1. | Kapak-İçindekiler Cover-Contents Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri DergisiSayfalar I - V |
2. | LiDAR-Tabanlı toplam değişinti kısıtlı negatif-olmayan tensör faktörizasyonu ile hiperspektral karışım giderimi Hyperspectral unmixing with LiDAR-Based total variation regularized non-negative tensor factorization Kubilay Ataş, Atakan Kaya, Sevcan Kahramandoi: 10.5505/pajes.2022.70375 Sayfalar 1 - 9 Spektral karışım giderimi hiperspektral görüntülemenin temel araştırma alanlarından birisidir. Son yıllarda Negatif-olmayan Tensör Faktörizasyonuna dayalı yaklaşımlar, bilgi kaybına uğratmadığı ve hiperspektral görüntüleri daha iyi temsil edebildiği için uzaktan algılamada büyük bir önem kazanmıştır. Toplam Değişinti yaklaşımı ise, parçalı pürüzsüzlüğü sağlarken kenar bilgisini de korumaktadır. Öte yandan, kızılötesi algılayıcısı gözlemlenen sahne hakkında yükseklik bilgisini veren Dijital Yüzey Modeli verisini sağlamaktadır. Bu çalışmada, LiDAR Dijital Yüzey Modeli bilgisiyle Toplam Değişinti kısıtı birleştirilerek hiperspektral görüntülerin uzamsal çözünürlüğünü artırmak için tensör faktörizasyonuna dayalı karışım giderimi gerçekleştirilmiştir. Deneysel çalışmalar simülasyon ve gerçek veri setleri üzerinde denenmiş ve uzamsal çözünürlüğü artırılmış hiperspektral görüntüler elde edilmiştir. Elde edilen sonuçlar, literatürdeki en yakın çalışma olan Toplam Değişinti kısıtlı Negatif-olmayan Matris-Vektör Tensor Faktörüzasyonu yöntemi ile karşılaştırılmış ve önerilen yöntemin daha iyi performans sergilediği gözlemlenmiştir. |
3. | Enerji iletim sisteminde bara bölme problemi için çok amaçlı optimizasyon yöntemi Multi-Objective optimization method for bus splitting problem in energy transmission system Erdi Doğandoi: 10.5505/pajes.2022.77672 Sayfalar 10 - 22 Artan enerji ihtiyacını karşılayabilmek için genişlemeye devam eden elektrik enerjisi iletim sistemi çeşitli güvenlik problemlerine sebep olmaktadır. Şebekeye entegre edilen yeni yatırımların bir sonucu olarak sistem eşdeğer empedansının azalması kısa devre akımlarının yükselmesine neden olmaktadır. Meydana gelebilecek kısa devre akımlarının mevcut kesicilerin kesme kapasitesini aşması önlem alınması gereken önemli bir problemdir. Kısa devre akımlarını sınırlandırmak amacıyla kullanılan yöntemlerden biri bara bölme tekniğini kullanmaktır. Bara bölme yöntemi iki bara bulunan transformatör merkezlerinde fiderleri uygun baralara dağıtarak baralar arasındaki bağlantının kesilmesi suretiyle uygulanmaktadır. Bara bölme yoluyla şebeke konfigürasyonunda yapılan değişiklikler neticesinde her ne kadar kısa devre akımları sınırlandırılabilse de N-1 güvenliğinde bozulmalar ve güç kayıplarında artışlar söz konusu olabilmektedir. Kısa devre akımlarını sınırlandırmak amacıyla sistem eşdeğer empedansını yükseltmenin bir sonucu olarak güç kayıpları da artmaktadır. Kısa devre akımları ile güç kayıpları arasında bulunan bu çıkar çatışması nedeniyle iki amaç arasında bir denge noktasının bulunması gerekmektedir. Bu doğrultuda çalışmamız kapsamında bara bölme optimizasyonu probleminin amaçları kısa devre akımları ve aktif güç kayıpları olarak seçilmiş