E-ISSN: 2587-0351 | ISSN: 1300-2694
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi - Pamukkale Univ Muh Bilim Derg: 5 (3)
Cilt: 5  Sayı: 3 - 1999
1.
Kapak-İçindekiler
Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Sayfalar I - III

2.
DİYET ACIDOPHILUS BIFIDUS YOĞURDU VE DİYET YOĞURDUN KALİTE NİTELİKLERİNİN İNCELENMESİ
DETERMINATION OF QUALITY PROPERTIES OF DIET ACIDOPHILUS BIFIDUS YOGHURT AND DIET YOGHURT
Oğuz GÜRSOY, Semra KAYAARDI
Sayfalar 1109 - 1114
Bu araştırmada, yağ oranı % 1’in altına düşürülmüş sütten; normal yoğurt bakterileri (Streptococcus thermophilus ve Lactobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus) kullanılarak diyet yoğurt ve yoğurt bakterilerinin yanı sıra Lactobacillus acidophilus ve Bifidobakterileri içeren freeze dried DVS bakteri kültürü kullanılarak diyet Asidofilus bifudus yoğurdu üretilmiş, bu ürünlerin kimyasal, mikrobiyolojik ve duyusal özellikleri karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Genel olarak diyet yoğurt ile diyet Asidofilus bifidus yoğurdunun ağızda hissedilen kıvam dışındaki duyusal özellikleriyle, kimyasal ve mikrobiyolojik özellikleri yönünden birbirine benzer ürünler oldukları tespit edilmiştir. Sonuç olarak bu ürünlerin, normal yoğurt ve yoğurt benzeri ürünlere göre yağ oranlarının düşük olması yanında diyet Asidofilus bifidus yoğurdunda kullanılan kültürün dietetik ve terapötik etkisinden dolayı daha sağlıklı olabilecekleri kanısına varılmıştır.
Diet yoghurt and diet Asidophilus bifidus yoghurt were produced from cow milk and fat ratio was decreased below 1 %. In production of diet Asidophilus bifidus yoghurt, freeze dried DVS culture which contains normal yoghurt bacteria (Streptococcus thermophilus ve Lactobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus) and therapeutic lactic acid bacteria (Lactobacillus acidophilus and Bifidobacteria) was used. In production of diet yoghurt, normal yoghurt bacteria were used. Chemical, microbiological and sensory properties of these products were determined and compared. Generally, except the consistency sensed in mouth, chemical, microbiological and sensory properties were approximately same. Finally, these products were healthier than other yoghurt products, because of the amount of low fat and containing therapeutic bacteria.

3.
GIDALARIN DONMA VE ÇÖZÜLME ZAMANLARININ BELİRLENMESİNDE KULLANILAN TAHMİN METOTLARI II. SAYISAL YÖNTEMLER
FREEZING AND THAWING TIME PREDICTION METHODS OF FOODS II: NUMARICAL METHODS
Yahya TÜLEK, Hüsnü Yusuf GÖKALP, Sami Gökhan ÖZKAL
Sayfalar 1115 - 1121
Gıda maddelerinin muhafazası için uygulanan en etkin metotlardan birisi, dondurarak muhafaza etmektir. Dondurma, dondurulmuş ürünün depolanması ve çözülmesi işlemlerinin uygun bir şekilde yapılması durumunda, gıda maddesi orijinal haldeki özelliklerinin hemen hemen tamamını uzun bir süre koruyabilmektedir. Donma ve çözülme zamanlarının bilinmesi, hem dondurulmuş ürünün kalitesi hem de proses verimliliği ve ekonomisi açısından çok önemlidir. Donma ve çözülme zamanlarının hesaplama yöntemi ile belirlenmesi için kullanılacak olan bir metotta; basit çözüm, yüksek doğruluk oranı, az miktarda proses ve fiziksel özellik verilerine ihtiyaç duyması gibi nitelikler aranmaktadır. Ancak, bu özelliklerin tamamının aynı anda tek bir tahmin metodunda bulunması çok zordur. Bu nedenle, çok farklı donma ve çözülme zamanı tahmin metotları geliştirilmiş ve araştırmalar yapılmaktadır.
