E-ISSN: 2587-0351 | ISSN: 1300-2694
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi - Pamukkale Univ Muh Bilim Derg: 16 (2)
Cilt: 16  Sayı: 2 - 2010
1.
Kapak-İçindekiler
Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Sayfalar I - III

2.
AA2024 Alüminyum Alaşımının Sürtünme Karıştırma Kaynağında Farklı Parametrelerin Mekanik Özelliklere Etkisinin İncelenmesi
A Study Into Effects of Different Parameters on Mechanical Properties in Friction Stir Welding of AA 2024 Aluminium Alloy
Aydın ŞIK, İbrahim ERTÜRK, Murat ÖNDER
Sayfalar 139 - 147
Bu çalışmada, genel özelliği hafifliği, işlenebilirliği, yüksek korozyon dayancı, yüksek dayanıma sahip olmasından dolayı kullanım alanı olarak özellikle uçak gövdelerinde ve kanatlarda ve otomotiv endüstrilerinde kullanılan AA2024 alaşımı sürtünme karıştırma kaynağı yöntemi ile birleştirilerek, oluşan bağlantıların yorulma, sertlik, eğme ve çekme deneyleri incelenmiştir. 4 mm kalınlığındaki levhaların kaynak esnasında kaynak ilerleme hızı ve karıştırıcı ucun dönme devri değişken parametreler olarak belirlenmiştir. Bu parametreler; 20 mm omuz genişliği, devir sayısı 1000 dev/dak, 1500 dev/dak, 2500 dev/dak ve ilerleme hızları 120 mm/dak ve 200 mm/ dak olarak alınmıştır.
In this study AA2024 alloy, which is used especially in aircraft body, wings and automotive industry due to its lightness, workable aspect, high corrosion resistance and durability, was welded with stir friction method, and fatigue, hardness, bending and tension experiments of the joints obtained were conducted. Welding progress speed of the 4 mm thick sheets and stir tool rotation were determined to be the variable parameters. These parameters were taken as 20 mm shoulder width, 1000 rpm traverse speed, 1500 rpm, 2500 rpm and the progress speed was taken as 120 mm/min and 200 mm/min.

3.
Agregaların Temel Şekil Özellikleri Kullanılarak Yapay Sinir Ağları Yardımıyla Sınıflandırılması
Classification of Aggregates Using Basic Shape Parameters Through Neural Networks
Mahmut SİNECEN, Metehan MAKİNACI
Sayfalar 149 - 153
Bu çalışmada, asfalt ve beton karışımlarında kullanılan doğal ve kırma taş agregaların görüntü işleme teknikleri kullanılarak elde edilen tanımlayıcı vektörlerinin yapay sinir ağları yardımıyla sınıflandırılması amaçlanmaktadır. Farklı şekil özelliklerine sahip (yassı, uzun, yuvarlak, köşeli, küre) 5 iri agrega türünün 45o ve 90o lik açılardaki 7.1 Mp (Canon EOS 350D) ve 10 Mp (Sony DSC-R1) çözünürlüğe sahip 2 farklı dijital fotoğraf makinesinden elde edilen görüntüleri, MATLAB programının Görüntü İşleme Araç kutusu kullanılarak ön işlemlerden geçirilmiştir. Agregalara ait her iki açı için ayrı ayrı 9 ve toplam da 18 öznitelik vektörü bulunarak yapay sinir ağları yardımıyla sınıflandırma işlemi gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar, görüntü işleme ve yapay sinir ağlarının agrega özelliklerinin tespiti ve ayırımı için etkili yöntemler olduğunu göstermiş ve agrega ocaklarındaki otomasyon sistemlerin bu tarz yaklaşımlar ile verim, maliyet ve zaman faktörlerini etkileyeceğini ortaya koymuştur.
In this paper, the aim is to classify natural or crushed aggregates by using concrete and asphalt mixes through Artificial Neural Networks. For classification, it was a used the feature vector which was calculated by using digital image processing techniques. Of the five different type coarse aggregates images were taken with 45o and 90o by a 10 Mp (Sony DSC-R1) and 7.1 Mp (Canon EOS 350D) camera. Aggregates images were processed and analyzed by using MATLAB Image Processing and Neural Network Toolbox. Classification process was made with totally 18 feature vectors, which is 9 vectors each angles, by neural network. Results showed image processing and neural networks which are important methods for founding shape parameters and classification of aggregates, and performance, cost and time consuming factors of automation systems in aggregate sources will be effective with these methods.