ve N-1 güvenliği probleme kısıt olarak eklenmiştir. Problemin çözümünde Pareto-optimal kavramını Genetik Algoritmayla birleştiren kısıtlı NSGA-II algoritması çok amaçlı bara bölme optimizasyonu problemini çözmek için kullanılmıştır. Oluşturulan matematiksel model ve kullanılan algoritma IEEE RTS 96-baralı test sisteminde uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar önerilen yaklaşımın kısa devre akımlarını gerektiği kadar sınırlandırma, güç kayıplarının aşırı yükselmesini önleme ve N-1 güvenliğini sürdürme açısından şebekenin güvenli çalışma topolojilerini elde etmede başarılı sonuçlar verdiğini göstermektedir. |
4. | Radyal hareket optimizasyonu ile ayarlanmış OİT denetleyicisi için çok değişkenli amaç fonksiyonlarının analizi Analysis of multivariable objective functions for the PID controller tuned by a radial movement optimization Doğan Can Samuk, Oğuzhan Çakırdoi: 10.5505/pajes.2022.36775 Sayfalar 23 - 29 Bu çalışmada, çok değişkenli amaç fonksiyonlarının (ÇDAF) performans analizi için MATLAB/Simulink ortamında ikinci dereceden zaman gecikmeli bir test sistemi oluşturulmuştur. Analiz edilen amaç fonksiyonları, zaman ağırlıklı mutlak hatanın integrali, hatanın karesinin integrali, mutlak hatanın integrali ve zaman ağırlıklı hatanın karesinin integrali gibi klasik hata tabanlı amaç fonksiyonlarının (KHTAF), geçici durum parametreleri yüzde aşma ve yerleşme zamanı ile toplamından elde edilmiştir. Fonksiyonlarda yüzde aşma ve yerleşme zamanı sırasıyla w1 ve w2 katsayıları ile ağırlıklandırılmıştır. Sistemin kontrolü oransal integral türev (OİT) denetleyici ile yapılmıştır. OİT denetleyicinin parametreleri radyal hareket optimizasyonu (RHO) kullanılarak ayarlanmıştır. Çalışmada ÇDAF’lerin performansını göstermek için yerleşme süresi, maksimum yüzde aşma, yükselme süresi, tepe süresi ve kalıcı durum hatası bilgileri sayısal ve görsel olarak sunulmuştur. Elde edilen sonuçlar ÇDAF’lerin yerleşme süresi ve aşma değeri bakımından KHTAF’lere göre daha iyi performansa sahip olduğunu açıkça göstermektedir. Aynı zamanda RHO algoritması ilk yedi yinelemede optimal çözüme ulaşarak sağlam yakınsama oranı ve hızına sahip olduğunu kanıtlamıştır. |
5. | En iyi ve en kötünün tek olmadığı durumlarda en iyi-en kötü yöntemi ile grup kararı verme: bursiyer seçimine ilişkin vaka çalışması Group decision making in best-worst method when the best and worst are not unique: case study of scholar selection Esra Aytaç Adalı, Atalay Çağlardoi: 10.5505/pajes.2022.08043 Sayfalar 30 - 44 Öğrencilere yönelik burslar, devlet veya kurumlar tarafından sağlanan mali desteklerdir. Sağlanan bursun gerekliliklerini başarıyla yerine getirmek için gerekli olan bilgi, beceri ve yeteneklere sahip çok sayıda rakip öğrenci olabilir. Bu nedenle, burs sağlayıcılar için birden fazla başvuru arasından en uygun öğrencileri seçmek zordur. Bu çalışmada, burs seçimi karmaşık bir karar verme problemi olarak ele alınmış ve bu problem, Çok Kriterli Karar Verme (ÇKKV) yönteminlerinden olan En İyi-En Kötü Yöntemi (BWM) ve Birleşik Uzlaşma Çözümü (CoCoSo yöntemi) birlikte kullanılarak çözülmüştür. Bu yöntemlerin burslu öğrenci seçme