E-ISSN: 2587-0351 | ISSN: 1300-2694
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi - Pamukkale Univ Muh Bilim Derg: 3 (2)
Cilt: 3  Sayı: 2 - 1997
1.
Kapak-İçindekiler
Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Sayfalar I - III

2.
İKİ BOYUTLU PROBLEMLER İÇİN SONLU ELEMANLAR AĞI OLUŞTURULMASI
A METHOD FOR FINITE ELEMENT MESH GENERATION FOR 2-D PROBLEMS
Muzaffer TOPCU, Süleyman TAŞGETİREN
Sayfalar 315 - 322
Nümerik analiz yöntemlerinin birinci adımı genellikle çözüm bölgesinin elemanlara ayrılarak bir ağ yapısının elde edilmesidir. Sonlu elemanlar metodunda da ön işlemlerden olarak sonlu eleman ağının elde edilmesi sonuçların güvenilirliği açısından büyük öneme sahiptir ve otomatik olarak yapılmazsa çok zaman alıcı bir aşamadır. Bu çalışmada, düzlem ve eksenel simetrik problemlerin çözümünde kullanılabilecek bir otomatik ağ oluşturma yöntemi tanıtılarak ele alınan çeşitli geometrilerin sonlu eleman ağları verilmiştir. Hazırlanan bilgisayar programı istenen bölgeyi istenen sıklıkta ve en az girdi bilgisiyle 3 düğümlü üçgen ve 4, 8 ve 9 düğümlü dörtgen elemanlara ayırmaktadır.
The first step in numerical analysis techniques is the preparation of a suitable mesh for solution domain. In the finite element method, the mesh generation, as a preprosessing stage, affects the accuracy of the results importantly. Furthermore, it is very time consuming when it is not carried out automatically. In this study, an automatic mesh generation technique which can be used for plane and axisymmetric problems is introduced. Meshes prepared with this technique for several geometries are given. With the computer program developed for this study, the desired domains can be divided into 3 node triangular and 4, 8 and 9 node quadrilateral elements with least input information and suitably fine meshes.

3.
ENİNE DİKİŞLİ KAYNAK BAĞLANTILARINDA GERİLME ANALİZİ
STRESS ANALYSIS IN THE TRANSVERSE FILLET WELD JOINTS
Durmuş GÜNAY, Muzaffer ELMAS, Alpay AYDEMİR, Naci ÇAĞLAR, Halil ÖZER
Sayfalar 323 - 329
Enine dikişli kaynak bağlantıları çekme yüküne maruz kaldığında kaynak bölgesinde doğan gerilmelerin dağılımı sonlu elemenlar yöntemiyle analiz edilmiştir. Enine dikişli kaynak bağlantılarında, kaynak tipine göre, kaynak kökünde, esas itibariyle kesme etkisi veya yırtılma etkisi önem kazanmaktadır. Çalışmada problem düzlem gerilme durumu olarak ele alınmıştır. Kaynak bölgesindeki gerilme dağılımı, kaynak ayakları ve kaynak boğazı boyunca, düzlem gerilme bileşenlerinin ve eşdeğer gerilmenin dağılımları ile temsil edilmiştir.
In the transverse fillet welds under tensile loads, distributions of stresses are analyzed in the weld region by the finite element method. Two types of transverse fillet welds, one is subjected to sliding action at root of the weld, the other is subjected to tearing action at the root. The problem is treated as a plane stress state. Stress distributions in weld regions are presented by distributions of legs and the throat.

