E-ISSN: 2587-0351 | ISSN: 1300-2694
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi - Pamukkale Univ Muh Bilim Derg: 9 (1)
Cilt: 9  Sayı: 1 - 2003
1.
Kapak-İçindekiler
Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Sayfalar I - III

2.
YÜZEY MÜHENDİSLİĞİNDE YENİ BİR YAKLAŞIM; DUBLEKS YÜZEY İŞLEMİ
A NEW APPROACH AT SURFACE ENGINEERING; DUPLEX SURFACE TREATMENT
Akgün ALSARAN, Ayhan ÇELİK, Mehmet KARAKAN, Fatih YETİM
Sayfalar 1 - 7
Dubleks yüzey işlemleri, imalatta yaygın olarak kullanılan düşük alaşımlı çeliklere ince seramik film kaplamak için geliştirilmiştir. Bu yöntemle, düşük mukavemete sahip az alaşımlı çeliğin ilk olarak plazma ile nitrürasyon işlemi uygulanarak yük taşıma kapasitesi artırılmakta ve sonra üzerine seramik kaplamalar yapılmaktadır. Bu çalışmada, dubleks yüzey işlemleri ana hatları ile ele alınmış, avantaj ve dezavantajları hakkında bilgi verilmiştir.
Duplex surface process was developed to deposite thin ceramic film coating on commonly manufacturing used low alloy steels. Low alloy steel having low strength by this process was first plasma nitrided with purpose enhancing load bearing capacity and then deposited with such ceramic coating. In this study, the duplex surface treatment was deal with main lines and informed about advantage and disadvantage.

3.
AA 2014 VE AA 2024 ALÜMİNYUM ALAŞIMLARINDA SOĞUTMA KOŞULLARININ SERTLİĞE ETKİSİNİN İNCELENMESİ
INVESTIGATION OF EFFECT OF COOLING CONDITIONS ON HARDNESS OF THE AA 2024 AND AA 2014 WROUGHT ALUMINIUM ALLOYS
Hülya KAÇAR DURMUŞ, Ahmet OKUR, Cevdet MERİÇ
Sayfalar 9 - 13
Bazı alüminyum alaşımlarına çökelme ısıl işlemi uygulanarak mekanik özellikleri değiştirilebilmektedir. Tek fazlı bölgede uygun bir sıcaklıkta, çözeltiye alma ısıl işlemi ile elde edilen aşırı doymuş katı çözelti, doğal ve/veya yapay olarak yaşlandırılıp iç yapıda çökeltiler oluşturulmaktadır. Bu intermetalik çökeltiler ana yapı ile inkoherent olup malzemenin mekanik özelliklerini arttırmaktadır. Bu işlemin bir parçası olan katı çözeltiye alma işlemi sonrasındaki soğutma koşulları çökelme sonrası özellikleri etkilemektedir. Ancak uygulamada bu durum pek dikkate alınmamaktadır. Bu çalışmada “Aluminum Association “numaraları AA 2014 ve AA 2024 olan alüminyum alaşımları, 495 ± 3 0 C’de 1 saat tutularak katı eriyiğe alınmıştır. Örneklere bu sıcaklıkta farklı soğutma koşullarında su verilmiştir. Daha sonra 150 0C ve 180 0C’de yapay yaşlandırma uygulanmıştır Malzemelerin soğutma koşullarına ve yapay yaşlandırma sıcaklıklarına bağlı olarak sertlik değişimleri ve iç yapıları incelenmiştir.
Mechanical properties of some aluminum alloys can be changed with precipitation hardening. This intermetallic precipitates are incoherent with the main structure and increased mechanical properties. Cooling rates after solid solution process effects properties after precipitation. In applications, however this is not taken into consideration. In this study, AA 2014 and AA 2024 Aluminium Alloy specimens were hold for one hour at 495±3 0C and formed a solid solution. Specimens were quenched at this temperature with different cooling rtes . later artificial aging was applied at 150 0C and 180 0C. The hardness and microstructure variations of the specimens were investigated depending on the cooling rates and artificial aging temperatures.

