E-ISSN: 2587-0351 | ISSN: 1300-2694
Pamukkale University Journal of Engineering Sciences - Pamukkale Univ Muh Bilim Derg: 12 (1)
Volume: 12  Issue: 1 - 2006
1.Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Pages I - III

2.RIVER BED TOPOGRAPHY IN MEANDERING STREAMS AND ITS RELATIONSHIP WITH LOCAL SCOUR
Mahmud GÜNGÖR, Mahmut FIRAT
Pages 1 - 6
Akarsu kıvrımlarında meydana gelen sekonder akımların etkisiyle taban topoğrafyasında deformasyonlar oluşmaktadır. Bunun sonucunda, akarsu kıvrımlarına yerleştirilecek olan köprü ayakları ve mahmuzlar gibi yapıların etrafında meydana gelen yerel oyulma derinlikleri, kanal kıvrımının ~60º, ~130º merkez açılarında ve kanalın dış kenarında oldukça artırmaktadır. Bu sebeple, su yapıları etrafındaki yerel oyulma derinliklerinin tespiti çalışmalarında taban topoğrafyasının belirlenmesi ve oyulma derinliklerine etkisinin araştırılması oldukça önemli olmaktadır. Bu çalışmada, 180º’lik bir kanal kıvrımında, su yapısı yerleştirilmeden sadece akımdan dolayı meydana gelen taban deformasyonları incelenmiştir. Bunun için bir seri deney yapılarak her 5º’lik merkez açıda kanal enkesiti boyunca taban seviyeleri ölçülmüş ve taban topoğrafyası çıkarılmıştır. Yapılan deneysel çalışmanın sonucunda, kıvrımın girişinde membadan gelen malzeme, taşınan malzemeyi karşıladığından pek fazla oyulma olmadığı, ancak daha sonra gelen malzemenin yetersizliğinden dolayı oyulma derinliğinin arttığı gözlenmiştir. Kanal kenarlarından cidar etkisinin olmadığı düşünülen kanal genişliğinin % 20’si kadar içerideki bir hat boyunca ve akım ekseninde oluşan rölatif akım derinlikleri tesbit edilmiş ve akımın etkisiyle meydana gelen taban topoğrafyası çıkarılmıştır. Sonuç olarak, kıvrımlı kanalda akımın etkisiyle oluşan taban topoğrafyasına etki eden parametrelerin, engel yerleştirildiğinde meydana gelen yerel oyulmaların oluşumunda da aynen etkili olduğu ve taban topoğrafyasıyla yerel oyulma derinliklerinin çok yakın bir benzerlik gösterdiği görülmüştür.
In Meandering Streams, deformation in bed topography occurs due to secondary flows. This situation significantly increases the local scour depths around hydraulic structures such as bridge piers and dikes, especially at the central angles of ~60º, ~130º and outer boundaries of the channel. Therefore, it is important to determine bed topography in dealing with local scour depths around hydraulic structures and investigate its effect on scour depths. In this study, bed deformations generated before the construction of hydraulic structure in a channel bend of 180o due to only flow are investigated. For this purpose, a series of experiments were made and bed topography was obtained by measuring the bed elevations at each central angle of 5o. As a result of the experimantal study, scour was not much observed in the beginning of the meander because the meterials coming from the upstream replaces the carried material, but it was observed that the scour depth increases because of the lack of incoming material. The generated relative flow depths were determined at flow axis and along the line which was thought to be at a distance of 20 % of channel width from the channel boundary and bed topography generated by the effect of flow was obtained. As a result, it was observed that the parameters which are effective in the generation of bed topography due to flow at meandering channel have the same effect in the generation of local scour when an obstacle is placed and that the bed topography and local scour depths have a very close similarity.

3.AN INVESTIGATION OF WAVE ENERGY POTENTIAL IN WESTERN BLACK SEA REGION
İlyas UYGUR, Recep DEMİRCİ, Hamit SARUHAN, Arif ÖZKAN, İbrahim BELENLİ
Pages 7 - 13
Çevreye zarar vermeyen doğal, temiz ve sürekli yenilenebilir enerji türlerinin başlıcaları, rüzgar, güneş, biyolojik, su ve dalga enerjisidir. Dalga enerjisi, ilk yatırım ve bakım giderlerinden başka masrafı olmayan, girdi bedeli gerektirmeyen, doğaya her hangi bir kirletici bırakmayan, ucuz, temiz, çevreci ve büyük potansiyele sahip bir enerji kaynağıdır. Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye için de dalga enerjisi, enerji sıkıntısı çektiğimiz şu günlerde ve ileriki yıllarda bir çözüm olabilecek durumdadır. Bu bağlamda Batı Karadeniz (Akçakoca) bölgesinde beş yıllık gözlemsel çalışmalar yapılmış ve bölgenin dalga enerji potansiyeli hesaplanmıştır. Meteoroloji verilerinin incelenmesi neticesinde bölgedeki dalga enerjisi güç potansiyeli, mevcut teknolojik sistemler için yetersiz olarak gözükmektedir. Gelişen teknolojiyle birlikte üretilen yeni enerji dönüştürücülerinin de gelişeceği gözünde bulundurularak, yetersiz olarak tespit edilen dalga enerjisi potansiyeli daha verimli bir şekilde değerlendirilebilir. Bu çalışma bundan sonraki araştırmalar için bir temel teşkil edebilecektir.
The main energy sources which are natural, clean, environmentally friendly, and renewable are wind power, solar energy, biomass energy, hydro energy, and wave energy. The wave energy has no cost except for the first investment and maintenance. There is also no cost for input energy. Besides these, it has no pollution effect on the environment, it is cheap and there is a huge potential all around the world. Wave energy is a good opportunity to solve the energy problem for Turkey which is surrounded by seas. Concerning all these facts, it has been conducted some studies which included five years of observation in the Western Black Sea Region (Akçakoca). The wave energy potential has also been calculated. From this sutdy results, it can be concluded that the wave energy potential of this region is inefficient. It is believed that by the improvement of the new energy converter devices in future, this low potential can be used more efficiently and as a result this study might be used as a basis for the future researches.