Freezing is one of the excellent methods for the preservation of foods. If freezing and thawing processes and frozen storage method are carried out correctly, the original characteristics of the foods can remain almost unchanged over an extended periods of time. It is very important to determine the freezing and thawing time period of the foods, as they strongly influence the both quality of food material and process productivity and the economy. For developing a simple and effectively usable mathematical model, less amount of process parameters and physical properties should be enrolled in calculations. But it is a difficult to have all of these in one prediction method. For this reason, various freezing and thawing time prediction methods were proposed in literature and research studies have been going on.

4.
BESLENMEDE YENİ YAKLAŞIMLAR: SOYA SÜTÜ VE ÜRÜNLERİ
NEW APPROACHES IN NUTRITION: SOYMILK AND SOYMILK PRODUCTS
Oğuz GÜRSOY, Ramazan GÖKÇE, Özer KINIK
Sayfalar 1123 - 1130
Protein bakımından oldukça zengin bir ürün olan soya fasulyesinin kullanım alanları hızla artmaktadır. Bu kullanım alanlarından biri de soyanın, soya sütü ve mamulleri şeklinde üretim ve tüketimidir. Uzakdoğu ülkelerinde yıllardan beri tüketilen bu ürünler son yıllarda diğer ülkelerde de tanınmaya başlamış ve sağlığına özen gösteren bilinçli tüketicilerin ilgisini çekmiştir. Ekonomik olduğu kadar diyetetik ve terapatik açıdan da bir takım avantajlara sahip bu ürünler ülkemizde yeteri kadar tanınmamaktadır. Bu derlemede, soya sütü, soya yoğurdu ve soya peynirinin genel özellikleri, terapatik ve diyetetik etkileri ile üretim teknolojileri hakkında genel bilgiler verilmektedir.
Soybean, a protein rich product has an acceleration of increasing uses in different products. One of the usage of soybean is production and consumption as soymilk and soymilk products. These products, consumed in Far East for a long time, are introduced into the other countries in recent years and health conscious people are interested in them. These products, which have economic and as well as dietetic and therapeutic benefits, are not enough known in our country. In this review, general specifications, therapeutic and dietetic effects and production processes of soymilk, soy yogurt and soy cheese were discussed.

5.
DİLEKÇİ (KONYA BATISI) ÇEVRESİNDEKİ NEOJEN ÇÖKELLERİNİN STRATİGRAFİSİ
STRATIGRAPHIC FEATURES OF NEOGENE DEPOSITS OF DİLEKÇİ (WEST OF KONYA ) AREA
A. Müjdat ÖZKAN, Ali Rıza SÖĞÜT
Sayfalar 1131 - 1138
İnceleme alanında temeli Silüriyen-Kretase yaşlı Temel kayaları oluşturmaktadır. Temel kaya fillit, şist, kuvarsit, kireçtaşı, dolomit, spilit, diyorit, gabro, diyabaz ve serpantinitten ibarettir. Bu temel üzerine açısal uyumsuzlukla Üst Miyosen-Alt Pliyosen yaşlı Sille formasyonu, Yalıtepe formasyonu, Ulumuhsine formasyonu, Küçükmuhsine formasyonu, Alt Pliyosen yaşlı Yürükler formasyonu ve Üst Pliyosen-Kuvaterner yaşlı Topraklı formasyonu gelmektedir. Sille formasyonu alüvyal yelpaze ve örgülü akarsu ortamında çökelmiş kırmızı renkli konglomera, kumtaşı ve çamurtaşından oluşmaktadır. Yalıtepe formasyonu ise sığ göl ortamında çökelmiş bej, kahve renkli stromatolitik kireçtaşından oluşmuştur. Ulumuhsine formasyonu sığ ve açık gölde çökelmiş bej, krem renkli kireçtaşı, killi kireçtaşı, killi kireçtaşı-çamurtaşı ardalanması, çamurtaşı, marn, dolomit, çört yumrulu ve bantlı, bol fosilli kireçtaşından ibarettir. Sığ ve açık göl ortamında çökelim gösteren Küçükmuhsine formasyonu tüfitlerden oluşmaktadır. Ulumuhsine formasyonu ve Küçükmuhsine formasyonu ile hem açılı uyumsuz hem de uyumlu dokanaklı gözlenen Yürükler formasyonu alüvyal yelpaze ve örgülü akarsu ortamında çökelmiş konglomera ve kaliş yumrulu çamurtaşından ibrettir. Tüm bu birimleri açılı uyumsuz olarak örten Topraklı formasyonu ise alüvyal yelpaze ve örgülü akarsu ortamında çökelmiş konglomeradan oluşmaktadır. Yöredeki Neojen havzası zaman zaman tektonizma etkisinde kalmış dağlar arası bir havza özelliğindedir.
