E-ISSN: 2587-0351 | ISSN: 1300-2694
Pamukkale University Journal of Engineering Sciences - Pamukkale Univ Muh Bilim Derg: 8 (3)
Volume: 8  Issue: 3 - 2002
1.Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Pages I - III

2.AN INVESTIGATION OF STATIC AND DYNAMIC CHARACTERISTIC OF AN ELECTROMECHANICAL DEVICE
Gürsel ŞEFKAT
Pages 273 - 282
Elektronik elemanların ve bundan dolayı sürücü devrelerin hızlı gelişimi ve yaygınlaşması sonucunda elektromekanik aygıtların kullanımı hızla artmıştır. Bir çok uygulamada klasik cihazlara alternatif olmuşlardır. Bu çalışmada bir elektromekanik cihaz tasarlandı ve benzetim sonuçları elde edildi. İlk aşamada elektromekanik aygıt tipi seçildi ve tasarım işlemi adım adım açıklandı. Daha sonra, çalışma şartları dikkate alınarak elektromekanik aygıtın MATLAB ve SIMULINK paket programları kullanılarak statik ve dinamik analizi yapıldı. Gerçek çalışma koşulları altında, sistem başarımını gösteren benzetim sonuçları, uygulanan farklıgerilim değerlerine karşılık akım, kuvvet ve yerdeğiştirme eğrileri olarak sunuldu.
The use of electromechanical devices increased rapidly as a result of rapid development in electronic components and therefore in driver circuits and because of widespread use of them. They became alternative to classical devices for many application. In this study, an lectromechanical device was designed and simulation results were obtained. Firstly, the type of electromechanical device was chosen and design procedure was explained step by step. Then, static and dynamic analysis of the device were carried out using MATLAB and SIMULINK software considering working conditions. Simulation results showing the system performance under real working conditions were presented as current, force and displacement curves for different voltage values.

3.INCLUSION OF A CYLINDER INTO AN AXIALLY LOADED INFINITE PLATE WITH A HOLE
Yaşar Pala, Emin Güllü
Pages 283 - 292
Bu çalışmada delikli sonsuz plaklarda girinti problemi ele alınmaktadır. İlk olarak, sınırı yüklemesiz sonsuz plakta ri yarıçaplı delik içerisine d yarıçaplı silindirin çakılması incelenmektedir. Silindirin burulma momenti taşıdığı halde buna ilave edilmektedir. İkinci olarak girinti problemi eksenel yükleme altındaki sonsuz dikdörtgensel plak için çözülmektedir. Bu haldeki ara yüzey basıncını bulmak maksadıyla iki ayrı yaklaşım önerilmektedir. Birinci metot da basıncın ? açısından bağımsız olduğu kabul edilirken ikinci metot da basıncın ? ya bağlı olacağı hali de göz önüne alınmaktadır. Sonuçlar girinti problemi halinde gerilmenin sıkılık oranına bağlı olarak önemli ölçüde değiştiğini göstermektedir.
In this paper, inclusion problem in infinite plates is considered. Firstly, inclusion of a cylin-der of radius d into a plate including a hole of radius ri is studied. The case where the cylinder carries twisting moment is also added to the analysis. Secondly, inclusion problem is solved for an axially loaded rectangular infinite plate having a hole of radius ri. In order to find the interface pressure in this case, two methods are proposed. In the first method, the interface pressure is assumed not to depend on the angle ? while it is assumed in the second method that the pressure also depend upon the angle?. The results reveal that stresses can excessively change in the case of inclusion problem, depending upon the value of interface ?/ri.

4.A SYSTEMATIC APPROACH SUPPORTED BY ARTIFICIAL INTELLIGENCE TECHNIQUES TO SPECIFICATION STAGE IN CONCEPTUAL DESIGN OF MECHANICAL SYSTEMS
İhsan TOKTAŞ, Nizami AKTÜRK
Pages 293 - 303
Kavramsal tasarım, bir veya daha fazla kavram modellerin ihtiyaçlar ve fonksiyonların tarifinden, sonuçta tasarlanan bir nesnenin (sistemin) performans ve gerçek davranışının tahminine kadar bir geliştirme işlemidir. Bu çalışmada, kavramsal tasarımda şartname aşaması için bir metodoloji sunuldu. Şartname aşaması, ihtiyaçları ve tasarlanan nesnenin fonksiyonlara dönüşümünü sağlar. Kavramın en üst aşamasında vuku bulur ve fonksiyonlar tasarlanan nesnenin ileri sentezlenmiş tasarım parçalarına dönüştürülmesi için sentez işleminde yeterli bilgi sağlamalıdır. Metodoloji tasarımcıyla aktif bir ilişki içinde problem çözümü için izin verir. Önerilen metodolojinin önemli bir parçası, tasarım probleminin genel mantık ve yapısı, ihtiyaç ve fonksiyonel ağaçta temsil edilir. Sunulan metodoloji, bir örnekle gösterilmektedir.
Conceptual design is a process progressing from a description of needs and functions to one or more abstract models, and finally to the prediction of the actual behavior and performance of the object being designed. In this paper, a methodology for the specification stage in conceptual design is presented. The specification stage provides requirements and transforms them into functions of the designed object. It occurs at the highest level of abstraction and it must provide enough information for the synthesis process where functions are transformed into design components that are further synthesized into the designed object. Methodology allows for problem solving in an active interaction with the designer. An important part of the proposed methodology is the requiremental and functional tree representing the overall logic and structure at the design problem. The methodology presented is illustrated with an example.