4.FORM WORK OPTIMISATION AT REINFORCED CONCRETE CONSTRUCTION
İbrahim GÜNGÖR, M. Cengiz KAYACAN, Osman ÇANKIRAN
Pages 15 - 20
Betonarme inşaat maliyetleri içinde kalıp maliyetinin önemli bir payı bulunmaktadır. Bu çalışmada, kalıp için kullanılan ahşap miktarını minimize edebilmek amacıyla bir model geliştirilmiştir. Ayrıca, amaç fonksiyonu ve kısıtları doğrusal olmayan, değişkenleri farklı birimlerde tamsayı değer alması gereken bu model için, bir çözüm algoritması önerilmiş ve bu algoritmanın bilgisayar programı yapılmıştır. Geleneksel yaklaşımla uygulamada pratik olarak kullanılan kalıp malzemesi ve boyutları için bir uzman görüş oluşturulmuştur. Önerilen algoritma ile bulunan sonuçların, uzman görüşlerden elde edilen sonuçlara göre % 20 daha az malzeme kullanımı gerektirdiği ortaya çıkmıştır.
Formwork has an important portion of cost in reinforced concrete construction work. In this study a mathematical model has been developed to minimize wood usage in formwork. Additionally, a solution model, which has non-linear objective function and constraints, with different units of integer variables, has been proposed and a software program has been developed for this algorithm. Using traditional methods, an expert knowledge has been established for formwork material and size for practical usage. It is seen that result of the proposed algorithm requires 20 % less material than expert knowledge.

5.EFFECTS OF CHEMICAL ADMIXTURES ON SPECIALITIES OF HARDENED CONCRETE USED IN READY CONCRETE PRODUCTION IN ESKİŞEHİR
İlker Bekir TOPÇU, Burak IŞIKDAĞ, Özgür TATAR
Pages 21 - 26
Bu çalışmada Eskişehir’de bulunan farklı beton santrallerinde anketler yapılmıştır. Anketler yardımı ile beton üretiminde kullanılan kimyasal katkılar hakkında bilgi toplanmıştır. Üretilen betonların basınç dayanımları değerlendirilerek, betonlarda farklı tür ve miktarlardaki kimyasal katkı kullanımının sonuçları incelenmiştir. Araştırmaların sonucunda betona aynı özelikleri kazandırmak için kullanılan kimyasal katkıların birbiriyle karşılaştırılması yapılmış ve ortam koşullarına göre betona farklı nitelikler kazandırdığı belirlenmiştir. Yapılan araştırmalar bu değişikliklerin en çok ortam koşullarından (mevsim, sıcaklık v.s.) kaynaklandığını göstermiş ve kullanıcıları araştırılan katkıları mevsimlik kullanıma göre sınıflandırmaya yönlendirmiştir.
In this study polls were taken from different ready mixed concrete firms in Eskişehir. Chemical admixtures used in concrete production were investigated according to the polls, and some information about chemical admixtures was obtained. Compressive strengths of concrete specimens manufactured by ready mixed concrete firms were evaluated, and results were investigated due to different types and proportions of admixtures used in concrete. Chemical admixtures were compared to each other at the end of the investigation, and the results showed, chemical admixtures gain concrete different characteristics according to various environmental conditions. The past investigations showed that the differences between chemical admixtures were most occurred owing to environmental conditions (season, temperature etc.), and chemical admixtures were classified according to seasons by users.