4.
KANATLI BİR BORU ETRAFINDAKİ FAZ DEĞİŞİMİ
PHASE CHANGE AROUND A FINNED TUBE
Aytunç EREK
Sayfalar 15 - 21
Bu çalışmada, bir ısıl enerji depolama sisteminde radyal kanatlı boru kullanılmasıyla ısı transferinde yaratılan artış incelenmiştir. Sistemin çözümü, ısı transfer akışkanı (ITA), boru duvarı ve kanat ve faz değişim malzemesi (FDM) için yazılan denklemlerin bir bütün olarak çözümünü içerir. Bu denklemlerin çözümü için kontrol hacmi sonlu fark yaklaşımı ile yarı kapalı çözücü (SIS) kullanılmıştır. Isı transfer akışkanı içinde tam gelişmiş hız dağılımı alınmıştır. Akış parametreleri (Re sayısı ve soğutkanın giriş sıcaklığı) ve kanat parametrelerinin (kanat sayısı, kanat uzunluğu ve kanat kalınlığı) katılaşma eğrisi ve toplam depolanan enerjiye etkisi bulunmuştur.
This study presents the heat transfer enhancement in the thermal energy storage system by using radially finned tube. The solution of the system consists of the solving the equations of the heat transfer fluid (HTF), the pipe wall and fin, and the phase change material (PCM) as one domain. The control volume finite difference approach and the semi implicit solver (SIS) are used to solve the equations. Fully developed velocity distribution is taken in the HTF. Flow parameters (Re number and inlet temperature of coolant) and fin parameters (the number of fins, fin length, fin thickness) are found to influence solidification fronts and the total stored energy.

5.
SÜREKLİ REJİM ENERJİ DENGESİ MODELİNE GÖRE ISIL KONFOR BÖLGELERİ
THERMAL COMFORT ZONES FORSTEADY-STATE ENERGY BALANCE MODEL
Ömer KAYNAKLI, Ümit ÜNVER, Muhsin KILIÇ, Recep YAMANKARADENİZ
Sayfalar 23 - 30
Bu çalışmada, sürekli rejim enerji dengesi modeli için verilen, vücut ile çevre arasındaki ısı geçişi denklemlerinden ve ısıl konfor ile vücuttaki fizyolojik kontrol mekanizmalarının etkilerini ifade eden ampirik bağıntılardan yararlanarak, insanların ısıl konfor şartlarını etkileyen sıcaklık, bağıl nem, hava hızı, metabolik aktivite ve giysi yalıtım dirençleri gibi parametrelerin değişimi ve birbirine etkileri incelenmiştir. ASHRAE Standart 55 - 1992’nin vermiş olduğu, bir ortamın konforlu olarak nitelendirilebilmesi için memnun olmayanların yüzdesinin (PPD) % 10’u aşmaması gerektiği göz önünde tutularak insanların farklı şartlarda konforlu hissedebilmeleri için ısıl konfor bölgeleri çıkarılmış ve sonuçlar grafikler halinde sunulmuştur.
In this study, the various thermal comfort parameters including temperature, relative humidity, air velocity, metabolic activity and clothing resistance and their effect to each other are examined. The heat transfer equations given for steady state energy balance between body and environment and the empirical equations which give thermal comfort and physiological control mechanisms of body are used. According to the ASHRAE Standard 55-1992, an environment can be assumed comfortable while Predicted Percentage of Dissatisfied (PPD) is less than % 10. Considering this, thermal comfort zones in various conditions are studied and results are presented and discussed