5.A SURVEY ON RECONSTRUCTION 3D MODELS FROM ORTHOGRAPHIC VIEWS
Adem ÇİÇEK, Mahmut GÜLESİN
Pages 306 - 314
Sınırsız sayıda parça biçimi olduğundan 2 Boyutlu çizimlerden 3 Boyutlu model elde etmek oldukça zordur. Yıllardır bu alanda birçok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalar neticesinde çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Bu makale, 2 Boyutlu çizimlerden 3 Boyutlu model elde etme konusunda 1973 ile 2001 yılları arasında yayımlanan 26 makale taranarak hazırlanmıştır. Bu makalelerdeki algoritmalar yapılandırma yöntemlerine göre sınıflandırılmıştır.
Reconstructing 3D models from 2D orthographic views is quite difficult because of being unlimited shape of the parts. A lot of research has been conducted in this field for years. Various methods have been developed as a consequence of research works. This paper was prepared by scanning twenty six papers published between 1973 to 2001 on reconstruction 3D models from 2D orthographic views. The algorithms were classified according to reconstruction methods.

6.AN APPROACH THAT AUTOMATICALLY DETERMINES PART CONTACT RELATIONS IN COMPUTER AIDED ASSEMBLY MODELING
Cem SİNANOĞLU
Pages 315 - 327
Bu çalışmada, montaj sırası planlama sistemlerinde karşılaşılan temel problemlerden birisi olan montaj sisteminin modellenmesine yönelik bir yaklaşım anlatılmaktadır. Bu yaklaşımda, montaj sisteminin tel-çerçeve modelinden faydalanılmaktadır. Ayrıca, her bir parça farklı bir renkte çizilmektedir. Montaj resmi ve çeşitli görünüşleri üç farklı eksen boyunca (-x, -y, -z) taranmaktadır. Tarama işlemi geliştirilen yazılım tarafından otomatik yapılmaktadır. Tarama ile elde edilen ve farklı montaj parçalarını temsil eden renk kodları geliştirilen program tarafından değerlendirilmekte ve kartezyen koordinat sisteminin altı ekseni boyunca montaj parçaları arası temas ilişkilerini temsil eden temas matrisleri oluşturulmaktadır. Bu matrisler, sıra planlama sistemlerinde bir montaj modelinin tam temsili için yeterlidir. Geliştirilen bu yaklaşım çeşitli montaj sistemlerine uygulanmıştır. Bu montaj sistemleri; pense, menteşe ve flanşlı kavrama montaj sistemleridir. Yaklaşımın temel avantajlarından birisi; tel-çerçeve modellerin çeşitli katı modelleme paket programları tarafından kolaylıkla oluşturulabilmesi ve çok sayıda parça içeren montaj sistemlerine de uygulanabilmesidir.
This study describes an approach for modeling of an assembly system which is, one of the main problems encountered during assembly. In this approach the wire-frame modeling of the assembly system is used. In addition, each part is drawn in a different color. Assembly drawing and its various approaches are scanned along three different (-x, -y, -z) axis. Scanning is done automatically the software developed. The color codes obtained by scanning and representing different assembly parts are assessed by the software along the six axes of Cartesian coordinate. Then contact matrices are formed to represent the relations among the assembly parts. These matrices are complete enough to represent an assembly modeling. This approach was applied for various assembly systems. These assembly systems are as follows; pincer, hinge and clutch systems. One of the basic advantages of this approach is that the wire-frame modeling of the assembly system can be formed through various CAD programs; and it can be applied to assembly systems contain many parts.

