E-ISSN: 2587-0351 | ISSN: 1300-2694
Pamukkale University Journal of Engineering Sciences - Pamukkale Univ Muh Bilim Derg: 30 (5)
Volume: 30  Issue: 5 - 2024
1.Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Pages I - VI

2.Numerical modeling of temperature distribution in a high temperature sintering furnace
Türker Akkoyunlu, İbrahim Uzun, Hüsamettin Tan
doi: 10.5505/pajes.2023.61282  Pages 595 - 601
Yüksek enerji tüketiminin olduğu ve genelde geleneksel reçeteler ile sürdürülen sinterleme prosesleri için yeni enerji yönetim sistemlerinin geliştirilmesi günümüzde önemli bir araştırma konusu haline gelmiştir. Sinterleme işleminde kullanılan fırın içerisinde homojen bir sıcaklık dağılımı için sayısal modellemeler üzerine yoğunlaşılmıştır. Sıcaklık farkının yüksek olduğu durumlarda fırın içerisinde bulunan malzemelerin iç yapısı ciddi değişiklikler gösterebilmektedir. Bu çalışmada oda sıcaklığından 1100 °C sıcaklığa kadar zamana bağlı bir sayısal tasarım ve analiz gerçekleştirilmiştir. 1070x1580x1030mm boyutlarındaki fırın içerisinde farklı konumlara yerleştirilen numunelerin zamana bağlı olarak sıcaklık değişimleri sayısal olarak incelenmiştir. Sayısal çalışmalarda başlangıç koşulları olarak oda sıcaklığı ve başlangıç fırın sıcaklığı tanımlanmıştır. Sınır şartları olarak ise ısıtıcı yüzeylerinde ısı akısı ve fırın dışında taşınım olarak verilmiştir. Sayısal hesaplamalar sonunda zamana bağlı olarak fırın içerisinde ve numunelerin üzerinde sıcaklık değerleri bulunmuştur. Zamana bağlı olarak numuneler arasındaki sıcaklık farkları başlangıçta beklenildiği gibi yüksek ancak kararlı hale gelindiğinde bu farkların 17°C’ye kadar düştüğü gözlemlenmiştir. Literatürdeki çalışmalardan farklı olarak numunelerin doğrudan ışınım etkisi altında olmayıp korunaklı bir hazne içerisindeki durumu incelenmiş, sıcaklık farklarının 2°C kadar düştüğü görülmüştür. İki farklı durum için yapılan analizde zamana bağlı sıcaklık dağılımları ve sıcaklık farkları karşılaştırmalı olarak verilmiştir.
The development of new energy management systems for sintering processes with high energy consumption and generally carried out with traditional recipes has become an important research topic nowadays. It has been focused on homogeneous temperature distribution in the furnace used in the sintering process. If the temperature difference is high in the furnace, the internal structure of the materials can show serious changes. In this study, transient numerical design and analysis were carried out from room temperature to 1100 °C. The temperature changes of the samples placed at different locations in the furnace with the dimensions of 1070x1580x1030mm were numerically investigated as transiently. In numerical studies, room temperature and initial furnace temperature were defined as the initial conditions. The boundary conditions are given as heat flux on the heater surfaces and convection outside the furnace. At the end of numerical solutions, temperature values were found inside the furnace and on the samples transiently. It was showed that the temperature differences between the samples were high that is expected at the beginning, but these differences decreased to about 17°C in the steady conditions. Unlike the studies in the literature, the condition of the samples in a protected chamber, not under the influence of direct radiation, was examined and it was observed that the temperature differences decreased by up to 2°C. In the analysis, time-dependent temperature distributions and temperature differences are given comparatively for two different cases.

3.Design and production of integrated compact M-SIW filter-patch antenna with out-of-band suppression for 5G applications
Kemal Güvenli, Sibel Yenikaya, Mustafa Seçmen, Berkay Emin
doi: 10.5505/pajes.2023.79438  Pages 602 - 609
Bu makalede, 5G uygulamaları için 5.90 GHz rezonans frekanslı ve bant-dışı baskılamalı bütünleşik M-YTED (Mikroşerit-Yalıtkan Taban Entegreli Dalga Kılavuzu) bant geçiren filtre-yama anten (BMBGF-YA) tasarımı CST (Computer Simulation Technology) Studio Suite programı kullanılarak ortaya konulmuş ve üretimi yapılarak ölçülmüştür. 1.50-12.00 GHz geniş çalışma frekansı bölgesindeki bant-dışı frekanslar, BMBGF-YA tasarımında baskılanmıştır. Filtre-antenin yama antene göre simülasyon sonuçlarındaki anten kazancı artışı %0.32 ve bant-içi frekans aralığı artışı %22’dir. Yapılan ölçümde, anten kazancı artışı %0.78 ve bant-içi frekans aralığı artışı %14.4 olarak gerçekleşmiştir.