4.
BETONARME ELEMANLARDAKİ ZAMANA BAĞLI DEFORMASYONLARIN YAPAY SİNİR AĞLARI İLE ANALİZİ
THE ANALYSIS OF TIME DEPENDENT DEFORMATION IN R. C. MEMBERS BY ARTIFICIAL NEURAL NETWORK
Ömer Civalek
Sayfalar 331 - 335
Geçen on yıl içerisinde, yapay sinir ağları pek çok yapı analizinde başarı ile uygulanmış bir problem analiz ve çözüm tekniği olarak ortaya çıkmıştır. Mühendislikdeki çeşitli problemler bilgisayar ile tam olarak çözülebilir.Yapı mühendisliğinde bir çok çözüm tekniği mevcuttur. Yapay sinir ağları yeni bir hesaplama tarzı ortaya çıkarmış ve bir çok mühendislik uygulaması bu metod ile çalışılmıştır. Bu çalışmada, betonarme elemanlardaki sünme ve rötre gibi zamana bağlı deformasyonlar yapay sinir ağı tekniği ile hesaplanmış ve sonuçlar ilgili referanslarda verilen deneysel çalışmalar ile karşılaştırılmıştır.
In the past ten years, Artificial neural networks have emerged as analysis and solving technique with capabilities suited to many structural analysis problems. Diverse problems in engineering may be solved accurately with computers. In structural engineering many solution techniques exist. Artificial neural networks have evolved as a new computing paradigm, and many engineering applications have been studied. In this paper the time dependent deformation such as; creep, shrinkage, in R. C. members have been calculated by means of Artificial Neural Network (ANN) and the results have been compared with the experimental study given by other authors.

5.
ÇOKLU-ORTAMLAR İÇİN KULLANICI ARAYÜZÜ TASARIMI
HOW TO DESIGN A USER INTERFACE FOR MULTIMEDIA
Birgül EGELİ, Meltem ÖZTURAN, Nuri BAŞOĞLU, Bekir KARA
Sayfalar 337 - 346
Çoklu sunu ortamlarının etkin kullanımı için yeni kullanıcı arayüzleri tasarlanmalı ve geliştirilmelidir. Bu yazının amacı, çoklu sunu ortamları için var olan tasarım yol göstericilerini sunmak, tasarım süreci içinde kullanıcılar ile denenmesi gereken tasarım konularını belirlemek, bu amacı gerçekleştirmek üzere hazırlanan deneme ortamını tanımlamak, ve kullanıcılar ile yapılan deneme ile ilgili sonuçları sunmaktır. Yapılan test sonuçları göstermektedir ki var olan yolgöstericileri kullanmak gerekli ama yeterli değildir.
Multimedia environments need new user interface designs in order to be used effectively. The aim of this paper is to present the current design guidelines for multimedia user interfaces, define the design issues which have to be tested by users during the design process, describe such a test environment, and give the results of a usability test. The results of the test show that guidelines for multimedia user interfaces are usually necessary but not sufficient.

6.
BİR KISIM KESİMHANE YAN ÜRÜNLERİNİN KATI VE SIVI YAĞLARLA OLAN EMÜLSİYON ÖZELLİKLERİNİN MODEL SİSTEMDE DEĞERLENDİRİLMESİ
MODEL SYSTEM EVALUATIONS OF MEAT EMULSIONS PREPARED WITH DIFFERENT EDIBLE BEEF BY PRODUCTS AND FATS AND OIL
Mustafa KARAKAYA, Hüsnü Yusuf GÖKALP, Hasan YETİM
Sayfalar 347 - 352
Model sistemde, farklı et yan ürünlerinin (sığır baş eti, sığır kalbi ve karaciğeri) ve hayvansal katı yağ ve sıvı yağların (sığır et yağı, koyun et yağı, koyun kuyruk yağı ve mısırözü yağı) emülsiyon parametreleri çalışılmıştır. Sonuç olarak; sığır baş eti ve koyun kuyruk yağı kombinasyonu en düşük emülsiyon kapasitesini verirken, kalp eti ve sığır yağı emülsiyonu en yüksek emülsiyon kapasitesini vermiştir. Sığır baş eti ve karaciğeriyle en iyi emülsifikasyonu mısırözü yağı yaparken, sığır katı yağı da ikinci olumlu sonucu vermiştir. Sığır baş eti, bütün yağlarla da en stabil emülsiyonu oluştururken, kalp ve karaciğerden hazırlanan emülsiyonlar, genelde stabil olmayan emülsiyonlar vermiştir.
Emulsion parameters of different meat by-products (beef head-meat, beef heart and liver) and animal fats and oil (beef fat, mutton fat, sheep tail-fat and corn oil) were studied in a model system. The results of the study showed that the highest emulsion capacity (EC) was with the heart meat and beef fat emulsion while the lowest EC was measured in the beef head-meat and sheep tail-fat combination. Corn oil gave the best emulsification with beef head-meat and liver, and beef fat resulted the second best results. Beef head-meat gave the most stable emulsion with all fats, but the emulsions prepared with heart and liver were generally unstable.

