E-ISSN: 2587-0351 | ISSN: 1300-2694
Pamukkale University Journal of Engineering Sciences - Pamukkale Univ Muh Bilim Derg: 6 (3)
Volume: 6  Issue: 3 - 2000
1.Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Pages I - III

2.EXPERIMENTAL STUDY ON EFFECT OF VARIOUS FACTORS ON COMPRESSIVE STRENGTH OF CONCRETE
Hanifi BİNİCİ, İsmail H. ÇAĞATAY, Hasan KAPLAN
Pages 203 - 209
Bu çalışmada betonun basınç dayanımına etki eden faktörler araştırılmıştır. Betonun önemli özellikleri; homojenlik, işlenebilirlik, yoğunluk, permeabilite, deformasyon ve basınç mukavemeti olmaktadır. Bunlardan beton basınç mukavemeti diğer bütün özelliklerin bir göstergesidir. Beton mukavemetindeki değişiklikler betonun diğer özelliklerine de bağlıdır. Çimento türü, agrega türü ve granülometri, sıkıştırma, kür ve beton üretim teknikleri, beton kalitesini etkileyen faktörlerdir. Bu çalışmada elde edilen sonuçlara göre, çimento türü faktörü % 10, granülometri % 11, beton üretim şekli % 21, betonun kompaksiyonu % 26 ve betonun bakımı % 32 oranında beton basınç mukavemeti üzerinde etkili olmuştur.
In this study, the factors affecting at the compressive strength of the concrete were determined. According the result of the test, the quality of concrete, which was used, is very low. Cement, analysis of aggregates for concrete, compacting, mixing placing and curing of concrete, and the techniques of the production of concrete have effected by different ratio of the quality of concrete.

3.THE IMPORTANCE OF BACTERIOCINS IN MEAT AND MEAT PRODUCTS
Meltem SERDAROĞLU, Meltem SAPANCI ÖZSÜMER
Pages 211 - 217
Son yıllarda kimyasal katkı maddelerini içermeyen, tuz oranı azaltılmış ve mümkün olduğunca az işlem görmüş gıdalara karşı tüketicilerin ilgisi gittikçe artmaktadır. En az şekilde işlem görmüş gıdaların mikrobiyolojik güvenliğinin sağlanması ise özel uygulamaları gerektirmektedir. Mikroorganizma ve enzimlerin gıdaları koruyucu amaçlı kullanımı biyolojik koruma olarak adlandırılmaktadır. Gıdaların üretiminde antimikrobiyal etkiye sahip en önemli mikroorganizma grubu laktik asit bakterileridir. Laktik asit bakterileri, etin doğal florasının bir bileşeni olmakla birlikte, etin işlenmesi sırasında florada baskın hale gelmektedir. Bu derlemede laktik asit bakterilerinin bakteriosinleri ile et ve et ürünlerinde biyolojik koruyucu olarak kullanımları incelenmiştir.
There is an increasing consumer demand for food products which are free of chemical additives, reduced in salt and processed as little as possible. These minimally processed foods require special application to assure their microbiological safety. The use of microorganisms and enzymes for food preservatives is called biopreservation. The most important group of microorganisms with antimicrobial effect used in the production of foods is the lactic acid bacteria. In meats although lactic acid bacteria constitue apart of the initial microflora, they become dominant during the processing of meats. In this research bacteriocins of lactic acid bacteria and their usage in meat and meat products for biopreservation are discussed.

4.LINEAR ARRAY (PUSHBROOM) IMAGING SYSTEMS
Gürcan BÜYÜKSALİH
Pages 219 - 228
Bu çalışmada, son teknoloji uydu görüntüleme sistemlerinde yoğunlukla kullanılan doğrusal dizin (pushbroom) tarayıcılar incelenmiştir. Tarihsel gelişim süreçlerine değinildikten sonra, günümüzde bu teknikten yararlanan uzayda yerleşik uydu algılayıcılarının; özellikle Fransız SPOT, Alman MOMS, Hint IRS ve Japon JERS uydularının optik ve geometrik tasarımları üzerinde detaylı olarak durulmuştur. Son olarak, bu sistemlerin harita yapım amaçlı kullanımlarda sağlayacakları doğruluk düzeyleri ortaya koyulmuştur.
In this study, the linear array (pushbroom) scanners that have been used widely in the current generation of spaceborne imaging systems are described. After discussing the historical evaluation of these systems, the imaging sensors; e. g. French SPOT, German MOMS, Indian IRS and Japanese JERS satellites which have utilized this kind of imaging technique at the present day have been dealt with in detail. Lastly, the accuracy levels for mapping applications that are provided by these systems have been explained.

