığında revize edilmiş model çıkışında, minimum genliğin azaldığı görülmektedir. Revize edilmiş modelde; önerdiğimiz, olması gereken bir kapasite elemanı bulunmuştur. Ama en önemli sonuç, bu kapasitenin hiperpolarizasyon süresini kısaltmasıdır.
In this study the electrical theory of excitation propagation in excitable cell was investigated. The basic principals of linear cable theory were given and general differential equations concerning excitable cells were derived. The passive cable model simulation of axon was made through the programme of MATLAB7.0.4/ Simulink. In order to reach the realistic model, which is one of the main targets of the study, two simplified and revised models were used. A realistic wave shape was produced in MATLAB7.0.4/Simulink as the action potential wave shape spreading in axon. As seen in the results, the more length increases in the values of minimum and maximum amplitude, the weaker. They are as expected in the simplified model. When the simulation results of the two simplified and revised models compared, in the output of the revised model the minimum amplitude is seen to decrease. In the revised model, an ideal capacity element which we recommend was found. However, the most crucial result is that this capacity shortens the hyperpolarization period.

7.A Statistical Quality Control System in a Medium-Scale Weaving Mill: I. Control of Fabric Defects
Özlem DÜLGEROĞLU KISAOĞLU
Pages 291 - 301
Orta ölçekli bir dokuma işletmesinde istatistiksel proses kontrol teknikleri kullanılarak kontrol sistemi kurma çalışmaları yapılmış ve bu kontrol sisteminin diğer dokuma işletmeleri için de örnek oluşturabileceği düşünülmüştür. Belirli bir örnekleme planına bağlı olarak üretim parametrelerinin belirlenebilmesi ve bunların kontrolünün sağlanabilmesi için sondaj kontrolleri ile dokuma işlemi sırasında oluşan duruşlar nedenleri ile birlikte incelenmiş ve üretimi devam eden kumaş üzerindeki hatalar tespit edilmiştir. Bu çalışmalar için üç farklı kord ve bir poplin dokuma kumaşın üretimi izlenmiştir. Yapılan duruş analizleri iplik, dokuma hazırlık, dokuma proseslerindeki mevcut problemler konusunda bilgi vermekte ve özellikle iplik kalite özelliklerine, dokuma makinesi ayarlarına ve dokuma hazırlık işlemlerine işaret etmektedir. Dokuma kumaş kalitesi ile ilgili yapılan değerlendirmeler incelenen tüm kumaş tiplerinde iplikten gelen hata oranının, dokuma hazırlık/dokuma prosesinden kaynaklanan hata oranından çok daha yüksek olduğunu göstermiştir.
Establishing a control system in a medium-scale weaving mill by using statistical process control techniques was worked on and considered that the control system also would be a model for weaving mills. To determine production parameters and control them according to a definite sampling plan, the loom stoppages were investigated with their reasons and the defects on the fabric were detected during running of looms in process inspection. Therefore three different kinds of cord and a poplin fabric were observed. Analysis of loom-stoppages gives information about problems which are present in yarns, weaving preparation, weaving processes, and particularly indicates yarn quality, weaving machine adjustments and weaving preparation processes. In conclusion of woven fabric quality evaluations it was determined that the rate of defects originated from yarn is rather higher than that of defects originated from weaving preparation/weaving process.

