Bu çalýþmada çekmeye maruz z = 0 düzleminde çatlak içeren sonsuz eksenel simetrik silindir incelenmektedir. Silindir düzgün yayýlý p0 þiddetinde eksenel çekmeye maruzdur. Silindirin yanal yüzeylerinde gerilmeler sýfýrdýr. Malzemenin lineer elastik ve izotropik olduðu varsayýlmaktadýr. Çatlak yüzeyleri serbesttir. Problem çatlak yüzey deplasman türevi cinsinden tek tekil integral denkleme indirgenmektedir. Boyutsuzlaþtýrýlan denklem takýmý single-valuedness ve denge durum denklemi ilave edilerek lineer denklem takýmlarýna indirgenerek sayýsal çözümü yapýlmýþtýr. Gerilme þiddeti faktörü hesaplanmýþ ve sonuçlar grafiklerle sunulmuþtur.

This paper considers the problem of an axisymmetric infinite cylinder with a crack at z = 0. The cylinder is under the action of uniformly distributed axial tension applied at infinity and its lateral surface is free of traction. It is assumed that the material of the cylinder is linearly elastic and isotropic. Crack surfaces are free. Formulation of the boundary problem under consideration is reduced to single singular integral equation in terms of the derivative of the crack surface displacement. These equations together with the single-valuedness and equilibrium condition for the displacements around the crack is converted to a system of a linear algebraic equation which is solved numerically. Stress intensity factors are calculated and presented in graphical form.

Endüstriyel hidrolik teknolojisindeki önemli geliþmeler büyük güç iletim sistemlerini de içine alacak þekilde geniþlemiþtir. Hassas kontrol devrelerini kullanarak verimli ve güçlü sistemler geliþtirilmiþtir. Öte yandan bu sistemler bazý durumlarda uygun bir þekilde çalýþamadýðý için bu sistemlerde daha güvenli iþletme ortamýnýn saðlanmasý gerekmektedir. Örneðin, devredeki herhangi bir nedenle sistemin beslenememesi veya akýþkan kaybý gibi durumlarda devrede ciddi hasarlar meydana gelebilir. Basýnçlarýn çok yüksek seviyelere çýkmasý durumunda ani þok darbeleri oluþur. Hidrolik biriktiriciler bu tür problemleri önlemek için kullanýlýr. Bu çalýþmada, hidrolik devrelerde kullanýlan biriktiricilerin tipleri ile hidrolik biriktirici seçimi için gerekli formüller sunulmuþ ve biriktiricilerin çeþitli devrelerde kullanýmý þekiller üzerinde gösterilmiþtir.

Important developments in industrial hydraulic technologies extended their application areas including big power transmission systems. Efficient and powerful systems have been developed using sensitive control units. However, it is necessary to provide safe operating working conditions since some systems can not work properly in some situations. For instance, lack of the fluid in the system or leakage of the fluid from the system may cause serious damage in the circuit. When the pressure reaches the high levels, instantaneous shock strokes may also occur. Hydraulic accumulators are used to prevent such kind of problems. In this study, types of accumulators used in hydraulic circuits are introduced and necessary formulas for selection of the accumulators are presented with an example. The usage of accumulators in different circuits is shown with figures.

Yüzeyin kimyasal bileþimini deðiþtirerek yapýlan nitrürleme, termokimyasal bir yüzey sertleþtirme yöntemidir. Yüzeyde ince, sert bir nitrür tabakasý oluþur. Bu tabaka, iki kýsýmdan oluþur. Dýþtaki tabakaya beyaz tabaka (bileþik tabaka), içtekine ise difüzyon tabakasý denir. Nitrürleme yöntemleri, gaz, sývý ve iyon nitrürleme olmak üzere üç grupta incelenir. Gaz nitrürleme iþlemi amonyak kullanýlarak yapýlýr. Amonyak gazýndan ayrýþan azotun çeliðin demir ve alaþým elementleri ile reaksiyona girerek oluþturduðu nitrürler ince tanelidir. Sývý nitrürleme, NaCN içeren tuz banyolarýnda yapýlýr. Siyanürdeki (CN) azot ve karbonun bir kýsmý çeliðe yayýnýr. Yapýda nitrürlerden baþka ?-karbonitrürü vardýr. Ýyon nitrürlemede azot ve genellikle hidrojen gibi bir gaz karýþýmýkullanýlýr. Azot, çeliðin demir ve alaþým elemanlarý ile reaksiyona girer ve sertleþmeyi saðlayan nitrürler oluþur.Bu çalýþmada, X40CrMoV51 sýcak iþ takým çeliði kullanýlmýþtýr. Çeliðe önce su verme ve temperleme, sonra iyon nitrürleme yapýlmýþtýr. Daha sonra, bu çeliklerin sertlik deðerleri ile X-ýþýný difraksiyon analizleri incelenmiþtir. Ýyon nitrürlenmiþ çeliðin yüzey sertliðinin, yalnýzca su verilmiþ ve temperlenmiþ çeliðinkinden yaklaþýk olarak iki kat daha fazla olduðu saptanmýþtýr.