problemine uygulanabilirliği, gerçek bir problemin çözümü ile gösterilmiştir. Problem, grup karar verme problemi olarak tasarlanmıştır. Problemde kriterlerin ağırlıkları, Analitik Hiyerarşi Süreci yönteminin geliştirilmiş bir hali olan BWM ile hesaplanmıştır. Aynı zamanda, karar vericilerin en iyi ve en kötü kriterlerinin ortak ve tek olmadığı probleme bir çözüm önerilmiştir. Öte yandan, başvuran adayların sıralamaları için CoCoSo yöntemi kullanılmıştır. Bu çalışma ile bursiyer seçim problem, ilk kez BWM ve CoCoSo yöntemleri ile çözülmüştür. Çalışmadan elde edilen tatmin edici sonuçlar, bir dizi aday veya alternatif arasından en iyi adayı veya alternatifi sıralamak ya da seçmek için BWM ve CoCoSo yöntemlerinin birlikte kullanımının uygun ve etkili bir yaklaşım olacağını göstermektedir. |
6. | Hibrit FUCOM-Pareto analizi-rastgele orman yöntemi kullanılarak COVID-19 onaylanmış vaka sayısının tahmin edilmesi Prediction of the number of COVID-19 confirmed cases using the hybrid FUCOM-Pareto analysis- random forest method Seda Hatice Göklerdoi: 10.5505/pajes.2022.32458 Sayfalar 45 - 57 Aralık 2019 tarihinde ortaya çıkan ve halen etkisini devam ettiren COVID-19 salgınının ardından neredeyse tüm ülkeler virüsün yayılmasını kontrol altına almak için katı önlemler uygulamak zorunda kalmıştır. COVID-19’un yayılım hızına etki eden çok sayıda kriter olması ve en etkili kriterlerin belirlenememesi yayılımın, dolayısıyla pozitif vaka ve ölüm sayısının artmasına neden olmaktadır. Uzmanların yayılımı azaltabilmesi yayılımı etkileyen kriterlerin belirlenmesine bağlıdır. Bu nedenle çalışmada; öncelikle yayılım hızına etki eden kriterlere ait ağırlıklar çok kriterli karar verme yöntemi olan tam tutarlılık yöntemi (FUCOM) kullanılarak belirlenmiş, elde edilen kriter ağırlıkları baz alınarak yayılımı en çok etkileyen kriterler Pareto analizi ile tespit edilmiştir. Daha sonra elde edilen kriter baz alınarak rassal orman (RO) yöntemiyle onaylanmış vaka sayıları tahmin edilmiştir. RO yöntemine ait performans kriterleri değerleri; yapay sinir ağı, karar ağacı ve destek vektör makinası gibi farklı yapay zeka yöntemleri ile karşılaştırılmıştır. RO yönteminin; RMSE (3247), MAE (1714) ve RRSE (0.374) hata değerleriyle ve %92.9 gibi yüksek tahmin başarısı ile daha iyi değerler verdiği görülmüştür. |
7. | Ultrasonik kayma dalgaları tomografisi ile beton kusurlarının incelenmesinde frekansın etkisi Effect of frequency on the evaluation of the concrete defects by ultrasonic shear wave tomography Mustafa Altuğ Peker, Bekir Pekmezcidoi: 10.5505/pajes.2022.26225 Sayfalar 58 - 67 Ultrasonik Kayma Dalgaları Tomografisi (UKDT) yapıdaki nesneleri, ara yüzleri ve anomalileri tespit etmek için ultrasonik kayma dalgaları kullanan modern bir tahribatsız yöntemi olarak önerilmektedir. Bu yöntem sayesinde yapının tamamının hızlı ve ekonomik bir şekilde hiçbir elemana zarar vermeden incelenebilmesine olanak tanınmaktadır. Bu şekilde yapı elemanlarında kayma dalgalarının ultrasonik geçiş özellikleri üç boyutlu olarak görselleştirilebilmektedir. Bu çalışmada betonun UKDT ile incelenmesinde frekansın etkisi üzerine yapılan deneysel çalışma sonucunda