RESEARCH ARTICLE
8.A Statistical Quality Control System in a Medium-Scale Weaving Mill: II. Control of Loom Stoppages
Özlem DÜLGEROĞLU KISAOĞLU
Pages 303 - 313
Orta ölçekli bir dokuma işletmesinde istatistiksel proses kontrol teknikleri kullanılarak kontrol sistemi kurma çalışmaları yapılmış ve bu kontrol sisteminin diğer dokuma işletmeleri için de örnek oluşturabileceği düşünülmüştür. Belirli bir örnekleme planına bağlı olarak üretim parametrelerinin belirlenebilmesi ve bunların kontrolünün sağlanabilmesi için sondaj kontrolleri ile dokuma işlemi sırasında oluşan duruşlar nedenleri ile birlikte incelenmiş ve üretimi devam eden kumaş üzerindeki hatalar tespit edilmiştir. Bu çalışmalar için üç farklı kord ve bir poplin dokuma kumaşın üretimi izlenmiştir. Yapılan duruş analizleri iplik, dokuma hazırlık, dokuma proseslerindeki mevcut problemler konusunda bilgi vermekte ve özellikle iplik kalite özelliklerine, dokuma makinesi ayarlarına ve dokuma hazırlık işlemlerine işaret etmektedir. Dokuma kumaş kalitesi ile ilgili yapılan değerlendirmeler incelenen tüm kumaş tiplerinde iplikten gelen hata oranının, dokuma hazırlık/dokuma prosesinden kaynaklanan hata oranından çok daha yüksek olduğunu göstermiştir.
Establishing a control system in a medium-scale weaving mill by using statistical process control techniques was worked on and considered that the control system also would be a model for weaving mills. To determine production parameters and control them according to a definite sampling plan, the loom stoppages were investigated with their reasons and the defects on the fabric were detected during running of looms in process inspection. Therefore three different kinds of cord and a poplin fabric were observed. Analysis of loom-stoppages gives information about problems which are present in yarns, weaving preparation, weaving processes, and particularly indicates yarn quality, weaving machine adjustments and weaving preparation processes. In conclusion of woven fabric quality evaluations it was determined that the rate of defects originated from yarn is rather higher than that of defects originated from weaving preparation/weaving process.

9.Progressive Failure Analysis on the Single Lap Bonded Joints
Kadir TURAN, Mete Onur KAMAN
Pages 315 - 323
Bu çalışmada, iki kompozit levhayı birleştirmek için yapıştırıcı kullanılarak elde edilmiş olan tek tesirli yapıştırma bağlantısının hasar analizi deneysel ve sayısal metotlar kullanılarak araştırılmıştır. Bağlantı yapılırken yapıştırıcı olarak epoksi reçine ve yapışan olarak ta karbon fiber takviyeli epoksi reçine matriksli dört tabakadan oluşan kompozit levhalar kullanılmıştır. Sayısal çalışma sonlu elemanlar metodunu kullanarak çözüm yapan ANSYS programında yapılmıştır. Sayısal hasar yüklerini elde etmek için ilerlemeli hasar analizi metodu malzeme indirgeme kuralları ile birlikte kullanılmıştır. Hasar analizinde kompozit levhalar için Hashin Hasar Teorisi kullanılırken yapıştırıcı için Maksimum Asal Gerilme Hasar Teorisi kullanılmıştır. Bağlantı mukavemeti üzerine yapıştırıcı kalınlığı, bindirme uzunluğu ve plaka genişliğinin etkisi sayısal olarak araştırılmıştır. Sonuç olarak yapışma yüzey alanının değişiminin hasar yükleri üzerinde etkili olduğu görülmüştür. Elde edilen sonuçlar tablolar ve grafikler halinde sunulmuştur.
In this study, the failure analysis on the single lap bonded joint, which is used for joined two composite plates each other with adhesive, is investigated experimentally and numerically. In the joint, the epoxy resin is used for adhesive and the four layered carbon fiber reinforced epoxy matrix resin composite plates are used for adherent. Numerical study is performed in the ANSYS software which is used finite element method for solution. For obtained numerical failure loads, the progressive failure analysis is used with material property degradation rules. In the failure analysis the Hashin Failure Criterion is used for composite plates and the Maximum Principal Stress failure criterion is used for adhesive. The effects of the adhesive thickness overlap lengths and plate weight on the joint strength is investigated with numerically. As a result it is seen that the failure loads is affected the bond face area. The results are presented with graphs and tables.