The nitriding performed to change the chemical composition of the surface is the method of a thermochemical surface hardening. Fine, hard nitrided case consist of two zones at the surface; The outer one white layer (compound layer), the inner one diffusion layer. The nitriding methods are determined at three groups as gas, salt and ion nitriding. Gas nitriding process is performed using ammonia. The nitrogen decompositing from the ammonia gas reacts with the iron and the alloy elements of the steel and nitrides that ensure have fine grain. Salt nitriding is performed at the salt bath that consists of NaCN. Part of the nitrogen and carbon of the siyanide is diffused to the steel. The structure consists not only of nitride but also ?-carbonitride. A gas mixture of nitrogen and hidrogen is usually used in the ion nitriding process. The nitrogen reacts with the iron and alloy elements of the steel and nitrides that ensure hardening exist. In this study, X40CrMoV51 hot work tool steel is used. First, the quenching and tempering, later the ion nitriding is performed to the steel. Then, hardness values and X-ray diffraction analyses of these steels are determined. It is found that the surface hardness of ion nitrided steel is approximately twice higher than that of quenched and tempered steel.

Bu çalýþmada, Kompakt ýsý eþanjörlerinde kanatçýk kalýnlýklarý ve kanatçýklar arasý mesafe deðiþtirilerek basýnç kayýplarýnýn analizi yapýlmýþtýr. Silindirik koordinatlarda, eksenel simetrik akýþ için Navier-Stokes denklemleri sonlu farklar yöntemlerinden Ýmplisit Deðiþen Yönler Metoduyla çözülmüþtür.

In this study, the pressure drop in compact heat exchangers were analysed spacing between ribs and changing rib thickness. In cylindrical coordinate the Navier-Stokes equations were solved by using Implicit Alternating Direction Method of finite difference for axially symmetric flow.

Diþli çarklar, en önemli hareket ve güç iletme elemanlarýndan biridir. Karþýlýklý çalýþan diþlilerde yük ve hareket iletimi ayný anda meydana gelir. Bir diþliden diðerine yük ve hareket iletimi, diþlerin birbiri üzerindeki yuvarlanmalý-kayma temasýnýn bir sonucudur. Bu yuvarlanmalý-kayma temasý diþ yüzeylerinde ve yüzey altlarýnda bir takým gerilmelerin dolayýsýyla da yüzey hasarlarýnýn meydana gelmesine neden olur. Bu çalýþmada, iki diþin birbiri üzerinde yaptýklarý yuvarlanmalý-kayma temasý neticesinde yüzeyde ve yüzey altýnda meydana gelen gerilmelerin analizi yapýlmýþtýr. Problemin çözümünde diþ yüzeyleri arasýndaki sürtünme katsayýsý deðiþken olarak alýnmýþtýr. Farklý sürtünme katsayýlarý için yapýlan çözümlemelerle yüzey altýnda meydana gelen gerilmelerin, hasar oluþumu üzerindeki etkisi araþtýrýlmýþtýr. Diþ yüzeyleri arasýnda meydana gelen temas durumu için Hertz’ in elastik temas teorisi temel alýnmýþ ve nümerik çözümleme için ANSYS54 sonlu eleman paket programý kullanýlmýþtýr.

Gears are perhaps one of the important components used in machinery to transmit motion and power. Transmission of force and motion occur at the same moment for mutual working gears. Transmission of the force and motion from a gear to another is a result of rolling-sliding contact of tooth surfaces each other. This rolling-sliding contact causes some stresses on surface and subsurface. In this study, analysis of stresses on surface and subsurface due to rolling-sliding contact on tooth surfaces are carried out. In the solution of the problem, different friction coefficients between tooth surfaces and are taken as the variables. The contact analysis between tooth surfaces is based upon Hertz elastic contact theory and for the numerical solution ANSYS 54 finite element program code is used.