4.
Akışkan Yataklı Sürekli Bir Kurutucuda Göl Tuzu Kurutulmasının Deneysel İncelenmesi
Investigated By Experimentally for Drying Lake Salt in a Fluid Bed Continuous Dryer
M. Ali ERSÖZ, Hikmet DOĞAN
Sayfalar 155 - 163
Bu çalışmada, bir akışkan yataklı sürekli kurutucu (AYSK) tasarımı yapılarak prototip imalatı gerçekleştirilmiştir. Endüstriyel alanda kullanılan göl tuzu, bu kurutucuda kurutma işlemine tabi tutulmuştur. Kurutma sürecinde kurutma havasının hızı, sıcaklığı ve tuzun kütle değişimi deneysel olarak incelenmiştir. Kurutucudaki kurutma havasının hızı işlem başlangıcında 4.5 m/s olarak ölçülmüş ve tüm deneylerde sabit tutulmuştur. Deneylerde kullanılan göl tuzunun başlangıç nemi 0,044 gsu/ gkuru madde olarak belirlenmiştir. Bu tuz, üç farklı kurutma havası sıcaklığında 90 dakikalık kurutma işlemlerine tabi tutulmuştur. 94 oC, 126 oC ve 171 oC sıcaklıklarda yapılan kurutma işlemleri sonrasında tuzun nemi, sırasıyla 0.033, 0.024 ve 0.009 gsu/ gkuru madde’ye indirgenmiştir. Bu sonuçlardan yararlanılarak tuzda 0.005 gsu/ gkuru madde nem miktarına ulaşılabilmesi için kurutma havası sıcaklığının 181.511 oC olması gerektiği hesaplanmıştır.
In this study, a fluid bed continuous dryer was designed and implemented as a prtotype. The lake salt used in the industry was carried out the drying process in this drier. The speed and temparature of the driying environment’s air and the salt’s mass was investigated by experimental. In the begining, the air speed of the drying was measured 4.5 m/s and it was kept on constant during the experiment. The initial humidty of the lake’s salt used in experiments was determined 0,044 gwater/ gdry matter . The salt was dried with 90 minutes time span for three drying temperatures separetely. After the drying processes at 94 oC, 126 oC and 171 oC, the humitities were reduced 0.033, 0.024 ve 0.009 gwater/ gdry matter recpectively. Using the results data, drying air temperature was determined 181.511 oC for reaching the 0.005 gwater/ gdry matter of the salt.

5.
Ev Tekstillerinde Kumaş Özelliklerinin Patlama Mukavemetine Etkileri
Effects of Fabric Parameters on Bursting Strength of Home Textiles
Ayşe Ebru TAYYAR
Sayfalar 165 - 172
Herhangi bir tekstil yapısının performansı büyük ölçüde onun maruz kaldığı çeşitli kuvvetlere karşı gösterdiği davranışa bağlıdır. Tekstil materyallerinin işlenmeleri ve kullanılmaları sırasında göstermiş oldukları performanslarını değerlendirmek için en çok başvurulan testler mukavemet testleridir. Kumaş üretim parametreleri kumaşın işlenme ve kullanım performansını etkileyen en önemli faktörlerdir. Bu çalışmada ev tekstili olarak bilinen döşemelik, perdelik ve nevresimlik dokuma kumaşların bazılarının farklı üretim parametrelerinin kumaş patlama mukavemetine etkileri araştırılmıştır. Atkı ve çözgü ipliklerinin sıklık ve kalınlık değerlerinin kumaş patlama mukavemetini etkilediği bulunmuştur.
Performances of any textile structure mostly depend on its behaviour against subjected forces in different directions. Strength tests are the most employed method in order to evaluate the performances of textile materials during usage and processing. Cloth production parameters are the most important factors that affect the fabric usage and operating performances. In this research, effects of different production parameters on bursting strength of some woven fabrics used as upholstery, drapery, and sheeting known as home textiles are investigated. It is found that fabric bursting strength is affected by fineness and density values of warp and weft yarns.

