E-ISSN: 2587-0351 | ISSN: 1300-2694
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi - Pamukkale Univ Muh Bilim Derg: 7 (1)
Cilt: 7  Sayı: 1 - 2001
1.
Kapak-İçindekiler
Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Sayfalar I - III

2.
İKİ PARÇALI KİRİŞ KÜTLE SİSTEMİNİN TİTREŞİMİNDE DOĞAL FREKANSLAR ÜZERİNE BİR İNCELEME
A STUDY ON THE EIGENFREQUENCIES OF A VIBRATING TWO PARTED BEAM-MASS SYSTEM
Osman KOPMAZ, Sevda TELLİ
Sayfalar 1 - 9
Boyutları ihmal edilmeyen bir kütleyi taşıyan iki ayrı kiriş parçasından oluşan bir sistemin özfrekanslarını hesaplamak için matematik bir model kurulmaktadır. Kiriş parçalarının diğer uçları basit mesnetlidir. Bu model kademeli mil ve kirişler, klasik basit mesnetli kirişler ve konsantre kütle taşıyan kirişlerin frekanslarını hesaplamaya da imkan sağlamaktadır. Ayrıca böyle bir sistemin temel frekansını yaklaşık bulmaya yarayan bir metot da verilmiş ve bu amaçla sisteme ait elastik eğri ifadeleri boyutsuz olarak çıkarılmıştır.
A mathematical model is established to find the eigenfrequencies of a system which consists of two beam segments connected with each other via a distributed mass. The beam segments are simply supported at their other ends. This model enables one to obtain the frequencies of some special cases like stepped beams and shafts, classical simply supported beams and beams carrying concentrated mass. Furthermore, in order to calculate the fundametal frequency of such a system, an approximate method is given. For this purpose, the deflection equations of the system are also derived in non-dimensional form.

3.
SİNTERLENMİŞ BRONZ YATAKLARDA PERFORMANS KARAKTERİSTİKLERİNİN SÜRTÜNME KATSAYISINA ETKİLERİ
THE EFFECTS OF PERFORMANCE CHARACTERISTICS TO THE COEFFICIENT OF FRICTION IN SINTERED BRONZE BEARINGS
Gültekin KARADERE
Sayfalar 11 - 16
Bu çalışmada kendinden yağlamalı yatak olarak da isimlendirilen sinterlenmiş bronzdan imal edilmiş kaymalı yatakların performans karakteristiklerinin sürtünme katsayısına etkileri bir deney sistemiyle incelenmiştir. Bu deney sisteminde farklı hızlar ve basınçlar için yatağa belirli bir debide ilave yağın gönderildiği ve gönderilmediği hallerde sürtünme katsayısının değişimi ve bundan başka diğer parametrelerin sabit tutulduğu hallerde hızın, basıncın ve sıcaklığın sürtünme katsayısına etkileri ayrı ayrı araştırılıp, sonuçlar diyagramlar şeklinde verilmiştir.
In this study, the effects of performance characteristics of self-lubricating, sintered bronze journal bearings to the coefficient of friction is investigated via an experimental test rig. In the experiments, the variation of the coefficient of friction for different velocities and pressures has been investigated for the cases in which an additional oil mass is fed and not fed into the bearing. Furthermore, in the cases where the other parameters are kept constant, the effects of velocity, pressure and temperature to the coefficient of friction are separately investigated, and the results are plotted.