Bu çalýþmada; Dyna Myte 2900 Dik Ýþleme Merkezinin kontrol ünitesinde Bilgisayarlý Sayýsal Denetim (BSD) programlarýný inceleyen, iþleme süresi ve kesicilerin hýzlý hareket (boþta ilerleme) sürelerini hesaplayan bir program yapýlmýþtýr. Ýncelenecek parça programý kullanýcý tarafýndan klavyeden elle, bir bilgisayar dosyasý olarak disketten ya da hard diskten veya tezgahtan BSD (CNC) kod editörüne aktarýlýr. Kesicilerin tüm hareketleri incelenerek, ayrýntýlý olarak iþleme ve boþta ilerleme süresi ve toplam süre kullanýcýya sunulur. Böylelikle iþ parçasý maliyet analizi için önemli bir veri elde edilmiþ olur.

In this study, a program examining the CNC programs in the control unit of Dyna Myte 2900 Vertical Machining Center and calculating the machining time and rapid movement time of the cutting tools has been developed. The workpiece program to be examined is transferred to CNC code editor by the user manually, by a computer file with a diskette, or through hard disk or the machine tool. By examining all the movements of the cutting tools, detailed machining time, rapid movement time or total time is served to the user. So that, an important part of workpiece cost analysis information is provided.

Astrozone Red’in sulu çözeltilerinden aktif kömür üzerine adsorpsiyonu incelendi. Adsorpsiyon prosesi Lagergren birinci mertebe kinetik eþitliðine uydu. Adsorbent konsantrasyonu Astrozone Red adsorpsiyonunu önemli ölçüde etkiledi. Denge deðerleri Langmuir modeline uydu ve isoterm sabitleri hesaplandý. Astrozon Red adsorpsiyonu çözeltilerin pH’larýnýn artmasý ile arttý. Adsorpsiyon termodinamiði prosesin ekzotermik ve kendiliðinden olduðunu gösterdi.

The adsorption of Astrozone Red on the activated coal from aqueous solutions was studied.The adsorption process followed the Lagergren first order kinetics equation. The adsorbent concentration affected the adsorption of Astrozone Red significiantly.The equilibrium data fit well in the Langmuir model and isotherm constants were calculated. The adsorption of Astrozon Red increased with increase of the pH value in the solution.The thermodynamics of adsorption indicated spontaneous and exothermic nature of the process.

Bu makalede ilk olarak bilgisayar grafiklerinde gerçekçilik ve gerçekçiliði saðlayan bileþenler üzerinde durulmuþtur. Bu kapsamda aydýnlatma modellerine, yüzey kaplama yöntemlerine ve ýþýk kaynaklarýna deðinilmiþtir. Ardýndan, üç boyutlu sanal bir ortamýn iki boyutlu gerçekçi resmini oluþturma iþlemi yani Iþýn Ýzleme (Ray Tracing) anlatýlmýþtýr. Basit bir ýþýn izleme algoritmasý verilmiþtir. Bu çalýþma kapsamýnda, Java programlama dilinde gerçekleþtirimi yapýlan ve internet üzerinde iþletilebilen “SahneIzle” yazýlýmý tanýtýlmýþtýr. Son olarak, ýþýn izleme yazýlýmlarýnýn Ýnternet üzerinde kullanýmýnýn önemi belirtilmiþtir.

In this paper realism in computer graphics and components providing realism are discussed at first. It is mentioned about illumination models, surface rendering methods and light sources for this aim. After that, ray tracing which is a technique for creating two dimensional image of a three-dimensional virtual environment is explained briefly. A simple ray tracing algorithm was given. “SahneIzle” which is a ray tracing program implemented in Java programming language which can be used on the internet is introduced. As a result, importance of network-centric ray tracing software is discussed.

Karmaþýk bir yapýya sahip olan elektrik güç sistemlerinin meydana gelen arýzalara karþý korunabilmesi için bulanýk mantýk tabanlý sayýsal koruma rölesinin tasarýmý ve prototip laboratuar modeli üzerinde gerçekleþtirilmesi bu çalýþmada incelenmiþtir. Laboratuar ortamýnda bir prototip oluþturulmuþ ve sonuçlar elde edilmiþtir. Tasarlanan bulanýk mantýk tabanlý sayýsal koruma rölesi çok amaçlý yapýya sahip olup, korumanýn yanýsýra iþletime yönelik karar mekanizmasý da oluþturulabilmektedir.