elde edilen bulgular sunulmuştur. Deneysel çalışmalarda kullanılan cihazda 24 adet transdüser bulunur ve cihazın çalışma frekans aralığı 25-250 kHz’dir. Deneyler için laboratuvarda 50x50x22 cm boyutlarında üç adet beton numune üretilmiştir. Donatı ve kusurları temsil etmesi amacıyla beton numunelerin içerisine farklı malzemeler yerleştirilmiştir. Her bir numune üzerinde dört farklı frekans değerinde (25-50-100-200 kHz) deneyler yapılmıştır. Deneyler sonucunda her bir frekans değerinde elde edilen tomografik kesitler ile numuneler içerisine yerleştirilen, tip, ebat ve yerleşimleri bilinen donatı ve kusurlar eşleştirilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada elde edilen sonuçlara göre, uygulanan beton malzemelerde UKDT yöntemi ile yapılacak olan deneylerde, aranan kusurun özelliklerine göre, uygulanan frekans değerinin sonucun doğruluğuna etkisinin değiştiği sonucuna varılmıştır. 25 kHz ve 50 kHz frekanslarında yapılan deneylerde numunelerin içerisine yerleştirilen malzeme boyutlarının belirlenmesini gerçeğe yakın doğrulukla belirleyebilmekteyken 100 kHz ve 200 kHz değerleri ise sadece numune boyutlarının yani beton elemanın sınırlarının belirlenmesi için yeterli olabilmiştir. |
8. | SCGADUB1180 yüksek mukavemetli sacında proses parametrelerinin geri esneme davranışına etkisinin deneysel olarak incelenmesi Experimental investigation of the effect of process parameters on springback behavior of SCGADUB1180 high strength sheet Samet Karabulut, İsmail Esendoi: 10.5505/pajes.2022.76329 Sayfalar 68 - 75 Dayanımı yüksek ve hafif yüksek mukavemetli çelikler, otomotiv sektöründe yaygın olarak kullanılmaktadır. Yüksek mukavemetli sacların şekillendirilmesinde geri yaylanma, yırtılma ve incelme kadar önemli bir problemdir. Bu çalışmada, SCGADUB1180 yüksek mukavemetli sacının çekme testleri yapılarak mekanik özellikleri tanımlanmış ve V büküm prosesinde, zımba hızı, kalıp açısı, ütüleme süresi, hadde yönü parametrelerinin geri yaylanmaya etkisi deneysel olarak araştırılmıştır. Literatürde, SCGADUB1180 yüksek mukavemetli sacının şekillendirilmesi ve geri yaylanma davranışları üzerine araştırmaya rastlanmamıştır. Araştırma sonucunda, zımba hızının artmasıyla geri yaylanma miktarları artmıştır. Ütüleme süresinin artmasıyla geri yaylanma miktarı azalmıştır. O° hadde yönünde en az geri yaylanmalar görülmüştür. Kalıp açısının artmasıyla geri yaylanma miktarları artmıştır. Elde edilen deneysel sonuçlar, yüksek mukavemetli sacların geri yaylanma davranışların tahmin edilip, bükme prosesinde mekanik davranışlarının anlaşılmasına fayda sağlayacaktır. Bu faktörlerin kalıp tasarımı ve proses oluşumu sırasında dikkate alınması final parça tasarımında başarılı sonuçların alınmasına yardımcı olacaktır. |