7.FRACTAL DIMENSIONING OF SAND GRAINS USING IMAGE ANALYSIS SYSTEM
Suat AKBULUT
Pages 329 - 334
Mühendisler ve yer bilimciler, hidrolik iletkenlik, zemin yapısı, boşluk dağılımı veya bunların zemin dayanımına etkisini, zemin ve kaya tanelerinin pürüzlülüğünü araştırmak için, fraktal teori kavramını başarılı bir şekilde kullanmaktadırlar. Düzensiz ve pürüzlü parçaçıkları tanımlamak için fraktalların kullanımına; toz mekaniği, kaya ve zemin mekaniği, sedimentoloji ve çevre-geotekniği alanında çalışan araştırmacılar tarafından dikkat çekilmektedir. Fractal boyutlandırma zemin ve çakıl gruplarının ölçeksiz boyutlandırılması için uygun bulunmaktadır. Pek çok açıdan zemin fraktal bir ortamdır ve boşluk yapısına sahip zemin taneleri için fraktal modeller geliştirilmiştir. Fraktal yaklaşım uygulamaları zeminlerin tane çapı dağılımı, zemin boşluklarının alanı ve dağılımı gibi fiziksel özelliklerin tanımlanmasını kapsamaktadır. Taneli zeminlerin pürüzlülüğü zeminlerin kütlesel davranışına etki eden önemli bir özelliktir. Bu çalışmada, görüntü analiz sistemi kullanılarak kum tanelerinin fraktal boyutu alan-çevre metodu ile belirlenmiştir. Farklı şekillerdeki kum tanelerinin fraktal boyutu belirlenmiş ve pürüzlülüğünün fraktal boyuta etkisi araştırılmıştır.
Engineers and earth scientists have successfully used the concept of fractal theory to better analyze the roughness of soil and/or rock particles, and how it affects the permeability, structure and distribution of pores in sedimentary rocks and their influence on strength. Use of fractals as a way to describe irregular or rough objects has been highlighted in articles by researchers working in fields such as powder mechanics, rock and soil mechanics, sedimentary petrography and geoenvironmental applications. Fractal scaling has been found appropriate to express such scale independence for collection of soil particles and aggregates. In many aspects, soil is a fractal medium and fractal models are available for the fragmentation of aggregates with fractal pore space, and with fractal surface. Applications of fractal concepts encompass description of soil physical properties such as pore-size distribution, pore surface area, and grain-size distribution. The roughness of particulate soils is an important characteristic that affects the mass behavior of the soil. The area-perimeter technique was used to predict the fractal dimension using image analysis system. This paper presents the effects of the roughness and sorting of the sand patterns with different shapes on fractal dimension. Results confirmed the significance of the roughness effect on fractal dimension.

RESEARCH ARTICLE
8.Importance in dairy technology of bacteriocins produced by dairy starter cultures
Bedia Şimşek, Osman Sağdıç, Aynur Gül Karahan
Pages 335 - 341
Bakteriosinler, LAB (Laktik asit bakterileri) ve PAB (Propiyonik asit bakterileri) tarafından üretilen lantibiyotikleri (I. Sınıf, Ör: nisin); küçük, ısıya dayanıklı peptitleri (II. Sınıf, Ör: pediosin PA-I) ve büyük, ısıya dayanıklı proteinleri (III. Sınıf, Ör: Helvetisin J) kapsayan peptit inhibitörlerin heterojenik bir grubudur. İlk iki gruba ait birçok bakteriosin, gıdalarda istenmeyen mikroorganizmaların gelişimini engellemek için başarıyla kullanılmaktadır. Fakat sadece nisin endüstriyel olarak üretilmekte ve bir gıda koruyucusu olarak kullanılmaktadır. LAB ve PAB süt ve ürünlerinde kolayca gelişebilen mikroorganizmalardır. Bu bakterilerin süt ürünlerinde gelişimi sırasında üretilen bakteriosin gibi bazı metabolitler sayesinde bozulma etmeni ve patojen bazı bakterilerin gelişiminin engellenmesi mümkün olmaktadır. Bu derleme süt kaynaklı bakteriosinlerin tanımlanması, onların sütteki uygulamaları, süt ürünlerinde ya raf ömrünü uzatmaları yada süt patojenlerini yok etmek için kullanılmaları ile ilgilidir.
Bacteriocins produced by Lactic acid bacteria (LAB) and propionic acid bacteria (PAB) are heterogeneous group of peptide inhibitors which include lantibiotics (class I, e. g. nisin), small heat-stable peptides (class II, e. g. pediocin PA-1) and large heat-labile proteins (class III, e. g. helveticin J). Many bacteriocins belonging to the first two groups can be successfully used to inhibit undesirable microorganisms in foods, but only nisin is produced industrially and is used as a food preservative. LAB and PAB develops easily in milk and milk products. LAB and PAB growth in dairy products can cause microbial interference to spoilage and pathogenic bacteria through several metabolits, specially bacteriocins. The review deals with the description of milk-borne bacteriocins and their application in milk and milk products either to extend the shelf life or to inhibit milk pathogens.