6.DETERMINATION OF RESERVOIR CAPACITIES FOR ÇİNE CREEK USING DIFFERENT METHODS
Ülker Güner BABACANLI, Türkay BARAN
Pages 27 - 36
Biriktirme hazneleri, akarsuyun getirdiği zamana bağlı olarak sürekli değişen akım ile akımın kullanılmak istendiği (enerji üretimi, sulama, akarsu ulaşımı gibi) amaçlar için gerekli su miktarı arasındaki dengesizliği belirli ölçüde gidermek için tasarlanır. Hidrolojik açıdan, belirli bir ihtiyacı karşılamak için akarsudan elde edilmesi gereken depolama hacmi; gelen akımın miktarı ve değişkenliğine, amaca (elde edilmek istenen su miktarına) ve bu ihtiyacın karşılanmasındaki güvenilirlik derecesine bağlıdır. Biriktirme hazneleri tasarımında çok sayıda yöntem kullanılmaktadır. Sunulan çalışmada, sanal bir biriktirme haznesi için kapasite-verim–risk ilişkisi araştırılmıştır. Bu amaçla, Büyük Menderes havzası Çine çayı üzerinde bulunan EİE-Kayırlı (701) akım gözlem istasyonunda gözlenmiş 63 yıllık (1938–2000) aylık ve yıllık ortalama akım verileri kullanılarak, minimum akım, Alexander, Dincer, Gould Gama, McMahon, Gould sentetik, aylık su bütçesi, olasılık matris yöntemleri ile hazne kapasitesi hesaplanmış ve elde edilen sonuçlar irdelenmiştir.
Reservoirs are designed for decreasing the instability between the flow brought by the river which is variable in time and volume of the water required for the usage purposes of the flow (energy production, irrigation, river transportation. etc.). The storage required on a river to meet a specific demand depends primarily on three factors: the magnitude and the variability of the river flows, the size of the demand, and the degree of reliability of this demand being met. A large number of procedures have been proposed to estimate storage requirements. In the presented study, reservoir capacity-yield-reliability relationships are investigated for a single imaginary reservoir. For this purpose, monthly and annual mean flow data, observed for a period of 63 years between 1938- 2000, of EIE-Kayırlı (701) flow gauging station on Çine Stream in Büyük Menderes Basin are used. The required reservoir capacity is tried to be estimated by using minimum flow, Alexander, Dincer, Gould’s Gama, McMahon, Gould’s synthetic data, behavior analysis and probability matrix methods and the obtained results are evaluated.

7.POSITION CONTROL OF BRUSHLESS DC MOTOR BASED ON DIGITAL SIGNAL PROCESSING
Çetin GENÇER, İsmail COŞKUN
Pages 37 - 41
Fırçasız Doğru Akım Motorları (FSDAM) güç elektroniği ve kontrol teknolojisindeki gelişmelere bağlı olarak yüksek performanslı kontrol sistemlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Anahtarlamalı kaynakdan beslenen bu motorlarda, salınım olmadan konum denetiminin yapılması arzu edilen bir durumdur. Bu çalışmada, yapısının basit olması nedeniyle bir oransal-türev (PD) denetleyici tasarlanarak, FSDAM’ın sayısal işaret işlemci tabanlı konum denetimi gerçekleştirilmiştir. Benzetim ve deney çalışmalarından tasarlanan denetleyicinin, salınımsız hızlı bir dinamik cevaba sahip olduğu görülmüştür.
Brushless DC Motors (BLDC) have been used widely high performance control systems which are depended on to development of power electronic and control technology. In these motors to fed commutated supply, the control of position without oscilation has been required. In this study, position control of BLDC with digital signal processing has been implemented by a proportional-derivative (PD) controller because of its simple structure. It has been seen that the controller which is proposed from simulation and experimental studies, has a quick dynamic responce with nonoscillation.

8.USE OF POM AND ARTIFICIAL NEURAL NETWORKS IN THE THREEDIMENSIONAL MODELING OF LAKES : GOKPINAR DAM RESERVOIR AS A CASE STUDY
Mahmut FIRAT, Fatih DİKBAŞ
Pages 43 - 50
Göl ve haznelerdeki akıntı yapısı birçok dış etkene bağlı olarak değişmektedir. Oluşan akıntı yapısını gölün tüm noktalarında yerinde ölçümle belirlemek oldukça masraflı ve zordur. Bu nedenle, hızları ve seviye değişimlerini bilgisayar ortamında belirleyen modeller geliştirilmiştir. Bu modeller kullanılarak, oluşabilecek çevresel sorunların önceden tahmin edilebilmesi ve su kirlilik konsantrasyonlarının belirlenmesi için bir altyapı elde edilmiş olur. Günümüzde göl ve haznelerin modellenmesinde üç boyutlu modellerin kullanımı yaygınlaşmıştır. Bu çalışmada, Denizli’de bulunan Gökpınar Baraj Gölü için Princeton Okyanus Modeli (POM) ile yapılmış olan üç boyutlu hidrodinamik modellemenin sonuçları üzerinde Yapay Sinir Ağları (YSA) modeli uygulanarak göl içindeki bazı kesitler için çeşitli rüzgar yön ve hızları altında oluşan hız ve seviye değişimi değerleri elde edilmiştir. Oluşturulan YSA modeli, aynı kesitlere farklı rüzgar şartları altında tekrar uygulanmış ve sonuçların POM sonuçlarına uyum gösterdiği tespit edilmiştir. Yapılan karşılaştırmalar neticesinde, model oluşturulması ve çözüm aşamalarında her iki yöntemin birbirine üstünlük sağladığı unsurlar tespit edilmiş ve belirtilmiştir.
The circulation pattern in lakes and reservoirs varies according to many external factors. In situ measurement of the occuring flow pattern in every point of the lake is a very costly and hard task. For this reason, models determining the velocities and surface fluctuations are developed by using computers. The use of these models enables the generation of the foundation for the prediction of possible environmental problems and water pollution concentrations. Today, three dimensional models are widely used in the modelling of lakes and reservoirs. In this study, the velocity profiles and surface fluctuation values generated under various wind speed and directions at some sections in Gokpinar Lake in Denizli are obtained by applying artificial neural networks (ANN) on the results of three dimensional hydrodynamic model of the lake made with Princeton Ocean Model (POM). The developed ANN model is applied to the same sections for different wind conditions and it is found that the results are in accordance with the results of POM. As a result of the comparisons of the models, the superiorities of the models on each other at the model generation and solution phases are determined and mentioned.

