E-ISSN: 2587-0351 | ISSN: 1300-2694
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi - Pamukkale Univ Muh Bilim Derg: 25 (9)
Cilt: 25  Sayı: 9 - 2019
16TH INTERNATIONAL LOGISTICS AND SUPPLY CHAIN CONGRESS
1.
Kapak-İçindekiler
Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Sayfalar I - IV

2.
Soğuk Hava Deposu ve Sıcaklık Kontrollü Taşımacılık Çalışması: Tayland'da Bir Zincir Lokantası Örneği
The Study of Cold Storage and Temperature Controlled Transportation: a Case Study of a Chain Restaurant in Thailand
Pannita Chaitangjit, Pornthipa Ongkunaruk
doi: 10.5505/pajes.2019.81231  Sayfalar 1014 - 1019
Tarımsal hammaddelerin güvenliği ve kalitesi gıda hizmet endüstrisinde önemlidir, çünkü hammaddeler sıcaklığa karşı hassastır ve bozulabilir. Bu nedenle, kalite ve güvenliği sağlamak için soğuk hava depolarında ve sıcaklık kontrollü araçlarda depolanmaları gerekir. Bu çalışma bir zincir restoranın mevcut soğuk zincir yönetimini incelemektedir. Amaç, sorunları belirlemek ve uygun soğuk hava depolarının ve sıcaklık kontrollü araçların nasıl kurulacağını önermektir. Çalışmanın kapsamı, dokuz şubesi, her bir şubeye hammadde göndermek için hammadde depolamak için iki frigorifik konteyner (20 feet) ve sıcaklık kontrollü üç kamyondan oluşan bir restorandır. Restoran sahibi ve işletmecileri ile derinlemesine görüşmeler yapıyoruz ve sorunu tanımlamak için kızılötesi bir termal kamera ve veri kaydedici kullanarak soğuk hava deposu ve hammaddenin taşınması sırasındaki sıcaklığı kontrol ediyoruz. Ardından, sorunun nedenlerini analiz ediyoruz ve soğuk hava deposu ve dağıtım platformu tasarımı gibi iyileştirmeler için çözümler öneriyoruz. Özetle, bu araştırma diğer soğuk hava depoları ve sıcaklık kontrollü kamyon kullanıcıları için faydalı olacaktır. Soğuk zincir verimliliğini ve gıda güvenliğini, enerji ve maliyet tasarrufunu artırabilir.
The safety and quality of agricultural raw materials are important in the food service industry because raw materials are temperature sensitive and perishable. Hence, they should be stored in cold storage and temperature-controlled truck to maintain quality and safety. This study investigates the current cold chain management of a chain restaurant. The objective is to identify the problems and suggest how to establish the proper cold storages and temperature-controlled trucks. The scope of the study is a restaurant having nine branches, two refrigerated containers (20 feet) for storing raw material and three temperature-controlled trucks for sending raw material to each branch. We conduct in-depth interviews with the restaurant owner and operators and check the temperature in cold storage and during transportation of raw material by using an infrared thermal camera and data logger to identify the problem. Then, we analyze the causes of the problem and suggest solutions for the improvement such as the design of cold storage and delivery platform. In summary, this research will be beneficial to other cold storage and temperature-controlled truck users. It can enhance the cold chain efficiency and food safety as well as energy cost-saving.