4.
FARKLI ANMA GÜÇLÜ RÜZGAR TÜRBİNLERİNİN ÇEŞİTLİ KRİTERLERE GÖRE KARŞILAŞTIRILMASI
VERGLEICH VON WINDTURBINEN UNTERSCHIEDLICHER NENNLEISTUNG NACH VERSCHIEDENEN KRITERIEN
Aydoğan ÖZDAMAR
Sayfalar 17 - 27
Bu çalışmada, rüzgar enerjisi potansiyeli yüksek ve düşük olan alanlarda rüzgar elektriği elde edilmesinde hangi özelliklere sahip olan rüzgar türbinlerinin kullanılmasının daha uygun olacağı sorusuna cevap aranmıştır. Bu amaçla, yaygın olarak kullanılan değişik özelliklere sahip ve anma gücü 500 kW ve üzerinde olan 10 adet rüzgar türbini seçilerek, çeşitli kriterlere göre birbirleriyle karşılaştırılmışlardır. Bu karşılaştırmada objektif olabilmek için, 1999 yılı Ağustos ayında İzmir ili sınırları içinde rüzgar enerjisi potansiyeli yüksek olan ve Aydın ili sınırları içinde rüzgar enerjisi potansiyeli orta düzeyde olan iki referans yerleşim biriminde 10 m yükseklikte rüzgar hız ölçümleri yapılmış ve bu ölçüm değerleri kullanılarak, herbir rüzgar türbininin ölçüm değerleri bilinen bu ayda üretebileceği elektrik enerjisi miktarı hesaplanmıştır. Daha sonra da, Elektrik İşleri Etüd İdaresi'nin ölçüm alınan alanlardaki mevsimsel rüzgar enerjisi değişimlerine benzer değişim gösteren en yakın ölçüm istasyonlarındaki yıllık rüzgar hız ölçümlerinden yararlanılarak, incelenen rüzgar türbinlerinin bir yılda üretebilecekleri elektrik enerjisi miktarları 10 m ve 70 m kule yükseklikleri için bulunmuştur. Ardından da, rüzgar türbinlerinin birbirleriyle karşılaştırılabilmesi için, incelenen rüzgar türbinlerinin bir yılda üretebilecekleri elektrik enerjisi miktarları, rüzgar türbinlerinin fiyatları, türbin pervanesinin süpürme alanı gibi özellikleri kullanılarak; rüzgar türbininin 20 yıl kullanımı için birim elektrik enerjisi maliyeti, birim nominal güç maliyeti, türbin pervanesi birim süpürme alanı enerjisi, yatırım giderleri geri ödenme süresi, rüzgar türbini kapasite faktörü ve birim enerjiye düşen rüzgar türbini fiyatı kriterleri tanımlanarak hesaplanmıştır. Son olarak da, bu kriterlerden yola çıkılarak, incelenen rüzgar türbinleri, ölçüm alınan her iki alan için birbirleriyle karşılaştırılmış ve bulunan sonuçlar yorumlanmıştır.
In dieser Arbeit wurde die Antwort auf die Frage gesucht, welche Eigenschaften eine Windturbine in den mittelmaßigen und besseren Windstandorten zur Windstromerzeugung haben soll? Zu dem Zweck wurden 10 unterschiedliche in weltweit eingesetzen Windturbinen mit Nennleistung 500 kW und mehr gewählt und nach verschiedenen Beurteilungskriterien verglichen. Für einen allgemeingültigen, einsatzortunabhängigen Vergleich wurden Windmessungen im August 1999 in 10 m Höhe in İzmir, wo das Windenergiepotantial hoch ist, und in Aydın, wo das Windenergiepotantial mittelmäßig ist, durchgeführt. Mit Hilfe dieser Messergebnisse wurde die von den betrachteten Windturbinen zu produzierende Energiemenge berechnet. Danach wurde die zu produzierende Energiemenge der Windturbinen in 10 m und in 70 m Höhe für 1 Jahr ausgerechnet, wobei die jährlichen Messergebnisse von 2 Stationen der staatlichen Behörde für Stromangelegenheiten nahe der Messorten zur Hilfe genommen. Es wurde dabei vorausgesetz, daß die monatlichen Schwankungen des Windenrgiepotantials in Messorten und in Stationen der staatlichen Behörde für Stromangelegenheiten gleich bleibt. Anschließend wurden die Kennwerte wie Energieeinheitskosten, spezifischer Nennleistungspreis, flächen spezifischer Preis, Rückzahlungszeit der Investitionskosten, Kapazitätsfaktor und Turbinkosten pro Jahreskilowattstunde definiert und berechnet. Letzlich wurden die Windturbinen ausgehend von den berechneten Kennwerten untereinander für beide Messorte verglichen und die Ergebnisse interpretiert.

5.
GERİ BASAMAK AKIŞININ NÜMERİK ANALİZİ
COMPUTATIONAL ANALYSIS OF BACKWARD-FACING STEP FLOW
Erhan PULAT, Mert DİNER
Sayfalar 29 - 34
Bu çalışmada elektronik sistemlerin soğutulması, ısı eşanjörleri ve gaz türbinlerinin soğutulması gibi bir çok mühendislik uygulamalarında karşımıza çıkan geri basamak akışı nümerik olarak araştırılmıştır. Akış sürekli, iki boyutlu, laminer ve sıkıştırılamaz olup akışkan havadır. Girişte parabolik hız profilinden faydalanılarak elde edilen düzgün hız profili kabul edilmiştir. Analizde kanal genişleme oranının ve Reynolds sayısının yeniden birleşme uzunluğu üzerine etkisi araştırılmıştır. Ayrıca kanal boyunca basınç dağılımı da elde edilmiştir. Reynolds sayısı basamak yüksekliğine göre tanımlanmış olup Re = 50 ve150 değerleri ve 1.5 ve 2 kanal genişleme oranları için akış analiz edilmiştir. Akışı ifade eden korunum denklemleri ANSYS-FLOTRAN kodu kullanılarak Galerkin sonlu elemanlar metodu ile çözülmüştür. Elde edilen çözümler literatürdeki lattice BGK metodu gibi akışkanlar dinamiğinde yeni sayılan bir metot kullanılarak elde edilen çözümlerle ve diğer sayısal ve deneysel çözümlerle karşılaştırılmış ve Reynolds sayısının artmasıyla yeniden birleşme uzunluğunun arttığı, aynı Reynolds sayısında ise kanal genişleme oranının artmasıyla düştüğü görülmüştür.
In this study, backward-facing step flow that are encountered in electronic systems cooling, heat exchanger design, and gas turbine cooling are investigated computationally. Steady, incompressible, and two-dimensional air flow is analyzed. Inlet velocity is assumed uniform and it is obtained from parabolic profile by using maximum velocity. In the analysis, the effects of channel expansion ratio and Reynolds number to reattachment length are investigated. In addition, pressure distribution throughout the channel length is also obtained and flow is analyzed for the Reynolds number values of 50 and 150 and channel expansion ratios of 1.5 and 2. Governing equations are solved by using Galerkin finite element mothod of ANSYS-FLOTRAN code. Obtained results are compared with the solutions of lattice BGK method that is relatively new method in fluid dynamics and other numerical and experimental results. It is concluded that reattachment length increases with increasing Reynolds number and at the same Reynolds number it decreases with increasing channel expansion ratio.