6.
Gazlaştırıcılı Kombine Çevrim Santrallerinde Yanma Öncesi Karbondioksit Tutma
Pre-Combustion Carbondioxide Capture in Integrated Gasification Combined Cycles
M. Zeki YILMAZOĞLU
Sayfalar 173 - 179
Elektrik enerjisinin üretilmesinde termik santraller çok büyük bir paya sahiptir. Termik santraller, ısı enerjisinin mekanik enerjiye ve mekanik enerjinin de elektrik enerjisine dönüştüğü sistemlerdir. Isı enerjisi, yanma prosesi ile sağlanır ve yanma sonucu küresel ısınmaya neden olan, CO2 gibi bazı zararlı emisyon atmosfere salınır. Karbondioksitin küresel ısınmaya olan katkısı yapılan çalışmalarla belirlenmiştir. Bu nedenle, temiz enerji teknolojileri tüm dünyada hızlı bir gelişme göstermektedir. Kömür, santrallerde kullanılan ve birim elektrik enerjisi maliyeti diğer yakıtlara göre daha az olan bir fosil yakıttır. Rezerv oranı da dikkate alındığında, kömürün, daha verimli ve temiz bir şekilde enerjiye dönüştürülmesi gereklidir. Temiz kömür teknolojilerinde amaç, kömürün zararlı emisyonlarının yok edilerek, yanma sonucu oluşan karbondioksitin de çeşitli formlarda depolanmasının sağlanmasıdır. Bu amaç doğrultusunda karbondioksit, yanma öncesi tutma ile, O2/CO2 geri beslemeli yakma sistemleri ile ve yakma sonrası tutma sistemleri ile yakalanıp tutulabilmektedir. Yanma öncesi tutma işleminde gazlaştırcılı kombine çevrim santralleri, O2/CO2 geri beslemeli yakma sistemlerinde ultrasüper kritik kazan teknolojisi ve yakma sonrası tutma işleminde ise yanma gazlarının aminlerle yıkanması işlemleri gerçekleştirilir. Bu çalışmada, gazlaştırıcılı bir kombine çevrim santrali ile konvansiyonel bir santralin CO2 emisyonu salınımı yönünden karşılaştırılması yapılmıştır. Hesaplamalar sonucunda tasarlanan sistemden tutulacak CO2 miktarı belirlenmiştir.
Thermal power plants have a significant place big proportion in the production of electric energy. Thermal power plants are the systems which converts heat energy to mechanical energy and also mechanical energy to electrical energy. Heat energy is obtained from combustion process and as a result of this, some harmful emissions, like CO2, which are the reason for global warming, are released to atmosphere. The contribution of carbondioxide to global warming has been exposed by the previous researchs. Due to this fact, clean energy technologies are growing rapidly all around the world. Coal is generally used in power plants and when compared to other fossil energy sources unit electricity production cost is less than others. When reserve rate is taken into account, coal may be converted to energy in a more efficient and cleaner way. The aim for using the clean coal technologies are to eradicate the harmful emissions of coal and to store the carbondioxide, orginated from combustion, in different forms. In line with this aim, carbondioxide may be captured by either pre-combustion, by O2/CO2 recycling combustion systems or by post combustion. The integrated gasification combined cycles (IGCC) are available in pre-combustion capture systems, whereas in O2/CO2 recycling combustion systems there are ultrasuper critical boiler technologies and finally flue gas washing systems by amines exists in post combustion systems. In this study, a pre-combustion CO2 capture process via oxygen blown gasifiers is compared with a conventional power plant in terms of CO2 emissions. Captured carbondioxide quantity has been presented as a result of the calculations made throughout the study.