The basement of the investigated area is Silurian-Cretaceous aged basement rocks. The basement rocks consists of phillite, schist, quartzite, limestone, dolomite, spilite, diorite, gabbro, diabase and serpentinite. This basement is overlined unconformably by Upper Miocene-Lower Pliocene aged Sille formation, Yalıtepe formation, Ulumuhsine formation, Küçükmuhsine formation, Lower Pliocene aged Yürükler formation and Upper Pliocene-Quaternary aged Topraklı formation. Sille formation consists of red conglomerate, sandstone and mudstone, deposited in alluvial fan and braided stream environments. Yalıtepe formation contains cream, brown stromatolitic limestone formed in a shallow lake environment. Ulumuhsine formation is made by cream, limestone, clayey limestone, clayey limestone-mudstone alternation, mudstone, marl, dolomite, nodules and bands of chert-bearing, fossils-bearing limestone deposited in a shallow and open lake environment. Küçükmuhsine formation formed in a shallow and open lake environment consists of tuffite. Yürükler formation overlies conformably and unconformably in local Ulumuhsine and Küçükmuhsine formations, and contains conglomerate, and caliche nodulled mudstone deposited in alluvial fan and braided Stream environments. All these lithologies is overlined unconformably by Upper Pliocene-Quaternary aged Topraklı formation. Topraklı formation consists of conglomerate deposited in alluvial fan and braided stream environments. Neogene basin in the region have characteristics of an intra-mountain basin, time to time controlled by tectonics.

6.
KÖŞKKÖY (HÜYÜK-KONYA) KAPLICASININ JEOLOJİK VE HİDROJEOLOJİK İNCELEMESİ
GEOLOGICAL AND HYDROGEOLOGICAL INVESTIGATION OF KÖŞKKÖY THERMAL SPRING, HÜYÜK-KONYA
Osman ŞEN, A. Müjdat ÖZKAN, A. Rıza SÖĞÜT, Güler GÖÇMEZ
Sayfalar 1139 - 1145
İnceleme alanında Paleozoyik ve Tersiyer yaşlı oluşuklar, yüzeylenmektedir. Pelitikşist, serizitşist, kloritşist, kuvarsşist, kalkşist, kuvarsit ve mermerlerden ibaret Paleozoyik yaşlı birimler temeli oluştururlar. Bu temel üzerine açılı uyumsuzlukla gelen Pliyosen yaşlı gölsel çökeller, çakıltaşı, kumtaşı, silttaşı, kiltaşı ve kumlu kireçtaşlarından ibarettir. Jeotermik gradyanla ısınan su, kırık ve fay hatları boyunca yükselerek yeryüzüne ulaşmış ve Köşk kaplıca kaynağını oluşturmuştur. Termal suyun debisi 20.08.1997'de bilinen hacim yöntemi ile 3,66 l/s (320 m3/gün), 21.09.1997'de ise 3,46 l/s (300 m3/gün) ölçülmüştür. Kaynak ağzında suyun sıcaklığı maksimumlu termometre ile 35 oC ölçülmüştür. Sıcaklık ölçümlerine ve kimyasal analiz sonuçlarına göre kaynağın suyu, Uluslararası Hidrojeologlar Birliği'nin tanımına göre "Ca, Mg, SO4'lı sıcak ve mineralli su" dur. Köşk kaplıcasının mevcut suyunun debisini ve sıcaklığını artırmak amacıyla 7-8 Eylül 1997 tarihlerinde 7 noktada AB/2 = 700 m açılımlı Rezistivite