6.
BUJİ İLE ATEŞLEMELİ MOTORLARDA DEĞİŞKEN SUPAP ZAMANLAMASININ PERFORMANSA ETKİLERİ ÜZERİNE DENEYSEL BİR ARAŞTIRMA
AN EXPERIMENTAL INVESTIGATION OF THE EFFECTS OF VARIABLE VALVE TIMING ON THE PERFORMANCE IN SPARK IGNITION ENGINE
Ali AKBAŞ, Can ÇINAR, Yakup SEKMEN
Sayfalar 35 - 38
Bu çalışmada buji ile ateşlemeli motorlarda kullanılan değişken supap zamanlaması mekanizmalarına alternatif bir prototip hazırlanmıştır. Bu prototip ile kam profili sabit kalmak şartıyla emme supabı açılma miktarı ve zamanlaması değiştirilerek motor performansına olan etkileri incelenmiştir. Bu amaçla tek silindirli, dört zamanlı, buji ile ateşlemeli bir motor kullanılmıştır.
In this study, an alternative prototype has been designed and constructed for variable valve timing systems which are used in spark ignition engines. The effects of intake valve timing and lift changing on engine performance have been investigated without changing the opening duration of the valves. A four stroke, single cylinder, spark ignition engine has been used for these experiments.

7.
MALZEME ÖZELLİKLERİ SICAKLIĞA BAĞLI BİR KOLONUN BURKULMASI
BUCKLING OF A COLUMN WITH TEMPERATURE DEPENDENT MATERIAL PROPERTIES
Ömer SOYKASAP
Sayfalar 39 - 45
Malzeme özellikleri sıcaklığa bağlı bir kolonun burkulması araştırılmaktadır. İnce kirişler için Euler-Bernoulli teorisi, minimum potansiyel enerji prensibi vasıtasıyla eleman matrislerini çıkarmak için kullanılmaktadır. Formülasyonda malzeme özelliklerinin sıcaklığa bağımlılığı hesaba katılmaktadır. Kolon, kolonun en dış lifinde tarif edilen eksenel yönde serbestlik derecesine sahip sonlu elemanlara bölünmektedir. Kolon elemanları, klasik kiriş eğilme elemanından daha basit olarak çıkarılmaktadır ve daha küçük eleman matrislerine sahiptir. Yeni elemanlar kullanarak elde edilen sayısal sonuçların yakınsamasını göstermek için bazı örnekler sunulmaktadır. Sonuçlar hem klasik sonlu eleman hem de kesin sonuçlarla karşılaştırılmaktadır. Yeni eleman, analitik sonuçlara klasik kiriş eğilme elemanı kadar güçlü bir şekilde yakınsamaktadır. Yine malzeme özellikleri sıcaklığa bağlı olan bir kolonun burkulma yüklerine sıcaklık etkileri araştırılmaktadır.
Buckling of a column with temperature dependent material properties is investigated. Euler-Bernoulli theory of thin beams is used to derive the element matrices by means of the minimum potential energy principle. Temperature dependency of material properties is taken into account in the formulation. The column is divided into finite elements with the axial degrees of freedom defined at the outer fiber of the column. Column elements have simpler derivations and compact element matrices than those of classical beam-bending element. Some illustrative examples are presented to show the convergence of numerical results obtained by the use of new elements. The results are compared with those of the classical beam-bending element and analytical solution. The new element converges to the analytical results as powerful as the classical beam-bending element. The temperature effects on the buckling loads of the column with temperature dependent material properties are also examined.

8.
FEATURE SELECTION AND CLASSIFICATION TECHNIQUES FOR SPEAKER RECOGNITION
KONUŞMACI TANIMA İÇİN ÖZELLİK SEÇİMİ VE SINIFLANDIRMA TEKNİKLERİ
Figen ERTAŞ
Sayfalar 47 - 54
Konuşmacı tanıma; özellik seçip elde etme, sınıflandırma ve örüntü karşılaştırma olarak üç aşamadan oluşan örüntü tanıma olarak bilinen genel bir alanın, bir alt kümesi olarak düşünülebilir. Geçmişten bu yana, konuşmacı tanımaya elverişli ses karakteristiklerinin bulunması yönünde yoğun çalışmalar yapılmış olmasına rağmen, henüz tüm şartlar için mükemmel ayırt etmeye yarayan bir özellik kümesi bulunamamıştır. Dolayısı ile, özelliklerin sistem başarımına etkisi uygulamanın tipine bağlı olduğundan, has özelliklerin seçimi tanıma işleminin en önemli basamağını oluşturmaktadır. Bu makalede, ses özellikleri ve daha çok metinden bağımsız konuşmacı tanıma için geliştirilmiş en çok bilinen sınıflandırma tekniklerine genel bir bakış verilmiştir. Ayrıca, uygun ses özellikleri ve sınıflayıcıların seçimleri karşılaştırmalı olarak tartışılmıştır.
Speaker recognition can be considered as a subset of the more general area known as pattern recognition, which may be viewed basically in three stages as: feature selection and extraction, classification, and pattern matching. Extensive research in the past has been directed towards finding effective speech characteristics for speaker recognition. But, so far, no feature set is found to be known to allow perfect discrimination for all conditions. As the performance of features depends on the nature of application, the selection of salient features is a key step in the recognition process. In this paper, we present a general view of speech features and well known classifiers originally developed for text-independent speaker recognition systems. A comparative discussion on choice of suitable speech features and classification techniques is also given.