3.
Farklı Karbon Emisyon Politikaları Altında Sağlam Bir Kapalı Döngü Tedarik Zinciri Şebeke Tasarımı
A Robust Closed Loop Supply Chain Network Design Under Different Carbon Emission Policies
Murtadha A. Aldoukhi, Surendra M. Gupta
doi: 10.5505/pajes.2019.51460  Sayfalar 1020 - 1032
Son zamanlarda, kapalı bir döngü tedarik zinciri ağı tasarlama konusu araştırmacının dikkatini çekti. Bu, kapalı döngü tedarik zinciri uygulamalarından elde edilen çok büyük finansal ve çevresel faydalardan kaynaklanmaktadır. Bu makale, dört karbon emisyonu düzenleme politikası kapsamında aşağı yönlü ürün ikame politikasını dikkate alan kapalı döngü tedarik zinciri ağı tasarlama modeline değinmektedir: karbon sınırı politikası, karbon vergisi politikası, karbon sınırı ve ticaret politikası ve karbon dengesi politikası Ürün talebindeki varsayılan belirsizlikleri ve iade edilen ürün sayısını çözmek için, sağlam optimizasyon benimsendi. Önerilen modelin amacı, hangi tesisin açılacağını / işletileceğini seçmek, bir nakliye modu seçmek ve sevk edilen ve ikame edilen ürünlerin miktarını belirlemektir. Dört karbon emisyonu düzenleme politikasını kullanmaya ilişkin sayısal bir örnek gösteriyoruz.
Recently, the topic of designing a closed loop supply chain network has attracted researcher’s attention. This is due to the enormous financial and environmental benefits obtained from closed loop supply chain practices. This paper addresses a new model of designing a closed loop supply chain network, which considers downward product substitution policy under four carbon emission regulation policies: carbon cap policy, carbon tax policy, carbon cap-and-trade policy and carbon offset policy. To solve the assumed uncertainties of product demand and number of products returned, robust optimization is adopted. The goal of the proposed model is to select which facility to open/operate, select a transportation mode and determine the quantity of shipped and substituted products. We show a numerical example of using the four carbon emission regulation policies.

4.
Akıllı kentsel lojistik çözümlerinin bulanık ÇKKV yöntemleri ile değerlendirilmesi
Evaluation of smart city logistics solutions with fuzzy MCDM methods
Gülçin Büyüközkan, Esin Mukul
doi: 10.5505/pajes.2019.32956  Sayfalar 1033 - 1040
Lojistiğin bir alt dalı olarak incelenmeye başlanan "Kentsel Lojistik", genel lojistikte olduğu gibi dağıtım ve ulaşımın planlanmasını, yönetilmesini, etkin bir lojistik sisteminin sağlanmasını, çevrenin korunmasını, trafiğin azaltılmasını, lojistikte güvenliği ve enerji tasarrufunu amaçlamaktadır. Hızla artan nüfus ve kırsal alanlardan kentsel alanlara olan göç, şehirdeki lojistik problemlerinin yaşanmasındaki başlıca sebepler arasındadır. Akıllı şehir yaklaşımı, bilgi teknolojileri ile bu problemleri çözmek için önemli bir potansiyele sahiptir. Lojistik hizmetlerinde artan talebin daha etkin, güvenli ve çevreci bir şekilde karşılanması için bilgi teknolojilerini baz alan tam adaptif trafik yönetim sistemi, güvenlik ve acil durum yönetim sistemi, elektronik denetleme sistemi gibi “Akıllı kentsel lojistik çözümleri” sunulmaktadır. Bu çalışmada, birçok bileşeni bünyesinde barındıran akıllı kentsel lojistik çözümleri, Çok Kriterli Karar Verme (ÇKKV) problemi olarak ele alınmaktadır. Bu problemin karmaşık yapısı ve bilginin yetersiz olduğu göz önünde bulundurularak karar verme yaklaşımı bulanık mantık ile desteklenmektedir. Bu kapsamda, İstanbul’da akıllı kentsel lojistik çözümleri literatür taraması ve uzman görüşleri ile modellenmekte, analiz edilmekte ve sonuçlar Kalite Fonksiyon Göçerimi yaklaşımının Kalite Evi matrisi ve bir bulanık ÇKKV tekniği kullanılarak elde edilmektedir.
City logistics, which started to examine as a subdivision of logistics, aims the planning and management of transportation, efficiency, protection of the environment, reduction of traffic, security, and energy-saving. Rapidly growing population and migration from rural to urban areas have an important place in many of the problems of cities. A smart city is an approach that has a significant potential to solve urban logistics problems with information technologies. "Smart city logistics solutions" such as full adaptive traffic management system, security, and emergency systems, electronic detection system, etc. present based on information technologies to meet the increasing demand for logistics services more efficiently, safely and environmentally. In this study, the evaluation of smart city logistics solutions that contain many components is considered as a multi-criteria decision-making (MCDM) problem. Given the complex nature of this problem and insufficient knowledge, the decision-making approach is supported by fuzzy logic. In this context, the smart city logistics solutions in Istanbul determined by literature review and expert opinions are modeled, analyzed, and the results are interpreted by using the House of Quality matrix of Quality Function Deployment (QFD) approach with fuzzy MCDM methods.