Düşey Elektrik Sondaj (D.E.S.) ölçümü yapılmıştır. Yapılan jeofizik incelemeler ile jeolojik ve hidrojeolojik gözlemlerin ışığında termal suyun sıcaklığının ve debisinin artmasıbeklenmektedir. Jeofizik-rezistivite D.E.S. verilerine göre suyun debisini ve sıcaklığını artırmak için en uygun sondaj yerinin, 2 ve 3 nolu D.E.S. noktaları arasında hem fayı hem de şistler arasındaki yüksek rezistiviteli kalkşist-kuvarsitleri hedefleyecek şekilde seçilmesi gerekmektedir.
In the study area, Paleozoic and Tertiary aged rock units outcrop. Paleozoic aged rock units which form the basement, are peliticschists, sericitschists, chloriteschists, quartzschists, quartzites and marbles. Pliocene aged rock units, which are lacustrine sediments, conglomerates, sandstones, siltstones, claystones and sandy limestones overlie this basement with angle disconformity. The meteoric water, circulated in the region is heated by the effect of geothermic gradient and emerges near the small town of Köşk, forms the Köşk thermal. Recharge of the thermal water is 3,66 l/s in 20.08.1997 and 3,46 l/s in 21.09.1997. Temperature of the water is 35 oC which measured by using max-thermometer in the emerging point of (well) the water. According to do thermal measurements and the results of chemical analyses the water can be defined as "Ca, Mg, SO4 thermal and mineralized water" by the IUGS standarts. AB/2 = 700 m Rezistivite Deep Electric Drilling has been done to increase the recharge and temperature of the Köşk thermal water at seven points in 7-8 Septemper, 1997. In the light of this geophysical investigations and with the support of geological and hydrogeological conditions, it can be expected that the temperature and recharge of the thermal water would be increased. On the basis of geophysic resiztivite data, to increase of water recharge and its temperature it is suggested that the best drilling sites are between 2 and 3 well-points which are located between fault and high-resiztivite chalkschists-quartzite within schists.

7.
GaAs-TABANLI FİBER GLAS VE LAZERLERDE KILAVUZLANMIŞ ELEKTROMANYETİK ALAN MODLARININ ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ
THE PROPERTIES OF GUIDED ELECTROMAGNETIC FIELD MODES ON THE GaAs-BASED FIBER GLASS AND LASERS
Mustafa TEMİZ
Sayfalar 1147 - 1153
Gerek lazerlerde, ve gerekse fiber optik iletişiminde elektromanyetik dalgalar özel tabakalar arasında ve fiber glas içinde hapsedilip kılavuzlanarak taşınırlar. Elektrik ve manyetik dalgaların, sırasıyla, lazerlerde aktif bölgede ve fiber optik’te çekirdek bölgesinde kalması istenir. Bu durum, bu bölgelerin kırılma indislerinin daha büyük yapılmasıyla temin edilir. Bu çalışmada fiber glas ve lazerlerde elektrik ve manyetik dalgaların değişim ve davranış şekilleri ve kırılma indisinin elektromanyetik dalgalar üzerindeki etkileri incelenmektedir.