5.PETROFACIES CHARACTERISTICS OF THE SANDSTONES OF THE UPPER MIOCENELOWER PLIOCENE AGED IN THE ULUMUHSİNE-TATKÖY (KONYA) AREA
A. Müjdat ÖZKAN
Pages 229 - 239
İnceleme alanında yer alan Üst Miyosen-Alt Pliyosen yaşlı Ulumuhsine formasyonu sığ, açık göl ve akarsu ortamında oluşmuştur. Formasyonun litolojilerini ince-orta tabakalanmalı, laminalı ve bol fosilli kireçtaşı, ince- çok kalın tabakalanmalı çamurtaşı, ince-çok kalın tabakalanmalı marn, ince-kalın tabakalanmalı dolomit ile ara seviyeler halinde stromatolitik kireçtaşı, tüfit, çört bantları ve kömürlü seviyeler oluşturmaktadır. Ayrıca, göl ortamında, sualtı dağıtıcı kanal ve türbidit niteliğinde, akarsu ortamında da kanal ve bar çökelleri şeklinde konglomera ve kumtaşı düzeyleri kapsamaktadır. Kırmızı, gri, ender olarak da yeşil renkli kumtaşları, ince-kalın tabakalanmalı ve bazı düzeylerde iyi, bazı düzeylerde kötü boylanmalıdır. Sedimanter yapı olarak derecelenme, kama şekilli çapraz tabakalanma, simetrik ripılmark ve laminalanma sunmaktadır. İncelenen kumtaşları litik kumtaşı ve litik vake, litarenit, feldispatik litarenit ve sublitarenit bileşimindedir. Bileşenlerini çoğunlukla kayaç parçası ve kuvars, az olarak da plajioklas, biyotit, muskovit, opak mineral ve epidot oluşturur. Mineralojik ve dokusal açıdan olgunlaşmamış olan kumtaşlarının bağlayıcısını çoğunlukla kalsit çimento ve kil matriks ile az olarak da demiroksit çimento oluşturur. Tektonik ortam açısından kumtaşlarının ana kaynağı yeniden oluşum (bindirme, çarpışma, kara yükselimi) ve yeniden oluşan litik parçalar bölgesidir.
In the study area, Upper Miocene-Lower Pliocene aged Ulumuhsine formation, was formed in a shallow, open lake and river environment. The lithologies of this formation are thin-medium bedded, laminated and fossil rich limestone, thin-thick bedded mudstone, thin-thick bedded marl, thin-thick bedded dolomite with stromatolite interbedded limestone, tuffite, chert bands and coal-rich levels. In addition, it includes conglomerates and sandstones of underwater distrubution channels in lacustrine, and channel and bar sediments in stream environments. Red, gray, rarely green colored sandstones are thin-thick bedded, and in some levels well sorting, in some levels proorly sorting. They present sedimentary structures, as graded, herringbone cross-bedding, symmetric ripple-marks, and laminate. Sandstones are named lithic arenite and lithic graywacke and litharenite, feldspathic litharenite and sublithic arenite. These sandstones are rich rock fragments and quartzs, in addition they contain plagioclase, biotite, muskovite, opaque mineral and epidote. Binding materials of sandstones are mainly calcite cements and clay matrix, and iron oxide cement in little amount. From the mineralogical and textural point of view. As a tectonic environment, the main source of sandstones are recycled orogen (thrust, collision and land uplift) and recyded lithic fragments.