9.
KESİCİ TAKIMLARIN AŞINMASINI GÖZLEMLEME ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR
STUDIES ON TOOL WEAR CONDITION MONITORING
Hüseyin Metin ERTUNÇ, İbrahim SEVİM
Sayfalar 55 - 62
Bu çalışmada, kesici takımlardaki ve özellikle matkap ucunda kesme işlemi sırasında meydana gelen aşınma mekanizmaları üzerinde durulmuştur. Endüstride tam otomasyonun öneminin artmasıyla birlikte kesme işlemi sırasında takım durumunu gözlemlemek bir çok araştırmacının üzerinde çalıştığı bir konu olmuştur. Aşınmanın gözlemlenmesi kesici takımın kırılmadan değiştirilmesi bağlamında çok önemlidir. Çünkü kesici takımın kırılması gerek çalıştığı tezgaha gerekse iş parçasına ekonomik açıdan büyük zarara yol açmaktadır. Bu makalede, literatürde matkap ucunun aşınmasının gözlenmesi üzerine yapılan çalışmalar tanıtılmış; kullanılan direkt ve indirekt ölçme teknikleri ile sensör füzyonu konusundaki çalışmalar özetlenmiştir. Toplanan sensör sinyallerinin işlenerek kesici takımın aşınma safhasını belirlemek için önerilen metotlar sıralanmış ve daha ayrıntılı bilgi için referansları verilmiştir.
In this study, wear mechanisms on cutting tools, especially for the drill bits, during the cutting operation have been investigated. As the importance of full automation in industry has gained substantial importance, tool wear condition monitoring during the cutting operation has been the subject of many investigators. Tool condition monitoring is very crucial in order to change the tool before breakage. Because tool breakage can cause considerable economical damage to both the machine tool and workpiece. In this paper, the studies on the monitoring of drill bit wear in literature have been introduced; the direct/indirect techniques used and sensor fusion techniques have been summarized. The methods which were proposed to determine tool wear evolution as processing the sensor signals collected have been provided and their references have been given for detailed information.

10.
FARKLI BAKIŞ AÇILARINDAN JAVA RMI VE CORBA’NIN KARŞILAŞTIRILMASI
COMPARISION OF JAVA RMI AND CORBA FROM DIFFERENT PERSPECTIVES
Mustafa TÜRKSEVER, R. Cenk ERDUR
Sayfalar 63 - 69
Bu çalışmada, günümüzde dağıtık sistemlerin nesneye dayalı olarak modellenmesinde en çok kullanılan standartlardan olan CORBA ve Java RMI farklı bakış açılarından karşılaştırılmaktadır. Bu bakış açıları; performans, dağıtık programlama ve sistem düzeyinde sunulan servislerdir.
In this paper, two of the widely used distributed object system standards which are CORBA and Java RMI has been compared from different perspectives. These perspectives are performance, distributed programming and system level services.

11.
BASİT EĞİLME ETKİSİNDEKİ BETONARME ELEMANLARIN MOMENT-EĞRİLİK VE TASARIM DEĞİŞKENLERİ ÜZERİNE ANALİTİK BİR İNCELEME
AN ANALYTICAL RESEARCH ON MOMENT-CURVATURE AND DESIGN VARIABLES OF R.C. MEMBERS UNDER SIMPLE FLEXURE
M. Yaşar KALTAKCI, Hasan H. KORKMAZ, S. Zerrin KORKMAZ
Sayfalar 71 - 80
Bu çalışmada, basit eğilme etkisindeki betonarme elemanların tasarım değişkenlerinin analitik olarak incelenmesi amaçlanmış ve bu amaçla bir bilgisayar proğramı geliştirilmiştir. Eğilme tesiri altındaki betonarme elemanların dayanım ve davranışına beton basınç dayanımı, donatı çeliği çekme dayanımı, çekme, basınç ve sargı donatılarının miktarı ile donatıdaki pekleşme olayının etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla geliştirilen bilgisayar programı, kabuk betonunun ezilmesini, donatıda pekleşmeyi, göbek betonu için sargı donatısı etkisini ve gerçekçi matematiksel malzeme modellerini göz önüne alabilen ve “katmanlı-modelleme” tekniğini kullanarak çözüm yapabilen FORTRAN dilinde bir programdır.
In this study design variables of reinforced concrete sections under simple flexure will be studied analytically and for that aim a computer program is developed. The variables that influence the behavior of R.C. sections, concrete compression strength, yield strength of steel, tension, compression and transverse steel amount and effect of strength hardening of steel are studied. Developed computer program is using layered modeling technique and capable of taking in to account; crushing of cover and core concrete, strain hardening of steel and effect of confinement on core concrete.