9.Thiamine and riboflavin contents of various flour types produced in different region of Turkey
Raci Ekinci, S. Sezgin Ünal
Pages 343 - 348
Çalışmada, Türkiye’nin 7 ayrı bölgesine ait 19 farklı ilde un üretimi yapan 30 fabrikadan sağlanan (30 adet Tip 550, 30 adet Tip 650 ve 26 adet Tip 850) un örnekleri vitaminlerde tiamin ve riboflavin miktarı açısından incelenmiştir. Un tipleri açısından ortalama tiamin ve riboflavin değerleri arasında önemli farklılıklar olduğu, ancak farklı fabrikalara ait unların tiamin ve riboflavin miktarı arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır (P<0.05). Bölgeler bazında her üç un tipi açısından en yüksek tiamin ve riboflavin içeriğine sahip unun Doğu Karadeniz bölgesinde kurulu bulunan fabrikalara ait olduğu saptanmıştır. Un tipine bağlı olarak randıman ve kül miktarı artışına paralel olarak, tiamin ve riboflavin miktarı da yükselmiştir.
In this study, thiamine and riboflavin values of 86 wheat flour samples (30 Type 550, 30 Type 650 and 26 Type 850) from 30 different factories in 19 different city of 7 different region of Turkey were examined. Significant differences in average thiamine and riboflavin values were observed among 86 flour samples in term of flour types. Variations among flour samples from different factories in thiamine and riboflavin values were not found at significant level statistically (P < 0.05). The highest thiamine and riboflavin values were found in the flour samples belong to the region of East Black Sea but not at statistically significant levels. The differences were significant for the flour type at statistically level. The vitamin contents increased together with flour extraction rate and ash content.

10.A hydrogeological investigation of the Yeşilyurt (Isparta-Sütçüler) plain
Suat Taşdelen, Sibel Özgül
Pages 349 - 356
İnceleme alanı Isparta-Sütçüler ilçesinin yaklaşık 10 km kuzeybatında yer alır ve 60 km2’lik bir alanı kapsar. İnceleme alanında ilk olarak Yeşilyurt Ovası yüzey drenaj alanının ayrıntılı jeoloji ve hidrojeoloji incelemesi yapılmıştır. Hidrojeoloji çalışmalarının amacı doğrultusunda, uzun süreli gözlem ve analizler yapılmıştır. İnceleme alanı ve yakın çevresinin eş yağış haritası hazırlanmıştır. Ovada bulunan sığ kuyular ve sondaj kuyuları yardımıyla değişik dönemlere ait yeraltı su tablası haritası çizilerek yeraltı suyu akım yönü belirlenmiştir. Su kimyası çalışmalarında, sondaj kuyularından alınan su örneklerinin analizlerinden içme, sulama ve endüstride kullanım özellikleri belirlenmiştir. Bu amaçla suların anyon ve katyon dağılımları iyonlaşma güçleri, iyon etkinlikleri, kalsit-dolomit-sülfat doyma endeksleri ve karbondioksit gazı kısmi basınçları hesaplanarak sonuçlar irdelenmiştir. Ayrıca Wilcox, ABD tuzluluk laboratuvarı, Piper ve Schoeller diyagramları ile kimyasal olarak ve kullanım amaçlarına göre sınıflamaları yapılarak köken benzerlikleri araştırılmıştır. Çalışma süresince elde edilen verilerin ışığı altında Yeşilyurt ovasının yeraltı suyu beslenimi hesaplanarak, emniyetli çekim hesaplanmaya çalışılmıştır.
Investigation area is almost 10 km in the north-west of Sütçüler country of Isparta and covers 60 km2 area. Firstly, detailed geological and hydrological investigation of Yeşilyurt Plain surface drainage area has been performed. Long term monitoring and analyses have been done for direction of hydrological investigation. An isohiyetal map was prepared for the investigation area. Water table maps were drawn by means of deep and shallow boreholes in the plain and flow direction was determined (October 2000). Water which was collected at boreholes was chemically analyzed to determine the characteristic of water for domestic use, irrigation and industrial purposes. In order to achieve this, the anion and cation concentrations, ionization abilities ionic activity, calcite dolomite sulphate saturation indexes and the partial pressures of dissolved CO2 were calculated and the results were interpreted. In addition, water has been classified according to chemical contend and use purpose by means of Wilcox, USA Salinity Laboratory, Piper and Schoeller diagrams and similarities in the origins of waters were investigated. During the study, a groundwater budget of Yeşilyurt Plain was prepared in the light of obtained data and optimum output of groundwater has been calculated.