6.STRATIGRAPHIC FEATURES OF ÇİMENCİK-YELLİCE (EREĞLİ-KONYA) AREA
Ali Rıza Söğüt, A. Müjdat Özkan, Veysel Zedef
Pages 241 - 249
İnceleme alanında en altta Bolkar grubuna ait Dedeköy (Üst Permiyen) ve Gerdekesyayla (Alt-Orta Triyas) formasyonları yer alır. Dedeköy formasyonu; dolomitik kireçtaşı ve mermerlerden oluşur ve taban dokanağı inceleme alanında gözlenmez. Dedeköy formasyonu üzerine uyumlu dokanakla fillit, dolomitik kireçtaşı ile kalkşist ardalanmasından oluşan ve kireçtaşı olistolitleri kapsayan Gerdekesyayla formasyonu gelmektedir. Bolkar grubu üzerine uyumsuz olarak konglomera ve kumtaşıyla başlayan, kumlu kireçtaşı, killi kireçtaşı ara tabakaları kapsayan kumtaşı-şeyl ardalanmasından oluşan Halkapınar formasyonu (Üst Paleosen-Orta Eosen) gelmektedir. Halkapınar formasyonu içinde andezit, bazalt ve diyabaz daykları ile bunlara ait bloklar da yer almaktadır. Halkapınar formasyonu üzerine uyumsuz olarak konglomera ve kireçtaşlarından oluşan Kepeztepe formasyonu (Üst Miyosen-Alt Pliyosen) gelir. Bu birimdeki kireçtaşları genellikle stromatolitik olup stromatolitlerin gelişiminde Schizothrix sp., Phormidium sp ve/veya Scytonema sp. gibi alg cinsleri etkili olmuştur. Tüm bu birimler üzerinde ise Kuvaterner yaşlı akarsu çökelleri, yamaç molozları ve alüvyonlardan ibaret genç oluşuklar açılı uyumsuz olarak yer almaktadır.
In the study area the Upper Permian aged Dedeköy formation and the Lower-Middle Triassic aged Gerdekesyayla formation, both belonging to the Bolkar group, found in the mustbottom of the region. Dedeköy formation is made dolomitic limestone and crystalline limestone. The base of this unit in the study area is not exposed. But, it is conformably overlain by the Gerdekesyayla formation. The Gerdekesyayla formation consists of phyllite, dolomitic limestone alternation with calc-schist and some limestone olistoliths. The Upper Paleocene-Middle Eocene aged Halkapınar formation unconformably overlies the Bolkar group. Halkapınar formation starts with conglomerate and sandstones and it comprises sandy and clayey limestone strata, although it is mainly made of sandstone and shale interlayers. Diabasic dykes and stocks can also be found in the Halkapınar formation. The Upper Miocene-Lower Pliocene aged Kepeztepe formation unconformably overlies the Halkapınar formation. Kepeztepe formation is made up of conglomerate and limestone. In this formation,the of this limestones are useually stromatolitic, and the formations of this stromatolitic limestones govermed by some algae, such as Schizothrix sp., Phormidium sp. and/or Scytonema sp. The Quaternary aged stream sediments, talus deposits and alluvium unconformably overlies the older units in the region.

7.DETERMINATION OF CHLORINATED ORGANIC COMPOUNDS IN THE MAIN DRAINAGE CHANNEL OF KONYA
Mehmet Emin AYDIN
Pages 251 - 254
Konya ana tahliye kanalı Konya ovasının drenaj sularını toplayarak tuz gölüne boşaltmaktadır. Konya ovasında Konya şehri atık sularının tabi bir drenaj noktası bulunmaması sebebiyle kent atıksuları da bu kanala deşarj edilmektedir. Kanal güzergahı boyunca bu drenaj suları ve atık sular sulama suyu olarak kullanılmaktadır. Bazı klorlu organik bileşikler toksik ve kanserojen oldukları bilinen bileşiklerdir. Bu çalışmada Konya atıksularının deşarj edildiği ana tahliye kanalından alınan saatlik, günlük ve aylık numuneler gaz kromotoğraf (GC) ile analiz edilerek klorlu organik bileşik içerikleri araştırılmıştır.
The main drainage channel of Konya collects drainage waters from farmlands of Konya and discharges to the salt lake. Since there is not any city municipal sewarage system in Konya sewage of the city also discharged to the main drainage channel. Along the channel, farmers use the channels water for irrigation purposes. Therefore a through examination of wastewater and determination of chlorinated compounds were necessary. In this research, analyses were carried by gas chromatography (GC) on water samples collected hourly, daily and monthly from the channel.