7.
Havayolu Operasyonlarında Planlama ve Çizelgeleme
Planning and Scheduling of Airline Operations
İlkay ORHAN, Muzaffer KAPANOĞLU, T. Hikmet KARAKOÇ
Sayfalar 181 - 191
Türk Sivil Havacılık sektörü, 2002-2008 yılları arasında gelişen ekonomi ve havacılık alanındaki bazı kısıtlamaların kaldırılmasıyla % 53 oranında büyümüştür. Havayolu sektöründe başarılı uluslararası firmalar planlama ve çizelgeleme problemlerini çözmede gelişmiş bilgisayar-destekli çözüm yöntemleri kullanmaktadır. Bu yöntemler işletmelere ciddi rekabet üstünlüğü sağlamaktadır. Havayolu sektöründe dört temel operasyonel planlama ve çizelgeleme problemi bulunmaktadır: uçuş çizelgeleme, uçak çizelgeleme, ekip çizelgeleme ve düzensiz olayların yönetimi. Tüm havayolu işletmelerinin karşı karşıya kaldığı söz konusu operasyonel planlama ve çizelgeleme problemleri bu çalışmada ayrıntılı olarak incelenmiştir. İncelemeler, işletmelerin söz konusu yöntemleri kullanarak maliyetlerinde önemli kazanımlar sağladığını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, büyük ölçekli problemlerin çözümü için gereken süre karar vericilerin arzu ettikleri karar kalitesini tatmin etmeyebilmektedir. Böylesi durumlarda gelişmiş teknolojilerle bütünleştirilmiş modern karar yöntemlerinin kullanılması da işletmelere ciddi maliyet üstünlüğü fırsatı sunmaktadır.
The Turkish Civil Aviation sector has grown at a rate of 53 % between the years 2002-2008 owing to countrywide economical developments and some removed restrictions in the aviation field. Successful international companies in the sector use advanced computer-supported solution methods for their planning and scheduling problems. These methods have been providing significant competitive advantages to those companies. There are four major scheduling and planning problems in the airline sector: flight scheduling, aircraft scheduling, crew scheduling and disruptions management. These aforementioned scheduling and planning problems faced by all airline companies in the airline sector were examined in detail. Studies reveal that companies using the advanced methods might gain significant cost reductions. However, even then, the time required for solving large scale problems may not satisfy the decision quality desired by decision makers. In such cases, using modern decision methods integrated with advanced technologies offer companies an opportunity for significant cost-advantages.

8.
Kazanç Değişimli Alçak Geçiren ve Bant Geçiren Cevapları Gerçekleştirmek için Tasarlanan Çok Fonksiyonlu Bir Filtre
A Multifunction Filter for Realizing Gain Variable Low-Pass and Band-Pass Responses
Halil ALPASLAN, Erkan YÜCE
Sayfalar 193 - 196
Aktif devre elemanlarından ikinci kuşak akım taşıyıcılar (CCII), akım-modlu filtrelerin tasarımında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada, yalnızca artı tipli ikinci kuşak akım taşıyıcıları ve topraklanmış kapasitörler kullanılarak, değişken kazançlı alçak geçiren ve bant geçiren cevaplar sağlayan tek girişli çok çıkışlı filtre devresi önerilmiştir. Önerilen devre, pasif eleman eşleştirme şartından bağımsızdır. Bu nedenle, Entegre Devre Teknolojisi (IC) için uygundur. Ayrıca, geliştirilmiş filtre düzeneği; AD844 gibi mevcut ticari aktif devreler ile kolayca gerçekleştirilebilir. Devre performansı SPICE simülasyonu ve deneysel test sonuçları ile gösterilmiştir.
The second generation current conveyors (CCIIs) as active circuit devices are widely used for designing current-mode (CM) filters. In this paper, a single input multi output filter employing only plus-type CCIIs (CCII+s) and grounded capacitors, and for providing variable gain low-pass and band-pass responses, is suggested. The proposed filter is free from critical passive component matching conditions. Therefore, it is suitable for integrated circuit (IC) technology. Further, developed filter configuration can be easily realized with commercially available active devices such as AD844s. The circuit performance is demonstrated by means of SPICE simulation and experimental test results.

9.
Ontoloji Tabanlı Erişim Denetimi
Ontology Based Access Control
Özgü CAN, Murat Osman ÜNALIR
Sayfalar 197 - 206
Bilgisayar teknolojileri yaygınlaştıkça erişim denetimi düzeneklerine olan ihtiyaç da artmaktadır. Erişim denetiminin amacı, bir bilgisayar sistemi kullanıcısının gerçekleştirebileceği işlemleri sınırlandırmaktır. Böylelikle, erişim denetimi, güvenlik ihlaline neden olacak bir etkinliğin önlenmesini sağlamaktadır. Bilginin paylaşılmasını ve yeniden kullanımını sağlamak için, biçimsel anlambilimini kullanarak makinelerin diğer makineler ile iletişimine izin veren Anlamsal Web’in başarısı için erişim denetimi düzeneğine ihtiyaç duyulmaktadır. Erişim denetimi düzeneği, güvenilir bir Anlamsal Web’in sağlanması için, kullanıcının bir işlemi gerçekleştirmeden önce yerine getirmesi gereken belirli kısıtları belirtmektedir. Bu çalışmada, geleneksel erişim denetimi düzeneklerinden farklı olarak Anlamsal Web tabanlı politikaların kullanıldığı bir “Ontoloji Tabanlı Erişim Denetimi” düzeneği geliştirilmektedir. Bu düzenekte, erişim denetimi ile ilgili bilginin modellenmesi için ontolojiler kullanılmakta ve politika ontolojileri yaratılırken etki alanı bilgisi temel alınmaktadır.
As computer technologies become pervasive, the need for access control mechanisms grow. The purpose of an access control is to limit the operations that a computer system user can perform. Thus, access control ensures to prevent an activity which can lead to a security breach. For the success of Semantic Web, that allows machines to share and reuse the information by using formal semantics for machines to communicate with other machines, access control mechanisms are needed. Access control mechanism indicates certain constraints which must be achieved by the user before performing an operation to provide a secure Semantic Web. In this work, unlike traditional access control mechanisms, an “Ontology Based Access Control” mechanism has been developed by using Semantic Web based policies. In this mechanism, ontologies are used to model the access control knowledge and domain knowledge is used to create policy ontologies.