6.
FİBER TAKVİYELİ KOMPOZİT DÜZ DİŞLİLERDE ÜÇ BOYUTLU SONLU ELEMANLAR METODUYLA GERİLME ANALİZİ
STRESS ANALYSIS OF REINFORCED COMPOSITE SPUR GEARS USING 3D-FINETE ELEMENT METHOD
Gülabi DEMİRDAL, Durmuş TÜRKMEN
Sayfalar 31 - 36
Bu çalışmada; grafit-epoksi düz dişlilerde normal ve kayma gerilmeleri incelenmiştir. Gerilmeler, düz dişlinin dıştan içe doğru ayrılmış üç bölgesinde farklı takviye açılarında hesaplanmıştır. İncelemelerde üç boyutlu (3B) sonlu elemanlar metodu (SEM) kullanılmıştır. Sonlu eleman modeli olarak sekiz düğümlü izoparametrik kübik eleman seçilmiştir. Normal ve kayma gerilmeleri değişik fiber takviye açılarında hesaplanıp grafik olarak gösterilmiştir. Grafikler irdelenerek çeşitli sonuçlar elde edilmiştir.
In this paper; spur gears made from graphite epoxy normal and shear stresses are examined. The stresses of super gears are calculated from outer to interior defines in tree zones for different fibers reinforcement angles. Three dimensionel finite element model (FEM) used in this study. Eight noded three dimensionel izoparemetric elements are chosen as finite element method. Normal and shear stresses are calculated in differrent fiber orientatıons and ploted in graphs. The results of plotted graphies are examinated.

7.
OTOMOTİV ENDÜSTRİSİ İÇİN MAGNEZYUM ALAŞIMLARININ KULLANIM POTANSİYELİ
POTENTIAL USE OF MAGNESIUM ALLOYS FOR THE AUTOMOTIVE INDUSTRY
Kudret KANDEMİR, A. Çetin CAN
Sayfalar 37 - 45
Son zamanlarda ağırlığın azaltılması ve konforun yükseltilmesi ihtiyacı otomotiv uygulamalarında hafif malzeme kullanımına büyük ilgi uyandırmıştır. Mükemmel özgül dayanım ve rijitlik özellikleriyle magnezyum alaşımları, otomotiv endüstrisindeki uygulamalar için alüminyum ve çelik ile mukayese edilebilir düzeydedir. Bu yüzden araştırmalar magnezyum alaşımlarının özelliklerine odaklanmıştır. Bu çalışmanın amacı magnezyum alaşımlarının otomotiv endüstrisinde kullanım ve uygulanabilirliğini inceleyerek değerlendirmektir.
Recently, there is a high interest in using lightweight materials for automotive applications where weight reduction and improvement in comfort are needed. Magnesium alloys with excellent specific strength and stiffness properties can be comparable with steel and aluminum alloys for applications in the automotive industry. For this reason, the properties of magnesium alloys are in the focus of research. This study aims at reviewing and evaluating the prospects of magnesium alloys use and applications in the automotive industry.