11.Petrographic characteristic of the sandstones of the upper paleocene-middle eocene aged in the Yildizli-Aydinkent (Ereğli-Konya) area
A. Müjdat Özkan
Pages 357 - 364
İnceleme alanında yer alan Üst Paleosen - Orta Eosen yaşlı Halkapınar formasyonu, sığ ve derin denizel ortamda oluşmuştur. Formasyonun litolojilerini orta-kalın tabakalanmalı konglomera, ince - kalın tabakalanmalı kumtaşı, ince - çok kalın tabakalanmalı şeyl, ince-orta tabakalanmalı, çört yumru ve bantlı marnlar oluşturmaktadır. Ayrıca, bazalt ara düzeyleri kapsayan kumtaşlarının üst seviyelerinde ofiyolitik melanja ait olistolitler yer almaktadır. Sarımsı gri, yeşilimsi gri, bej, gri renkli kumtaşlarında sedimanter yapı olarak alt seviyelerde ripılmarklı düzeyler, üst seviyelerde ise, dereceli tabakalanma, laminalanma, konvolüt laminasyon, akıntı kırışığı ve alet izleri gözlenmektedir. Bileşenlerini kuvars, plajioklas, sanidin, ortoklas, sedimanter, ve metamorfik kayaç parçaları, biyotit, muskovit, opak mineral ve glokonit oluşturmaktadır. Mineralojik ve dokusal açıdan olgunlaşmamış olan kumtaşlarının bağlayıcısını çoğunlukla kalsit çimento ve kil matriks ile az olarak da demiroksit çimento ve glokonitik matriks oluşturmaktadır. İncelenen kumtaşları litik kumtaşı, litik vake, feldispatik litarenit ve litarenit bileşimindedir.
In the study area, Upper Paleocene - Middle Eocene aged Halkapınar formation, was formed in a shallow and deep marine environment. The lithologies of this formation are medium - thick bedded conglomerate, thin - thick bedded sandstone, thin - very thick bedded shale, thin - medium bedded marl with chert nodules and bands. In addition olistolithes of ophiolitic melange are found at the top of the sandstones, which includes basalt interbands. Yellowish gray, greenish gray, beige, gray colored sandstones include some sedimentary structures, namely ripple - marks, graded bedding, laminate, convolute lamination, current ripple, tool marks. Constituents of the sandstones are quartz, plagioclase, sanidine, orthoclase, fragments of sedimentary and methamorphic rocks, biotite, muscovite, opaque mineral and glauconite. The sandstones, which are not matured in terms of mineralogy and texture, are mainly cemented by calcite, clay matrix and minor iron oxide and glauconite matrix. The sandstones are named lithic arenite, lithic graywacke, feldspathic litharenite and litharenite.

12.Investigation of the stability of blocks around underground openings by using the boundary element method
Murat Ünal
Pages 365 - 372
Bu çalışmada, yeraltı ve yerüstü kazılarında karşılaşılan kaya mekaniği problemlerinin modellenmesi ve çözümüne yönelik, sınır elemanları yöntemi kullanılarak iki boyutlu bir yazılım geliştirilmiştir. Bu yazılım kullanılarak yeraltı açıklıkları tavanında oluşan kama tipi blokların duraylılığı ayrıntılı olarak incelenmiştir. Geliştirilen sınır elemanları yazılımı ile simetrik blokların farklı eklem katılıklarındaki davranışları çalışılmış, elde edilen sonuçlar, yüzey çekme gerilmesi, süreksizlikler boyunca makaslama gerilmesi, bloktaki yer değiştirme ve birim şekil değiştirme göz önüne alınarak birbiriyle ve analitik çözümle karşılaştırılmış ve tartışılmıştır.
In this study, a two-dimensional software was developed by using the boundary element method, in order to model and solve the rock mechanics problems encountered in surface and underground excavations. Stability of rock wedges formed at the roof of underground excavations were investigated in detail by using this software. The behaviour of the symmetric wedge on different joint stiffnesses was studied using a modified boundary element software. Then the results obtained were discussed and compared with the analytical solution, considering the surface tractions, shear stresses (developed along the discontinuity), wedge displacements and strains (along the wedge height).