8.INVESTIGATION OF VARIATION OF DISTRIBUTION COEFFICIENT OF CAFFEINE BETWEEN WATER AND SOME ORGANIC SOLVENTS DEPEND ON THE TEMPERATURE
İ. Metin HASDEMİR, İsmail İNCİ, Mehmet BİLGİN, Mine ÖNDER, Ahmet AYDIN
Pages 255 - 258
Bu çalışmanın amacı, ülkemizin önemli bir tarım ürünü olan çayın önemli bileşenlerinden biri olan kafeinin, su ve bazı organik çözücüler arasındaki dağılma katsayılarının sıcaklığa bağlı olarak değişiminin incelenmesidir. Çalışmada kullanılan organik çözücüler kloroform, etilasetat, n-butil asetat, karbon tetraklorür ve benzendir. Deneysel çalışmada hazırlanan % 1`lik (hacmen) kafein çözeltisinden belirli miktar alınarak çözücü ile birlikte karıştırılmış ve yapılan analizler sonucunda kafein miktarı tespit edilmiştir. Bu işlem dört ayrı sıcaklıkta gerçekleştirilerek dağılma katsayılarının sıcaklığa ne şekilde bağlı oldukları incelenmiştir. Yapılan deneysel çalışmalar sonucunda en yüksek dağılma katsayısı kloroformla elde edilmiş ve kloroform ile elde edilen dağılma katsayılarının kullanılan diğer çözücülerin aksine sıcaklıkla azaldığı tespit edilmiştir.
Caffeine is a main component of tea which is an important agricultural product. The aim of this study is to investigate the variation of the distribution coefficients of caffeine between water and some organic solvents. Organic solvents used in this study were chloroform, ethyl acetate, n-butyl acetate, carbon tetrachloride and benzene. In experimental works, 1 % aqueous solution of caffeine was used. Iodometry method was used in analysis of caffeine. It was seen that the distribution coefficient of caffeine between water and chloroform was decreased with increasing temperature and increased by using other solvents (ethyl acetate, n-butyl acetate, benzene, carbon tetrachloride) with increasing temperature.

9.A STUDY ON TEMPERATURE OPTIMIZATION OF QUINIZARINE OBTAINMENT
Ahmet ALICILAR, Atilla MURATHAN, Muzaffer BALBAŞI
Pages 259 - 261
Bu çalışmada antrakinon esaslı tekstil boyarmaddeleri için önemli hammaddelerden birisi olan kinizarinin eldesi üzerine sıcaklığın etkisi araştırıldı. Bu amaçla laboratuvar şartlarında üç farklı sıcaklıkta deney gerçekleştirildi. Elde edilen ürünlerin erime noktaları tayin edildi ve IR spektrumları çekildi. Bu tarzda optimum verim için sıcaklık şartları belirlenmeye çalışıldı. Yapılan deneyler sonucunda, en yüksek verime kademe kademe arttırılarak 250°C' da gerçekleştirilen deney şartlarında ulaşıldığı gözlendi.
In this study, it was investigated the effect of temperature on obtainment of quinizarine, which is an important raw material for textile dystuffs based on anthraquinone. For this purpose, the experiment was performed at three different temperature in laboratory. Melting points of products obtained were observed and they were analyzed by IR spectrometer. In this way, optimum temperature conditions were determined. At the end of the work, it was observed that the highest yield was obtained at the experiment in which the temperature is gradually increased and then, maintained at 250 °C.