In this article, the Integrated M-SIW (Microstrip-Substrate Integrated Waveguide) band-pass filter-patch antenna (IMBPF-PA) design with 5.90 GHz resonant frequency and the out-of-band suppression is presented, produced and measured for 5G applications using the CST (Computer Simulation Technology) Studio Suite program. The out-of-band frequencies in the 1.50-12.00 GHz wide operating frequency region are suppressed in the BPIGF-PA design. The antenna gain increase in the simulation results of the filter-antenna compared to the patch antenna is 0.32% and the in-band frequency range increase is 22%. In the measurement, the antenna gain increase was 0.78% and the in-band frequency range increase was 14.4%.

4.Performance comparison of data balancing techniques on hate speech detection in Turkish
Habibe Karayiğit, Ali Akdagli, Çiğdem Acı
doi: 10.5505/pajes.2023.40072  Pages 610 - 621
Sosyal medya platformlarında artan nefret söylemleri, psikolojik rahatsızlıklara, derin ve olumsuz etkilere neden olmaktadır. Nefret söylemlerini tespit etmek için otomatik dil sınıflandırma modellerine ihtiyaç vardır. Nefret söylemleri için dil modelleri test edilirken, bir veri sınıfının diğerinden çok daha sık temsil edildiği dengesiz veri kümeleri dil verilerinde sorun teşkil edebilir. Veri kümesi dengesiz dağılıma sahip olduğunda, sınıflandırıcı çoğunluk sınıfına yönelik önyargılı olabilir ve azınlık sınıfında iyi performans göstermeyebilir. Bu, yanlış veya güvenilmez sınıflandırma sonuçlarına yol açabilir. Bu sorunu çözmek için veri kümesi sınıflandırılmadan önce oversampling veya undersampling gibi veri düzeyi dengeleme yöntemleri ile veri sınıfları dengelenir. Bu çalışmada, veri düzeyi dengeleme yöntemleri kullanılarak nefret söylemini tespit eden başarılı bir sınıflandırma modeli kombinasyonu elde etmek amaçlanmaktadır. Bu amaçla, Instagram'dan elde edilmiş dengesiz etiket dağılımına sahip Abusive Turkish Comments (ATC) veri kümesine sekiz veri düzeyinde (rastgele oversampling, Synthetic Minority Oversampling Technique (SMOTE), K-means SMOTE, Localized Random Affine Shadow Sample (LoRAS), Text-based Generative Adversarial Network (TextGAN), Nearmiss, Tomek Links ve Clustering-based) dengeleme yöntemi uygulanarak kapsamlı bir çalışma yapılmıştır. Veri düzeyi dengeleme yöntemlerinin sınıflandırma performansları Basic Machine Learning (BML) ve Convolutional Neural Network (CNN) yöntemleriyle değerlendirilmiştir. TextGAN veri düzeyi dengeleme yöntemine dayalı CBoW+CNN modelinin ve Skip-gram CNN modelinin 0,972 Makro Ortalamalı F1 puanı ile en iyi sınıflandırma performansını sergilediği görülmüştür.
Increasing hate speech on social media platforms causes psychological disorders and deep and negative effects. Automatic language classification models are needed to detect hate speech. When testing language models for hate speech, imbalanced datasets where one data class is represented much more frequently than the other can be a problem in language datasets. When the dataset is imbalanced, the classifier may be biased towards the majority class and may not perform well in the minority class. This can lead to incorrect or unreliable classification results. To solve this problem, data level balancing methods such as oversampling or undersampling are used to balance the class distribution before classifying the dataset. This study, it is aimed to achieve a successful classification model combination that detects hate speech by using data-level balancing methods. For this, a comprehensive study was carried out by applying the balancing method at eight data levels (random oversampling, Synthetic Minority Oversampling Technique (SMOTE), K-means SMOTE, Localized Random Affine Shadow Sample (LoRAS), Text-based Generative Adversarial Network (TextGAN), Nearmiss, Tomek Links ve Clustering-based) to the Abusive Turkish Comments (ATC) dataset, which has an imbalanced distribution of labels, obtained from Instagram. Classification performances of data level balancing methods were evaluated with Basic Machine Learning (BML) and Convolutional Neural Network (CNN) methods. It has been observed that the CBoW+CNN model based on the TextGAN data-level balancing method, as well as the Skip-gram CNN model, exhibited the best classification performance with a Macro-Averaged F1 score of 0.972.

5.Optimum design of rc footing subject to axial load and bi-directional flexure using differential evolution algorithm
Muhammet Kamal
doi: 10.5505/pajes.2023.07404  Pages 622 - 629
Bu çalışmada iki doğrultuda bileşik eğilme etkisindeki betonarme tekil temellerin Diferansiyel Evrim (DE) algoritması kullanılarak optimum tasarımı gerçekleştirilmiştir. Temel boyutları, donatı sayısı ve çapı kesikli karar değişkeni olarak geliştirilen yaklaşımda, beton ve çelik malzemelerinin minimum maliyeti hedeflenmiştir. Yedi farklı karar değişkenine ilave olarak TS-500 standart gereklilikleri için on sekiz farklı kısıt fonksiyonu optimizasyon modeline dahil edilmiştir. Farklı eksenel yük oranları, eksantiriste ve zemin emniyet gerilme senaryoları oluşturularak birçok farklı tekil temel örneğinin optimum çözümleri sunulmuştur. DE tabanlı bir çözüm yaklaşımının, betonarme tekil temelin optimum tasarımında etkin bir şekilde kullanabileceğini göstermiştir.