13.STATISTICAL INVESTIGATION OF ADSORPTION OF TWO REACTIVE TEXTILE DYES BY VARIOUS ADSORBENTS
Ümmühan DANIŞ, Ahmet GÜRSES
Pages 373 - 380
Renkli ve karmaşık kimyasal bileşikleri içeren boyar maddeleri kullanan tekstil endüstrisi hem temel bir su kullanıcısı hem de kirleticisidir. Atık sudan bu bileşiklerin uzaklaştırılması tekstil endüstrisindeki en önemli problemlerden biridir. Bu çalışmada, sulu çözeltiden aktif karbon, Bensan kili, Aşkale ve Balkaya linyitleri üzerine 2 reaktif boyanın (Red Px ve Yellow P) adsorpsiyonu istatistiksel olarak araştırıldı. Parametreler olarak adsorpsiyon zamanı, boya konsantrasyonu, katı/sıvı oranı ve karışım hızı seçildi. Adsorbentler tarafından adsorplanan boyanın miktarı üzerine bu parametrelerin etkileri belirlendi. Elde edilen sonuçlar SPSS Sortware versiyonu (9.1) ve Stepwise metodu kullanılarak istatistiksel olarak değerlendirildi. Deneysel gözlemler ve istatistiksel değerlendirmeler adsorpsiyon üzerine etkili parametrelerin katı/sıvı oranı ve denge boya konsantrasyonu olduğunu gösterdi. Hem linyitlerin hem de kilin adsorpsiyon davranışlarının birbirine benzer olduğu fakat aktif karbonun farklı adsorpsiyon davranışı gösterdiği bulundu. Sonunda, etkili parametreler ve adsorplanan boyanın miktarı arasında ilişkiyi gösteren ampirik denklem geliştirildi.
Textile industry, in which uses the dyestuffs containing coloured and complex chemical compounds, is both water consumer and water pollutant. The removal of these compounds from the wastewaters is one of the most important problems in the textile industry. In this study, the adsorption of two reactive dyes (Red Px and Yellow P) onto Aşkale and Balkaya lignites, Bensan clay and powdered active carbon (PAC) from aqueous solution was statistically investigated. The adsorption time, dye concentration, solid/liquid ratio and mixing rate were chosen as parameters. The effects of these parameters on the amount of dye adsorbed by the adsorbents were determined. The results obtained have been statistically evaluated by using the stepwise method and SPSS Sortware version (9.1). The experimental observations and statistical evaluations shown that the effective parameters on the adsorption are equilibrium dye concentration and solid/liquid ratio. It was found that the adsorptive behaviours of both lignites and clay are similar to each other, but powdered active carbon displays different adsorptive behaviour. Finally, the empirical equations showing the relation between amount of dye adsorbed and the effective parameters were developed.

14.ADSORPTION OF NITRITE FROM AQUEOUS SOLUTION USING SAWDUST
Filiz Nuran ACAR, Emine MALKOÇ
Pages 381 - 385
Bu çalışmada kesikli sistemde ağaç hızar tozları kullanılarak nitrit iyonlarının adsorpsiyonu çalışılmıştır. Kullanılan adsorplayıcılar kayın, çam, kavak ve ceviz hızar tozu materyalleridir. Maksimum adsorpsiyon verimi kayın hızar tozu ile gerçekleşmiştir. Çalışmalarda adsorplayıcıların etkisi ve kayın hızar tozu için çözeltinin başlangıç pH’larının etkisi birinci dereceden geri dönüşümlü reaksiyon kinetiği kullanılarak analiz edilmiştir. Farklı deneysel şartlar için, bu kinetik model ile reaksiyon hız sabitleri ve denge sabitleri tesbit edilmiştir.
The adsorption of nitrites ions onto sawdust materials have been studied using a batch system. In this study, using adsorbents are beech, pine, poplar and walnut sawdust materials. The maximum adsorption percentage was occured by beech sawdust. In the studies, the effects of adsorbents and the solution of initial pH for beech sawdust were analysed using the first order reversible reaction kinetic model. For the different experimental conditions, the reaction rate constants and equilibrium constant have been determined with this kinetic model.

15.Cr(III) REMOVAL FROM AQUEOUS SOLUTIONS BY ADSORPTION
Mehmet MAHRAMANLIOĞLU, İrfan KIZILCIKLI, Kubilay GÜÇLÜ
Pages 387 - 393
Linyit kömüründen elde edilen adsorbent üzerine Cr (III) adsorpsiyonu zamanın, adsorbent miktarının, pH’nın ve sıcaklığın fonksiyonu olarak çalışıldı. Cr (III) adsorpsiyon verileri Freundlich, Langmuir ve Lagergren eşitliklerine uydu. ?H0, ?S0 ve ?G0 değerleri hesaplandı. Sonuçlar adsorpsiyonun endotermik olduğunu gösterdi. Negatif serbest enerji değerleri Cr (III) adsorpsiyonunun kendiliğinden olduğunu ve yüksek sıcaklıklarda daha uygun olduğunu gösterdi. Cr (III) adsorpsiyonu, çeşitli katyonların varlığında 20 °C’de çalışıldı. Sonuçlar katyonların ionik potensiyelleri ilişkilendirildi.
The adsorption of Cr (III) on the adsorbent produced from lignite coal was studied as a function of time, amount of adsorbent, pH and temperature. Cr (III) adsorption data obeyed Freundlich, Langmuir and Lagergren equations. The values of ?H0, ?S0 and ?G0 were calculated. The results showed that adsorption is endothermic. The negative free energy values indicate that the process of Cr (III) adsorption is spontaneous and favoured at high temperatures. The adsorption of Cr (III) in the presence of different cations was also studied at 200 C. The results were correlated with the ionic potential of cations.