A fuzzy logic based digital relay has been designed in order to protect power system networks for reliable operation. A prototype model of the relay has been established and tested in a laboratory environment. The relay designed has multi-functional behavior so that it gives information not only existence the type of fault but also the type, location, and duration of the faults. Some additional functions can also be included in the relay structure. The performance of the relay for detecting faults, type of faults, and the location has been tested and results are given in this paper.

Bu çalýþmada Purkinje hücre somasýnda bulunan iyonik akýmlarýn sürekli-hal aktivasyon ve inaktivasyon datasý için sigmoid-þekilli eðriler uydurulmaktadýr. Eðri uydurmada Marquardt-Levenberg nonlineer enküçük-kareler parametre kestirim algoritmasý kullanýlmaktadýr. Daha sonra Purkinje hücresinin soma bölmesi modeli oluþturulmakta, ve birkaç farklý akým enjeksiyonu durumu için soma membran potansiyeli hesaplanmaktadýr. Uydurulan eðriler ve orijinal denklemlerle ayrý ayrý hesaplanan soma membran potansiyelleri arasýndaki farkýn ortalama ve standart sapmalarýnýn oldukça küçük olduðu gösterilmiþtir.

In this study sigmoid-shaped curves are fitted for steady-state activation and inactivation data of ionic currents which are defined in literature to be present in Purkinje cell somata. Marquardt-Levenberg nonlinear least-square parameter estimation algorithm is used for curve fitting. Then a somatic compartmental model of Purkinje cell is constructed, and somatic membrane potentials are calculated for several different current injection cases. It’s shown that means and standard deviations of differences between somatic membrane potentials which are calculated with fitted curves and original equations separately are so small.

Bu çalýþmada silindir savaklar deneysel olarak incelenmiþtir. Dört farklý çapta silindir savak üzerinde yapýlan deneyler sonucunda silindir savaða ait savak katsayýsý bulunmuþtur. Deneyler hem serbest hem de batýk akým þartlarýnda yapýlmýþtýr. Serbest akým þartlarýnda savak katsayýsýnýn 3.50-3.80 arasýnda olduðu görülmüþtür. Batýk akým þartlarýnda ise savak katsayýsý batýklýk ile deðiþim göstermektedir.

In this study, the weir coefficient for cylindrical weirs was experimentally investigated. Experiments were conducted for both free and submerged overflow conditions. Experimental results have indicated that the weir coefficient is about 3.50-3.80 for the free overflow condition. The weir coefficient for the submerged overflow condition varies with the amount of submergence.

Bu araþtýrmada Türkiye’nin 7 ayrý bölgesine ait 19 farklý ilde un üretimi yapan 30 fabrikadan saðlanan (30 adet Tip 1, 30 adet Tip 2 ve 26 adet Tip 3) toplam 86 un örneðinin kalsiyum, potasyum, magnezyum, demir, çinko, bakýr ve mangan miktarlarý açýsýndan incelenmiþtir. Un tipleri açýsýndan ortalama mineral maddelerden; potasyum, magnezyum, demir, mangan deðerleri arasýnda önemli farklýlýklar olduðu, diðer özelliklerdeki farklýlýklarýn ise istatistiksel olarak önemli olmadýðý tespit edilmiþtir. Farklý fabrikalara ait unlarýn mineral maddelerden; kalsiyum, potasyum, demir, çinko, bakýr, mangan deðerleri arasýndaki farklýlýklar istatistiksel olarak önemli bulunmuþtur.

In this study, calcium, potassium, magnesium, iron, zinc, copper and mangan values of 86 wheat flour samples (30 Type 1, 30 Type 2 and 26 Type 3) from 30 different factories in 19 different city of 7 different region of Türkiye were examined. Significant differences in average mineral (potassium, magnesium, iron, mangan) values were observed among 86 flour samples in terms of flour types. Statistically, differences (variations) in other properties were not found important. Variations amon flour samples from different factories in minerals (calcium, potassium, iron, zinc, copper, mangan) were found to be statistically important.