9.A METHOD OF SPECIFYING THE AREAS HAVING SAFETY RISKS IN THE STRAITS OF ISTANBUL TRAFFIC
Birsen KOLDEMİR
Pages 51 - 57
İstanbul Boğazı deniz trafiği yıllar itibariyle incelendiğinde hem gemi trafiğinde artış hem de taşıma miktarında artış gözlenmektedir. Bu durum İstanbul Boğazı’ndaki kaza riskini arttırmaktadır. Bölge denizyolu taşımacılığından doğan pek çok yaşamsal, ekolojik ve ekonomik riske maruz kalmaktadır. Bu olumsuzluklar kaza analizlerinin yapılmasını öncelikli hale getirmektedir. Kazaların yoğunluğunun maksimum ölçüde olduğunu ifade etmek için son yıllarda kaza ara noktası terimi kullanılarak kaza analizleri yapılmaktadır. Böylelikle kazalar açısından öncelikli bölgelerin veya kesimlerin belirlenmesi tedbirlerin alınmasında daha fazla fayda sağlayacağı gibi, gereksiz kayıpları da önleyecektir. Çalışmada dar su yolları, kanallar ve liman yönetimi için Deniz Trafik Mühendisliği anlayışı ön planda tutularak kaza kara nokta analiz metotları ile İstanbul Boğazı’ndaki deniz (gemi) kazaları için uygulama çalışması yapılarak riskli bölgeler belirlenecektir.
Investigating sea traffic in The Straits of Istanbul on yearly basis, an increase both in vehicle traffic and in the number of transportation is observed. This situation increases also the risk of accidents in The Straits of Istanbul. The area is confronted with a lot of risks from the point of lives, wealth and health due to sea transportation. These drawbacks emphasize the priority of performing accident analysis. In order to show that accident’s density is in its maximum level in recent years, a new term called black points is used to analyze these accidents. Determining the important locations and areas, on one side, makes the process of taking necessary precautions easier, and on the other side, decreases the amount of losses. In this study, using Marine Traffic Engineering approach for canals and port management, with black point analysis methods, an implementation for sea accidents in The Straits of Istanbul will be performed. Based on this implementation, risky areas will also be determined.

10.THE EXPERIMENTAL INVESTIGATION OF THE EFFECTS OF UNCOATED CEMENTIT CARBIDE INSERT AND CUTTING PARAMETERS ON SURFACE ROUGHNESS
Hasan GÖKKAYA, Gökhan SUR, Hakan DİLİPAK
Pages 59 - 64
Bu çalışmada, AISI 1030 çeliği bilgisayarlı sayısal denetimli (BSD) torna tezgahında, soğutma sıvısı kullanılmadan, kesme derinliği sabit tutularak (2 mm), değişik kesme hızı ve ilerleme hızı değerlerinde kesme işlemi gerçekleştirilmiştir. AISI 1030 çeliği kaplamasız sementit karbür kesici takımla işlenerek, kesme parametrelerinden kesme hızı ve ilerleme hızı değerinin yüzey pürüzlülüğüne etkisi araştırılmıştır. Deneylerde, 0.25 - 0.45 mm/dev arasında beş farklı ilerleme ve 100, 200 ve 300 m/dak kesme hızı kullanılmıştır. İlerleme değerinin % 80 azaltılmasıyla yüzey pürüzlülüğünde % 215 iyileşme sağlanmış, kesme hızının % 200 azaltılmasıyla ise % yüzey pürüzlülüğünde % 13 iyileşme elde edilmiştir.
In this work, AISI 1030 steel has been machined on a CNC lathe without cutting fluid, at various cutting speed and feed rate values with a constant depth of cut. Effect of cutting speed and feed rate on surface rougness were investigated by machining AISI 1030 steel by a carbide insert without coating. In the experiments five different feed rate values between 0.25 and 0.45 mm/dev and three different cutting speed settings 100, 200 and 300 m/dak were used. It is found that at lower feed rates, lower surface roughness is and at higher cutting speeds, higher surface roughness values are obtained. The lessening of cutting speed about 80 % improves the surface roughness 215 %, by increasing the cut-off rate about 200 % obtained an improvement of 13% respectively.