10.
Yapısal Problemler Tasarımında Kuş Sürüsü Davranış Algoritması
Particle Swarm Optimization for Structural Design Problems
Hamit SARUHAN
Sayfalar 207 - 212
Bu makalenin amacı, makine mühendisliği tasarım problemlerinden olan bir ankastre kirişin belirlenen eğilme dayanımı sınır şartları içinde minimum hacmini hesaplayan bir Kuş Sürüsü Davranış Algoritması (Particle Swarm Optimization – PSO) uygulamaktır. Makine mühendislik tasarım problemleri çok karmaşık ve zaman alıcı hesaplamalar gerektirirler. Bu problemlerin çoğu geleneksel matematik hesaplamalarıyla türev alınarak çözümlenmektedirler. Problemlerin çözümlemeleri için türevlenebilir olmaları ve optimum noktanın bulunabilmesi için iyi bir başlangıç noktasından arama yapmaları gerekmektedir aksi taktirde global optimum yerine yerel optimum elde edilir. PSO Algoritması, geleneksel metotlara alternatif olarak türev gerektirmeyen ve global noktaya yakın bir noktadan arama yapma zorunluluğu olmayan doğadan esinlenerek seçim yapan bir metottur. PSO algoritması, kuşların kendi ve bağlı oldukları sürü ile bilgi alışverişi davranışlarından esinlenilerek geliştirilmiş popülasyon tabanlı bir optimizasyon tekniğidir. Bu çalışmada PSO Algoritması ile elde edilen sonuçlar Matematiksel Programlama (Mathematical Programming -MP) ile elde edilen sonuçlarla kıyas edilmiştir. Bu çalışmada PSO, global optimum noktayı bulmada yakınsama ve uygunluk bakımından MP den daha iyi olduğu gösterilmiştir. MP ile kirişin hacmi 2961000 mm3 bulunurken PSO ile kirişin hacmi 2961000 mm3 bulunmuştur.
The aim of this paper is to employ the Particle Swarm Optimization (PSO) technique to a mechanical engineering design problem which is minimizing the volume of a cantilevered beam subject to bending strength constraints. Mechanical engineering design problems are complex activities which are computing capability are more and more required. The most of these problems are solved by conventional mathematical programming techniques that require gradient information. These techniques have several drawbacks from which the main one is becoming trapped in local optima. As an alternative to gradient-based techniques, the PSO does not require the evaluation of gradients of the objective function. The PSO algorithm employs the generation of guided random positions when they search for the global optimum point. The PSO which is a nature inspired heuristics search technique imitates the social behavior of bird flocking. The results obtained by the PSO are compared with Mathematical Programming (MP). It is demonstrated that the PSO performed and obtained better convergence reliability on the global optimum point than the MP. Using the MP, the volume of 2961000 mm3 was obtained while the beam volume of 2945345 mm3 was obtained by the PSO.