5.
Zaman pencereli toplama ve dağıtım problemi için kısıt programlama yaklaşımı
A constraint programming approach for the pickup and delivery problem with time windows
Mustafa Kucuk, Seyda Topaloglu Yildiz
doi: 10.5505/pajes.2019.56804  Sayfalar 1041 - 1049
Bu makale zaman pencereli toplama ve dağıtım problemini (ZPTDP) ele almaktadır. Problem, müşteri taleplerinin bir araç filosu tarafından karşılandığı, tek tip ürünlü, toplama ve dağıtımlı araç rotalama problemi olarak adlandırılmaktadır. Her müşteri talebi belli miktardaki bir ürünün bir lokasyondan yüklenmesini ve başka bir lokasyona teslim edilmesini gerekli kılmaktadır. Talepler karşılanırken araçların kapasitesi ve her bir lokasyon için belirlenmiş zaman pencereleri ihlal edilmemelidir. Bu çalışmada, ZPTDP için yeni bir kısıt programlama (KP) modeli önermekteyiz. KP, ZPTDP gibi yoğun kısıtlı kombinatorik optimizasyon problemlerinin karmaşık ilişkilerinin tanımlanmasında ve kabul edilebilir hesaplama süresi içinde yüksek kaliteli çözümler bulma yeterliliğinde iyi bilinen, kesin bir çözüm yaklaşımıdır. Önerilen KP modelini literatürde sıkça kullanılan problem örneklerine uyguladık. Aldığımız sonuçlar KP modelimizin büyük boyutlu problemlerde dahi yüksek kaliteli sonuçlar verebilecek kadar etkili olduğunu göstermiştir.
This paper considers the pickup and delivery problem with time windows (PDPTW). It is named as the single-commodity vehicle routing problem with pickups and deliveries, in which a fleet of vehicles satisfy a collection of customer requests. Each customer request requires the use of a single vehicle both to load a specified amount of one type of commodity at one location and to deliver them to another location. All requests must be performed without violating the vehicle capacity and the customer time windows specified for each location. In this study, we propose a novel Constraint Programming (CP) model for the PDPTW. CP is an exact solution approach which is well known for its abilities to express complex relationships and to obtain high-quality solutions within reasonable computational times for densely constrained combinatorial optimization problems such as the PDPTW. The performance of the proposed CP model is evaluated using benchmark instances from the literature. The computational results show that the proposed CP model is effective in finding high-quality solutions for large size problems.

6.
Fabrika içi Milk Run Rotalama için Bir Matematiksel Model
A Mathematical Model for In-Plant Milk-Run Routing
Aydin Sipahioglu, Islam Altın
doi: 10.5505/pajes.2019.03366  Sayfalar 1050 - 1055
Milk-run döngüsel malzeme taşıma sistemi olarak yalın lojistik uygulamalarından birisidir. Milk-run’ın bir çeşidi olan fabrika içi milk-run sistemi, fabrika içinde depodan montaj istasyonlarına döngüsel bir yaklaşımla malzeme taşıması için çalışır. Fabrika içi milk-run sistemi fabrikada malzemelerin otomatik olarak elleçlenmesini sağlayan otomatik yönlendirilmiş araçlar (OYA) kullanılarak gerçekleştirilir. Bu çalışmada, fabrika içi milk-run sistemi ele alınmış ve milk-run rotalarının ve periyodunun belirlenmesinin önemi vurgulanmıştır. OYA’ların milk-run rotalarını ve periyotlarını eş zamanlı olarak belirlemek için bir karma matematiksel model önerilmektedir. Matematiksel model aynı zamanda montaj istasyonları için bölünmüş teslimatlara izin vermektedir. Önerilen model GAMS yazılımı kullanılarak kodlanmış ve modelin başarısı rassal olarak türetilen test problemleri üzerinde gösterilmiştir. Önerilen model, türetilen test problemlerinin en iyi çözümünü yaklaşık 1 saniye içinde elde etmiştir. Bu durum, fabrika içi milk-run sistemi için önerilen matematiksel modelin avantajını ve uygulanabilirliğini göstermektedir.
Milk-run is one of the lean logistics implementations defined as a cyclic materials delivering system. In-plant milk-run system, a variant of milk-run, runs for the delivering materials within the plant from warehouse to assembly stations in a cyclic manner. It is implemented using Automated Guided Vehicles (AGV), which provide automated materials handling in plant. In this study, in-plant milk-run system is discussed and the importance of determining milk-run routes and period is emphasized. A mixed integer mathematical model is proposed for the determination of milk-run routes and its period simultaneously for AGVs. Besides, the mathematical model allows split deliveries for assembly stations. The proposed model is coded using GAMS software and the success of this model is shown on randomly generated test problems. The proposed model obtains the optimal solution approximately in 1 second for generated two test problems. This points out the advantage and practicability of the proposed mathematical model for in-plant milk-run system.