Seydiþehir’in yaklaþýk 20 km güneybatýsýnda bulunan Kýzýldað’da ortaya çýkan kromitler ultramafik kütlenin dunit bileþimli kayaçlarý içerisinde bulunmaktadýr. Bu kayaçlar içerisinde bandlý, saçýlýmlý ve masif yapýlý olarak bulunan kromitler, kimyasal bakýmdan Alpin tip kromitlerin özelliðini taþýmaktadýr. Al’lu ve Ferri kromit olarak adlandýrýlan kromitlerin Cr/Fet oraný 2.77 ile 3.28 arasýnda (ort. 2.92) deðiþmektedir. Cr/Cr+Al-Mg/Mg+Fe+2diyagramýnda üç deðerlikli bileþenler dar bir alanda iki deðerlikli bileþenler ise daha geniþ bir alanda daðýlým gösterirler.

The study area is located at 20 km southwest of Seydiþehir (Konya) and the chromites are cropped out in the dunitic rocks of the Kýzýldað ultramafics. The chromites are found as banded, schliren and massive occurrences and their chemical composition have a features of Alpine type chromites. These chromites can be classified as Al- rich and ferric chromites and their Cr/Fet is between 2.77 and 3.28 (mean 2.99). In the Cr/Cr+AlMg/Mg+Fe +2 binary diagram, r/Cr+Al values covers a festricted area while Mg/Mg + Fe+2 ratios distrubuted in a wider range. There is a strong negative correlation between Cr and Mg and negative (not too strong) correlation between Cr and Al.

Izopropanol - metilsiklohekzan sistemine ait izobarik sývý-buhar denge verileri (101.32, 66.67 ve 40.00 ± 0.02) kPa basýnçlarda deneysel olarak elde edilmiþtir. Deneysel verilerin tutarlýlýðý Redlich-Kister, BroughtonBrearley, Black and Herington test yöntemleriyle sýnanmýþtýr. Denge verileri, bu alanda sýkça kullanýlan ve farklý hesaplama yollarýna sahip iki klasik metod olan UNIFAC ve Margules yöntemlerinden elde edilen verilerle karþýlaþtýrýlmýþtýr. Sonuçlar tablolar ve grafikler halinde sunulmuþ, sapmalar deðerlendirilmek suretiyle deneysel ve hesaplama sonuçlarý arasýndaki farklar vurgulanmýþtýr. Muhtemelen model denklemlerin yetersiz basýnç hassasiyeti dolayýsýyla, elde edilen verilerin özellikle düþük basýnçlarda, deneysel verilerden sapma gösterdiði görülmüþtür.

Isobaric vapour-liquid equilibrium (VLE) data for the isopropanol - methyl isobutyl ketone system has been measured experimentally at (101.32, 66.67, and 40.00 ± 0.02) kPa. Consistency of the experimental results has been checked by Redlich-Kister, Broughton-Brearley, Black and Herington test methods. The equilibrium data was compared with UNIFAC and Margules models, two classical methods which have different calculation mechanism and which are methods widely used in this field. The results were illustrated as diagrams and tables, and the experimental data were contrasted with the calculated by evaluating the deviations. It was seen that the models exhibited an ineligibility with the experimental data, especially at low pressures, probably because of the insufficient pressure sensivity of the used model equations.

Seyreltik asetik asit çözeltilerinin asidik gruplu polimerik reçine katalizörlüðünde etil alkol ile esterleþme reaksiyonu kesikli bir reaktörde gerçekleþtirilmiþtir. Reaksiyon kinetiði üzerine sýcaklýk, baþlangýçtaki reaktanlarýn mol oranlarý, baþlangýçtaki su konsantrasyonu ve katalizör konsantrasyonu etkileri incelenmiþtir. Kesikli reaktörde sývý ve buhar fazlarýnýn hýzla dengeye ulaþmasýnýn reaksiyon kinetiðini sýnýrladýðý belirlenmiþtir.

The conversion kinetics of diluted acetic acid to ethyl acetate by ethanol esterification in a batch reactor in liquid phase with an acidic polymer catalyst (lewatit series) was studied. The intrinsic rate constants have been correlated with the reaction temperature, concentration of catalyst, initial ratios of reactants and initial water concentrations. The kinetic analysis was restricted to the system at hand in which a liquid and vapor phase are at equilibrium.