7.
ISIL İŞLEMSİZ ELDE EDİLEN KUŞBURNU PULPLARINDAN FARKLI PULP/ŞEKER ORANLARINDA ÜRETİLEN MARMELATLARIN KALİTE ÖZELLİKLERİ
THE QUALITY CHARACTERISTICS OF MARMALADES PRODUCED AT DIFFERENT SUGAR/PULP RATIOS BY USING ROSE HIPS (Rosa spp) PULP OBTAINED WİTHOUT HEATING
Feramuz ÖZDEMİR, M. İrfan AKSU, Sebahattin NAS
Sayfalar 353 - 358
Araştırmada Erzurum ve yöresinde doğal olarak yetişen Kuşburnu (Rosa ssp.) çeşitleri materyal olarak kullanılarak marmelat üretimi gerçekleştirilmiştir. Materyal olarak kullanılan kuşburnu meyvelerinin bazı kimyasal özellikleri tespit edilmiştir. Pulp üretimi ısıl işlem uygulanmadan mekanik karıştırma işlemi ile gerçekleştirilmiştir. Böylece askorbik asit kaybının minimum düzeye indirilmesi amaçlanmıştır. Üretilen pulplardan daha sonra 1/0.33, 1/0.50, 1/0.75 ve 1/1.00 oranlarında meyve pulpu/ticari şeker ilavesi ile marmelat üretilmiştir.Üretilen marmelat örneklerinde çeşitli kimyasal analizler yapılmış ve örnekler normal oda şartlarında 5 ay depolanmış ve bu süre zarfında askorbik asit, titrasyon asitliği ve pH ile renk değerleri olan L, a ve b değerlerinde oluşan değişiklikler belirlenmiştir. Yine, üretilen marmelatların duyusal değerlendirmeleri üretimi müteakiben ve 5 aylık depolama süresi sonunda yapılmıştır. Örneklerin 5 ay depolanmalarından sonra yapılan analizlerde, askorbik asit değerinin en fazla 1/0.50 pulp/ticari şeker muamelesinde korunduğu belirlenmiştir. Ayrıca, duyusal değerlendirmede en yüksek beğeniyi, ortalama 90.1 puan/100 puanla yine 1/0.50 pulp/ticari şeker muamelesi görmüştür.
In this study, Rose hip (Rose spp), which are wildly grown in Erzurum province, were used to produce marmalade. After determining some chemical properties of fruits, pulp was produced using by mechanical crushing without heat application, in order to keep ascorbic acid level. Then marmalades were produced from these pulps based on the ratio of pulp/sugar as 1/0.33, 1/0.50, 1/.075 and 1/1.00, some chemical analysis were done on the samples of marmalade and they were stored under room conditions for five months. At the end of the storage; ascorbic acid, titration acidity, pH and colour were determined as L, a, b. In addition to these manalysis, organoleptic tests were also made on the marmalade samples just after producing marmalade and at the end of the five months. After five months storage; the ascorbic acid was protected in the one sample marmalade consist of 1/50 pulp/sugar comparing with the other samples. The same sample was the best marmalade according to the organoleptic test having 90.1 points out of the 100 points.

