E-ISSN: 2587-0351 | ISSN: 1300-2694
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi - Pamukkale Univ Muh Bilim Derg: 17 (3)
Cilt: 17  Sayı: 3 - 2011
1.
Kapak-İçindekiler
Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Sayfalar I - III

2.
Açıklıklı Kutuların Analizinde Etkin Bir Hibrid MoM/FEM Yöntemi
An Efficient Hybrid MoM/FEM Method for Analyzing the Enclosures With Apertures
SİBEL YENİKAYA
Sayfalar 117 - 122
Bu makalede, açıklığa sahip bir kutunun içerisindeki alan dağılımını bulmak için frekans domeninde moment metodu (MoM) ile kenar tabanlı vektörel sonlu elemanlar metodunu (FEM) birleştiren hibrit bir formülasyon sunuldu. Açıklıktaki sınır koşulundan elde edilen integral denklemin çözümü için moment metodu kullanılırken, kutunun içerisindeki elektromanyetik alanların çözümü için sonlu elemanlar metodu kullanıldı. Açıklığa sahip kutunun ekranlama etkinliği ve depolanan elektriksel enerji hibrit yöntem ile hesaplandı ve literatürdeki sonuçlar ile karşılaştırılarak doğrulandı. Daha sonra bu yöntem farklı açıklık boyutlarına sahip farklı kutulara uygulandı.
In this paper a hybrid formulation is presented which combines edge-based vector finite method (FEM) and Method of Moments (MoM) in frequency domain to predict electromagnetic field distribution inside an enclosure with aperture. While MoM is used for solving the surface integrals related with the aperture field components via equivalent surface currents, FEM is used for solving electromagnetic fields inside of the enclosure. Numerical results for shielding effectiveness and electrical energy of enclosure with aperture are calculated by the hybrid method and they are presented and validated with the existing literature. Then the method is applied to different enclosures with different aperture sizes.

3.
Attepe Demir Cevheri Fiziksel Özelliklerinin Direkt İndirgenme Sürecinde Değişimi
Structural Changes Occuring During the Direct Reduction of Attepe Iron Ore
Nesibe Ort, Sedat Yörük, M.Şahin Gülaboğlu
Sayfalar 123 - 132
Dünya toplam pik demir üretiminde en büyük paya (% 95) sahip olan yöntem, yüksek fırınla üretim prosesi olmasına rağmen, tüm dünyada koklaşabilir kömür rezervlerinin azalması, çevresel ve ekonomik kaygılar, 1950’li yıllardan itibaren sektörü alternatif metalik demir üretim yöntemleri arayışına itmiştir. Günümüzde, adı geçen bu alternatif yöntemlerden ticari anlamda kendini ispatlayabilmiş direkt indirgenme prosesleri yardımıyla üretilen metalik demir miktarı 60 milyon tona ulaşmıştır. Bu miktar beklentileri tam anlamıyla karşılamasa da yıllar içerisinde direkt indirgenmiş demirin, çelik üretimi amacıyla elektrik fırınlarında pik demirle beraber ergitilen hurda demire iyi bir alternatif olduğu belirlenmiştir. Ülkemizin çelik üretimi için yıllık yaklaşık 15 milyon ton hurda demir ithal ettiği göz önünde bulundurulduğunda, yerli cevherlerimizin direkt indirgenmeye uygunluğunun araştırılmasının önemi daha iyi anlaşılacaktır. Direkt indirgenme proseslerinin içerdiği reaksiyonlar, tipik gaz-katı reaksiyonları sınıfına dahil olduğundan, kullanılan cevher ve indirgenlerin nitelikleri proses kinetiği üzerinde önemli etkiye sahiptir. Bu çalışma, Attepe yöresine ait demir cevherinin porozite ve BET yüzey alanı gibi fiziksel özelliklerinde, indirgenme öncesi sıcaklıkla ve direkt indirgenme sırasında meydana gelen değişimleri konu almaktadır.
At present, most of the World’s iron (over 95 %) is produced in blast furnaces where it is essential to use high grade coking coal which is in great demand, scarce and very expensive. In addition, the building of blast furnaces requires huge capital investments and because of their large sizes they are not flexible for limited operations. These led, since 1950s to the development of direct reduction processes which have reached a worldwide production of 60 million tons per annum. The iron produced by direct reduction can be used directly as raw material in electric arc furnaces as a replacement of scrap, thus increasing the steel quality. The fact that Turkey imports around 15 million tons of scrap per year for steel production, indicates alone the importance of investigation of suitability of domestic iron ores to the direct reduction. Since the direct reduction processes involve typical gas-solid reactions, the structure of iron ore and structural changes taking place during reaction within the solid phase, have great impact on process kinetics. This study therefore, deals with the changes observed before (i.e. during preheating) and during reduction in the surface area and porosity of Attepe iron ore.