8.
YENİDEN KULLANILABİLİR YAZILIM BİLEŞENLERİNE WEB ÜZERİNDEN ERİŞİM İÇİN CORBA TEMELLİ BİR MİMARİ
A CORBA BASED ARCHITECTURE FOR ACCESSING REUSABLE SOFTWARE COMPONENTS ON THE WEB.
R. Cenk ERDUR, Mustafa TÜRKSEVER
Sayfalar 47 - 54
Bilgisayar ağları teknolojilerinin gelişimi ve İnternet'in sürekli büyümesi sonucunda, İnternet, yakın bir gelecekte yeniden kullanıma dayalı yazılım geliştiren kişi veya kuruluşların ortak yazılım bileşeni deposu durumuna gelecektir. Bu yazılım deposunda bulunan yeniden kullanılabilir kodlar, analizler, tasarımlar, tasarım desenleri (design patterns) gibi bileşenlerin yeni yazılım geliştirme süreçlerinde de kullanılabilmesi için, söz konusu bileşenlerin İnternet üzerinden aranabilmesini sağlayan ortamlara gerek duyulmaktadır. Bu ortamlar; kullanıcıların sorgu girebilmelerini sağlayan arayüzler, bileşen kütüphanelerine erişimi sağlayan bağlayıcı (wrapper) programlar, kullanıcı isteklerini ilgili bileşen kütüphanelerine ileten koordinatör programlar gibi temel elemanlardan oluşmaktadır. Bu çalışmada ilk olarak bu tür bir ortam için CORBA temelli bir mimari ortaya konmaktadır. Daha sonra, aynı ortam için Java 2 platformu teknolojileri kullanımına dayanan alternatif bir mimari verilmekte ve önerilen CORBA temelli mimari ile karşılaştırılmaktadır.
In a very near future, as a result of the continious growth of Internet and advances in networking technologies, Internet will become the common software repository for people and organizations who employ component based reuse approach in their software development life cycles. In order to use the reusable components such as source codes, analysis, designs, design patterns during new software development processes, environments that support the identification of the components over Internet are needed. Basic elements of such an environment are the coordinator programs which deliver user requests to appropriate component libraries, user interfaces for querying, and programs that wrap the component libraries. First, a CORBA based architecture is proposed for such an environment. Then, an alternative architecture that is based on the Java 2 platform technologies is given for the same environment. Finally, the two architectures are compared.

9.
YENİ GRAFİK UYGULAMA GELİŞTİRME ARAYÜZLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
COMPARISON OF NEW GRAPHICS APPLICATION PROGRAMMING INTERFACES
Mustafa TÜRKSEVER, Aybars UĞUR
Sayfalar 55 - 61
Bu makalede grafik yazılımları geliştirmede kullanılan uygulama geliştirme arayüzleri sınıflandırılarak kısaca tanıtılmıştır. İki boyutlu ve üç boyutlu uygulama geliştirme arayüzlerinin özellikleri belirtilmiştir. Çalışma kapsamında geliştirilen aynı işleve sahip iki yazılım (Kup3B Java2D sürümü, Kup3B Java3D sürümü) kaynak kod satır sayılarına göre karşılaştırılmışlardır. Elde edilen değerler grafiklere dönüştürülmüş ve yorumlanmıştır.
In this paper, Application Programming Interfaces (API) which are used for graphics software development are classified and introduced briefly. Properties of 2D and 3D API’s are specified. Programs which are implemented in this study (Kup3B Java2D version, Kup3B Java3D version) are compared by number of lines of code written. Charts are constructed by using values obtained and interpreted.

10.
ÇELİK YAPILARDA MOMENT DAYANIMLI ÇERÇEVELER
THE MOMENT RESISTING FRAMES ON STEEL STRUCTURES
Yavuz Selim TAMA
Sayfalar 63 - 72
Bu çalışmada, çelik yapılarda yaygın olarak kullanılan “Moment dayanımlı çerçeve” teşkil biçimleri özetlenmiştir. Farklı şekillerde teşkil edilen moment dayanımlı çerçeveler; düzenleniş biçimlerine, kullanılan birleşim eleman türüne, düğüm noktalarının sünekliğine, birleşim bölgesinin ve elemanların rölatif dönme rijitliklerine, birleşim bölgelerinin ve elemanların rölatif moment kapasitelerine göre gruplandırılmıştır.
In this paper, the moment resisting frames which are commonly used on the steel structures are summerized. The moment resisting steel frames which are constructed with different shapes are classified according to the configuration of moment frame, the type of connectors used, the ductility of connection, the relative rotational stiffness of the connection and members and the relative moment capacity of the connection and members