In this study, the optimum design of the reinforced concrete (RC) footings subject to the axial load and bidirectional flexure was performed by using Differential Evolution (DE) algorithm. The minimum cost of concrete and steel materials was targeted in the developed approach as the decision variables of foundation dimensions, reinforcement numbers and diameters. In addition to seven different decision variables, eighteen different constraint functions are included in the optimization model for the TS-500 standard requirements. Optimum solutions of many different reinforced concrete footing examples are presented by creating different axial load ratios, eccentricity and allowable bearing value of soil scenarios. It has been shown that a DE-based solution can be used effectively in the optimum design of a reinforced concrete footing

6.Optimization of İzmir’s public transportation system by linear programming and sensitivity analysis
Çağla Görgülü, Lale Görgülü, Yavuz Duvarcı
doi: 10.5505/pajes.2023.59951  Pages 630 - 649
Bu çalışma, enerji tüketimi, seyahat süresi ve ulaşım ücreti perspektiflerinden toplu ulaşım problemlerine odaklanmaktadır. Çalışmanın amacı İzmir örneğinde görülen benzer ulaşım sorunlarına yönelik güzergâh açısından karşılaştırılabilir olan tramvay ve otobüs sistemleri için en iyi çözümleri sunmaktır. Ayrıca, bu çalışma farklı ulaşım tipleri arasındaki bütünleşme konusuna dikkat çekmektedir. Çalışmada kullanılan yöntemler doğrusal programlama ve duyarlılık analizidir. Bu çalışma için hem tramvay hem de otobüs hattına sahip dokuz rota belirlenmiştir. Hangi ulaşım tipinin daha uygun veya kullanışlı olduğunu, bunların olumsuz ve olumlu sonuçlarının neler olduğunu ve hangisinin çevre dostu ve yolcu bütçesine dost olduğunu incelemek üzere aynı aktarma noktalarını paylaşan rotalar seçilmiştir. Doğrusal programlama Microsoft Excel® yazılımının bir uzantısı olan çözücü aracıyla gerçekleştirilmiştir. İlk olarak, amaç fonksiyonları en küçük enerji tüketimi, en küçük rota uzunluğu ve en küçük yolcu ücreti olarak tanımlanmıştır. Elde edilen enerji tüketimi, hız ve yolcu hacmi verileri optimizasyonların kısıtlarıdır. Son olarak, bulgular duyarlılık analizi aracılığıyla değerlendirilmiştir. Hem yolcular hem ulaşım işletmecileri için otobüs ve tramvay seçenekli en iyi sonuçlar tespit edilmiştir. En uygun rotalar Fahrettin Altay-Alsancak, Fahrettin Altay-Halkapınar, Mavişehir-Bostanlı ve Egekent-Bostanlı rotalarıdır. Bu çalışma, ulaşım maliyet matrisinin yanı sıra seyahat süresi matrisini kullanarak literatüre katkı sağlamaktadır. Böylece, bu araştırma sadece mali amaçlara değil, çevresel ve sosyal amaçlara da hizmet etmektedir.
This study will focus on public transportation problems in terms of energy consumption, excessive travel time, and fares. The study seeks the best solutions for such concerns in the Izmir case. It aims to optimize these subjects for the tramway and bus systems, which are comparable in terms of origin and destination points. This study, also, draws attention to the integration issue of the transportation modes. The methods employed in this study are linear programming and sensitivity analysis. For this study, nine routes, which have both tramway and bus lines, were determined. The routes sharing the same transfer points were taken to investigate which transportation type would be the most convenient or useful, what their drawbacks and positive outcomes would be, and which one would be environmentally friendly, with especially the lowest cost. For linear programming, the Solver tool of Microsoft Excel® software was utilized. Initially, the objective functions were identified as minimization of energy consumption, minimization of route length and minimization of passenger costs. The data about energy consumptions, speeds, and passenger volumes were collected are constraints of optimizations. Finally, sensitivity analysis was conducted to assess the findings. The best solutions with bus and tram options were found for both passengers and operators. Optimal routes are Fahrettin Altay-Alsancak, Fahrettin Altay-Halkapınar, Mavişehir-Bostanlı and Egekent-Bostanlı. The study contributes to the literature using the time matrix besides to the transport cost matrix. Thus, this research serves not only for monetary aims but also for environmental and social aims.

