E-ISSN: 2587-0351 | ISSN: 1300-2694
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi - Pamukkale Univ Muh Bilim Derg: 8 (2)
Cilt: 8  Sayı: 2 - 2002
1.
Kapak-İçindekiler
Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Sayfalar I - III

2.
SIKIŞTIRMA ORANI DEĞİŞİMİNİN BUJİ İLE ATEŞLEMELİ MOTORLARDA YAKIT TÜKETİMİNE ETKİSİ
THE EFFECT OF VARIABLE COMPRESSION RATIO ON FUEL CONSUMPTION IN SPARK IGNITION ENGINES
Yakup SEKMEN, Perihan ERDURANLI, Ali AKBAŞ, M. Sahir SALMAN
Sayfalar 139 - 148
Günümüz ekonomik koşulları ve enerji kaynaklarının büyük bir hızla tükenmekte olması, mevcut enerji kaynaklarının en verimli şekilde kullanılmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu nedenle otomotiv endüstrisinde yakıt tüketimini azaltmak üzere değişik yük ve hız şartlarında motorlardan talep edilen gücün çevreyi en az kirleterek ve mümkün olan en ekonomik şekilde alınabilmesine yönelik yapılan çalışmalar artan hızla devam etmektedir. Teknolojinin gelişimine paralel olarak gerçekleştirilen bu çalışmalar sayesinde motorların tasarım ve işletme parametreleri değişik çalışma şartlarına göre optimize edilerek yakıtın en verimli şekilde kullanılmasına çalışılmaktadır. Motorun çalışma şartlarına göre sıkıştırma oranının değiştirilmesine yönelik yapılan çalışmalarla olumlu sonuçlar elde edilmiştir. Kısmi yüklerde yanma veriminin, yakıt ekonomisinin ve emisyonların iyileştirilmesi için sıkıştırma oranının artırılması, motorun yüksek yük ve düşük hız koşullarında ise olası vuruntu ve sert çalışmayı önlemek için sıkıştırma oranının bir miktar azaltılması gerekmektedir. Bu çalışmada, buji ile ateşlemeli değişken sıkıştırma oranlı motorlar konusunda yapılan araştırmalar, yakıt ekonomisi, motor çıkış gücü ve termik verim açısından incelenmiştir. Kısmi ve orta yük şartlarında değişken sıkıştırma oranlı motorlarla yapılan deney sonuçlarına göre motor gücünün arttığı, özgül yakıt tüketiminin azaldığı, yakıt ekonomisinde özellikle kısmi yüklerde %30’a varan iyileşmeler elde edildiği ve ayrıca bazı egzoz emisyon değerlerinde ciddi azalmalar sağlandığı tespit edilmiştir.
Due to lack of energy sources in the world, we are obliged to use our current energy sources in the most efficient way. Therefore, in the automotive industry, research works to manufacture more economic cars in terms of fuelconsumption and environmental friendly cars, at the same time satisfying the required performance have been intensively increasing. Some positive results have been obtained by the studies, aimed to change the compression ratio according to the operating conditions of engine. In spark ignition engines in order to improve the combustion efficiency, fuel economy and exhaust emission in the partial loads, the compression ratio must be increased; but, under the high load and low speed conditions to prevent probable knock and hard running compression ratio must be decreased slightly. In this paper, various research works on the variable compression ratio with spark ignition engines, the effects on fuel economy, power output and thermal efficiency have been investigated. According to the results of the experiments performed with engines having variable compression ratio under the partial and mid-load conditions, an increase in engine power, a decrease in fuel consumption, particularly in partial loads up to 30 percent of fuel economy, and also severe reductions of some exhaust emission values were determined.

3.
ÜÇ KADEMELİ DALGIÇ POMPALARIN PERFORMANS EĞRİLERİNİN İNCELENMESİ
INVESTIGATION OF PERFORMANCE CURVES OF THREE STAGE DEEP WELL PUMPS
Mustafa GÖLCÜ
Sayfalar 149 - 154
Uluslararası literatürde “Vertical Turbine Pump (VTP)” olarak adlandırılan pompalar seri pompa uygulaması olarak düşey çalışabilecek şekilde tasarlanmış pompalardır. Günümüzde “Derin Kuyu Pompaları (DKP)” olarak bahsedilen pompalar, yüzey kaynaklarının yetersiz olduğu bölgeler için dar ve derin kuyularda çalışabilme amaçlı geliştirilmiş pompalardır. Bu pompalardan verimli bir şekilde yararlanmak için kademe sayısının uygun seçilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada; yeni bir dalgıç pompa dizayn edilmiş, farklı kanat sayılarındaki (z = 3, 4, 5, 6, 7) üç kademeli dalgıç pompaların performansları deneysel olarak incelenerek tek kademeli dalgıç pompaya göre en iyi verim noktasında (b. e. p.) verim artış oranları hesaplanmıştır.
In literature, pumps which are known as vertical turbine pump (VTP) have been designed to work vertically. Today, they are known as deep well pumps. These pumps are especially used in narrow and very deep wells where the surface sources are insufficient. Therefore, it is necessary to select suitable stage number to benefit from deep well pumps efficiently. In this study, a new deep well pump has been designed and the performances of three stage deep well pumps have been investigated experimentally using different number of blades. Efficiency increase ratio of these three stage deep well pumps has been determined at the best efficiency point with respect to single stage deep well pumps.