11.
DENİZDEN ÇIKARILAN KUMUN BETON MUKAVEMETİNE ETKİSİ
THE EFFECT OF SEA SAND ON THE CONCRETE ENDURANCE STRENGTH
Ömer ÖZKAN
Sayfalar 73 - 78
1999 yılında meydana gelen depremler sonrasında, kıyı şeridinde bulunan şehirlerde yapı malzemesi olarak kullanılan betonun karışımında deniz kumunun kullanılmasının beton mukavemetine ve dayanımına etkisi tartışılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada Zonguldak-Alaplı bölgesinde denizden çıkarılan kum ile ZonguldakAlaplı Çayı’ndan çıkarılan kumun mukavemetlerinin zamana göre değişimleri karşılaştırılmıştır. Kullanılan ince agregada birim ağırlık, özgül ağırlık, ince madde oranı, organik madde oranı tayin edilerek, incelik modülü deneyleri yapılmıştır. Yapılan deneyler neticesinde denizden çıkarılan kumun mukavemeti ortalama % 34 oranında düşürdüğü tespit edilmiş olup bunun da kumun içeriğinden kaynaklandığı sonucuna varılmıştır.
In the aftermath of massive earthquakes in 1999, the use of sea sand in the construction material as a substance has been widely questioned as it may have negative side effects on endurance strength of buildings in coastal cities. In this study, the change in the endurance of the concrete has been tested by the use of sea and river sand types from Zonguldak-Alapli region. Some experiments concerning unit weights, absolute weights, and ratio of fine material and organic material ratio of sand types were also executed. As a result of experiment made about special features of the sand types, it is well understood that the endurance strength of concrete consisting of sea sand is 34% less than that of the normal sand due to the changes in ingredients of sand types.

12.
SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNDE İSTENMEYEN LEZZET
OFF-FLAVOURS IN MILK AND MILK PRODUCTS
Oğuz GÜRSOY, Özer KINIK
Sayfalar 79 - 88
Lezzet gıdanın beğenisini belirleyen başlıca faktördür ve aynı zamanda tüketici tercihlerini de etkilemektedir. Bundan dolayı, lezzet problemleri genellikle tüketici şikayetleri olarak geri dönmektedir ve gıdalardaki lezzet kusurları süt ve süt ürünlerinin de içinde bulunduğu gıdaların tüketiciler tarafından kabul edilmemesinin başlıca nedenidir. Süt ve süt ürünlerinde lezzet ve istenmeyen lezzet son on yılın ilgi çeken araştırma konusu olmuştur; bu bağlamda da lezzet gelişiminin takibi için kullanılan analitik teknikler gelişmiştir ve birçok süt ve süt ürünündeki istenmeyen lezzet bileşikleri halen araştırılmaktadır. Süt ve ürünlerindeki istenmeyen lezzete neden olan kimyasallar; çevresel kaynaklardan bulaşma, hayvan beslenmesi, gıda içinde meydana gelen kimyasal reaksiyonlar ve diğer kaynaklar orijinli olabilir. Bu makalenin amaçlarını, tanımlamaların ardından, istenmeyen lezzet için muhtemel kaynakların ve kimyasal bileşiklerin özetlenmesi ve süt ve süt ürünlerindeki istenmeyen lezzet kavramı ile ilgili farklı yaklaşımların tartışılması oluşturmaktadır.
Flavour is the main factor determining the purchase of food and it also effects to consumer preferences. Therefore, flavour problems usually come to light as a result of consumers’ complaints, and flavour defects in food are a major cause of consumer rejection of the food product including milk and milk products. Flavour and off-flavour in milk and milk products have been the subject of active research in the last decade; there have been developments in the analytical techniques used to monitor flavour development, flavour and off-flavour compounds in many dairy product have now been investigated. The chemicals responsible for unacceptable flavours in milk and milk products can originate incidental contamination from environmental sources, from animal feeding, from chemical reactions occuring within the food material itself and from other sources. The objectives of this paper comprise, after definitions, summarizing the possible sources and specific compounds of off-flavours, and discussing different approaches for off-flavour concept in milk and dairy products.