7.The effect of fluid viscous dampers on performance of a residential building
Esra Özer
doi: 10.5505/pajes.2023.39345  Pages 650 - 659
Bu çalışmada, burulma düzensizliğine sahip orta yükseklikteki geleneksel betonarme bir binada, doğrusal ve doğrusal olmayan akışkan viskoz sönümleyiciler (FVD) kullanılarak sismik performansın değişimi incelenmiştir. Analizlerde kullanılan betonarme bina modelleri üç boyutlu(3B) ve beş katlı olarak tasarlanmıştır. Modellerin yapısal elemanlarında doğrusal elastik olmayan davranış dikkate alınmıştır. Spektrum uyumlu 11 adet gerçek ivme kayıt takımı kullanılarak toplam 66 adet çift yönlü doğrusal olmayan zaman tanım alanında dinamik analiz yapılmıştır. Akışkan viskoz sönümleyicilerin doğrusal ve doğrusal olmayan sismik davranışları, ankastre mesnetli model ile karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırmalar, tepe yer değiştirme oranları, katlar arası göreli öteleme oranları, burulma düzensizlik katsayısı ve mutlak ivme parametreleri kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bina yüksekliği boyunca çapraz olarak uygulanan FVD sönümleyiciler, ankastre mesnetli modele göre sismik talepleri ciddi oranda azaltmıştır. Ayrıca, yapısal eksantrisiteden kaynaklanan burulma düzensizliği FVD kullanımı ile ihmal edilebilecek düzeye indirgenmiştir. En iyi sismik performans doğrusal elastik olmayan akışkan viskoz sönümleyicinin (NFVD) kullanıldığı modelde elde edilmiştir.
In this study, the change of seismic performance was investigated by using linear and nonlinear fluid viscous dampers (FVD) in a mid-rise conventional reinforced concrete (RC) building with torsional irregularity. Analysis models were designed as three-dimensional (3D) and 5-story. In the structural elements of the models, nonlinear behavior was taken into account. A total of 66 bi-directional nonlinear time history dynamic analyzes were performed using 11 spectrum-compatible real earthquake record sets. Linear and nonlinear seismic behavior of fluid viscous dampers were compared with the fixed-base model. These comparisons were made using roof drift ratios, interstory drift ratio, torsion irregularity coefficient and absolute acceleration parameters. The FVD dampers applied diagonally through the height of the building significantly reduced seismic demands compared to the fixed-base model. In addition, the torsional irregularity caused by structural eccentricity was reduced to negligible level by using FVD. The best seismic performance was obtained using nonlinear fluid viscous damper (NFVD).

8.Effect of superplasticizer on the fresh and hardened properties of mortars prepared with different types of cement produced from the same clinker
Derya Över, Nesil Özbakan, Sinan Açıkyol, Abdulkadir Bakırcı
doi: 10.5505/pajes.2023.74857  Pages 660 - 667
Son yıllarda, süper akışkanlaştırıcıların betonda kimyasal katkı olarak kullanılması konusunda birçok araştırma yapılmıştır. Ancak bu çalışmalar genellikle süper akışkanlaştırıcıların farklı bileşimlerdeki çimentolar üzerindeki etkilerini karşılaştırmaktadır. Bu makale, aynı fabrikada aynı klinkerden üretilen farklı çimento türleri ile hazırlanan harçların laboratuvar testlerinden elde edilen verileri sunmaktadır. Aynı klinkerden üretilen CEM I, CEM II, CEM III ve CEM IV çimentolarına artan dozlarda süper akışkanlaştırıcı (%0.8, %1.0 ve %1.2) eklenmiştir. Süper akışkanlaştırıcı ilavesinin işlenebilirlik ve dayanım üzerindeki etkileri taze ve sertleştirilmiş harç testleri ile analiz edilmiştir. Sonuçlar, süper akışkanlaştırıcı kullanıldığında klinkerin ana rolü oynadığını göstermektedir. Çimentoda yapılan diğer modifikasyonların yalnızca küçük bir etkisi olmuştur. Süper akışkanlaştırıcı kullanımı, çimento tipinden bağımsız olarak çimento davranışını iyileştirmiş, akışkanlığı artırmış ve su gereksinimini azaltmıştır. Ayrıca, süper akışkanlaştırıcı ilavesi harcın sıkıştırılabilirliğini geliştirdiği için eğilme ve basınç dayanımları artmıştır.
In recent years, a lot of research has been done on using superplasticizers as a chemical additive in concrete. However, these studies generally compare the effects of superplasticizers on cements of different compositions. This paper presents data from laboratory tests of mortars prepared with different types of cement produced from the same clinker at the same plant. Increasing dosages of superplasticizers (i.e. 0.8%, 1.0% and 1.2%) were added to CEM I, CEM II, CEM III, and CEM IV cements produced from the same clinker. The effects of superplasticizers on the workability and strength were analyzed by fresh and hardened mortar tests. The results showed that clinker played the main role when superplasticizer was used. Other modifications made to that cement, had a minor effect only. The use of superplasticizers improved cement behavior, increased flowability and reduced water requirement, regardless of cement type. Moreover, the flexural and compressive strengths increased since the addition of superplasticizers improved the compressibility of the mortar.