12.
DENİZLİ'DE YAZ VE KIŞ MEVSİMLERİNDE ÜRETİLEN TORBA YOĞURTLARIN KİMYASAL VE MİKROBİYOLOJİK KALİTESİNİN ARAŞTIRILMASI
INVESTIGATION OF CHEMICAL AND MICROBIOLOGICAL QUALITY OF STRAINED (TORBA) YOGHURTS PRODUCED DURING THE SUMMER AND WINTER SEASONS IN DENİZLİ
Ramazan GÖKÇE, Ahmet Hilmi ÇON, Oğuz GÜRSOY
Sayfalar 81 - 86
Araştırmada Denizli şehir merkezinde parekende torba yoğurdu satışı yapan 10 ayrı satış yerinden yaz ve kış mevsimlerinde toplam 57 örnek alınmış ve bunların bazı kimyasal ve mikrobiyolojik özellikleri belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre yaz ve kış torba yoğurdu örneklerinde kimyasal ve mikrobiyolojik açıdan istatistiksel manada önemli bir farklılık bulunmamaktadır. Elde edilen verilere göre örneklerin kuru madde açısından, % 98.25; küf-maya açısından, % 85; sodyum benzoat açısından, % 28.07 ve asitlik açısından da % 12.28'i Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne uymamaktadır. Özellikle kuru madde açısından çok yüksek oranda tespit edilen Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne aykırılık tüzükte bu konuda yeni düzenlemelerin yapılmasını gerektirmektedir.
In this study some chemical and microbiological analysis of 57 strained (Torba) yoghurt which were taken from 10 different markets during summer and winter seasons in Denizli city centre have been carried out. According to the results, there were no significant statistical differences in chemical and microbiological properties of torba yoghurts. According to Regulations of Food Products of Turkish Republic, analysed samples were not appropriate while considering; dry material, 98.25 %; mould-yeast, 85 %; sodium benzoate, 28.07 % and acidity, 12.28 % point of views. For these reasons, it should be considered some new arrangements in the Regulations of Food Products of Turkish Republic for torba yoghurt.

13.
SOYA VE ÜRÜNLERİNDE FENOLİK BİLEŞİKLER VE BESLENMEYİ KISITLAYICI FAKTÖRLER
PHENOLIC COMPOUNDS AND ANTINUTRITIONAL COMPONENTS IN SOYBEAN AND SOYBEAN PRODUCTS
Oğuz GÜRSOY, Ramazan GÖKÇE
Sayfalar 87 - 93
Protein bakımından zengin bir ürün olan soya fasulyesinin kullanım alanları hızla artmaktadır. Soya ve soya proteini ürünlerinin teknolojik açıdan çok iyi özellikleri olmasına rağmen, bazı istenmeyen renk ve koku karakteristikleri ile yapılarında bulunan beslenmeyi kısıtlayıcı faktörler kullanımını sınırlandırmaktadır. Bu derlemede, soya fasulyesi ve ürünlerindeki fenolik bileşikler ile beslenmeyi kısıtlayıcı faktörler ve bunların giderilmesi konusu üzerinde durulmuştur.
Soybean’s rather rich about the protein and increasing of using place. Soybean and soy protein products have excellent technological properties, however, their utilization is still limited due to the presence of some undesirable color and flavor characteristics and antinutritional components. In this review, phenolic compounds of soybean and soybean products and antinutritional components and remove of these factors was discussed.

14.
AFŞİN-ELBİSTAN TERMİK SANTRALI EMİSYONLARININ ÇEVRE TOPRAKLARININ FİZİKSEL, KİMYASAL VE BİYOLOJİK ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ETKİLERİ
EFFECTS OF AFŞİN-ELBİSTAN POWER PLANT EMISSIONS ON THE PHYSICAL, CHEMICAL AND BIOLOGICAL PROPERTIES OF NEARBY SOILS
Ayten KARACA
Sayfalar 95 - 102
Bu araştırmada Afşin - Elbistan Termik Santralı bacalarından çıkan emisyonların çevre topraklarının fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri üzerine yapmış olduğu etkiler araştırılmıştır. Bu amaçla 2 yıl boyunca, 4 ayrı dönemde, hakim rüzgar yönünde santrale 30 km mesafeden ve santral çevresindeki köylerden toprak örnekleri alınmıştır. Örneklerin fiziksel ve kimyasal özelliklerinin yanısıra, toplam ve bitkiler tarafından alınabilir S, Fe, Cu, Zn, Mn, Cd, Pb, Ni ve F, üreaz, asit ve alkali fosfataz enzim aktiviteleri ile karbon dioksit çıkışı miktarları belirlenmiştir. Genel olarak hakim rüzgar yönünden alınan örneklerin iz element ve ağır metal içerikleri, çevre köylerden alınan örneklere kıyasla yüksek bulunmuş, özellikle santrale yakın mesafelerde konsantrasyonlar oldukça artış göstermiştir. Buna karşılık hakim rüzgar yönünde santrale yakın bölgelerden alınan toprak örneklerinin üreaz, asit ve alkali fosfataz aktivitelerinde önemli derecede azalmalar belirlenmiştir (P < 0.05). Yapılan regresyon analizlerine göre de, hakim rüzgar yönünden alınan toprakların üreaz, asit ve alkali fosfataz aktiviteleri ile Fe hariç diğer bütün iz element ve ağır metal, azot, KDK arasında önemli negatif, organik madde ve pH ile de pozitif ilişki belirlenmiştir. Toprakların CO2 çıkışı ile Mn arasında önemli negatif ilişki belirlenirken, diğer iz elementler arasında belirlenen doğrusal ilişki katsayıları istatistiki yönden güvenilir düzeyde olmamıştır. Çevre köylerden alınan toprakların üreaz, asit ve alkali fosfataz aktiviteleri ile KDK ve azot arasında önemli negatif, pH ve kireç ile de pozitif ilişki belirlenmiştir. Bununla birlikte toprakların CO2 çıkışı ile pH ve organik madde arasında da pozitif ilişki belirlenmiştir.
In this research, the effect of emissions of Afşin - Elbistan Coal - Fired Power Plant on the physical, chemical and biological properties of nearby soils was investigated. For this aim, soil samples were taken from the villages near the central and 30 km away through central in the dominant wind direction during two years and four different periods. Besides the physical and chemical properties of the soil samples, total and available S, Fe, Cu, Zn, Mn, Cd, Pb, Ni, F, urease, acid and alkali phosphatase and carbon diokside evaluation quantities were determined. It was found that, trace element and heavy metal contents of the soil samples taken from the dominant wind direction were higher than the soil samples taken from near central villages, especially concentration at sites closest to the power plant was much higher. On the other hand, urease, acid and alkali phosphatase enzyme activities of soils taken from the dominant wind direction of the central were decreased significantly (P < 0.05). Regreation analysis showed that negative correlation between the urease, acid and alkali phosphatase activities and all trace elements with the exception of iron, heavy metals, nitrate and CEC However, significant positive correlation were found between pH and organik matter of the soil samples taken from the dominant wind direction. There was no correlation between the CO2 evaluation and other elements in spite of negative correlation between CO2 and Mn, organic matter, clay content and CEC. There were negative correlation between the urease, acid and alkali phosphatase activities and CEC, N, correlation between the above-mentioned activities and pH and lime were positive of the soil samples taken from the near-central villages. However, it was obtained positive correlation between CO2 evaluation and pH, organic matter.