10.Analysis of Traffic Accidents Using Hazard Index Method: Case of Denizli
Cenk OZAN, Özgür BAŞKAN, Soner HALDENBİLEN, Erhan DERİCİ
Pages 325 - 333
Trafik kazaları pek çok etkenin bileşkesi sonucu meydana gelen, karmaşık ve analizi zor bir konudur. Şehiriçi ulaşım ağlarında trafik kazalarının azaltılması için birçok çalışma yapılmakla beraber kaynağında insan ve çevre faktörünü barındıran trafik kazalarının tam olarak önlenebilmesi mümkün olamamaktadır. Bu nedenle özellikle şehiriçi ulaşım ağlarında kaza riski taşıyan linklerin belirlenmesi ve buna bağlı olarak gerekli önlemlerin alınabilmesi oldukça önem arz etmektedir. Bu çalışmada kaza riski taşıyan linklerin belirlenmesi amacıyla tehlike indeksi metodu kullanılmıştır. Çalışma alanı olarak Denizli kentinin trafik hacmi açısından en yoğun bölgelerini içeren ulaşım ağı seçilmiştir. Belirlenen ulaşım ağında tehlike indeksi uygulamasında kullanılacak veriler toplanmış, bölgedeki linkler için tehlike indeksleri hesaplanmış ve risk derecelendirilmesi yapılmıştır. Analizlerde kullanılmak üzere, linkler üzerinde, sabah ve akşam zirve saatlerinde hız ve hacim ölçümleri yapılmıştır. Yapılan risk analizi ve derecelendirilmesi sonucunda tehlike indeksi metodunun trafik kaza risk analizlerinde kullanılabileceği ve bu sayede kaza sayılarının azaltılabilmesi yönünde yapılacak çalışmalara temel oluşturabileceği belirlenmiştir.
Traffic accidents that occur as a result of a combination of many factors are complex and difficult issue. Although many studies are carried out in order to reduce the number of traffic accidents in urban transportation networks, exactly prevention of traffic accidents which arise from human and environmental factors is impossible. Therefore, especially in the urban transportation networks, determining links which have an accident risk and taking required measures are very important. In this study, the hazard index has been used to determine links which have an accident risk. Transportation network which contains high traffic volume regions in Denizli has been selected as study area. In this network, data were collected to be used in the hazard index, hazard indexes were calculated for links and risk grading was conducted. Morning and evening peak hour speed and traffic volume surveys were carried out in order to be used in analyses. Results showed that hazard index method can be used in traffic accident risk analysis and it is determined that hazard index method can be used to form a basis for future studies about decreasing the number of traffic accidents.

11.According to Traffic Accidents Between 1997-2006 Years Clustering Analysis of Provinces in Turkey
Ahmet ATALAY, Ahmet TORTUM
Pages 335 - 343
Bu çalışmada, 1997-2006 yıllarında Türkiye’deki illerde meydana gelen şehir dışı trafik kaza verileri kullanılarak her il için ölüm ve yaralanma oranları hesaplanmıştır. Bu oranlara göre, hem geleneksel k-ortalamalar hem de bulanık c-ortalamalar teknikleri kullanılarak kümeleme analizi yapılmıştır. İki yönteme göre yapılan kümeleme analizi ile iller beş kümeye ayrılmıştır. En yüksek ölüm ve yaralanma oranlarına sahip olan iller belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar karşılaştırılmıştır. Bulanık c-ortalamalar tekniğinin en az geleneksel k-ortalamalar tekniği kadar doğru ve tutarlı sonuçlar verdiği gözlenmiştir.
In this study, mortality and injury ratios are calculated by using date of interurban road traffic accidents (RTAs) in Turkey occuring in 1997-2006 years. According to the ratios, clustering analysis was done by using both traditional k-measns and fuzzy c-means techniques. Provinces are divided five cluster by clustering analysis are done according to two tecniques . It was definied that provinces has the most highest fatality and injury ratios. Obtained results were compared. It was observed that fuzzy c-means technique gives accurate and consistend results at least k-means technique.

LookUs & Online Makale