9.Determination of suitable sites for rainwater harvesting in Denizli Serinhisar district watershed
Onur Mehmethan Özben, Mahmud Güngör
doi: 10.5505/pajes.2023.85616  Pages 668 - 678
Bu makalede Serinhisar havzasının yağmur suyu hasadına uygun bölgeleri, yağmur suyu hasadına etki eden havza karakteristiklerinin kriter olarak kabul edilmesi ve bu kriterlerin ağırlıklandırılması ile tespit edilmiştir. Bu amaçla Çok Kriterli Karar Verme yöntemlerinden biri olan Analitik Hiyerarşi Yöntemi (AHY) ile entegre Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) uygulaması yapılmıştır. Öncelikle CBS ortamında havza modeli oluşturulmuş ve bu model üzerinden eğim ve drenaj yoğunluğu kriterleri elde edilmiştir. Kriterlerden bir diğeri olan arazi kullanım verisi, CBS ortamında toprak sınıfı verisi ile birleştirilerek Eğri Numarası (CN) verisi elde edilmiştir. Bu CN verisi ve havza yağış verileri kullanılarak Toprak Koruma Hizmeti – Eğri Numarası (SCS-CN) Yöntemi ile akış verileri ve buna bağlı olarak son kriter olan akış potansiyeli elde edilmiştir. Yeniden sınıflandırma yapılarak AHY adımlarında birbirilerine göre önem katsayısı verilen ve ağırlıklandırılan kriterler, ağırlıklarına göre tek bir haritada birleştirilmiş ve uygunluk haritası olarak sunulmuştur.
In this article, the suitable sites for rainwater harvesting of the Serinhisar watershed were determined by accepting the watershed characteristics affecting the rainwater harvesting as criteria and weighting these criteria. For this purpose, a Geographical Information System (GIS) application integrated with the Analytical Hierarchy Process (AHP), which is one of the Multi-Criteria Decision Making methods, was implemented. Firstly, the watershed model was created in the GIS environment and the slope and drainage density criteria were obtained from this model. One of the criteria, the land use data, was combined with the soil class data in the GIS environment to obtain the Curve Number (CN) data. By using this CN data and watershed precipitation data, runoff data and accordingly the last criterion, the runoff potential, were obtained with the Soil Conservation Service – Curve Number (SCS-CN) Method. The criteria, which were given importance and weighted according to each other in the AHP steps by reclassification, were combined in a single map according to their weights and presented as a suitability map.

10.Determination of bounding frequencies of cylindrical shells using a periodic structure wave approach with Rayleigh-Ritz method
Chitaranjan Pany
doi: 10.5505/pajes.2023.93765  Pages 679 - 685
Bu çalışmada, dalga yaklaşımı ile periyodik yapı teorisi, çevresel yönde periyodik çizgi destekli silindirlerde yayılan dalga hareketlerini karakterize etmek için basit bir yaklaşım çözüm tekniği sunmak için kullanılmaktadır. Floquet'nin kavramına uygun yer değiştirme fonksiyonları geliştirmek için, periyodik bir kirişin yayılma bantlarının (PB) sınırlar modlarının (BM) basit kiriş fonksiyonlarının bir kombinasyonu formüle edilmiştir. Bu çalışma düzlem dalga olarak bilinen hareket türü için geliştirilmiştir. Sonuç olarak, yalnızca zayıflama olmaksızın yayılan dalgalar dikkate alınmıştır.Tek bir periyodik eğri panelin (birim hücre) çepeçevrgi modları, Floquet'in dalga prensibini karşılayan klasik ışın fonksiyonları açısından tanımlanmıştır,ancak eksenel modların sinüzoidal dalgalar olduğu düşünülmektedir.Yer değiştirme fonksiyonları,gerinim enerjisi ve kinetik enerji ifadelerini germek için kullanılır. Rayleigh-Ritz tekniği daha sonra periyodik birim hücrenin sertlik ve kütle matrislerini oluşturmak için kullanılır. Özdeğer denkleminin çözülmesiyle faz-frekans ilişkisi elde edilir. Belirli bir çepeçevrgi faz sabiti ile silindirik bir kabuğun çeşitli eksenel modları için PB'nin sınırlar frekanslarını tahmin etmek de mümkün olmuştur. Elde edilen bulgular daha sonra literatürde belirtilenlerle karşılaştırılmıştır. Ayrıca, belirli bir silindirik kabuk geometrisi için en düşük frekansı veren optimum periyodik kavisli panel için sınırlar frekansı sonuçları da bulunmuştur. Periyodik yapı (PS) dalga yaklaşımına sahip mevcut ışın fonksiyonunun sınırlar frekansları (BF) ve sınırlar modları (BM) makul bir doğrulukla bulabildiği tespit edilmiştir.