11.
Pim Bağlantılı Tabakalı Kompozit Levhalarda Fiber Takviye Açısının Hasar Tipine Etkisi
Effect of Fiber Orientation Angle on the Failure Mode of Pin Jointed Laminated Composite Plates
Kadir TURAN, Mete Onur KAMAN, Mustafa GÜR
Sayfalar 213 - 220
Bu çalışmada, pim bağlantılı tabakalı kompozit levhalarda fiber takviye açısının değişiminin hasar yükleri ve hasar tipleri üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Analizlerde tek yönlü karbon fiberlerle takviye edilmiş epoksi reçine matriksli tabakalı kompozit levhalar kullanılmıştır. Tabaka dizilimleri [?0]4 olmak üzere, ?; fiber takviye açısı 00 ’den 900’ye kadar 150’lik artımlarla seçilmiştir. Levhaların farklı fiber takviye açılarındaki hasar yükü ve hasar tipleri deneysel ve sayısal olarak bulunmuştur. Sayısal çalışmada Ansys programı kullanılmıştır. Tabakalı kompozit levhaların ilerlemeli hasar analizi için Hashin hasar kriteri kullanan APDL kodları yazılarak malzeme indirgemeleri yapılmıştır. Deneysel çalışmada en büyük hasar yükü 749.917 N ile [150]4 tabaka dizilimi için ve en düşük hasar yükü ise 467.483 N ile [600]4 tabaka dizilimi için elde edilmiştir. Sayısal ve deneysel çalışma sonuçlarının uyumlu olduğu tespit edilmiştir.
In this study, the major aim is to investigate change effects of fiber orientation angles on the failure loads and failure modes for the pin jointed laminated composite plates. In the analysis, laminated composite plates with epoxy matrix resin reinforced unidirectional carbon fibers are used. The ply arrangements are chosen [?0]4 and ?; fiber reinforced angle changes from 00 to 900 with 150 increments. The failure load and failure mode are analyzed experimentally and numerically. In the numerical analysis Ansys program is used. In the program, material properties are degraded using APDL code which is written for progressive failure analysis and contains Hashin failure criteria for laminated composite plates. In the experimental study, the maximum failure load for [150]4 laminae cofiguration, 749.917 N and minimum failure load for [600]4, 467.483 N laminae configuration are obtained. A good agreement between experimental and numerical solution is obtained.

12.
Sıcak Elaman Alın Kaynak Yöntemi ile Birleştirilen PE Doğalgaz Borularının Güvenirliklerinin Araştırılması
Investigation of Reliability of PE Plastic Gas Pipe Joined With Butt Fuzzy Method
Adnan AKKURT, İbrahim ERTÜRK
Sayfalar 221 - 233
Enerji hem gerekli hem de stratejik önemi olan özelliklere sahiptir. Tüm dünyada tüketilmekte olan enerjinin % 26’lık bir bölümünü doğalgazın oluşturduğu bilinmektedir. Bu kadar yoğun kullanılan doğalgaz transferinde, kullanılmakta olan polietilen esaslı borular ve bağlantı elamanlarının birleştirilme işlemlerinde etkin olan birçok parametre söz konusudur. Bu parametrelerin yanlış seçimleri beraberinde geri dönülmez büyük hasarlara yol açacağı tartışılmaz bir gerçektir. Bu çalışmada doğalgaz boruları (Pe 80 ve Pe 100) sıcak alın kaynağı ile birleştirilerek standartlarda belirlenmiş olan parametre ve şartlarda testler uygulanmıştır. Elde edilen veriler ışığında plastik boru birleştirme standartlarda belirlenmiş olan özellik ve değerlere sahip olup olmadığı araştırılmıştır. Bu araştırmalar plastik boru birleştirme işlemleri için sıcak alın kaynak yönteminin uygun ve kullanılan diğer yöntemlere göre daha ucuz bir yöntem olduğu görülmüştür. Ayrıca yapılan deneysel çalışmalarda kullanılan boru yoğunluğuna bağlı olarak kaynak kalitesinde değişimler gözlenmiştir.
Energy has both vital and strategically important features. It is known that 26% of the energy consumed worldwide consists of natural gas. Since it is used so commonly, there are lots of parameters related to the junction process of polyethylene based pipes and fitting members used in natural gas transfer. There is no doubt that inappropriate choices of these parameters will cause substantial damages of no return. In this study, natural gas pipes (Pe 80 and Pe 100) are joined by hot butt-welding and some tests are performed in accordance with the parameters and conditions determined by standards. In light of data collected, it is analyzed if hot butt-welding has the necessary characteristics to meet the standards for plastic pipe junction. The researches revealed that hot butt-welding method is a valid method for plastic pipe junction, and cheaper than other methods used. Also, during the experimental studies, changes in welding quality are observed depending on the pipe density.

LookUs & Online Makale