13.
POLİETİLEN TERAFTALAT (PET) POLİMERİNDE EKSTRUDER İÇERİSİNDE ÖNEMLİ OLAN BOZUNMALAR
IMPORTANT DEGRADATIONS IN POLYETHYLENE TERAPHTALATE EXTRUSION PROCESS
Şule ALTUN, Yusuf ULCAY
Sayfalar 89 - 93
Bu makalede, Türkiye’de ve dünyada en fazla üretilen sentetik lif olan polietilen teraftalat (PET) lifinde ekstruder içerisinde meydana gelen bozunmalar anlatılmıştır. Önce, PET polimerinde görülen bozunmalardan söz edilmiş, daha sonra ekstruder içerisinde gerçekleşen bozunmalar üzerinde durulmuştur. Sonuç bölümünde de ekstruder içerisinde meydana gelen bozunmaların, ürün özellikleri üzerindeki etkilerinden söz edilmiştir.
Polyethylene terephthalate (PET) is one of the most used thermo-plastic polymers. The total consumption of PET has been about 30 million tons in the year 2000. Polyester fibers constitute about 60 % of total synthetic fibers consumption. During extrusion, PET polymer is faced to thermal, thermo-oxidative and hydrolytic degradation, which result in severe reduction in its molecular weight, thereby adversely affecting its subsequent melt processability. Therefore, it is essential to understand degradation processes of PET during melt extrusion.

14.
BOBİN DEĞİŞTİRME APARATLARININ ÇALIŞMA REJİMİNİN ANALİZİ
THE ANALYSIS OF WORKING SYSTEM ON DOFFER
Resul FETTAHOV, Yüksel İKİZ
Sayfalar 95 - 101
Bu makalede bobinleme ve OE eğirme makinelerinde kullanılan bobin değiştirme aparatlarının çalışma rejiminin analizi yapılmış ve aparatın çalışma parametreleri ile makinelerin teknolojik parametreleri arasındaki ilişkinin matematik modeli elde edilmiştir. Aparatın performansını değerlendiren yararlı zaman katsayısının tespiti verilmiştir. Araştırma sırasında bobin değiştirme aparatının performansını iyileştirmekle elektrik enerjisine tasarrufu sağlayan “bekleme-çalışma” ve “sinyallerle çalışma” gibi iki çalışma rejimi önerilmiştir.
On this paper, the analysis of working system of doffer used on OE spinning and packaging machines are studied. In addition, the mathematics model of relation between working parameters of the doffer and technological parameters of machines were obtained. The evaluating “useful time coefficient” of performance on doffer is determined. During the research, the two working systems obtained saving of electrical energy as improving the performance of doffer such as “waiting-working” and “working by signals” was suggested.

15.
DOKUMA MAKİNALARINDA ARMÜRLÜ AĞIZLIK AÇMA MEKANİZMALARI : BÖLÜM 1- İNCELEME
DOBBY SHEDDING MECHANISM ON WEAVING MACHINES : PART 1- ANALYSIS
Gabil ABDULLAYEV, Ali Serkan SOYDAN, Barış HASÇELİK
Sayfalar 103 - 113
PAÜ Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü’nde 10.08.1999 – 01.08.2001 tarihleri arasında yürütülmüş olan MİSAG-139’Nolu “Dokuma Makinaları için Yüksek Hızlı Armür Dizaynı” adlı proje başarıyla sonuçlanmış ve TÜBİTAK tarafından onaylanmıştır. Proje çerçevesinde yapılan araştırmalar ve elde edilen sonuçlar ile ilgili bilgiler makalemizin ana hatlarını oluşturmaktadır. Makalenin birinci bölümünde, proje içerisinde bahsi geçen armür makinalarının sınıflandırılması ve analizi hakkında literatür çalışması ve patent araştırmalarından elde edilen bilgiler yer almaktadır.
The project “High Speed Dobby Design for Weaving Machines” with the number of MİSAG-139, which wascarried out the Textile Department of Engineering Faculty at Pamukkale University between the dates 10.08.1999 – 01.08.2001, was successfully completed and approved by TÜBİTAK (The Scientific and Technical Research Council of Turkey). The first part of the paper includes a classification and analysis of dobby machines; besides the information obtained from patent application is included.