In this paper, periodic structure theory with the wave approximation is used to present a simple approximate solution technique to characterize wave motions propagating in periodic line-supported cylinders in the circumferential direction. To develop displacement functions that adhere to Floquet's concept, a combination of simple beam functions of the bounding modes(BM)of propagation bands(PB) of a periodic beam are formulated. This study is developed for the motion type known as a plane wave. Consequently, only waves that are simply propagating without attenuation are taken into account. The circumferential modes of a single periodic curved panel (unit cell) have been defined in terms of classical beam functions that satisfy Floquet's wave principle, but the axial modes are thought to be sinusoidal waves. Displacement functions are used to strain energy and kinetic energy expressions. The Rayleigh-Ritz technique is then used to generate the stiffness and mass matrices of the periodic unit cell. By solving the eigenvalue equation, phase-frequency relation is obtained. It has also been possible to predict the bounding frequencies of the PB for various axial modes of a cylindrical shell with a certain circumferential phase constant. The findings are then put through comparison with those outlined in the literature. Further, the bounding frequency results for the optimum periodic curved panel which gives lowest frequency for a given cylindrical shell geometry are also found out. It has been found that the current beam function with a periodic structure (PS) wave approach can find the bounding frequencies (BF) and bounding modes (BM) with reasonable accuracy.

11.Investigation of an active landslide area with the Electrical Resistivity Tomography (ERT) and Surface-wave Analysis Methods in Hendek, Sakarya
Hasan Karaaslan, Ali Sılahtar
doi: 10.5505/pajes.2023.99492  Pages 686 - 695
Yıkıcı doğal afetlerden birisi olan heyelanlar, şev stabilitesinin doğa veya insan kaynaklı aktiviteler ile tetiklenmesi sonucu meydana gelmektedir. Bu tür kütle hareketlerini başladıktan sonra onları durdurmak çok zor ve hatta bazı durumlarda neredeyse imkansızdır. Bu kütle hareketinin öncesi veya sonrasında, heyelanın karakterinin ve mekanik özeliklerinin yüksek çözünürlüklü belirlenmesinde jeofizik yöntemler oldukça etkilidir. Bu çalışmada Sakarya ili Hendek ilçesi Çamlıca Mahallesi’nde meydana gelen ve devam etme eğiliminde olan bir heyelanın elektrik özdirenç (ERT), yüzey dalgaları analizi (MASW-ReMi) ve mekanik zemin sondajı ile tanımlanması amaçlanmıştır. Elde edilen jeofizik kesitlerdeki düşük özdirençli ve düşük kayma dalgası hızlı (Vs) birim sondaj logundan suya doygun killi kalın örtü tabası olarak belirlenmiştir. Kayma yüzeyi üzerinde kütle hareketine sebep olan bu birimin altındaki andezit-bazalt içerikli anakaya birimi jeofizik kesitlerde yüksek özdirençli ve yüksek hızlı olarak tespit edilmiştir. İlerleyici hareket mekanizmasına uygun olarak belirlenen bu heyelanda jeofizik yöntemlerin tümleşik kullanımı, heyelanın içyapısının gerçeğe yakın olarak modellenmesine önemli katkı sağlamıştır.
Landslides, one of the natural disaster problems, occur due to slope stability triggered by natural or human activities. Once such mass movements have begun, they are challenging to stop and, in some cases, almost impossible. Geophysical methods are very effective in determining the character and mechanical properties of landslides with a high resolution before or after mass movement. This study aims identifying the landslide that tends to continue in the Çamlıca neighborhood of the Hendek district of Sakarya province by electrical resistivity (ERT), surface waves analysis (MASW-ReMi), and mechanical soil drilling. The low resistivity and low shear wave velocity (Vs) unit in the geophysical sections was determined as a saturated clayey thick cover layer from the borehole log. This clayey unit causes mass movement on the slip surface. Andesite-basalt-containing bedrock unit under the slip surface has been identified as having high resistivity and high velocity in geophysical sections. The integrated use of geophysical methods in this landslide, determined as the progressive mechanism, contributed significantly to the realistic modeling of the landslide internal structure.

12.Investigation on the tension and stretch distributions of textile assembled with seam in virtual garment simulation
Sertaç Güney
doi: 10.5505/pajes.2023.37897  Pages 696 - 699
Son on yılda giyim konforu ve sürdürülebilirlik, giyim endüstrisinde daha fazla ilgi görmektedir. Giysinin vücuda oturması, giysi konforunun önemli bir faktörüdür. Birleştirilen giysinin vücuda uyumu çoğunlukla kumaş özelliklerine ve dikişin esnekliğine bağlıdır. Konfeksiyon imalatında kumaşların birleştirilmesi genellikle dikim işlemi ile sağlanmaktadır. Bir tekstil ürününün sürdürülebilirliği için istenen dayanıklılık, kumaşın özelliklerine olduğu kadar dikişin sağlamlığına ve dikiş işleminin verimliliğine de bağlıdır. Dikiş, giysinin çok eksenli kuvvetlere maruz kalan birleşim kısmında yer aldığı için çoğunlukla dayanıklı değildir. Bu nedenle giyside ve dikiş çizgine yakın yerlerde deformasyona neden olan gerilim ve esneme değerlerine önem verilmelidir. Bu çalışma, Sanal Giysi Simülasyonunda dikilmiş giysi parçalarının gerilim ve esneme dağılımlarını araştırmayı amaçlamıştır. Sanal Giysi Simülasyonunda mekanik özelliklerine göre dört farklı dikilmiş giysi parçası oluşturulmuştur. Sanal Giysi Simülasyonu ve Görüntü Analizi birleştirilerek temassız bir değerlendirme yöntemi elde edilmiştir. Gerilim ve esneme dağılım haritaları karşılaştırılmış ve analiz edilmiştir.