Matematiksel nehir modelleri nehir sistemlerini en kýsa yoldan tanýmlayan modeller olarak bilinmektedir. Bu çalýþmada kurulan matematiksel model tek boyutlu olup, nehir ve deþarj parametrelerini kesitler arasý mesafeye baðlý olarak simüle etmekte ve mesafe ile konsantrasyon arasýndaki iliþkinin nasýl deðiþtiðini göstermektedir. Matematiksel modelin kurulmasýnda topografik yapý, sanayi ve endüstriyel kuruluþlarýn deþarj karakterleri ve yerleri, çeþitli sýzýntý ve drenaj noktalarý, nehire boþalan dere ve çaylar dikkate alýnmýþtýr. Modelde kullanýlan bilgisayar programý türetilen diferansiyel denklemlerin kullanýlmasý ile elde edilmiþtir. DSÝ’ den temin edilen hidrolik parametreler ve çeþitli kinetik sabitler bu denklemlerde kullanýldýktan sonra ilgili parametrelerin bilgisayar programý vasýtasý ile çözümü saðlanmýþtýr. Elde edilen matematiksel model nehrin çeþitli yerlerinden alýnan örneklerin kimyasal analiz sonuçlarý yardýmý ile kalibre edilmiþ ve daha sonra yapýlan analiz sonuçlarý ile teorik sonuçlarýn uyumu kontrol edilmiþtir. Elde edilen sonuçlar belirlenen matematik modelin oldukça uyumlu olduðunu göstermiþtir. Bu model ile ÇO, KOÝ, ORG-N ve ORG-P'nun nehir boyunca deðiþimi tahmin edilmiþtir.

The mathematical river models have been known describing the systems of river by the shortest way. The mathematical model wed in this study had unique diamension. It was able to simulate the parameters of river and disharge depending on the distance between the segments and also to show the relation between the concentration and the distance. The mathematical model was construded as considering the topographical sturucture, the disharge charectiristics and the places of endüstrial plants and small companies, various points of dranage and leakage and the various streams discharged to river. The computer programme used in the modelling was constructed to solve the differantial equations. The related parameters were calculated by using the computer programme after applying the hydrolic works and kinetic constants to the equations. The constructed mathematical model was calibrated by using of the chemical results of the samples taken from the various points at different places, then the relation of between the analyzing end oretical results was controlled. These results showed that the constructed mathmatical model was fitting well. The variations of DO, COD, ORG-N, ORG-P have been estimated along the Karasu river in Erzurum with this model

Bu makalede; özellikle mal üreten sistemlerde bilinen Montaj Hattý Dengeleme (MHD) metodlarýnýn hizmet üreten sistemlere uygulanabilirliði incelenmiþtir. Bu amaç doðrultusunda müþterilere tedavi hizmeti üreten bir Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniðinde uygulama çalýþmasý yapýlmýþtýr. Hastalara sunulan standart hizmetlerin her biri bir ürün çeþidi olarak düþünülmüþ ve problem karýþýk modelli MHD problemi olarak çözülmüþtür. Neticede, sadece üretim sistemlerine uygulandýðýný düþündüðümüz bu metotlarýn servis sistemlerine de uygulayabileceði görülmüþtür. Dolayýsýyla, benzer çalýþmalarýn, Hastaneler, Vergi Daireleri, Ehliyet-Ruhsat ve Pasaport Bürolarý, Fast Food Restoranlarý, vb. sýnýrsýz alanlarda da yapýlmasý mümkündür.

This paper investigates how the Assembly Line Balancing (ALB) methods known for the production systems can be applied in service systems. For this purpose, an application study is done in a Physical therapy and rehabilitation clinic. Each standart service provided to patients is taken into consideration as a product, and problem is solved as a mixed model ALB problem. In conclusion, it is seen that the ALB methods developed for the production systems are also applicable in service systems. So, it is possible to do similar studies at hospitals, tax offices, driving licence and passport offices, fast food restaurants, etc.

Bu çalýþmada Suntalam ve MDF Lam levhalardan yapýlan kutu konstrüksiyonlu mobilya köþe birleþtirmelerinde; kavelalý, minifiksli ve alyan vidalý farklý birleþtirme çeþitleri uygulanarak bunlarýn diyagonal çekme direncine etkileri araþtýrýlmýþtýr. Bu amaçla hazýrlanan 72 adet numuneye diyagonal çekme deneyi uygulanmýþtýr. Sonuçlara göre en yüksek diyagonal çekme direnci, alyan vida ile birleþtirilmiþ MDF Lam levhada elde edilmiþtir.

In this work, the diagonal tensile strength of furniture edge joints such as wooden dowel, minifix, and alyan screw was investigated in panel-constructed boards for Suntalam and MDF Lam. For this purpose, a diagonal tensile strength test was applied to the 72 samples. According to the results, the maximum diagonal tensile strength was found to be in MDF Lam boards that jointed with alyan screw.