8.
BİR FAZ DEĞİŞİM MADDESİNİN MODEL BİR SERADA DONDAN KORUMA AMACI İLE KULLANILMASI
USE OF PHASE CHANGE MATERIAL (PCM) FOR FROST PREVENTION IN A MODEL GREENHOUSE
Ahmet KÜRKLÜ, Anne E. WHELDON, Paul HADLEY
Sayfalar 359 - 363
Bu çalışmada, bir faz değişim maddesini kullanarak küçük bir seranın dondan korunması imkanları araştırılmıştır. Bu seranın performansı, aynı taban alanına sahip fakat faz değişim maddesi içermeyen bir kontrol serası ile karşılaştırılmıştır. Araştırmada, erime ve donma sıcaklıkları sırasıyle 8 ve 4 o C olan bir faz değişim maddesi kullanılmıştır. Araştırma sonuçları, her iki sera arasında ortalama olarak 2 oC civarında bir sıcaklık farkı olduğunu göstermiştir. Burada, faz değişim maddesini içeren seranın sıcaklığı, kontrol serasına kıyasla, gündüz daha düşük gece ise daha yüksek olmuştur. Araştırma boyunca, dış ortamda donun oluştuğu 9 günden, 7 gün boyunca sera içerisinde don oluşumu önlenmiştir. Sistem ile ortalama % 30'luk bir güneş enerjisi toplama verimi elde edilmiştir.
In this study, the possibility of using phase change materials to prevent occurrance of frost in greenhouses during winter was investigated. The melting and freezing temperatures of the PCM were about 8 oC and 4 oC, respectively.The air temperature difference between the PCM and the control greenhouses was about 2oC on average during the day and night time, PCM greenhouse having the higher temperature at night and lower temperature during the day. Frost was prevented on 7 out of 9 occasions, though the temperature difference between the greenhouses was small for some of these days. Solar fraction stored by the PCM store was about 30 %.

9.
SULAMA SUYU KALİTESİNİN NANE BİTKİSİ (MENTHA PIPERITA L.) VERİMİNE ETKİSİ
EFFECT OF IRRIGATION WATER QUALITY ON THE YIELD OF MENTHA PIPERITA
Ahmet ÖZTÜRK
Sayfalar 365 - 369
Bu çalışma, farklı kalitelerdeki sulama sularının nane verimi ve toplam mineral madde içeriği üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla, plastik saksılarda, tesadüf parselleri deneme tertibine göre, sera şartlarında yürütülmüştür. Araştırmada sulama suyu olarak, 0.25 dS/m elektriksel iletkenliğe sahip şehir şebekesi suyu ile bu suya çeşitli tuzlar katılarak oluşturulan 1, 2, 4 ve 6 dS/m elektriksel iletkenliğe sahip sular kullanılmıştır. Sulama suyu tuzluluğunun artışına bağlı olarak verimde % 1 önemlilik düzeyinde azalmalar gözlenmiştir. Verim değerleri 0.25, 1, 2, 4 ve 6 dS/m tuzluluk seviyeleri için sırasıyla 40.72, 28.46, 25.36, 17.55 ve 14.82 g/saksı olarak elde edilmiştir. Sulama suyu elektriksel iletkenliği-verim ilişkisinden, % 10, % 25, % 50 ve % 100 verim azalmasına neden olacak elektriksel iletkenlik değerleri sırasıyla 0.90, 2.25, 4.50 ve 9.00 dS/m olarak belirlenmiştir.Bitkilerin mineral madde içeriğindeki değişmeler de % 1 önemlilik düzeyindedir. Mineral madde içeriği değerleri 0.25, 1, 2, 4 ve 6 dS/m tuzluluk seviyeleri için sırasıyla % 11.70, % 11.94, % 12.24, % 16.34 ve %18.23 olarak belirlenmiştir.
This study was carried out to determine the effect of water quality on mentha yield in plastic pots under greenhouse conditions. There were five different treatments as irrigation water quality which were 0.25, 1, 2, 4 and 6 dS/m. An increase in irrigation water salinity decreased mentha yield, dramatically. The average yield obtained from the pots were found as 40.723 g, 28.46 g, 25.36 g, 17.55 g and 14.82 g at 0.25, 1, 2, 4 and 6 dS/m irrigation water salinity levels, respectively. The relationship between electrical conductivity of irrigation water and yield showed that electrical conductivity values of 0.90, 2.25, 4.50 and 9.00 dS/m caused 10 %, 25 %, 50 % and 100 % reduction in the yield, respectively. Total ash contents of plants were affected by irrigation water salinity. Total ash contents were found as 11.70 %, 11.94 %, 12.24 %, 16.34 % and 18.23 % at 0.25, 1, 2, 4 and 6 dS/m irrigation water salinity levels, respectively.