7.
İstanbul’da elektrikli araç şarj istasyonlarının konumlandırılması için bir model
A model for determining the locations of electric charge stations in Istanbul
Büşra Gülnihan Daşcıoğlu, Gulfem Tuzkaya, Hüseyin Selçuk Kılıç
doi: 10.5505/pajes.2019.28475  Sayfalar 1056 - 1061
Klasik ulaştırma sistemlerinin çevresel kaygıları göz önünde bulundurulduğunda, elektrikli araçlarla (EA) ilgili çalışmalar önem kazanmış ve son yıllarda sayıca artmıştır. Bu noktada ele alınması gereken sorunlardan biri EA’lar için şarj istasyonlarının uygun yerlerinin belirlenmesidir. Bu çalışmanın temel amacı, İstanbul'daki elektrik şarj istasyonlarına ilişkin en uygun konumları yolların akışını değerlendirmeye alarak bulmaktır. Şarj istasyonlarının konumları, yolların kapsanan akışını maksimize etmeyi amaçlayan akış-yakıt ikmal lokasyon modeline dayanan bir model kullanılarak belirlenmiştir. Matematiksel model farklı “p” değerli için çözülmüş ve en iyi lokasyonlar belirlenmiştir.
The studies about Electric Vehicles (EV) have gained importance and increased in the last years depending on the environmental concerns of the classic transportation systems. One of the problems to consider at this point is locating the proper points of electric charging stations for EVs. The primary objective of this research is to locate the electric charging stations in Istanbul considering the flow of the paths. The locations of electric charging stations are determined by using a mathematical model based on the flow-refuelling location model with the aim of maximizing the captured flow. The mathematical model is run for various values of “p” and the optimum locations are obtained.

8.
Depo Yeri Seçiminde Kullanılan Başarı Faktörleri ve Yöntemler Üzerine Bir Literatür Araştırması
Literature Review on Success Factors and Methods Used in Warehouse Location Selection
Ramazan Eyüp GERGİN, İSKENDER PEKER
doi: 10.5505/pajes.2019.93195  Sayfalar 1062 - 1070
Dünya üzerinde üretim ve tüketim miktarlarının birbirlerinden farklı olması depolama kavramına dinamik bir özellik kazandırmaktadır. Ayrıca etkin bir depolama faaliyeti; sermaye ve işçilik yatırımlarını dikkate alacak, taşıma maliyet ve zamanını minimize edecek doğru depo yerinin seçilmesinden geçmektedir. Bu doğrultuda çalışmanın amacı, depo yeri seçiminde yapılmış olan öncül araştırmaların incelenmesi ve depo yer seçiminde hangi başarı faktörleri ve yöntemlerin tercih edildiğine dair bir bilgi sunmaktır. Bu amaç kapsamında çok sayıda akademik çalışma çeşitli veri tabanları süzülerek incelenmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre depo yer seçiminde en fazla kullanılan yöntemler AHP, ANP ve TOPSIS’in başını çektiği Çok Kriterli Karar Verme yöntemleri, en çok kullanılan başarı faktörü ise Maliyet içerikli faktörler olarak belirlenmiştir.
The fact that the production and consumption amounts are different from each other gives a dynamic feature to the concept of storage. In addition, an effective storage activity hinges upon the selection of the right warehouse location that takes into account capital and labor investments; minimizes the transportation cost and time. The aim of this study is to investigate the preliminary researches in the selection of the warehouse location selection and to present information on which success factors and methods are preferred. Within this scope, many academic studies have been examined by filtering various databases. According to the results of the study, the most used methods in warehouse location selection are multi-criteria decision making methods such as AHP, ANP and TOPSIS; and the most commonly used success factor is determined as the cost-based factors.