4.
Kültürel Miras için Zenginleştirilmiş Gerçeklik Uygulamaları
Augmented Reality Applications for Cultural Heritage
Erkan Bostancı
Sayfalar 133 - 142
Bu makale bilgisayar grafiği alanının iki ilgi çekici konusu üzerinde yapılan güncel çalışmaların bir incelemesini sunmaktadır. Geniş çalışma alanları olan Zenginleştirilmiş Gerçeklik ve İzleme alanlarında yapılan yeni çalışmalar incelenirken, özellikle de makalede bahsedilen sebeplerden dolayı kültürel miras üzerine yapılan çalışmalar vurgulanmıştır. Belirtilen uygulama türü için birçok kaynağa sahip olan ülkemizde yeni bir çalışma alanı başlamasına yardımcı olmak amacıyla bu iki çalışma alanından birçok yöntem ve örnek uygulama yüzeysel fakat açık bir dille anlatılmıştır. Bu uygulamalarda genel olarak karşılaşılan sorunlar ortaya konulup, olası çözüm önerileri sunulmuştur. Ülkemizde yapılan ilgili çalışmalardan da örnekler verildikten sonra geliştirilen örnek “Masaüstü Tarih” çalışmasıyla da anlatım pekiştirilerek somut bir örnek ortaya konmuştur.
This paper presents an up-to-date review of the literature on the two interesting topics from the field of computer graphics. While the recent research on the broad research areas of Augmented Reality and Tracking are examined, applications related to cultural heritage were emphasized due to the reasons mentioned in the paper. Several methods and example applications were presented in a superficial but clear manner to facilitate the foundation of a new research area in our country which has a vast amount of resources for the mentioned type of application. Common problems with these methods are presented along with possible solutions. After the presentation of related research in our country, a protoype application named “Desktop History” was presented in order to consolidate the text and provide a concrete example.

5.
Sıvama ile Monte Edilen Mekanizmalarda Oluşan Sıkıştırma Kuvvetlerinin Saptanması
Determination of Residual Forces in Mechanisms Assembled by Edge-Form Rolling
K. Turgut Gürsel, Serkan Çakır
Sayfalar 143 - 156
Taşıtlarda kullanılan yönlendirme ve süspansiyon sistemleri, taşıtların sürüş güvenliğini sağlayan elemanlardır. Bu sistemlerin mekanizmalarının kusursuz olarak çalışabilmesi, içerdikleri farklı işlevlere sahip birçok küresel yatağa bağlıdır. Küresel yataklar boşluksuz olarak, hatta bir miktar sıkı birleştirilerek ilgili sisteme montajları yapılır. Diğer yandan aşırı sıkılık, yüksek moment değerlerine ve dolayısıyla ek işlemlere neden olurken; düşük sıkılık mafsal içerisinde boşluk oluşturmaktadır. Her ikisi de istenmeyen durumlardır. Uzun ömürlü, az sürtünmeli ve istenen çalışma açılarını her yol koşulunda sağlayacak küresel yatak tasarımı, uzun test süreçleri ve birçok tekrar içeren örnek imalatların sonrasında elde edilebilmektedir. Taşıtların yönlendirme sistemlerinin önemli bir uzvu olan rotiller de, küresel yatak tasarımlarının sonrasında, imalat yöntemlerinden plastik şekil verme ile montajı yapılarak üretilir. Bu çalışmada, hareket iletimini sağlayan parçanın (rotil) imalatı sırasında kullanılan, plastik şekil vermeyi temel alan imal yöntemlerinden haddeleme işleminin özel bir alt bölümü olan sıvama prosesi incelenmiştir. Sıvama işlemi sonucu yatak sistemleri içerisinde oluşan basma kuvvetleri, belirli sayısal simülasyonlar aracılığıyla sıvama anma basıncı değiştirilerek farklı değerlerdeki etkileri irdelenmiştir.
Steering and suspension systems are components that supply driving safety in vehicles. For a correct working the mechanisms of these systems consist of many ball-joints that have different functions. Generally the ball-joints are assembled to systems in press-fit without any gaps, but even with residual forces. On the other hand excessive tightness causes high moments, which requires additional processes of manufacturing. But low tightness also creates gaps in joints. None of these conditions are desired. Manufacturing a ball-race that has long-life, low-friction and provides required working angles in every road condition, can be designed after long test processes and sample productions including lots of improvements. An important element of steering systems in vehicles is suspension ball-race that can be manufactured by assembling with plastic deformation after designing the ball-joint. In this study, during the manufacturing of the suspension ball-race supplying the motion transmission, the edge-form rolling process that is a subsection of rolling process of manufacturing methods based on plastic deformation was examined. Effects of pressure forces occurring after edge-form rolling in bearing systems at different values were studied by changing operation pressure of edge form rolling by means of specific numerical simulations.