10.MEASURED DENSITIES, REFRACTIVE INDICES, EXCESS MOLAR VOLUMES AND DEVIATIONS CALCULATED FROM MOLAR REFRACTION OF THE BINARY MIXTURE OF ETHANOL + 1-NONANOL AND TERNARY MIXTURE ETHANOL + 1-NONANOL + WATER AT 293.15 K
Mehmet MAHRAMANLIOĞLU, Ş. İsmail KIRBAŞLAR
Pages 263 - 266
Etanol+1-nonanol ikili sistemi ve etanol+1-nonanol+su üçlü sistemi için çeşitli karışımlarda yoğunluklar ve kırılma indisleri 293.15 K de ölçülmüştür. İkili ve üçlü sistemler için aşırı molar hacim ve molar refraksiyon sapmaları hesaplanmıştır. Aşırı molar hacim ve molar refraksiyon sapmaları için Redlich–Kister eşitliği uygulanarak eşitlik katsayıları hesaplanmıştır.
Densities, and refractive indices were measured for the binary system ethanol + 1-nonanol and ternary system ethanol + 1-nonanol + water at 293.15 K. The excess molar volumes, and the deviations molar refraction were calculated for binary and ternary system. Redlich-Kister type equation was fitted to the excess molar volumes and, the deviations from a mole fraction average of the molar refraction, and the values of coefficients were calculated

11.EFFECTS OF TEMPERATURE AND CATALYST ON OXIDATION OF AQUEOUS CYANIDES IN PACKED COLUMNS
Ahmet ALICILAR, Atilla MURATHAN
Pages 267 - 269
Sulardaki siyanürün dolgulu kolonlarda oksidasyonu araştırıldı. Deneyler paralel ve ters akış şartlarında, inert dolgulu sistemde, üç farklı sıcaklıkta gerçekleştirildi. İlave olarak, oda sıcaklığında yapılan deneyler katalitik sistemde tekrarlandı. Herbir farklı durumda yatışkın hale erişildikten sonra kolon çıkışından alınan sıvı numunelerdeki siyanür konsantrasyonları titrimetrik olarak belirlendi. Bu değerler başlangıç konsantrasyonları ile karşılaştırılarak % oksidasyon verimlerine geçildi. Sonuçta gerek sıcaklık artışının, gerekse katalizör ilavesinin oksidasyon veriminde artışa sebep olduğu görüldü.
The oxidation of aqueous cyanides in packed columns has been studied. The experiment was performed in three different temperatures on inert packing at co- and counter-current conditions. In addition to this, experiments made on room temperature were repeated in the presence of catalyst. After reaching to steady state in each case, cyanide concentrations of liquid samples taken from the column outlet were titrimetrically determined. Oxidation yields were calculated by comparing these values to the initial ones. As a result, it was observed that the oxidation yield was increased with increasing of temperature and addition of catalyst.

12.THE EFFECTS OF VARIOUS LIGNOCELLULOSIC BASED WASTE ON THE YIELD PROPERTIES OF PLEUROTUS OSTREATUS
Ergün BAYSAL
Pages 271 - 275
Bu çalışmada son derece büyük potansiyel teşkil eden ve ikincil bir değerlendirme olanağı bulunmayan lignoselüloz esaslı atık materyallerin kültür mantarı P. Ostreatus yetiştiriciliğinde değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışma sonuçlarına göre substratların tek olarak değilde birbirleriyle uygun karışımlar halinde kullanılması verim özelliklerini olumlu yönde etkilemiştir. Çalışmada fındık yaprağı (FY), odun talaşı (OT) ve buğday sapı (BS) esaslı deneme planları geliştirilmiş olup, tali substratlar olarak da atık kağıt (AK), ot (O), alçı (A) ve mısır sapı (MS) kullanılmıştır. Çalışmada FY+AK (50+50) karışımlı substrat üzerinde % 54.4 (yaş substrat ağırlığına oranla) verim değeri ile en yüksek verim değeri elde edilmiştir. Çalışmada substratların bireysel kullanımı yerine, birbirleriyle değişik karışım oranlarında kullanılması verimi olumlu yönde etkilemiştir.
With thıs study it was aimed to produce Pleurotus ostreatus from the lignocellulosic materials which are hiighly potential and no reuse in other means. It was found that using substrates in mixtures with a predetermined ratio had better effects on the yield of the product (Pleurotus ostreatus) than they were used as a single phase. The mixtures studied were hazelnut leaves (HL), wood waste (WW) and wheat straw (WS) from which HL+waste paper (WP) (1: 1 weight basis) mixture showed the high yieldst (54.4 wt. % in wet state).