9.
Hizmet Lojistiğinde İş Atama ve Rotalama Politikaları Tasarımı
Design of Job Assignment and Routing Policies in Service Logistics
Zehra Duzgit, Ayhan Özgür Toy, Simge Çoban, Zeynep Alibaşoğlu, Özlem Tok Özkeskin, Mert Karakaya, Yücel Bayrak
doi: 10.5505/pajes.2019.84658  Sayfalar 1071 - 1079
Bu çalışmada, ev aletleri endüstrisinde satış sonrası teknik servisin verimliliğini arttırmayı ele almaktayız. Verimlilik ölçütü, müşteri taleplerini karşılamak üzere harcanan toplam süredir. Böylece, amaç satış sonrası teknik hizmetlerinde harcanan toplam çalışma saatinin en küçüklenmesidir. Öncelikle, işlerin tamamlanmasındaki gecikmenin nedenlerini belirtmek üzere sistemi analiz ettik. Analiz bulgularımız neticesinde verimliliği arttırmak üzere iş atama ve iş sıralamaya odaklanmayı seçtik. Teknisyenleri işlere atayan ve her teknisyen için bir günde harcanan toplam zamanı en aza indirgeyecek şekilde rota belirleyen karışık bir tamsayı programlama modeli önerilmiştir. Bu model ile, iş sürelerinin beklenen değeri için problemi çözmekteyiz. Önerdiğimiz çözüm yöntemini gösterecek bir (iki?) sayısal çalışma da sunmaktayız.
In this study, we consider to improve efficiency of an after-sales technical service in home appliances industry. The efficiency measure is the total time spent in a day to serve customer requests. Hence, the objective is to minimize total working hours spent in a day in the after-sales services. We first analyze the system to identify causes of delays in job completion. Upon findings of our analysis we choose to focus on job assignment and job sequencing to improve efficiency. We propose a mixed integer programming model for the assignment of technicians to jobs and sequencing of jobs for each technician to minimize total time spent in a day. Through this model we solve the problem with expected job durations. We present a (two?) numerical study to illustrate the proposed solution procedure.