6.
Yapı Malzemesi Olarak Denizli Civarında Çıkartılan Kayraktaşlarının Özellikleri
Properties of Schist Extracted in the City of Denizli Surroundings as Construction Material
Saffet Yağız
Sayfalar 157 - 163
Denizli ili çevresinde işletilen doğaltaş ocaklarında, farklı yapıtaşları çıkarılmaktadır. Bunlardan en yaygın olanlar, traverten, kireçtaşı ve kayrak taşı (şist) ocaklarıdır. Denizli ilinin kuzey doğusunda, Çal, Bekilli ve Baklan üçgeninde, Mendere masifinin bir üyesi olan kayraktaşları bölgenin önemli doğaltaş kaynaklarındandır. Bu çalışmanın amacı, bölgede işletilen kayrak taşlarının yapıtaşı olarak kullanılabilirliklerinin araştırılmasıdır. Amacı gerçekleştirmek için, bölgede bulunan taş ocakları ve sahalarda jeolojik çalışmalar yapılarak, kayaçların özelliklerini temsil eden örnekler alınmıştır. Kayaç örneklerinde, petrografik, mineralojik (XRD), kimyasal (XRF) analizler ve jeomekanik deneyler (tek eksenli sıkışma dayanımı, Schmidt sertlik değeri, ağırlıkca su emme, etkili gözeneklilik, doluluk oranı, eğilme dayanımı, sonik hızı, elastisite modülü, doğal ve doygun birim hacim ağırlık) yapılarak elde edilen bulgular kayaçların yapıtaşı olabilirlikleri açısından değerlendirilmiştir. Kayaçlarda yapılan deney ve analizler, uluslararası doğal taş standard ve metotlarına uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak, işletilen kayrak taşları özelikleri itibariyle, binaların iç ve dış cephelerinde, açık mekanlarda ve çevre düzenlemelerinde yapıtaşı ve kaplama malzemesi olarak kullanılabilirler.
There are various type of building stone extracted at stone quarries in the city of Denizli surroundings. Travertine, limestone and schist quarries are the most common in the area. Schist that is one of the units of Menderes massive is the main natural stone sources in Çal, Bekilli and Baklan Triangle in the northeast of the City. The aim of this study is to investigate the usability of schist stone as building stone quarried in the area. To obtain the aim, geological investigations were conducted in the field and representative samples were collected from the quarries. On the samples, petrograpical, mineralogical (XRD), chemical (XRF) analysis and geomechanical test (i.e., uniaxial compressive strength, Schmidt hardness, water absorption by weight, effective porosity, fullness ratio, flexural strength, sonic wave velocity, modulus of elasticity, natural and saturated unit weight) were conducted and the usability of schist stone as building stone have been studied by evaluating obtained findings. Analysis and relevant tests were conducted in accordance with international standards and procedures. Concluding remark is that quarried schist stone in the area are acceptably good as building stone to be used for both interior and exterior of construction building and outdoors as coverage material.

LookUs & Online Makale