13.MYCELIA DEVELOPMENT PERIOD OF (PLEUROTUS OSTREATUS AND P. SAJUR-CAJU) ON THE ALTERNATIVE SUBSTRATE
Ergün BAYSAL, M. Kemal YALINKILIÇ, Ali TEMİZ
Pages 277 - 280
Bu çalışmada buğdaya alternatif olabilecek arpa, çavdar ve mısır gibi hububat danelerinde P. ostreatus ve P. sajur-caju türlerinde misellerin materyaller üzerindeki gelişimi gün olarak tespit edilmiştir. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre P. ostreatus için çavdarda 8 gün ortalama ile en uygun sonucu elde ederken, buğdayda 10.3 gün ile en uzun süre elde edilmiştir. P. sajur-caju’da ise çavdarda 9.3 gün ortalama ile en uygun sonuç elde edilirken, buğdayda 16.4 gün ortalama ile en uzun süre elde edilmiştir. Her iki mantar türü için de çavdar en uygun sardırma materyali olmuştur. Çalışmada kullanılan mısırda görülen kontaminasyon problemi bu materyalle ilgili ilave çalışmalara gidilmesini zorunlu kılmaktadır.
In this study it was aimed to measure mycelia development period of Pleurotus spp. on wheat grain, as an alternative substrate to wheat grain, rye, corn and barley. According to results obtained in this study, the fastest development of P. ostreatus mycelium on rye grain (8 day) and the longest mycelia development on wheat grain (10.3 day) was measured. Similarity, we observed that the fastest development of P. sajur-caju mycelium on rye grain (9.3 day) and the longest mycelia development on wheat grain (16.4 day) was measured. Results indicated that rye was the most appropriate material both P. ostreatus and P. sajur-caju. Contamination problem on corn grain was observed. Therefore, it must be additional research in this material.

14.CULTIVATION OF (PLEUROTUS FLORIDA) ON BEECH SAW DUST WITH ADDED SOME SECONDARY MATERIALS
Ergün BAYSAL, M. Kemal YALINKILIÇ, Ali TEMİZ
Pages 281 - 284
Bu çalışmada yöredeki biçme atölyelerinden elde edilen kayın talaşlarına, turba toprağı(Bolu-Yeniçağa torfu), tavuk gübresi ve pirinç kavuzu gibi katkı maddeleri ilave edilerek Pleurotus florida’nın bu substrat karışımlarında misel gelişim süreleri ve verim değerleri incelenmiştir. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre odun talaşı (kayın) + pirinç kavuzu (PK) (80 + 20) karışımında misel gelişim süresi bakımından 17.20 gün ortalama ile ve verim değeri açısından 372.40 gr/kg ortalama ile en uygun sonuçlar elde edilmiştir. Çalışmada odun talaşı (kayın) + tavuk gübresi (TG) (80 + 20) karışımında misel gelişim süresi bakımından 40.8 gün ortalama, verim değeri açısından 92.80 gr/kg ortalama ile en elverişsiz sonuçlar elde edilmiştir. Genel olarak pirinç kavuzu, odun talaşının kültivasyon özelliklerini olumlu yönde etkilerken, prinç kavuzu’nun artan oranlarında misel gelişim süresi ve verim değeri olumlu yönde etkilenmiştir.
In this study, mycelia development and yield value of Pleurotus floridas on beech saw dust added with chicken manure, husk rice and turf of Bolu (Yeniçağa) (90 + 10; 80 + 20 w: w) were examined. According to results obtained from this study; the fastest mycelia development (17.2 day) and the highest yield value (372.20 gr/kg) from beech saw dust with added husk rice (80 + 20; w: w) substrate mixture were resulted. On the other hand, the slowest mycelia development (40.8 day) and the worst yield value (92.8 gr/kg) on beech saw dust with added chicken manure (80 + 20; w: w) were obtained. It was observed that generally increased rate of husk rice on substrate mixture effected mycelia development and yield property positively.

LookUs & Online Makale