10.
Erişilebilirlik ve Diğer Özelliklerin Değerlendirilerek Havalimanları Yerlerinin ve Yolcu Taleplerinin Belirlenmesi: Türkiye Örneği
Determining the Locations of Airports and Passenger Demand by Evaluating Accessibility and Special Properties: Case Study of Turkey
GÖRKEM GÜLHAN, Soner haldenbilen, Halim Ceylan
doi: 10.5505/pajes.2019.88123  Sayfalar 1080 - 1086
Havaalanlarının erişilebilirliği ve kullanıcıların havaalanlarının tercihi, havaalanlarının rekabet edebilirliği için önemli kriterlerdir. Yolcular bir rota seçtiklerinde, aslında taşıma zincirinin tamamlanmasını beklemekte ve kapıdan kapıya seyahat etmek istemektedirler. Bu nedenle, yolcuların belli bir seçenek için kararını etkileyen faktörler, hava hizmetlerinin fiyat ve kalitesinin ötesine geçmektedir. Belirli bir hava hizmeti ve belirli bir havaalanı için verilen karar, havaalanının büyük ölçüde erişilebilir olmasına bağlıdır. Havaalanı seçimini etkileyen faktörler sadece iki kategoriye ayılmaktadır. Uçuş ücretlerini, frekansları ve sunulan varış noktalarının sayısını yansıtan kategori "hava tarafı" olarak tanımlanmaktadır. Havaalanına erişilebilirlik kategorisine de, yani erişime, "kara tarafı" denir. Havaalanlarının yerleri genellikle kentin çevresine 50 km gibi makul bir uzunlukta kurulmaktadır. Havaalanlarının erişimi yolcu taleplerini etkileyebilir, bu nedenle bu çalışma, Türk havaalanlarının şehir merkezlerinden 50, 75 ve 100 km yarıçapı uzunluğunu araştırmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı, iç hat uçuşları için yeni bir havaalanı inşaatının gerekli olup olmadığını incelemektir. Sonuçlar, 100 km yarıçap uzunluğunun yeni bir havalimanı inşa edilmesinde bir kriter olarak kullanılması durumunda, toplam nüfusu yaklaşık 2,5 milyon olan sadece 10 kentin havaalanına erişimin dışında olacağını göstermiştir. Sosyo-ekonomik özelliklerin havalimanlarının yer seçimi ile yakından ilgili olduğu görülmektedir. Bu nedenle erişilebilirlik özellikleri şehirlerin diğer özellikleri ile karşılaştırılmış ve olası yeni havalimanı yerleri belirlenmiştir.
The accessibility of airports and the airport preference of users are significant criteria for the competitiveness of airports. When passengers choose a route, they actually expect the completion of the transportation chain and they want to travel to the door from the door. For this reason, the factors that affect the passenger's decision for a significant option go beyond the price and quality of air services. The decision for a specific air service and a particular airport depends on the accessibility of the airport to a considerable extent. Factors affecting the choice of the airport can simply be divided into two categories. The category that reflects the number of air fares, frequencies and served destinations is defined as "air side". The category of airport accessibility, namely access, is also called "land side". The locations of the airports are usually set up around the periphery of the city’s with a reasonable length such as 50 km. The access of the airports may affect the passenger demands, so this study investigate the Turkish airport coverage in length of 50, 75 and 100 km radius from city centers. The main purpose of this study thus investigates whether a new airport construction is needed or not for domestic flights. Results showed that if 100 km radius length is used as a criterion for building new airport, only 10 cities with total population of about 2.5 million people will be outside the airport access. Socio-economical features are highly related with the location choice of airports. Therefore, accessibility properties are compared with the special properties of the cities and possible new airport locations have been determined.

11.
Süt toplama problemi için bütünleşik bir matematiksel model
An integrated mathematical model for the milk collection problem
Olcay Polat, Can Kalayci, Bilge Bilgen, Duygu Topaloğlu
doi: 10.5505/pajes.2019.06791  Sayfalar 1087 - 1096
Kalitelerine göre ayrılmış sütlerin içerikleri mikroorganizma sayısı, kimyasal değerleri birbirinden farklıdır. Farklı kaliteye sahip sütlerin karıştırılması durumunda oluşan sütün kalitesi, karışıma katılan sütler arasındaki en düşük kaliteye sahip olan süt tipinin kalitesine eşit kabul edilmektedir. Bu yüzden faklı kalitedeki sütler toplanırken karıştırılmamalıdır. Süt toplama problemi farklı noktalarda bulunan üreticilerden, kalite tiplerine göre ayrılmış çiğ sütlerin, çok tanka sahip tankerler aracılığı ile toplanması ile ilgilenmektedir. Bu çalışmada; farklı noktalarda bulunan farklı kalitede ki çiğ sütlerin, çok tanka sahip tankerler aracılığı ile belirlenen zaman limiti altında toplanmasını sağlayacak bütünleşik bir matematiksel model oluşturulmuştur. Varsayımsal bir vaka çalışmasının ILOG CPLEX ile çözülmesi ile elde edilen sonuçlar göstermektedir ki önerilen model farklı kalitedeki çiğ süt tiplerinin karıştırılmadan en etkin şekilde toplanmasına izin vermektedir. Böylece daha yüksek kalitede süt ürünleri üretilmesi mümkün olabilecektir.
The number of microorganisms and chemical values of the milks separated according to their quality are different from each other. In case of mixing different quality types of milk, composed milk quality is considered equal to the lowest quality milk type among the types of milk added to the mixture. Therefore, different types of raw milk should not be mixed during collection. The problem of milk collection is related to the collection of raw milk, which is separated according to the quality types, from the producers at different points by multi-tank tankers. In this study, an integrated mathematical model has been developed to collect different quality types of raw milk at different points under the specified time limit by means of tankers having multiple tanks. The results obtained by solving a hypothetical case study with ILOG CPLEX show that proposed model allows to optimally collect different type of raw milks without mixing. Thus, it will be possible to produce higher quality dairy products.

LookUs & Online Makale