15.
KIZILDAĞ VOLKANİTLERİNİN (DERİNKUYU/NEVŞEHİRYEŞİLHİSAR/KAYSERİ) PETROGRAFİ-PETROKİMYASI : PETROJENETİK BİR YAKLAŞIM
PETROGRAPHY-PETROCHEMISTRY OF THE KIZILDAĞ VOLCANICS (DERİNKUYU/NEVŞEHİR-YEŞİLHİSAR/KAYSERİ): PETROGENETIC APPROACH
Fuat IŞIK
Sayfalar 103 - 109
Orta Anadolu bölgesinde yer alan Derinkuyu (Nevşehir)-Yeşilhisar (Kayseri) yöreleri arasında Kızıldağ volkaniti olarak adlandırılan Kuvaterner yaşlı volkanik kayaçlar geniş bir alanda parça parça yüzlekler vermektedir. Grimsi siyah, yer yer kızılımsı siyah renkli ve bazaltik bileşimli olan bu kayaçlarda fenokristal gözlenmemektedir. Hipokistalin porfirik ve hiyalopilitik akma dokusuna sahip olup olivin, piroksen ve plajiyoklas ana bileşenlerini oluşturmaktadır. Kızıldağ volkanitleri kalkalkali karakterli olup MORB’a göre normalize edilmiş element diyagramında LİL elementler (Sr, K, Ba) bir zenginleşme ve HFS elementlerde (Zr, Ti, Y) ise bir fakirleşme göstermektedir. Ayrıca Kızıldağ volkanitleri LİLE ve HFSE açısından nisbeten kıtasal kabuk değerlerine benzediği görülmektedir. Kızıldağ volkanitlerinin de içinde bulunduğu Toros iç kuşağını oluşturan Neojen-Kuvaterner volkanitleri, Arap-Afrika levhasının Anadolu levhası altına dalmasıyla oluşan dalma-batma zonuyla alakalı olabilir.
The Kızıldağ volcanics of Quaternary age outcropps widespreadly in small volume bodies around the Derinkuyu (Nevşehir)-Yeşilhisar (Kayseri) region, middle Anatolian. These volcanics are grayish black, reddish black colored and aphyric basalt composition. They show hypocrystaline-porphyritic, hyalophilitic flow texture and consist of olivine, pyroxene and plagioclase. Kızıldağ volcanics have calc-alkaline character and MORB - normalized spider diagram indicate enrichment of lithophile elements (Sr, K, Ba) and depletion of high field stength elements (Zr, Ti, Y). Also lithophile elements and high field stength elements of Kızıldağ volcanics are similar to continental crust, relatively. Kızıldağ volcanics in the Neogene-Quaternary volcanics, located in the inner Taurid belt, interpretad that they are related to the subduction of the Afro-Arabian plate under the Anatolian plate.

16.
ASETİK ASİT-SU-SİKLOPENTANOL ÜÇLÜ SİSTEMİNİN ÇÖZÜNÜRLÜK DENGESİNİN İNCELENMESİ
INVESTIGATION OF SOLUBILITY DIAGRAM OF ACETIC ACID-WATERCYCLOPENTANOL TERNARY SYSTEM
Erol İNCE, Umur DRAMUR
Sayfalar 111 - 115
Solvent olarak siklopentanol kullanılmak suretiyle asetik asit-su-siklopentanol üçlü sistemi 298.15 K’de incelendi. Asetik asidin su ve siklopentanol arasındaki dağılma katsayısı 298.15 K ve 308.15 K sıcaklıkları için bulundu. Üçlü sisteme ait çözünürlük eğrisi elde edildi. 6 adet bağlantı doğrusu deneysel olarak çalışıldı. Bağlantı doğrularının teorik ve pratik değerleri arasındaki farkı görmek için deneysel olarak elde edilen bağlantı doğrularına Othmer-Tobias korelasyonu uygulandı. Ayrıca bağlantı doğrularının eldesi için seçilen bileşimlerin solvent ve rafinat fazlardaki dağılımının grafiği de çizildi.
Acetic acid-water-cyclopentanol ternary system, cyclopentanol being the solvent was examined at 298.15 K. The distribution coefficient of acetic acid between water and cyclopentanol was determined at 298.15 K and 308.15 K. The solubility curve of the ternary system was graphed. The six tie-lines was experimentally studied. In order to notice the differrence between the theoritical and practical values of the tie-lines, the Othmer-Tobias correlation was applied to the obtained. In addition the graphic of distribution in solvent and raffinate phases of the compositions which were selected for obtaining the tie-lines was introduced.