16.INVESTIGATION OF THERMAL AND NON-THERMAL INTERACTIONS OF MICROWAVES WITH MATERIALS AND MICROWAVE CHEMISTRY
Soner KUŞLU, Mahmut BAYRAMOĞLU
Pages 395 - 405
Mikrodalga radyasyonun diğer termal ısıtmaya alternatif olarak endüstride kullanımı, proses zamanını önemli ölçüde düşürdüğü için, son zamanlarda önem kazanmıştır. Mikrodalgaların çok geniş uygulama alanları olmasına rağmen, materyallerle olan etkileşim mekanizması henüz çözülmüş değildir. Bugün mikrodalga radyasyonun diğer termal ısıtmaya alternatif olmasındaki tartışmalar, iyi bilinen “dielektrik ısıtma” üzerine değil, mikrodalganın spesifik etkisi üzerinedir. Bu makalede mikrodalga ve termal yöntemler için aynı sıcaklıklarda aynı kinetiği gösteren çeşitli reaksiyonlar göz önüne alınarak, materyalin dielektrik ısınması hakkında bilgi verilmiştir. Benzer reaksiyon koşullarında ve sıcaklıklarında, mikrodalga radyasyon altında reaksiyon oranının net bir şekilde artması, termal yöntemle karşılaştırılmış ve sonuçta; materyalin basit dielektrik ısınması dışındaki mikrodalga spesifik etkisi belirlenmiştir. Ayrıca, mikrodalga etkisini değişik başlıklar altında değerlendiren görüş ve tartışmalara yer verilmiştir.
The use of microwaves in industry has generated interest recently as an alternative to classic thermal heating because of the drastic reduction in the processing time. In spite of the fact that there is a wide application of microwaves, the interaction mechanism between microwaves and materials has not been well understood. Nowadays, the fact that there is a debate on the alternative use of microwaves is on not the dielectric heating which is well known but microwave specific effect. In this article there are reports which show similar kinetic in both microwave and classic thermal methods at similar temperature and simple dielectric heating of materials under microwaves conditions. There are also reports which show a clear reaction rate enhancement by microwave radiation compared to the thermal method under similar reactions conditions and temperatures indicating microwave specific effect. In addition, the study on the effects of microwaves on chemical reactions and hypothesis associated with the microwave effects will discuss.

17.DEFORMATION TEXTURES IN A COPPER NICKEL ALLOY
Sacit DÜNDAR
Pages 407 - 410
Polikristalin malzemelerde komşu taneler arasındaki yerleşim ilişkileri tercihli yerleşim veya örgüyü ortaya çıkarır. Üç farklı tip döküm prosesi ve farklı deformasyon seviyeleri sonrası Cu-% 10 Ni alaşımlarından alınan numuneler üzerinde yapılan analiz, yapıda hakim durumda olan yüksek istif hatası enerjisinden dolayı bakır tipi örgüyü açık bir şekilde ortaya çıkarmıştır. Gözlenen en kuvvetli yerleşim, haddeleme düzlemine paralel (123) düzlemi ve haddeleme yönüne paralel [41 2 ] yönünden oluşan (123) [41 2 ] olmuştur.
Non-random distribution of orientations between the neigbouring grains of polycrystalline aggregates leads to preferred orientations or textures. Texture analysis of a Cu-10 % Ni alloy carried out on three types of cast materials after varying amounts of deformation led to clearly defined copper type texture due to the dominance of high stacking fault energy SFE regions in the structure. (123) [41 2 ] is the strongest orientation observed with (123) as the plane lying paralel to the rolling plane and [41 2 ] as the direction paralel to the rolling direction.