10.
EREĞLİ DEMİR ÇELİK FABRİKALARI BACA FİLTRESİ ATIĞINDAKİ DEMİRDEN YERFISTIĞI (Arachis Hypogea L.) BİTKİSİNİN YARARLANMASINA HUMİK ASİTİN ETKİSİ
THE EFFECT OF HUMIC ACID ON THE UTILIZATION OF IRON FROM STACK FILTER WASTES OF EREGLI IRON AND STEEL SMELTING PLANT BY PENAUT (Arachis hypogea L.)
Aydın GÜNEŞ, Mehmet ALPASLAN, Ali İNAL, Halil SAMET, İbrahim ERDAL
Sayfalar 371 - 375
Bu çalışmada alternatif bir demir kaynağı olarak, Ereğli Demir Çelik Fabrikaları baca filtresi atığındaki demirden yerfıstığı bitkisinin yararlanmasına humik asitin (Polymeric polyhydroxy asit % 85 w/w) in etkisi asit, nötr ve alkali özellikteki üç farklı toprakta araştırılmıştır. Bitkilerin kuru ağırlıkları üzerine atık demir ve humik asit uygulamalarının bir etkisi olmamıştır. Atık demir özellikle humik asit ile birlikte uygulandığında bitkilerin aktif demir, toplam demir ve klorofil içerikleri artmıştır. Buna karşılık yaprak renginin ve parlaklığının bir ölçüsü olan L, a, b değerleri, atık demir ve humik asit uygulamasıyla azalmıştır, bir başka ifade ile yaprakların rengi koyulaşmıştır. Yaprakların L, a ve b değerleriyle klorofil içerikleri arasında negatif yönde önemli korelasyonlar belirlenmiştir.
The effect of humic acid (Polymeric polyhydroxy acid 85 % w/w) on the utility of waste iron from Ereğli Iron and Steel Smelting Plant by peanut grown in acid, neutr and alkaline soils was investigated. Especially waste iron and humic acid applied together increased active iron, total iron and chlorophyll content of the plants grown in three different soils without affecting dry weight. L, a and b values of the leaves as a measure of leaf color and lightness were decreased by the humic acid and waste iron treatments. That means leaf colors were became darker in these treatments. Negative correlations were found between chlorophyll content and L, a, b values of the leaves.

11.
FARKLI SIKIŞTIRMA SÜRELERİNİN KİLLİ TINLI BİR TOPRAĞIN BAZI FİZİKSEL ÖZELLİKLERİNDEKİ DEĞİŞİMLERE ETKİSİ
THE EFFECT OF DIFFERENT COMPACTION DURATIONS ON CHANGES IN SOME PHYSICAL PROPERTIES OF A CLAY LOAM SOIL
Damla BENDER, Abdullah BARAN, İlhami ÖZKAN
Sayfalar 377 - 381
Bu araştırmada, killi tınlı bir toprağın toplam boşluklar yüzdesi, yarayışlı su miktarı, havalanma porozitesi ve su iletkenliği gibi fiziksel özelliklerinde farklı sıkıştırma süreleri sonucunda oluşan değişimler incelenmiştir. Toprak örnekleri 1 dakika, 2 dakika ve 4 dakika sürelerde 0 kg/cm2, 1.98 kg/cm2 ve 3.00 kg/cm2’lik sıkışmaya maruz bırakılmışlar ve sıkıştırılan örneklerin değinilen fiziksel özellikleri belirlenmiştir. Sıkışma sürelerine bağlıolarak toprağın toplam boşluklar yüzdesi, yarayışlı su miktarı, havalanma porozitesi ve su iletkenliğinde istatistiksel olarak önemli bir fark bulunmamış, ancak sıkışma düzeylerine bağlı olarak değinilen özelliklerde azalma meydana geldiği saptanmıştır.
In this research, the effect of different compaction durations on changes of total pore spaces, available water content, aeration porosity and hydraulic conductivity of a compacted clay loam soil were investigated. Soil samples were compacted at compaction levels of 0 kg/cm2 , 1.98 kg/cm2 and 3.00 kg/cm2 for 1, 2 and 4 minutes, then, above mentioned physical properties of soil samples were determined. Total pore spaces, available water content, aeration porosity and hydraulic conductivity of soil samples were not significantly affected from the compaction durations, but significantly decreased with increasing compaction levels.