11.THE EFFECT OF THE SELECTION OF COLUMN AXES ON THE INTERNAL FORCES
Hasan ELÇİ, Mehmet TERZİ
Pages 65 - 72
Yapı çerçevelerinin idealleştirilmesinde bazı sorular özel yorumlar gerektirir. Bunların en önemlileri etkili açıklık, etkili atalet momenti ve mesnet durumlarıdır. Elastik çerçeve analizinde bir yapı genellikle kolonlar ve kat kirişleri eksenlerinden geçen çizgiler olarak gösterilir. Gerçekte, kirişlerin yüksekliği ve kolonların genişliği bu elemanların boyu yanında çok da küçük değildir. Diğer taraftan bunların temiz açıklığı, bu elemanların düğüm noktaları arasındaki mesafeden daha küçüktür. Çerçeve analizinde, eksenler arasındaki atalet momentinin sabit olmasıyla birlikte, elemanların prizmatik olması genel kabulü tam olarak doğru değildir. Kolonun kirişi kestiği noktaya yani kolon yüzüne kadar kiriş prizmatik olarak kabul edilebilir. Fakat bu noktadan kolon eksenine kadar, kiriş oldukça büyük bir yüksekliğe sahiptir. Bu bölgede açıklık aynı kalarak, atalet momenti sonsuz kabul edilebilir. Bunlara ek olarak, kolon boyutlarının değişimi veya hatalı imalat nedeniyle kolon akslarında düşeyde eksantriklikler meydana gelir. Bu çalışmada, düzlem çerçeve tipi yapılarda kolon boyuna eksenlerinin seçiminin, kesit tesirlerine etkisi araştırılmıştır.
In the idealization of structural frames, certain questions require special comments. The most important of these are; the effective span lengths, effective moment of inertia, and conditions of supports. In an elastic frame analysis, a structure is usually represented by a simple line diagram, which is based on the centerline distance between columns and between floor beams. Actually, the depths of beams and the widths of columns amount to sizable fractions of the respective lengths are considerably smaller than their centerline distance between joints. It is evident that the usual assumption in a frame analysis that the members are prismatic, with constant moment of inertia between centerlines, is not strictly correct. A beam intersection with a column may be prismatic up to the column face, but from that point to the column centerline, it has a greatly increased depth, with a moment of inertia that could be considered infinite compared with that of the remainder of the span. In addition, some eccentricities occur on the column axis due to variation of column dimensions and erroneous production. In this study, the effects of the selection of column longitudinal axes at planar frame system structures were investigated.

12.DRY AND WET GRINDING KINETICS OF CHROMIUM ORE AND EFFECT OF PULP DENSITY
Alper ÖZKAN, Selma DÜZYOL, Havvanur UÇBEYİAY, Tevfik AĞAÇAYAK
Pages 73 - 78
Bu çalışmada, çeşitli besleme boyutlarındaki krom cevherinin kuru ve yaş öğütme kinetikleri laboratuar ölçekli bir seramik bilyalı değirmen kullanılarak belirlenmiştir. Ayrıca, özgül kırılma hızı (Si) ve belirli bir boyutun altına net üretim oranı üzerine pülp yoğunluğunun etkisi araştırılmıştır. Krom cevherinin tüm boyut aralıklarının kuru ve yaş öğütülmesi birinci dereceden kırılma yasasını takip etmektedir ve besleme boyutu irileştikçe Si değerleri artmıştır. Üstelik, bu farklı besleme boyutların yaş öğütülmesi kuru Si değerleri ile karşılaştırıldığında 2.0-2.6 kat kadar daha yüksek Si değerleri vermiştir. Pülp yoğunluğunun öğütme işlemine etkisi üzerine yürütülen deneysel çalışmalardan, en yüksek özgül kırılma hızı (Si) değeri hacimce %45 katı pülp yoğunluğunda elde edilmiştir. Aynı pülp yoğunluğu değerinde, -75 µm tane boyutuna net üretim oranı da en yüksek değere ulaşmıştır.
In this study, the kinetics of dry and wet grinding of various feed sizes of chromium ore has been determined using a laboratory scale ceramic ball mill. In addition, the effect of pulp density on the spesific rate of breakage (Si) and net production rate to finer than specified size were investigated. The dry and wet grinding of all the size intervals of chromium ore followed the first-order breakage law, and the Si values increased as the feed sizes became coarser. Moreover, the wet grinding of these various feed sizes gave higher Si values by a factor of 2.0 to 2.6 comparing to the dry Si values. From the experimental studies performed on the effect of pulp density on the grinding process, the highest Si value was obtained at a pulp density of 45 % solids by volume. At the same pulp density value, the rate of net production of -75 µm particle size also reached the highest value.