18.EFFECTS OF INCLUSIONS ON AN Al-Cu 4-Mg1.5 ALLOY
Sacit DÜNDAR
Pages 411 - 414
Alüminyum esaslı alaşımların yapılarından inklüzyonların giderilmesi için refrakter bir malzeme içerisinden filtrasyon tekniği etkin bir yöntem olarak kabul edilmektedir. İnklüzyonların etkileri şekillendirilmiş Al-Cu4-Mg1.5 alaşımındaki anizotropi ile ilişkili olarak incelenmiştir. Seçilen deney değişkenleri filtrasyon teknikleri, farklı döküm yöntemleri, farklı ısıl işlemler ve şekil değişim oranındaki farklılıklar olmuştur. Sinterlenmiş filtre malzemesi kullanarak katı partikül inklüzyonlarında azalma sağlanmıştır. Ticari kalitede yüksek mukavemetli alüminyum alaşımlarında haddelenmiş yapıda kesitten alınan numunelerde yüksek süneklik değerleri elde edilmiştir.
Filtering through refractory material is accepted as an efficient method for the removal of inclusions from the structure of aluminum-base alloys. The effects of inclusions are examined in relation to the anisotropy of the wrought aluminum alloy, Al – Cu 4 – Mg 1.5. The experimental variables selected were the filtration technique, casting methods, variations in heat treatments as well as variations in rolling reductions. Reduction in the solid particle inclusion content could be achieved by using sintered filter material. Quite high short transverse ductility could be achieved in rolled plates of commercial high strength aluminum alloy.

19.Utilization of calcite produced in Turkey for paper coating
Hüdaverdi Eroğlu, Abdullah İstek, Abdullah Koç
Pages 415 - 421
Kalsit (CaCO3), kağıt endüstrisinde yaygın olarak kullanılan bir kuşeleme pigmentidir. Ayrıca, son yıllarda kalsit, dolgu maddesi olarak uzun ömürlü alkali kağıt yapımında da büyük bir önem kazanmıştır. Türkiye’de zengin kalsit yatakları olmasına rağmen kağıt sanayiinde kullanılan kalsit ithal edilmektedir. Bu çalışmada, iki tip yerli toz (GCC) kalsit kullanılmıştır. Bu örneklerin CaCO3 oranı % 97.3 ve % 97.6 (min. % 95)’dır. MgCO3 ve Fe2O3 oranları ise, istenen sınırlar içersindedir. Örneğin parlaklık değerleri % 95.5 ve % 94.5 sarılık değerleri ise % 1.1 ve % 1.5 elrepho olarak belirlenmiştir. 2 mikronun altındaki ve 10 mikronun üzerindeki fraksiyonlar sırasıyla % 95, % 89 ve %1 ve % 2 olarak bulunmuştur. Kuşe pilot tesisinde, kuşe boyası konsantrasyonu % 40- % 65 arasında alınmıştır. Hazırlanan kuşe boyasının kalsit ve kaolen oranları 30/70, 40/60, 50/50, 60/40, 70/30 ve 100/0’dır. Kullanılan latex yapıştırıcı değerleri ise % 11, % 12 ve % 13’dür. Kuşelenen kağıtlar perdahlama öncesi ve sonrası fiziksel ve optik testlere tabi tutulmuşlardır. Sonuç olarak her iki CaCO3 örneklerinin fiziksel ve optik özellikleri bakımından kuşeleme için uygun olduğu anlaşılmıştır. Yerli kalsit rezervlerinin kullanılması ülkemiz için döviz tasarrufu sağlayacaktır.
Calcium carbonate is one of the coating pigments widely used in paper industry. Especially, in recent years calcium carbonate filler has gained high importance in alkaline pulping. In Turkey industry actually imports calcium carbonate; whereas, there are rich calcite reservoirs in the country. In this study two different types of domestic ground (GCC) calcite samples were used. Physical and chemical properties of calcite samples were tested firstly. CaCO3 percentages of both samples were 97.3 % and 97.6 % (min. 95 % CaCO3). MgCO3 and Fe2O3 percentages were within the desired limits. Brightness values were 95.5 % and 94.5 % and yellowness 1.1 % and 1.5 % elrepho. These values also were within the requested limits. Under 2 microns particle size and over 10 microns particle size fractions were 95 % and 89 % (min. 80) and 1 % and 2 % (max. 2) respectively. Dry matter rates were between 40 %-65 %, for the pilot plant-coating machine. During the preparation of coating color calcium carbonate has been used together with kaolin. The ratios of calcium carbonate to kaolin were 30/70, 40/60, 50/50, 60/40, 70/30, 100/0. In coating color preparation latex was used as a binder because of its wide applications. Latex percentages were 11, 12, and 13 %. Coated papers were glossed and physically tested. As a result, both calcium carbonate samples were found suitable for using in coating color preparation. By the utilization of domestic calcium carbonate in coated paper production, there will be foreign currencies saving.

LookUs & Online Makale