On the lasers or fiber optic communication electromagnetic waves are transmitted by confining and guiding between special layer’s or fiber glass respectively. It is desired that electric and magnetic waves are in the active region of the lasers and in the core of the fiber glass. It is obtained by making more larger the of refractive index of the regions. On this work, the behavior and varying of the electric and magnetic waves and the effects on the electromagnetic waves in the fiber glass and lasers are investigated.

8.
DOĞAL ZEOLİTLERİN (KLİNOPTİLOLİT) SU YUMUŞATIMINDA KULLANIMI
USE OF NATURAL ZEOLITES (KLINOPTILOLIT) IN WATER SOFTENING PROCESS
Yurdanur SABAH, Eyüp SABAH, Ali BERKTAY
Sayfalar 1155 - 1161
Bu çalıGmada, ülkemizde zengin rezervleri olduğu bilinen, Balıkesir-Bigadiç üst tüf birimi zeolitik tüfleri (klinoptilolit) ile su sertliğinin giderilme potansiyeli araGtırılmıG; su kaynağı olarak, klorlama hariç herhangi bir ön arıtma iGlemi uygulanmayan, sertlik derecesi yüksek, Selçuk Üniversitesi Kampüs kullanım suyu kullanılmıGtır. Bunun için -0.85 + 0.60 mm fraksiyon aralığında zeolit numuneleri NaOH ile rejenere edilerek, iyon değiGtirme kolonundaki zeolitik yataktan sabit akıG hızında geçen suyun zamana bağlı sertlik değiGimi incelenmiGtir. Rejenerasyon Gartları bu Gekilde optimize edildikten sonra zeolitik yatağa beslenen suyun akıG hızının ve kolonda bırakılan su birikintisinin suyun sertliğinin giderilmesine etkisi de araGtırılmıGtır. Sonuç olarak; zeolit yataktan geçen suyun sertliği, en düGük değere, besleme suyu hızı 10 ml/dak tutularak ve 0.75M NaOH ile rejenere edilmiG zeolit kullanılarak düGürülmüG ve bu Gartlarda çalıGılması durumunda, en yüksek iGletme kapasitesine ulaGılacağı tespit edilmiGtir.
In this work, the potential for the elimination of hardness of the water by using zeolitic tuff (klinoptilolit) obtained from the upper layer tuff of Balıkesir-Bigadiç, where the richest deposits are located in our country, has been investigated; as a means of water supply, daily usage water of campus, Selçuk University, was utilized to wich none of the pre-refining process was applied apart from chloring. At first, zeolite samples of -0.85+0.60 mm were regenerated by NaOH and the change in the hardness of water passing through zeolitic bad in ion exchange column at a constant rate was abserved. After optimizing the regeneration conditions in this way, the effect of the velocity of water fed into zeolitic bad and the water left in the column on the elimination of water hardness were also searched. As a result, the lowest value of water hardness was obtained by taking the water feeding rates at 10 ml/sec. and using zeolite regenerated with 0.75 M NaOH. Additionally, it was seen that the highest working capacity will be reached under these circumstances.

9.
DOLGULU BİR EKSTRAKSİYON KOLONUNUN PERFORMANSI
PERFORMANCE OF A PACKED LIQUID-LIQUID EXTRACTION COLUMN
İ. Metin HASDEMİR, Mehmet BİLGİN, Ahmet AYDIN, Umur DRAMUR
Sayfalar 1163 - 1167
Dolgu maddeli bir sıvı-sıvı ekstraksiyon kolonunun performansı üzerine besleme oranlarının (LE/LR) etkisi; 5.86 cm çapında, 132 cm etkin kolon yüksekliğine sahip ve 10 x 10 mm cam Raschig halkaları içeren borosilikat bir cam kolonda incelendi. Bu çalışmada, su - propiyonik asit - trikloretilenden oluşan üçlü bir sistem kullanılarak bu sisteme ait üçgen diyagram verileri, deneysel olarak tayin edildikten sonra ekstraksiyon kolonunda yapılan denemeler sonucunda elde edilen verilerle; toplam kütle transfer katsayıları, toplam kütle transfer birimleri sayıları, toplam kütle transfer birimleri yükseklikleri, teorik kademe sayıları ve bir teorik kademeye eşdeğer yükseklikler hesaplandı.