9. | TIG kaynak parametrelerinin AISI 316L paslanmaz çeliğinin mikro yapı ve mekanik özelliklerine etkisi The effects of TIG welding parameters on the microstructure and mechanical properties of AISI 316L stainless steel Ali Yürükdoi: 10.5505/pajes.2022.43825 Sayfalar 76 - 85 Bu çalışmada yüksek korozyon direnci nedeni ile nükleer güç santrallerinde yaygın bir şekilde kullanılan AISI 316L östenitik paslanmaz çelik, TIG kaynak yöntemi ile farklı kaynak akımlarında ve kaynak hızlarında, ilave tel kullanılmadan birleştirilmiştir. Daha sonra üretilen kaynaklı birleştirmelerin ısı girdileri hesaplanarak, numunelere makro ve mikroyapı çalışmaları, sertlik, çekme ve eğme testleri uygulanmıştır. Mikroyapı çalışmaları sonucunda kaynak metalinin östenit + çatısal ferrit ya da delta ferritten oluşan bir mikroyapıya sahip olduğu görülmüştür. Sertlik deneyleri sonucunda kaynak akımının artması ile sertliğin düştüğü gözlenirken kaynak hızının artması ile de sertliğin yükseldiği belirlenmiştir. Çekme deneyleri sonuçları ise sertlik ölçümleri ile benzerlik göstererek kaynak akımının artması ile çekme dayanımı düşerken kaynak hızının artması ile çekme dayanımı artmıştır. Yapılan 1800 eğme testlerinde ise ne kep eğmelerinde ne de kök eğmelerinde herhangi bir yırtılma ya da çatlamaya rastlanmamıştır. |
10. | Nb ve Ti mikro alaşımlı çeliklerde düşük sıcaklıklarda darbe ve DWTT dayanımının iyileştirilmesine yönelik inceleme Investigation on impact and DWTT resistance at low temperatures in Nb and Ti micro alloy steels Ömer Saltuk Bölükbaşı, Cemre Keçecidoi: 10.5505/pajes.2022.06325 Sayfalar 86 - 93 Yeni nesil petrol boru çelikleri, kullanıldıkları iklim koşullarına bağlı olarak yüksek mukavemet ve mükemmel tokluk ihtiyacı ile karşımıza çıkmaktadır. Petrol ve doğalgazın taşınması sırasında bu çeliklerin yüksek sertlik ile birlikte darbe dayanımının da en üst seviyede olması gerekmektedir. Son yıllarda, 0oC gibi genel test sıcaklıkları, eksi derecelerden daha düşük olma eğilimindedir. Bu çalışmada (American Petroleum Institute X70 Quality) API X70, darbe, (düşürme-ağırlığı yırtılma testi) DWTT ve mukavemet; 10 mm'den kalın rulolar üzerinde modellenmiştir. Ayrıca düşük sıcaklıklarda yüksek darbe dayanımı için gerekli parametreler modelleme ile belirlenmiştir. Belirtilen parametrelerde çelik üretimi ve haddeleme sonrasında mekanik testler ve mikroyapı incelemeleri yapılmıştır. Mukavemet ve tokluğun mekanik özellikler üzerindeki etkisini belirlemek için kimyasal analiz ve haddeleme parametreleri için farklı test setleri hazırlanmıştır. Titanyum seviyesi ve farklı bekletme süreleri ile termomekanik ve konvansiyonel haddelemenin mamul mikro yapı ve test sonuçlarında yarattığı farklılıklar araştırıldı. Farklı proses parametreleri ile üretilen malzemelerin darbe enerji değerleri büyük veri setleri kullanılarak incelenmiştir. Sonuç olarak termomekanik haddeleme yöntemi ile üretilen ve tanelerin en küçük ve mikro yapı içerisinde homojen dağılmış olanların malzeme kalitesi olarak beklentileri karşıladığı tespit edilmiştir. |
11. | Çok değişkenli optimizasyon ile Organik Rankine Çevrim verimini etkileyen parametrelerin hassasiyet ve katkı oranlarının tespiti Determination of sensitivity and contribution ratios of parameters affecting Organic Rankine Cycle efficiency with multivariant optimization Sadık Ata, Ali Kahraman, Remzi Şahindoi: 10.5505/pajes.2022.35094 Sayfalar 94 - 103 Bu çalışmada, Organik Rankine Çevrimi (ORÇ) üzerinde etkisi olan performans parametrelerinin hassasiyet seviyeleri ve katkı oranları belirlenmiştir. Performans