4.
YAPAY DENİZ SUYUNDA FARKLI HIZLARDA Cu-%10 Ni ALAŞIMININ EROZYON-KOROZYON DAVRANIŞI
EROSION-CORROSION BEHAVIOUR OF Cu-10 % Ni ALLOYS AT DIFFERENT ROTATION SPEEDS IN ARTIFICIAL SEA WATER
Mehmet GAVGALI, Yaşar TOTİK, Anne NEVİLE
Sayfalar 155 - 160
Bu çalışmada yapay deniz suyunda Cu-10 % Ni bakır-nikel alaşımının erozyon-korozyon davranışı incelenmiştir. Erozyon-korozyon testleri farklı hızlarda dönen silindirik elektrot kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Denemelerde serbest korozyon potansiyeli, anodik polarizasyon, elektrokimyasal impedans analizi, ağırlık kaybı testleri ve optik mikroskop incelemesi yapılmıştır. Dönme hızı ve zamanın artması ile yapay deniz suyundaki Cu-10 % Ni alaşımının korozyon hızı artmıştır. Koruyucu yüzey filmindeki hasarın, dönme hızı 1600 d/d olduğunda 3. saatten itibaren, 2000 d/d olduğunda ise 1. saatten itibaren başladığı ve giderek arttığı belirlenmiştir.
In this study, the erosion-corrosion behaviour of Cu-10 % Ni copper-nickel alloy in artificial sea water has been investigated. The erosion-corrosion tests have been conducted using a cylindrical electrot rotating at different speeds. In the experiments, free corrosion potential tests, cycle polarization tests, electrochemical impedance spectrum (EIS) analysis, weight loss tests, and optic microscope observation were performed. The corrosion rate of Cu-10 % Ni copper-nickel alloy in artificial sea water increased with increasing rotation speed and time. It was also determined that the breakdown of the protective film began after 3 hours at the rotation speed of 1600 rpm, and 1 hour at the 2000 rpm, and grew with increasing time.

5.
BİR DOĞRUDAN DİZİLİ/KOD BÖLMELİ ÇOKLU ERİŞİM HABERLEŞME SİSTEMİİÇİN DAYANAK YAYMA DİZİLERİNİN BELİRLENMESİ ÜZERİNE ÇALIŞMA
A STUDY ON DETERMINING THE REFERENCE SPREADING SEQUENCES FOR A DS/CDMACOMMUNICATION SYSTEM
Cebrail ÇİFTLİKLİ, İbrahim DEVELİ
Sayfalar 161 - 166
Çoklu erişim girişimi, bir doğrudan dizili/kod bölmeli çoklu erişim (DD/KBÇE) sisteminin başarımını sınırlayan temel etkidir ve yayma dizilerinin (kodlarının) bu etki üzerindeki rolü oldukça önemlidir. Bu çalışmada, adım kırmık ağırlıklandırma dalgaformlarıyla ağırlıklandırılmış toparlama dizileri kullanan bir DD/KBÇE sistemi için verilen bir kod seti içerisinde daha düşük bit hata oranları oluşturan dayanak yayma kodlarının belirlenmesine hizmet eden bir kriter önerilmektedir. Nümerik sonuçlar, önerilen kritere göre belirlenen yayma kodlarının, dayanak olarak kullanılmaya en uygun kodlar olduğunu göstermektedir.
In a direct sequence/code division multiple access (DS/CDMA) system, the role of the spreading sequences (codes) is crucial since the multiple access interference (MAI) is the main performance limitation. In this study, we propose an accurate criterion which enables the determination of the reference spreading codes which yield lower bit error rates (BER’s) in a given code set for a DS/CDMA system using despreading sequences weighted by stepping chip waveforms. The numerical results show that the spreading codes determined by the proposed criterion are the most suitable codes for using as references.