The influence of feed ratios ((LE/LR) ) on the performance of a packed liquid-liquid extraction column, with a diameter of 5.86 cm and a column height of 132 cm was investigated. The column is made of borosilicate glass and packed with 10 x 10 mm glass Raschig rings. In this study, a ternary system composed of water + propionic acid + trichloroethylene was used. The data used to triangular diagram were obtained experimentally. The overall mass transfer coefficients, the numbers of overall mass transfer units, the heights of mass transfer units, the numbers of theoretical stages and height equivalent to a theoretical stage (H. E. T. S.) values were calculated and compared with each other.

10.
İKİLİ SIVI SİSTEMLERİN DİFÜZYON SABİTLERİNİN BULUNMASI
DIFFUSION COEFFICIENTS OF THE BINARY LIQUID SYSTEMS
Ş. İsmail KIRBAŞLAR, Beşir TATLI, Tayfun EKREN, Umur DRAMUR
Sayfalar 1169 - 1172
İkili sıvı karışımlarının difüzyon katsayılarının (DAB) deneysel olarak hesaplanmasında Stokes difüzyon hücresi kullanıldı. Tekrarlanılabilir sonuçlar alınıncaya kadar deneyler tekrar edildi. Difüzyon üzerine karıştırma hızının etkisi incelendi. Deneylerde karıştırma hızı olarak 60 devir/dakika seçildi. Difüzyon hücresinin 298 K’de kalibrasyonu 0,1 N potasyum klorür çözeltisinin saf su içine difüzlenmesine göre hesaplandı ve hücre sabiti (?) 0,1997 cm -2 olarak bulundu. İkili karışımların difüzyon deneyleri 290 K’de termostatlı su banyosunda gerçekleştirildi. Dimetilftalat-asetik asit, dietilftalat-asetik asit ve benzil alkol-asetik asit sistemlerinin deneysel difüzyon katsayıları sırasıyla 0,927x10 -5cm2/s, 0,613x10-5cm2 /s ve 1,054x10-5cm2/s olarak bulundu. Bunlara ilave olarak Scheibel ve Wilke-Chang metotlarına göre hesaplanan difüzyon katsayıları deneysel değerler ile karşılaştırıldı.
A procedure in which Stokes diffusion cell was used is given for the determination of the Stokes diffusion constant for the binary liquid systems. Experiments were repeated until reproducible results were obtained. The effect of stirring on diffusion was examined and the stirring rate of 60 rpm was used in subsequent experiments.The diaphragm of the cell was calibrated at 298 K by diffusing 0.1 N potassium chloride. The experimental cell constant(?) was found 0.1997 cm-2. The binary experiments were performed in a temperature controller water bath at 290 K. The experimental diffusion coefficients of the dimethylphtalate-acetic acid, diethylphtalate-acetic acid and benzyl alcohol-acetic acid were found 0.927x10-5cm2/s, 0.623x10-5cm2/s and 1.067x10-5cm2/s, respectively. Furthermore, diffusion coefficients were calculated by the Scheibel and Wilke-Chang methods and compared with experimental values.

11.