In decade, clothing comfort and sustainability has attracted more attention in the clothing industry. Garment fit is a key factor of clothing comfort. The garment fit of the assembled garment mostly depends on fabric properties and the elasticity of the seam. Assembling the fabrics in clothing manufacturing is usually provided with sewing process. Durability required for sustainability of a textile item, depends on the strength of seam and efficiency of the sewing process, as well as on the properties of fabrics. The seam is mostly not enduring part because it is located at the joint part of garment where is exposed to multiaxial forces. Therefore, the tension and stretch values causing deformation in garment and nearby seam line should be given importance. This study aimed to investigate the tension and stretch distributions of the sewn garment pieces in Virtual Garment Simulation. Four different sewn garment pieces were created in Virtual Garment Simulation according to their mechanical properties. A non-contact assessment method was obtained by combining Virtual Garment Simulation and Image Analysis. The tension and stretch distributions maps were compared and analyzed.

13.Optimization and kinetic modeling of col or removal by biosorption method from textile wastewater containing Remazol Red RR dye using sunflower biosorbent
Fatih Mehmet Gözükızıl, Nurgül Özbay
doi: 10.5505/pajes.2023.89657  Pages 700 - 706
Tekstil endüstrisinde renklendirme işlemi elyaftan, iplikten veya dokuma, örme, dokusuz yüzey yöntemleri ile elde edilen kumaşların boyanması ile yapılmaktadır. Boya işlemleri sonrası oluşan atık sular boyarmadde içermektedir. Atık suların yeniden kullanılamaması ve ekosisteme verdiği zararlar gibi durumlar düşünüldüğünde boyar maddelerin arıtılması gerekmektedir. Atık sulardan boyarmaddelerin arıtımı biyosorpsiyon yöntemiyle farklı biokütlelerden yararlanılarak yapılabilmektedir. Bu çalışma kapsamında Remazol Red boyarmaddesinin sulu çözeltilerinden, ayçiçeği küspesi ile biyosorpsiyon yöntemi kullanılarak renk giderimi incelenmiştir. Farklı deneyler yapılarak çözeltinin pH’ı, başlangıç derişimi, sıcaklığı, biyosorbent ekleme miktarı ve temas süresi gibi parametrelerin optimum değerleri bulunmuş ve elektrolit etkisi incelenmiştir. Optimum pH 2 değeri, 100 ppm başlangıç konsantrasyonu, 0.1 gr biyosorbent miktarı, 60 dakika çalışma süresi ve oda sıcaklığında renk giderimi %70 olarak bulunmuştur. Elde edilen veriler ile adsorpsiyon kinetği için, yalancı birinci ve ikinci mertebe kinetik hesapları yapılmış, adsorpsiyon izotermleri için ise Langmuir ve Freundlich modellleri seçilmiştir. Remazol Red boyarmaddesinin ayçiçeği küspesiyle biyosorpsiyonun ikinci derece yalancı kinetik modeline, adsorpsiyon izotermi için Langmuir modeline uyumlu olduğu ve termodinamik veriler değerlendirdiğinde negatif Gibbs serbest enerjisi değerleri biyosorpsiyonunun kendiliğinden gerçekleştiğini göstermektedir.
In the textile industry, the coloring process is done by dyeing the fabrics obtained from fiber, yarn or weaving, knitting and nonwoven surface methods. Waste water generated after dyeing processes contains dyestuff. Considering the situations such as the inability to reuse waste water and the damages it causes to the ecosystem, dyes should be treated. The treatment of dyestuffs from wastewater can be done by using different biomass by biosorption method. In this study, color removal from aqueous solutions of reactive group Remazol Red dye was investigated by using the biosorption method with sunflower biomass. Optimum values of parameters such as solution pH, amount of biosorbent, initial solution concentration, electrolyte effect, contact time and solution temperature were found by experiments. Color removal was found to be 70% under optimum pH 2 value, 100 ppm initial concentration, 0.1 gr biosorbent amount, 60 minutes working time and room temperature conditions. First and second order pseudo-adsorption kinetics, Langmuir and Freundlich adsorption isotherms were applied to the experimental data obtained. The biosorption of Remazol Red dye on sunflower biomass was compatible with the pseudo-second order kinetic model, Langmuir adsorption isotherm model and thermodynamic data were evaluated, it was determined that the biosorption occurred spontaneously with negative Gibbs free energy values.