17.
AĞAÇİŞLERİ SEKTÖRÜNDEKİ TEK KANALLI KUYRUK SİSTEMİNDE SİMÜLASYON ANALİZİ UYGULAMASI
APPLICATION OF THE SINGLE SERVER QUEUING SYSTEM ANALYSIS IN WOOD PRODUCTS INDUSTRY
Arif GÜRAY, Serap ULUSAM
Sayfalar 117 - 124
Bu çalışmanın amacı tek kanallı bir kuyruk sistemini simüle etmektir. Bu nedenle özel sektöre ait bir kapı-doğrama fabrikasında bulunan CNC tezgahının zamana göre işleyişi simüle edilmiş ve gerçek sistemin etkinliği belirlenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda veriler elde edilerek gerekli matematiksel işlemler gerçekleştirilmiş ve bazı varsayımlar neticesinde sistemde uzun kuyrukların oluştuğu görülmüş ve gerekli çözüm önerilerinde bulunulmuştur.
The aim of this study, simulated of the single server queuing system(CNC) at the door-joinery facilities. We simulated the system both by hand and computer programming with SIMAN languages. From the obtained results, we aimed to provide some suggestions to the manager. Because, the ending of the study, simulation showed the real system in some hypothesis. As a result of simulated system will have long queues in future time.

18.
ORMAN YOL PLANLAMASI VE YOL ZEMİNİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
AN INVESTIGATION ON THE FOREST ROAD PLANNING AND ROAD GROUND
Hafız Hulusi ACAR
Sayfalar 125 - 130
Yol yapımı için harcanacak kapitalin yerinde kullanılması, teknik ve ekonomik olması gerekir. Bu nedenle orman yollarının bir projesinin yapılması ve yola ait bütün çalışmaların bu projeye göre yönlendirilmesi gerekmektedir. Mevcut orman yol ağı planı ile yapımı tamamlanmış orman yolları, teknik açıdan ve orman transportu açısından incelendikten sonra olabildiğince yüksek işletmeye açma oranına ulaşılmaya çalışılmalıdır. Yeşiltepe Bölgesi için orman yol yoğunluğu orman alanlarında 11.9 m/ha olarak bulunmuştur. Bu durumda işletmeye açma oranı % 78’dir. Daha sonra optimum yol ağı planlanarak orman yol yoğunluğu 22 m/ha’a, işletmeye açma oranı da % 86’ya ulaştırılmıştır. Zemin örneklerini alma yöntemlerinden güdümlü örnekleme yöntemi kullanılmış ve örnekler karma bir sistem çerçevesinde alınmıştır. Yapılan deney sonuçlarına göre zemin örneği alınan mevcut tüm yolların mukavemet, sıkışma ve taşıma gücü açısından iyi derecede oldukları tespit edilmiştir. Bu sonuçlarla birlikte Doğu Karadeniz Bölgesi gibi dağlık arazide orman yolları planlanırken, heyelanlı bölgelere dikkat edilerek daha yüksek işletmeye açma oranına ulaşmak amaç edinilmelidir. Bu nedenle sürütme ve traktör yolları planlamasına gereken önem verilmelidir. Orman yollarını planlarken mutlaka önceden zemin analizleri yapılmalı ve dikkate alınmalıdır.
It is required that the capital used for construction of road must be technical, economical and used in its location. For this reason, the projects must be prepared for forest roads and all operations belong to roads must be guided according to these projects. In this investigation, available forest road network plan and constructed forest roads were investigated at the point of view technical and forest transportation. After this, it were studied to reach the highest exploitation rate as can as possible. Available forest road density were found as 11.9 m/ha in forest areas for Yesiltepe District. In this condition, exploitation rate was 78 %. After that, optimum forest road network were planned and road density were reached to 22 m/ha and exploitation rate to 86 %. Directed sample method were used from taking soil sample methods and samples were took in mixed system. According to results of the experiments, available forest roads were found in a good degree at the point of view endurance, pressing and transportation capacity. With these results, it is aimed to reach higher exploitation rate with given attention to landslide areas during planning of forest roads on the mountain areas such as Black Sea Region. For this reason, required importance must be given to planning of truck and logging roads. Ground analysis must be done and took care before during planning process of forest road network.