KENARLARI MASİFLİ VE MASİFSİZ MDF LEVHALARINDA KAVELA ÇAPLARININ ÇEKME DİRENCİNE ETKİLERİ
EFFECTS OF EDGE COVERING ON TENSILE STRENGTH OF MDF
Yalçın ÖRS, Musa ATAR, Ayhan ÖZÇİFÇİ
Sayfalar 1173 - 1177
Bu çalışmada, kenarları 5, 8 ve 12 mm kalınlığında kayın masif malzeme ile masiflenmiş ve masiflenmemiş orta yoğunlukta lif levha (MDF) deney örneklerine 6, 8 ve 10 mm çapındaki kavelalar, 25 mm derinlikte delikler açılarak PVAc tutkalı ile yapıştırılmıştır. Hazırlanan örneklere aynı amaçla yapılmış bir çalışma örnek alınarak çekme deneyi uygulanmış ve kavela çapı ile masif malzeme kalınlığının kavela çekme direncine etkileri araştırılmıştır. Sonuç olarak kavela çekme direnci; en yüksek ? 6 mm kavela ve 8 mm kalınlıkta masifli MDF?de (2.294 N/mm 2 ), en düşük ?10 mm kavela ve masifsiz MDF?de (1.314 N/mm 2 ) gerçekleşmiştir.
Dowels, 6, 8 and 10 mm ? diameters were bonded with PVAc adhesive on Medium Density Fiberboard (MDF). Edges were covered with 5, 8 and 12 mm beech wood materials, drilled 25 mm depth. Tensile strength measurments were made on the samples. The highest tensile strength value was given as 6 mm ? dowel and MDF covered with 8 mm thickness beech wood material (2.294 N/mm2), the lowest value was obtained with 10 mm ? dowel and with unprocessed MDF (1.314 N/mm2).

12.
KONYA (ŞEHİR MERKEZİ) GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ HARİTASI
NOISE POLLUTION OF KONYA METROPOLITAN AREA
Celalettin ÖZDEMİR, Şükrü DURSUN, Yüksel BURDURLU
Sayfalar 1179 - 1185
Günümüzde insan sağlığını olumsuz yönde etkileyen çevre problemlerinden biri de gürültü kirliliğidir. Gürültü kirliliği ile ilgili araştırmalar, konunun gittikçe önem kazanan bir halk sağlığı sorunu olduğunu ortaya koymaktadır. Bu çalışmada, önce çeşitli yaş ve meslek gruplarından 200 kişi üzerinde "Gürültünün Psikolojik Etkileri" adı altında Hamilton Ankesiyete Testi ve bir anket uygulanmıştır. Konya'da 66 noktada gürültü seviyesi ölçümleri yapılarak gürültü seviyesinin birçok noktada sınır değerleri aştığı görülmüş ve bu sonuçlara göre Konya'nın gürültü haritası çıkarılmıştır.
Novadays, one of the environmental pollution which effects the human health is noise pollution. Researches on this subject result in that noise pollution has become important public health problems recently. In this research study, first comprehensive survey (Hamilton Ankesiyete Test) was performed on 200 people who are in different ages and deal with different jobs. Noise Amplitude were measured at 66 test locations in Konya metropolitan area. The results showed that there are several locations which have noise amplitude value higher than reference limiting values. According to the test results noise pollution map of Konya were drawn.

13.