6.
MUTFAK UYGULAMALARI İÇİN YARIM KÖPRÜ SERİ REZONANS İNVERTÖRLÜ İNDÜKSİYON ISITMA SİSTEMİ TASARIMI
DESING OF AN INDUCTION HEATING SYSTEM WITH A HALF BRIDGE SERIES RESONANT INVERTER FOR DOMESTIC COOKING APPLICATIONS
Selim KÖROĞLU, Bekir Sami SAZAK
Sayfalar 167 - 172
Elektromanyetik indüksiyon yolu ile ısıtma endüstride metallerin ısıtılması, eritilmesi, şekil verilmesi ve yüzey sertleştirme uygulamalarında tercih edilmektedir. Bu çalışmada indüksiyon ısıtmanın mutfak uygulamalarında da kullanılabileceği gösterilmiştir. Bu amaçla, bobin tasarımını da kapsayan komple bir indüksiyon ısıtma sistemi tasarlanmış, küçük güçlü bir prototipi gerçekleştirilmiş ve test edilmiştir. Sunulan sistemde rezonans anahtarlama tekniği kullanılmış ve bu sayede anahtarlama kayıpları önemli ölçüde azaltılmıştır. Yapılan hesaplamalar sonucu sunulan sistemin, bilinen mutfak ısıtıcıları ile kıyaslandığında oldukça yüksek verime sahip olduğu görülmüştür.
The technique of heating by electromagnetic induction is a well established and an invaluable tool for industries engaged in the heat treatment of hot working of metals. In this study, it is shown that induction heating can succesfully be applied for domestic cooking applications. For this purpose, a complete induction heating system has been designed and a prototype of the proposed system has been built and tested. By the use of resonant technique, switching losses have been reduced significantly. Coil design procedure of the proposed system was also given. It is shown that induction heating system has many advantages among the conventional heaters.

7.
THE EFFECT OF WINDOW FUNCTIONS ON THE ARMA MODEL PARAMETERS ESTIMATED BY PORLA METHOD
PORLA METODU İLE TAHMİN EDİLEN ARMA MODEL PARAMETRELERİ ÜZERİNDE PENCERE FONKSİYONLARININ ETKİSİ
Şaban ÖZER, Kerim GÜNEY
Sayfalar 173 - 178
PORLA metodu ile tahmin edilen ARMA model parametreleri üzerinde pencere fonksiyonlarının etkisi, sunulmuştur. PORLA metotu, izleme ve modelleme problemlerinin bağımsız alt-algoritmalar olarak düşünüldüğü bir algoritma yapısına sahiptir. Bu metotda, ilk olarak durağan olmayan veri izlemesi, giriş/çıkış veri kovaryans blok matrisinin zaman ardışımlı hesaplanması ile gerçekleştirilir. İkinci olarak, modelleme problemi, ARMA modelleme probleminin içerildiği iki-kanallı PORLA metodu ile çözülür. Zamanla hata yayılımı, PORLA metodunda oluşamaz. İsteğe bağlı pencereleme teknikleri, izleme kapasitesini ve hızlıbaşlamayı kontrol etmek için kolayca dahil edilebilir. PORLA metodu ile tahmin edilen ARMA model parametreleri üzerinde pencere fonksiyonlarının etkisini göstermek için, dikdörtgen, üçgen, Bartlett, Hanning, Hamming, üstel, değiştirilmiş Barnwell, Blackman ve Kaiser gibi farklı pencere fonksiyonları kullanılarak elde edilen benzetim sonuçları verilmiştir.
The effect of window functions on the ARMA (Autoregressive Moving Average) model parameters estimated by PORLA (Pure Order Recursive Ladder Algorithm) method is presented. The PORLA method has an algorithm structure, in which the tracking and the modelling problems are treated as independent sub algorithms. In this method, first, the tracking of the nonstationary data is performed by the time-recursive calculation of the input/output data covariance block matrix. Second, the modelling problem is solved by the two-channel PORLA method in which the ARMA modelling problem is embedded. Error propagation in time can not occur in the PORLA method. Arbitrary windowing techniques can be easily incorporated to control the fast start-up and tracking capability. To illustrate the effect of window functions on the ARMA model parameters estimated by PORLA method, the simulation results are given for the different window functions such as the rectangular, triangular, Bartlett, Hanning, Hamming, exponential, modified Barnwell, Blackman and Kaiser windows.