parametreleri evaporatör-kondenser pinch point sıcaklık farkı (∆TPP,e, ∆TPP,k), soğutma suyu giriş sıcaklığı (Tc,i), aşırı kızdırma sıcaklığı (Tak), türbin-pompa izantropik verimleri (ƞt ve ƞp) olarak seçilmiştir. Bu parametrelerin ORÇ sistemi üzerindeki etkisi farklı amaç fonksiyonları altında değerlendirilmiştir. İncelenen amaç fonksiyonları; ısıl verim, net güç ve ekserji verimi maksimizasyonu ile toplam tersinmezlik, hacimsel debi oranı (VFR) ve çevresel etki faktör (EEF) minimizasyonudur. Böylece enerji-ekserji analizi ile termodinamik performans, türbin ekonomisinde önemli etkisi olan VFR ve termodinamik sürdürülebilirlik indeksleri ile çevresel faktör incelenmiştir. Amaç fonksiyonlarının değişmesiyle performans parametrelerinin etkisinin büyük bir oranda değişkenlik gösterdiği tespit edilmiştir. ∆TPP,e’nin etkisi maksimum ısıl verimin elde edilmesinde %20.59 etkili iken, maksimum türbin gücünün elde edilmesinde %71.9 etkili olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada Taguchi-ANOVA’dan yararlanılmıştır. L25 ortogonal dizilim kullanılmasıyla amaç fonksiyonlarına ulaşılmasında optimum ortogonal dizilimler ve parametrelerin hassasiyet seviye sıralaması tespit edilmiştir. Tüm amaç fonksiyonlarının eşit oranda etkilediği bir ağırlık fonksiyonu tanımlanmasıyla ORÇ performansı üzerinde %42.85 ∆TPP,e ve %25.71 ise Tc,i’nin etkisinin olduğu belirlenmiştir. Çalışmanın son kısmında ise regresyon analizi ile amaç fonksiyonlarının elde edilmesi için ampirik denklemler türetilmiştir. Her bir amaç fonksiyonu için performans parametrelerine bağlı olarak denklemler çıkarılmıştır. Ampirik denklem ile tahmin edilen sonuçlar ile nümerik analiz sonuçları farklı istatistiksel yöntemler kullanılarak karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma sonuçlarına göre ampirik denklemlerin ORÇ performansının belirlenmesinde başarılı bir şekilde kullanılabileceği tespit edilmiştir. |
12. | Takım tezgâhlarının dinamik cevabına titreşim takozunun etkisi The effect of vibration isolator on the dynamic response of machine tools Ahmet Köken, Abdurrahman Karabulutdoi: 10.5505/pajes.2022.68327 Sayfalar 104 - 109 Titreşim kuvvetlerinin makineye veya temele iletimini azaltmak için titreşim yalıtım sistemi uygulanır. Makinelerden kaynaklanan titreşimler, çevreye yayılabilir ve aynı yerdeki veya komşu yerleşim alanlarındaki çalışanları ve diğer hassas makineleri olumsuz etkileyebilir. Bu çalışmada, takım tezgâhlarının zemin titreşim problemini azaltmak amacıyla titreşim sönümleyicilerin tezgâh zemin yalıtımına etkisi deneysel olarak incelenmiştir. Takım tezgâhlarının dinamik cevabına titreşim takozunun etkisi araştırılmıştır. Sonuçlar, takım tezgâhlarının zemin yalıtımında titreşim takozu kullanılmasının, zemine iletilen titreşimlerin azaltılmasında etkili olduğunu göstermiştir. Titreşim takozu, zemine iletilen titreşimleri önemli ölçüde azaltmıştır. Elde edilen deneysel sonuçlar, titreşim yalıtım elemanı olarak önerilen izolatörün uygulanabilirliğini ve geçerliliğini doğrulamaktadır. İzolatör, takım tezgâhlarının zemin titreşimini verimli bir şekilde en aza indirebileceğini göstermiştir. |