13.NON-LINEAR ELASTIC WAVES IN A FINITE BAR MADE OF A MATERIAL HAVING NON-LINEAR STRESS-STRAIN RELATION
Yaşar Pala, Özkan BADEMCİ, Gültekin KARADERE
Pages 79 - 86
Bu çalışmada, non-lineer gerilme-şekil değiştirme bağıntısına sahip malzemeden yapılmış sonlu uzunlukta çubuktaki non-lineer elastik ve elastik-plastik dalga hareketi analiz edilmektedir. Elde edilen non-lineer kısmi diferansiyel denklem yeni bir metot kullanılarak iki non-lineer adi diferansiyel denkleme dönüştürülmektedir. Sınır şartlarını ve başlangıç şartlarını sağlayan analitik çözüm denklemlerin özel çözümlerinden elde edilmektedir. Çubuktaki gerilmeler, dalga hızları ve yer değiştirmeler keyfi koşullar için bulunmaktadır. Makalede iki farklı başlangıç şartı ve sınır şartı gurubu önerilmektedir. İlk gurup halinde çözümde sınırlama gelirken, pratik açıdan daha manidar ikinci gurup sayesinde bu sınırlama kaldırılmaktadır. Sunulan yöntem mühendislik malzemelerinden yapılmış çubukların elastik-plastik dalga hızına da uygulanabilmektedir. Sadece başlangıç hızının mevcut olduğu durumda yarı sonsuz çubuk için geliştirilmiş Karman-Donnel teorisinin aksine, mevcut yöntem başlangıç ve sınır şartlarının her ikisinin de sıfır olmadığı sonlu uzunluktaki çubuklar için de kullanılabilmektedir.
This study is devoted to the non-linear elastic wave motion in a finite bar made of a material obeying non-linear stress-strain relation. Non-linear governing partial differential equation is separated into two non-linear ordinary differential equations using a new method for the separation. Analytical solution satisfying boundary and initial conditions are constructed from the proper solutions of equations. Stresses, wave velocities and displacements in the rod are found for arbitrary conditions. Two methods are developed. While the first method brings a limitation on the solution, the second one removes this problem by selecting more practically logical conditions. The present method is also applicable to elastic-plastic wave motion in rods of engineering materials. On the contrary to Karman-Donnel elasto-plastic wave theory developed for semi infinite bars subjected to initial velocity condition only, the present method proves to be useful for rods of finite lengths subjected to both initial and boundary conditions .

14.NUMERICAL INVESTIGATION OF AIR FLOW INSIDE AN OFFICE ROOM UNDER VARIOUS VENTILATION CONDITIONS
Şenol BAŞKAYA, Emre EKEN
Pages 87 - 95
İçinde bir insan ve ofis mobilyaları bulunan bir ofis odası içindeki hava akış karakteristikleri değişik havalandırma şartları altında sayısal olarak araştırılmıştır. Zamandan bağımsız, iki boyutlu korunum denklemleri sayısal akışkanlar dinamiği (SAD) kullanılarak çözülmüştür. Sonuçlar hız vektör dağılımları ve sıcaklık konturlarına ilave olarak niceliksel hız ve sıcaklık dağılımları olarak sunulmuştur. Oda içindeki nesneler, giriş/çıkış konumları, giriş hızı ve kış/yaz şartlarının hava dağılımına etkileri incelenmiştir. Mevcut sayısal tahminlerden oda içinde bulunan nesnelerin önemli derecede iç hava hareketlerini değiştirdiği ve bunun neticesinde komfor şartlarını etkilediği gösterilebilir.
Air flow characteristics inside an office room, containing one person and office furniture, was investigated numerically under various ventilation conditions. Computational Fluid Dynamics (CFD) was used for the solution of the steady two-dimensional conservation equations. Results were presented in the form of velocity vectors and temperature contours together with quantitative velocity and temperature distributions. Effects due to the occupants, inlet/outlet locations, inlet velocity, and winter/summer conditions on the airflow were examined. From the present numerical predictions it can be shown that occupants significantly alter the indoor air movement and hence affect comfort conditions.