19.
EMPRENYELİ SARIÇAM (Pinus sylvestris L.) ODUNUNDAN ÜRETİLEN LAMİNE AĞAÇ MALZEMELERİN YANMA ÖZELLİKLERİ
THE COMBUSTION PROPERTIES OF LAMINATED WOOD MATERIALS PREPARED FROM SCOTCH PINE (Pinus sylvestris L.)
Ramazan ÖZEN, Ayhan ÖZÇİFÇİ
Sayfalar 131 - 138
Bu çalışmada, sarıçam odunu örnekleri Sodyum perborat, Sodyum tetra borat, İmersol (I-WR 2000) ve TanalithCBC (T-CBC) maddeleri ile daldırma metoduna göre emprenye edildikten sonra Desmodur-VTKA tutkalı kullanılarak üretilen 3 katmanlı lamine ağaç malzemenin (LAM) ASTM-E 69 standardında belirlenen esaslara uyularak yanma özellikleri belirlenmiştir. Sonuç olarak; en fazla kütle kaybı (60.83 g) I-WR2000 ile işlem gören lamine örneklerde, CO miktarı (6340.85 ppm) T-CBC ile işlem gören masif ağaç malzemede, CO2 miktarı (% 7.48), O2 miktarı (% 13.03 ) ve ilk ağırlığa oranla en fazla yanma (% 82.73) kontrol örneğinde, sıcaklık artışı (406.55 o C) T-CBC ile işlem gören lamine örneklerde elde edilmiştir. Buna göre; lamine örneklerin yanma deneyinde sodyum tetra borat ve sodyum perborat yanmayı azaltıcı emprenye maddesi olarak tespit edilmiştir.
In this study, the combustion properties of 3 ply laminated wood material, which was produced from scotch pine (Pinus sylvestris L.) impregnated with Sodium perborat, Sodium tetra borat, Imersol (I-WR 2000) and TanalithCBC (T-CBC) by using dipping method has been investigated. Prepared materials have been bonded with Desmodur- VTKA adhesive and tested according to the procedure of ASTM-E 69 standards. As a result, the highest weight loss (60.83 g) in laminated sample impregnated with I-WR 2000, CO rate (6340.85 ppm) in neutral sample impregnated with T-CBC, CO2 rate (7.48 %), O2 rate (13.03 %) and according to the first weight rate the highest combustion rate (82.73 %) in control samples, heat increasing (406.55 o C) in laminated sample impregnated with T-CBC have been obtained. According to these results, in the combustion tests of laminated samples sodium tetra borat and sodium perborat have been determined as a successful fire retardant chemical.

20.
FINDIK KABUKLARININ, ÇAY VE TÜTÜN ATIKLARININ HAMMADDE OLARAK KULLANILMASI
UTILIZATION OF HAZELNUT HUSKS, TEA AND TOBACCO WASTES, AS RAW MATERIALS
Ş. İsmail KIRBAŞLAR, F. Gülay KIRBAŞLAR, Mehmet MAHRAMANLIOĞLU, M. Lütfullah SEVGİLİ, Umur DRAMUR
Sayfalar 139 - 143
Bu çalışmada, fındık kabukları, çay ve tütün atıklarındaki nem, kül, yağ ve sellüloz miktarları analiz edilmiştir. Ayrıca, fındık kabukları, çay ve tütün atıklarının içerdiği pentosan, pentos ve furfural miktarları belirlenmiştir. Furfural her üç atıktan destilasyon metoduyla ayrılmıştır. Atıklardan ayrılan furfural örneklerinin IRspektrumları ile standart furfuralin IR-spektrumları karşılaştırılmıştır. Fındık kabuklarından farklı sıcaklıklarda aktif karbon elde edilmiştir. Bu aktif karbon kullanılarak organik ve anarganik atıklar adsorbsiyonla uzaklaştırılmıştır.
In this study, moisture, ash, oil and cellulose of hazelnut husks, tea and tobacco wastes were analyzed. The amounts of pentosan, pentose and furfural were determined in the hazelnut husks, tea and tobacco wastes. Furfural was produced from each three waste products by a steam distillation method. IR spectra of each furfural product were measured and compared with standard furfural. Activated carbon prepared from the hazelnut husks at the different temperature, and organic and inorganic pollutants were removed by using the adsorbent obtained from hazelnut husk.

21.
MONTE CARLO BENZETİMİNİN BİR KARAR PROBLEMİNE UYGULANMASI
THE APPLICATION OF MONTE CARLO SIMULATION FOR A DECISION PROBLEM
Çiğdem ALABAŞ, Ö. Faruk BAYKOÇ
Sayfalar 145 - 149
Standart karar ağacı yaklaşımının ana amacı ilgilenilen performans ölçütüne ilişkin beklenen değerin hesaplanmasıdır. Ancak gerçek hayat problemlerinde, belirsizlik faktörleri arttıkça karar problemi çok daha karmaşık bir hale gelmektedir. Böyle durumlarda karar analizinin, standart karar ağacı yaklaşımıyla yapılması kullanışlı değildir. Bu zorluğu yenmek için kullanılan yöntemlerden biri Monte Carlo benzetimidir. Bu çalışmada, karmaşık bir karar problemi için Monte Carlo benzetim modeli kurulmuş ve istatistiksel analiz yapılarak en uygun karar belirlenmiştir.
The ultimate goal of the standard decision tree approach is to calculate the expected value of a selected performance measure. In the real-world situations, the decision problems become very complex as the uncertainty factors increase. In such cases, decision analysis using standard decision tree approach is not useful. One way of overcoming this difficulty is the Monte Carlo simulation. In this study, a Monte Carlo simulation model is developed for a complex problem and statistical analysis is performed to make the best decision.

LookUs & Online Makale