KÖMÜRLERİN VE ARTIKLARIN ADSORPSİYON VE FLOTASYON DAVRANIŞLARINI RADYOAKTİF İŞARETLİ REAKTİFLERLE BELİRLEMEK İÇİN ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ
MEßVERFAHREN ZUR BESTIMMUNG DES ADSORPTIONS UND FLOTATIONSVERHALTENS VON KOHLEN UND BERGEN DURCH RADIOAKTIF MARKIERTE REAGENZIEN
Eyüp SABAH
Sayfalar 1187 - 1193
Bu çalışmanın amacı; kömür flotasyonunda kullanılan reaktiflerin içerdiği alifatik hidrokarbonların flotasyon ürünlerince adsorplanmasının 14C-iletken isotoplar yoluyla tespiti için gerekli olan ölçüm yöntemlerini belirlemektir. Güvenilir yöntemler geliştirmek amacıyla deneyler, düşük seviye-?-katı numune ölçme cihazı ve ekstraksiyon yöntemi olarak adlandırılan sıvı-sintilasyon sayıcısında gerçekleştirilmiştir. Adı geçen cihazlarda ölçülen aktivasyon değerleri ile gerçek aktivasyon değerleri arasında bir fark oluşmaktadır. Ancak düşük seviye ?-katı numune ölçme cihazı ile yapılan ölçümlerde, numunelerin ve ortamın rutubeti radyoaktif ölçümleri olumsuz etkilediğinden, artığın aktivite ölçümlerinde rutubet artışına bağlı olarak radyoaktivitede beklenmedik bir yükseliş gözlendiğinden, dedektör odasını numune hücresinden ayıran altın folye ile 14C ile yüklü taneciklerin istenmeyen temasının hatalı ölçüm sonuçlarına sebebiyet vermesi vs. gibi nedenlerden dolayı istenilen başarıya ulaşılamamıştır. Ekstraksiyon yöntemi olarak adlandırılan sıvı-sintilasyon sayıcısında gerçekleştirilen ölçümlerde olumlu netice alınmış ve kömür flotasyonunda kullanılan reaktiflerin adsorplanan miktarlarını belirlemede gerekli olan kalibrasyon eğrisi, kömür için %4.02, artık için ise %2.99’luk bir standart sapmayla çıkarılmıştır.
Das Ziel dieser Arbeit war es, die Methoden zur Messung des Adsorptionsgraded der in den verwendeten Flotationsreagenzien enthaltenen aliphatischen Kohlenwasserstoffen an Flotationsprodukten mit Hilfe von 14Cmarkierten Leitisotopen zu bestimmen. Um die zuverlässigen Verfahren zu entwickeln, sind die Versuche am Low-Level-?-Feststoffprobenmeßplatz und Flüssigkeits-Szintillationsmeßplatz, das als Extraktionsverfahren bezeichnet wird, durchgeführt worden. Zwischen der von der Meßapparatur ermittelten Aktivität und tatsächlich vorhandenen besteht eine Differenz.

14.
OKALİPTUS (EUCALYPTUS COMALDULENSIS DEHN.) ODUNUNUN YANMA ÖZELLİKLERİ
COMBUSTION PROPERTIES OF EUCALYPTUS WOOD
Yalçın ÖRS, Musa ATAR, Hüseyin PEKER
Sayfalar 1195 - 1201
Bu çalışmada, okaliptus odununun iç ve dış ortamlarda korunması amacıyla (biotik ve abiotik faktörler) kullanılan çeşitli emprenye maddelerinin yanma özelliklerine etkileri araştırılmıştır. Bu maksatla, okaliptus (Eucalyptus comaldulensis Dehn.) odunundan hazırlanan deney örnekleri, ASTM-D 1413-76 esaslarına göre emprenye edilmiştir. Emprenye maddesi olarak; tanalith-CBC, boraks, borik asit, vacsol-WR, immersol-WR, polietilenglikol-400 ve amonyum sülfat kullanılmıştır. Sonuç olarak, ülkemizde yetişen okaliptus türünün vakumlu emprenyesinde tuzların retensiyonu (tutunma) düşük çıkmış, tuz + borlu bileşikler odunun yanma direncini arttırmış, su itici maddelerin yanmayı artırıcı etkilerini ise azaltmıştır.
In this study, the combustion properties of some impregnation materials (abiotic and biotic factors) used for eucalyptus wood in interior or exterior environments were investigated. The experimental samples were prepared from Eucalyptus wood based on ASTM-D-1413-76 Tanalith-CBC, boric acid, borax, vacsol-WR, immersol-WR, polyethylen glycole-400 and ammonium sulphate were used as an impregnation material. The results indicated that, vacuum treatment on Eucalyptus gave the lowest retention value of salts. Compounds containing boron+salt increased fire resistance however water repellents decreased the wood flammability.

LookUs & Online Makale