15.A SOFTWARE FOR SIMULATING ELECTRICAL PROPERTIES OF PASSIVE DENDRITES
Yalçın İŞLER, Hakan EKMEKÇİ, Mahmut ÖZER
Pages 97 - 104
Bu çalışmada, kablo teoremine dayalı pasif dentrit elektriksel özelliklerinin benzetimi için geliştirilen bir yazılım tanıtılmaktadır. Üzerinden sinaptik bilgi taşınan dentritler, sinir hücresinin yüzey alanı bakımından en büyük bileşenidir. Dentritik nöronlar için kablo teoremi, sürekli pasif dentrit ağaç yapısı içinde akım-gerilim ilişkilerini modellemektedir. Pasif kablo ve dentritlerle ilgili iyi bir yaklaşıklık olan ve uyarılabilir membranlar için önemli bir referans olan kablo teoremi kısaca özetlenmektedir. Önerilen yazılım, kullanıcı tarafından tanımlanan dentrit ağaç yapısını oluşturmak için kullanılabilmektedir. Kullanıcı, yazılımı kullanarak modeli detaylı olarak tanımlayabilmekte, oluşturduğu dentrit ağacını görüntüleyebilmekte ve dentrit ağacının temel elektriksel özelliklerini inceleyebilmektedir.
In this study, a software is introduced for simulating the electrical properties of passive dendrite based on the cable theory. Dendrites along which the synaptic information is conveyed are the largest component of a neuron in surface area. The Cable theory for dendritic neurons addresses to current-voltage relations in a continuous passive dendritic tree. It is briefly summarized that the cable theory related to passive cables and dendrites, which is a useful approximation and an important reference for excitable cases. The proposed software can be used to construct user-defined dendritic tree model. The user can define the model in detail, display the constructed dendritic tree, and examine the basic electrical properties of the dendritic tree.

16.USE OF PROBIOTIC BACTERIA IN THE PRODUCTION OF CHEESE : PROBIOTIC CHEESE
Oğuz GÜRSOY, Özer KINIK
Pages 105 - 116
İnsan sağlığı ve gastrointestinal mikroflora arasındaki ilişkiler son yıllarda oldukça fazla tartışılan bir konudur. İnsan gastrointestinal florasının dengesi, çeşitli sebeplerle bozulduğunda bazı gastrointestinal rahatsızlıklar ortaya çıkabilmektedir. Bazı intestinal rahatsızlıkların önlenmesi ve tedavisinde kullanılan fonksiyonel gıdalar en basit şekilde “temel beslenmenin yanında sağlık üzerine olumlu etkileri olan gıdalar” olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu fonksiyonel ürünlerin oldukça önemli bir kısmını probiyotikler oluşturmaktadır. Probiyotikler ise intestinal mikrobiyal dengeyi sağlayarak ve geliştirerek konakçı sağlığına yararlı etkiler sağlayan canlı mikrobiyal gıda katkılarıdır. Günümüze kadar probiyotik bakteri kültürlerinin taşıyıcısı olarak kullanılan en popüler gıda sistemleri yoğurt ve fermente süt gibi taze fermente olmuş ürünler ya da anılan bu ürünlerdekine eşdeğer sayıda canlı probiyotik ilave edilmiş fermente olmamış ürünlerdir. Genişleyen probiyotik ürün sınıfı içinde yoğunlaşan çalışmalarda, çok az sayıda araştırmacı ve süt işletmesi yüksek sayıda probiyotik kültür içeren peynir çeşitlerinin üretimi konusunda çalışmışlardır. Bu makalede öncelikle probiyotikler, peynir mikrobiyolojisi ve probiyotik peynir geliştirme stratejileri ile ilgili temel hususlar anlatılmış, son bölümde de probiyotiklerin peynire katılması ile ilgili olarak yapılan çalışmalardan bazı örnekler verilmiştir.
The interactions of the gastrointestinal microflora with human health have been the subject of considerable debate in recent years. Disruption of the ecologic equilibrium of the normal intestinal flora may result in gastrointestinal diseases. Functional foods, which are used in prevention and treatment of some intestinal diseases, are defined as “foods that may provide health benefits beyond basic nutrition”. Probiotics are constituted an important part of functional foods. Probiotics are live microbial food supplements that beneficially affect the host by improving its intestinal microbial balance. To date, the most popular food delivery systems for probiotic cultures have been fermented milks and yogurts, as well as unfermented milk with cultures added. In an effort to expand the probiotic product range, a small number of researchers and dairy companies have endeavoured to production cheeses, which sustain a high viable count of probiotic cultures. This paper will first outline some of the main aspects about probiotics, cheese microbilogy and probiotic cheese development, and give examples of studies where probiotic microorganisms have been incoorporated into cheese.