14.Organization of the rational form of air kinetics in chamber for the heat treatment of food products
Nina Usatenko, Sergii Verbytskyi, Oleg Shchesiuk, Tetiana Koziy
doi: 10.5505/pajes.2023.50550  Pages 707 - 714
Bu çalışmada, termal odaların kargo hacmindeki havanın türbülanslı (üç boyutlu yörünge) kinetiğinin devridaim koşulları altında etkinliği, gıda ürünlerinin konveksiyon yoluyla ısıl işleminin analitik ve pratik testleriyle kanıtlanmıştır. Araştırmanın amacı, sosis ürünlerinin işlendiği bölgedeki havanın aerodinamik parametreleri ve geometrik merkezlerindeki sıcaklıktır. Isı değişim süreçlerinin analitik çalışmaları, kriter bağımlılıkları ve benzerlik teorisini içeren bir diferansiyel denklem sistemi kullanılarak gerçekleştirildi ve geliştirilmiş hava dağıtım sistemine sahip bir ısı odasının prototipi üzerinde tam ölçekli çalışmalar yapıldı. Deneysel bir malzeme olarak, termal odanın çalışma alanını doldurmak için haşlanmış sosislerden (talaşla doldurulmuş sosis kılıfları) maketler kullanıldı. Endüstriyel ölçekte yapılan deneylerde haşlanmış “Likarska” sosisleri kullanıldı. Hava dağıtımını iyileştirmek için aerodinamik ağ, odanın üst kısmında uzunlamasına eksenine simetrik olarak yerleştirilmiş özel olarak tasarlanmış ekipmanlarla donatıldı. Havanın odanın çevresi boyunca düzgün dağılımı, çift deşarjlı bir santrifüj fan ve eşit statik basınca sahip süt kanalları ile sağlandı, ısıtma kanatlı bimetalik ısı eşanjörleri ile sağlandı. Isı eşanjörleri üzerindeki yakınsak piramidal nozullar, odanın çevresel kanallarına giren havayı, her birinin ürünün yakınındaki hava hareketinin doğası üzerinde belirli bir etkisi için ayarlanabilir aerodinamik parametrelere sahip iki düz akışa böldü. 8200'e eşit Reynolds kriteri ve 2 santigrat derecelik ürün ısıtma eşitsizliği ile karakterize edilen rasyonel üç boyutlu hareketi, geometriye sahip nozullar tarafından oluşturulmuştur: hava sıkıştırma açısı -18 derece, basınçlı hava ayırmanın orantısal katsayısı. ana ve yan akışlarda -14 ve ana akışın serbestlik derecesi - 9.09. Bu nedenle, termal odadaki havanın üç boyutlu kinetiğinin devridaim koşulları altında düzenlenmesi için teknik çözümlerin uygulanması, işlenmiş ürünlere ısı tedarikinde yeterince yüksek bir homojenlik, bunların kalitesi ve güvenliğini sağlarken aynı zamanda genel maliyetleri azaltır. işlem. Ayrıca termal ekipmanlarda hava dağıtım sistemleri tasarlanırken mühendislik hesaplamalarının doğruluğu arttırılır.
In this work, the effectiveness of the turbulent (three-dimensional trajectory) kinetics of air in the cargo volume of thermal chambers under recirculation conditions is substantiated analytically and practical tests of heat treatment of food products by convection. The object of research is the aerodynamic parameters of the air in the zone of processing of sausage products and the temperature in their geometric center. Analytical studies of heat exchange processes were carried out on the basis of using a system of differential equations with the involvement of criterion dependencies and similarity theory, and full-scale studies were carried out on a prototype of a heat chamber with an improved air distribution system. As an experimental material, dummies of boiled sausages – sausage casings stuffed with sawdust – were used to fill the working space of the thermal chamber. In the industrial scale experiments boiled sausages “Likarska” were used. To improve air distribution, the aerodynamic network was equipped with specially designed equipment located in the upper part of the chamber symmetrically to its longitudinal axis. Uniform distribution of air along the periphery of the chamber was provided by a double-discharge centrifugal fan an air ducts of equal static pressure, heating was provided by finned bimetallic heat exchangers. Converging pyramidal nozzles on heat exchangers divided the air entering the peripheral channels of the chamber into two flat streams with adjustable aerodynamic parameters for a certain influence of each on the nature of air movement near the product. Its rational three-dimensional movement, characterized by the Reynolds criterion equal to 8200, and the product heating unevenness of 2 degrees Celsius, was formed by nozzles with geometry: air compression angle -18 degrees, proportionality coefficient of compressed air separation on the main and side flows -14, and the degree of freedom of the main flow - 9.09. Thus, the implementation of technical solutions for the organization of three-dimensional air kinetics in a heat chamber under recirculation conditions ensured a sufficiently high uniformity of heat supply to processed products, their quality and safety while reducing the total cost of their production. In addition, the accuracy of engineering calculations when designing air distribution systems.

LookUs & Online Makale