16.
DOLGULU BİR KOLONUN PERFORMANS ANALİZİ : ORİFİZMETRE KALİBRASYONU
THE PERFORMANCE ANALYSIS OF A PACKED COLUMN : CALIBRATION OF AN ORIFICE
Aynur ŞENOL
Sayfalar 115 - 123
Bu çalışmada, dolgu çapı 6.25 mm, ıslanabilen dolgu dış yüzey alanı 2.3 cm2, spesifik yüzey alanı ap = 1037.3 m2/m3 ve boşluk kesri ? = 0.545 m2/m3 geometrik özelliklere sahip halkalı dolgu maddesinin işletme parametreleri 9 cm iç çapındaki cam bir destilasyon kolonunda araştırılmıştır. Trikloretilen/n-heptan sistemini kullanarak, muhtelif kolon basınç düşüşü (buhar hızı) değerlerine karşılık dolgu maddesinin ayırma etkinliği (HETP ve gaz fazı transfer birimi yüksekliği, HOG) sonsuz refluks çalışma koşulları altında test edilmiştir. BravoFair’ın etkin fazlar arası yüzey alanı (ae) yaklaşımı ile Onda’nın ıslak yüzey alanı (aw) ve kütle transfer katsayısımodelleri aracılığı ile, değişik buhar yükü değerlerine karşılık dolgunun ayırma etkinliği teorik olarak analiz edilmiştir. Buhar yükleme faktörü olarak Eckert’in boğulma hızı modeline göre hesaplanan %boğulma oranı(%Fl) niceliği kullanılmıştır. Ayrıca, kolon kuru basınç düşüşü denemelerinde yer alan “orifizmetre” hava debisi ölçü aletinin kalibrasyonuna yönelik olarak, aletteki kapiler (orifiz) çapı (d) ve manometrik cıva seviyesi farkına (?ho) dayalı bir hava hızı korelasyonu türetilmiştir.
Investigations to develop data for this study were made using a pilot scale glass column of 9 cm inside diameter randomly filled to a depth of 1.90 cm with a Raschig type ring at a slightly modified geometry. The geometrical characteristics of packing are: the total area of a single particle ad = 2.3 cm2; specific area ap = 10.37 cm2/cm3; voidage ? = 0.545 m3/m3. The efficiency tests were run using trichloroethylene/n-heptane system under total reflux conditions. Using the modified versions of the Eckert flooding model and the Bravo effective area (ae) approach, as well as the Onda wetted area (aw) and individual mass transfer coefficient models, it has been attempted to estimate the packing efficiency theoretically. This article also deals with the design strategies attributed to a randomly packed column. Emphasis is mainly placed on the way to formulate an algorithm of designing a pilot scale column through the models being attributed to the film theory. Using the column dry pressure drop properties based on the air flowing it has been achieved a generalized flow rate approach for calibrating of an orifice through which the air passes.

17.
SU-PROPİONİK ASİT-ÇÖZÜCÜ SİSTEMLERİ SIVI-SIVI DENGE VERİLERİNE UNIFAC MODELİNİN UYGULANMASI
APPLICATION OF THE UNIFAC MODEL TO LIQUID-LIQUID EQUILIBRIA OF WATER-PROPIONIC ACID-SOLVENT TERNARIES*
Süheyla ÇEHRELİ
Sayfalar 125 - 128
Su-Propionik Asit-Benzil Alkol, Su-Propionik Asit-Benzil Asetat ve Su-Propionik Asit-Dibenzil Eter üçlü sistemlerine ait sıvı-sıvı denge verileri UNIFAC Modeli kullanılarak tahmin edilmiştir. Bunun için çok varyanslı Newton-Raphson yönteminin uygulandığı bir bilgisayar programı kullanılmıştır. Elde edilen model verileri deneysel verilerle karşılaştırılmıştır.
The liquid-liquid equilibria of Water-Propionic Acid-Benzyl Alcohol, Water-Propionic Acid-Benzyl Acetate and Water-Propionic Acid-Dibenzyl Ether ternary systems were predicted by means of UNIFAC Model. For this purpose, multivariable Newton-Raphson convergence procedure was used. Experimental and model results were compared.