17.AUTOREGRESSIVE MODELLING OF MONTHLY RAINFALL IN SAKARYA BASIN
Meral BÜYÜKYILDIZ, Ali BERKTAY
Pages 117 - 126
Bu çalışmada, geleceğe yönelik tahminler yapabilmek amacıyla Türkiye’nin önemli büyük havzalarından biri olan Sakarya Havzası’na ait aylık yağışların periyodik otoregresif modelleri (PAR) belirlenmiş ve belirlenen model tiplerine ait matematiksel ifadeler elde edilmiştir. Optimum modeller Akaike Bilgi Kriteri (AIC) değerlerine göre seçilmiştir. Her ne kadar AIC'de parametreler “en büyük olabilirlik yöntemi” ne göre hesaplanıyorsa da, bu çalışmada, “momentler yöntemi” kullanılmış; anılan her iki parametre tahmin yönteminin vereceği sonuçların karşılaştırılması diğer bir çalışma kapsamında düşünülmüştür. Seçilen modellerin uygunluk testleri Port Manteau testi ile artık serilerin bağımsızlığı kontrol edilerek yapılmıştır. Her istasyon için seçilen modeller kullanılarak tarihi serilerle aynı uzunluğa sahip 50’şer adet sentetik seri üretilmiş ve bu sentetik serilerle tarihi serilerin istatistiksel karakteristikleri (ortalama, standart sapma, korelasyon) karşılaştırılmıştır. 25 istasyona ait aylık yağışların periyodik otoregresif modellerinin belirlenmesi sonucunda PAR(0), PAR(1), PAR(2) ve PAR(3) olmak üzere 4 farklı PAR modeli elde edilmiştir.
In this study, periodic autoregressive models were established to predict future behaviour of monthly rainfall data of Sakarya Basin which is one of the big and important basin in Turkey. Mathematical equations of the Periodic Autoregressive Models (PAR) were also determined. Optimum models were selected based on Akaike Information Criterion (AIC). Although the parameters are calculated according to “maximum probability method” in AIC, “moments method” was used in this study; the comparison of the results of both mentioned parameter estimation methods was thought to be considered in another study’s scope. The Port Manteau lack of fit test for the selected models have indicated that residuals are white noise. By using the selected models for the stations, 50 set of synthetic series which have the same length with the historical series for the monthly average rainfalls have been generated, and statistical characteristics (mean, standard deviation, autocorrelation structure) of these synthetic series have been compared with statistical characteristics of historical series. By determining the stochastic models of monthly average rainfall of 25 stations, 4 different PAR models were obtained, namely as PAR(0), PAR(1), PAR(2) and PAR(3).

18.LITERATURE SURVEY ON ABRASION PROBLEM IN CHENILLE YARNS
Erhan Kenan ÇEVEN, Özcan ÖZDEMİR
Pages 127 - 134
Şenil iplikler yaygın olarak döşemelik kumaşlarda, örme kumaşlarda ve birçok kumaş tipinde de dekoratif iplik olarak kullanılmaktadır. Şenil kumaşlar kullanım esnasında kolaylıkla aşınırlar. Bu da kumaşların kullanılabilirlik ömrünü azaltır. Aşınma sonucunda şenil ipliklerde havı oluşturan efekt ipliğinin uzaklaşması kilit ipliklerinin açığa çıkmasına ve bu da şenil iplik görüntüsünün bozulmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle, bu alanda yapılan çalışmalar malzeme tiplerinin ve makine parametrelerinin şenil ipliklerin ve bu iplikler kullanılarak oluşturulacak olan kumaşların aşınma dayanımlarına olan etkilerinin araştırılması ile ilgilidir. Bu makalede şenil ipliklerin aşınma özelliklerinin örme, dokuma kumaş ve iplik formunda tespit edilmesine yönelik deneysel çalışmalar derlenmiştir.
Chenille yarns are traditionally used in the manufacture of furnishing fabrics, fashion knitwear, and as decorative threads in many types of broad and narrow fabrics. Chenille yarn has a very distinct weakness-it does not have very good inherent abrasion resistance. When the yarns are in use, clearly the abrasion resistance of the chenille yarn is crucially important. Either during further processing or during the eventual end-use, any removal of the effect yarn forming the beard will expose the ground yarns, which in turn will result in a bare appearance. To avoid this undesirable result, several options are available. Therefore, the studies on this area are about the investigation of the influences of some material types and machine parameters on the abrasion resistance of chenille yarns and fabrics produced with these yarns. In this paper, the experimental studies about the abrasion properties of chenille yarns in yarn, knitted and woven fabric forms are summarized.

19.THREE-DIMENSIONAL NONLINEAR FINITE ELEMENT MODELING FOR LATERALLY LOADED VERTICAL PILES
M. Kubilay KELESOĞLU, M. Tugrul OZKAN
Pages 135 - 140
Yatay yüklü kazıkların deformasyon davranışını etkileyen en önemli etkenler zemin koşulları, yükleme durumu ve sınır koşullarıdır. Sonlu elemanlar yöntemleri bu etkilerin hepsinin göz önüne aldığı için çok önemli analiz araçlarıdır. Kazıkların yük-deformasyon davranışının doğruya en yakın modeli üç boyutlu tasarımlarla sağlanabilir. Bu çalışmada sözü geçen etkileri ve üç boyutlu davranışı dikkate alan analizler yapılmıştır. Nümerik analizlerde farklı çaplardaki dairesel şekilli betonarme kazık ve farklı elastik özelliklere sahip zeminler için deformasyon davranışı elde edilmiştir. Zemin özelliklerinin gerilme-deformasyon davranışı üzerindeki etkisi üzerinde durulmuştur.
This paper presents a study for laterally loaded free head concrete piles using the finite element method (FEM). The finite element mesh is constituted from three-dimensional elements. The pile and soil boundary are defined cylindrically while lateral load is defined as single concentrated load from the top of the pile head. Various types of soil and pile properties are analysed and the load-deformation curves for different types of soils namely, sands and clays are evaluated.

LookUs & Online Makale