12.
İĞNE YAPRAKLI AĞAÇLARDA GEÇİT ASPİRASYONU
THE ASPIRATION OF BORDERED PITS IN CONIFER WOOD
Hamiyet ŞAHİN, Nurgül AY
Sayfalar 383 - 388
Bu çalışmada, kapilar basınç tarafından oluşturulan kenarlı geçit aspirasyonunun mekanizması ve geçit aspirasyonu üzerinde etkili olan faktörler hakkında şimdiye kadar yapılmış çalışmaların bir özeti verilmektedir. Geçit aspirasyonu oluşumunda esas olarak, kapilar basınç, yüzey gerilim kuvveti, geçit zarının kendi doğal direnci, akışkanın higroskopik özellikleri ve hidrojen bağlarının etkili olduğu açıklanmış ve bu faktörler ayrıntılı olarak incelenmiştir.
This paper reviews the possible mechanisms of aspiration in bordered pits due to capillary pressure, and the factors affecting pit aspiration in conifer wood. There are three factors involved in pit asriration, any one or combination of those may control it. Those are: Surface tension forces tending to pull the torus into contact with the pit border, rigidity of stiffness of the pit membrane which results in a force opposing the surface tension forces exerted by the evoporating liquid, and adhesion of the torus to the pit border when they are brought into contact.

13.
ALTIN KAZANIMINDA KİMYASAL PROSESLERİN İNCELENMESİ
AN INVESTIGATION OF CHEMICAL PROCESSES IN GOLD RECOVERY
Namık GÜNEŞ, Ata AKÇIL
Sayfalar 389 - 392
Günümüzde altın içeren cevher yataklanma tiplerinin, altın ve diğer değerli minerallerin kazanımında cevher hazırlama ve zenginleştirme yönünden çok önemli rol oynadığı yapılan araştırmalarla belirlenmiştir. Son yıllarda, özellikle ülkemizde altın kazanımında gözlenen gelişim, diğer metallerin üretimine yönelik yeni teknolojik gelişime paralel olarak ilerlemektedir. Altın kazanım proseslerinin % 15-20’ye yakınının fiziksel olarak (gravite zenginleştirme vb.), % 80-85’inin ise kimyasal ve biyolojik prosesler şeklinde uygulandığı son yıllarda yapılan araştırmalarla belirlenmiştir. Günümüzde altın kazanımında özellikle kimyasal ve azda olsa biyolojik proseslerin tercih edilmesinin nedeni ise, uygulamasının kolaylığı ve ekonomik olmasından kaynaklanmaktadır. Bu araştırmada, son yıllarda altın kazanımında yaygın olarak uygulanan kimyasal prosesler hakkında bilgi verilmektedir.
Currently, investigations undertaken on different types of gold bearing ore deposits show that the type of deposit plays an important role for the selection of mineral processing technologies in gold and other precious metals production. During recent years, studies on the discovery and growth of new gold deposits have been gradually progressing in many provinces of Turkey and this will undoubtedly contribute to development of new technologies in other metal mining industries. Recently, it has been established that approximately 15-20 % of gold recovery is realised by physical and 80-85 % of that is carried out by chemical and biological processes. Chemical and sometimes biological processes are prefered due to low cost and simplicity. This study gives a brief description on gold recovery methods with special reference to currently popular chemical processes.

LookUs & Online Makale