18.
SKALAR DALGA PROBLEMLERİNİN ÇÖZÜMÜNDE ZAMAN-DOMENİ SINIR ELEMANI METODU
THE TIME DOMAIN BOUNDARY ELEMENT METHOD FOR SCALAR WAVE PROBLEMS
Murat SARI
Sayfalar 129 - 136
Bu makale Sınır Elemanı Metodunun (SEM) kararlılığını konu edinir. Farklı boyutlardaki elemanların ve değişik zaman artımlarının dahili çözüm üzerindeki etkileri analiz edilmiştir. Bunun yapılabilmesi için, bir zamandomeni sınır elemanı metodu kullanılmıştır. Bu çalışma, sınır noktaları için mevcut olan bir SEM programının keyfi sayıdaki dahili noktalara modifiye edilerek başarıya ulaştırılmıştır. Alan değişkenlerinin nümerik hesaplanmasında benimsenen uygun zaman ve geometrik değişimler gözönünde tutularak nümerik kararlılık konusundaki bazı gözlemler kaleme alınmaktadır. Farklı ß değerleri için dahili çözümler sunularak ve ortaya çıkan kararsız çözümlerin nedenleri irdelenmiştir
This paper deals with the stability of the boundary element method. The effects of various element sizes and time increments on the internal solution are analyzed. To this end, a time domain boundary element method is used. To achieve this, an existing BEM code for the boundary nodes is modified to optional internal nodes. Using appropriate time and spatial variations for the field variables, some observations on the numerical stability are reported. The internal solutions are presented for different ß values and discussed the reasons of unstable cases appeared.

19.
YABANCI ÇITALI KUTU KONSTRÜKSİYONDA LEVHA VE TUTKAL ÇEŞİDİNİN DİYAGONAL BASINÇ VE ÇEKME DİRENCİNE ETKİLERİ
THE EFFECTS OF WOODEN BOARDS AND ADHESIVE TYPES TO DIAGONAL COMPRESSION AND TENSILE STRENGTHS ON THE BOX CONSTRUCTION
Mustafa ALTINOK
Sayfalar 137 - 142
Kutu konstrüksiyonlu mobilya üretiminde önemli faktör köşe birleşme yerlerindeki diyagonal basınç veya diyagonal çekme direncidir. Bu direnç ahşap esaslı levhanın cinsine, birleşme tipine ve tutkal çeşidine göre farklılık göstermektedir. Bu çalışmada, kutu konstrüksiyonlu mobilya üretiminde en çok kullanılan birleştirme tiplerinden yabancı çıtalı birleşmenin değişik ahşap esaslı levhalarda, tutkal çeşidine göre basınç ve çekme dirençlerini nasıl etkilediği deneysel olarak incelenmiştir. Sonuç olarak, ahşap esaslı levhalarda polivinilasetat tutkalı ile yapılan yabancı çıtalı birleşmelerde, diyagonal basınç ve çekme dirençlerinin düşük, desmodur-vtka tutkalı ile yapılan birleşmelerde ise, daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
The main factor for furniture manufacturing with box construction is diagonal compression or diagonal tensile strength on joint points. This strength differences according to type of wooden board joining style an glue type.In this study, the effects of lathly joining with different glue type on the different wooden board in box construction manufacturing was experimentally tested by diagonal compression and tensile test methods. Finally, it was determined that the diagonal compression and tensile strengths were lower in all lathly joining wooden board with used polyviniyl acetat glue and those were higer with used desmodur-vtka glue.

LookUs & Online Makale