8.
YARIİLETKEN LAZERLERDE YÜKLÜ TAŞIYICILARIN ENERJİ DURUMLARININ İNCELENMESİ
THE STUDY OF ENERGY STATES OF CHARGED CARRIERS ON THE SEMICONDUCTOR LASERS
Mustafa TEMİZ
Sayfalar 179 - 187
Elektronlar, yarıiletken lazerlerin aktif bölgelerinde elektromanyetik dalga ile etkileşerek enerji seviyelerini değiştirirler. Elektronlar, elektromanyetik alandan aldıkları enerjiyi optik enerjiye dönüştürürler. Bu dönüşüm esnasında elektronların enerji durumları değişir. Yarıiletken lazerlerde enerji durumlarının değişimi, eşik akımını etkilemesi sebebiyle, yarıiletken enerji bant mühendisliğinde önemli bir yer tutar. Bu çalışmada heterojonksiyon yarıiletken lazerlerde elektronların enerji davranışı ve onların öz enerjileri dolayısıyla atomik enerji seviyeleri incelenmektedir.
In the active regions of the semiconductor lasers electrons interact with the electromagnetic fields and exchange their energy states and so the atomic energy levels and meanwhile their excess energy is transferred to optical energy. During this exchange the energy states of electrons change. Because the change of the electron energy states affects the threshold current, this energy change is important in the semiconductor laser band engineering. In this work the behaviour of the energy of the electrons and their eigenstates on the heterojunction semiconductor lasers and so the atomic energy levels are investigated.

9.
FARKLI UÇ SARGI ŞEKİLLERİNİN PERDE DUVARLARIN MOMENT EĞRİLİK DAVRANIŞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN DOĞRUSAL OLMAYAN ANALİZİ (KURAMSAL ÇALIŞMA)
NON-LINEAR ANALYSIS OF EFFECT OF CONFINEMENT REGIONS ON MOMENT CURVATURE BEHAVIOR OF SHEAR WALL (THEORETICAL STUDY)
Şevket Murat ŞENEL, Hasan KAPLAN
Sayfalar 189 - 194
Eğilme altında zorlanan perde duvarların uç kısımlarında oluşturulan sargı bölgelerinin etkinliğinin araştırılması amacıyla bir bilgisayar programı geliştirilmiştir. Tek tip gövde donatısı ve farklı sayıda sargı donatısı şeklinden oluşan numunelerin kuramsal çözümlemesi, geliştirilen bu yazılım yardımı ile yapılmıştır. Beton ve donatı çeliğine ait verilerin elde edilebilmesi için donatı çeliği çekme deneyleri ve beton basınç deneylerinin sonuçlarından faydalanılmıştır. Sargılı beton davranışı için Mander tarafından geliştirilen model kullanılmıştır. Donatı çeliği davranış modeli için çekme testlerinden elde edilen sonuçlar kullanılırken malzemenin pekleşme davranışı da göz önüne alınmıştır. Sargılama etkileri incelenirken, etriye sıklaştırması ve deprem çirozlarının kullanımı durumları ayrı ayrı ve birlikte ele alınmış, moment-eğrilik davranışı üzerinde her bir uygulamanın sebep olduğu etkiler kuramsal olarak araştırılmıştır.
Computer program which investigates the effectiveness of confinement regions of shear walls was developed.Specimens which have unique web reinforcement and different confinement regions were analyzed by using this computer program. Data needed for theoratical computations were obtained by tensile testing of steel rods and by concrete specimen tests. Mander Method was applied to reflect confined concrete behavior. Strain hardening behavior of steel was included in computations. Effect of stirrup spacing and hook reinforcement was introduced together and seperately to understand the moment-curvature response of specimens.

10.
SÜT PROTEİNLERİ KAYNAKLI BİYOAKTİF PEPTİTLER
MILK PROTEINS-DERIVED BIOACTIVE PEPTIDES
Özer KINIK, Oğuz GÜRSOY
Sayfalar 195 - 203
Süt proteinleri, sindirim enzimleri veya sütün fermantasyonu sırasında enzimatik olarak meydana gelen çeşitli biyolojik olarak aktif peptitlerin kaynağıdır. Bu peptitler opioid reseptörlere bağlanma, angiotensin Idönüştürücü enzimin (ACE) inhibisyonu, antimikrobiyal, antihipertansiyon, antioksidatif, antitrombotik etki, immün sistemin düzenlenmesi ve mineral bağlayıcılık gibi farklı biyokimyasal ve fizyolojik etkilere sahiptirler. Bu makalede süt proteini bazlı biyoaktif peptitlerin kimyasal yapısı, fizyolojik özellikleri, üretimleri ve ürünlerdeki oluşum mekanizmaları mevcut bilgiler ışığında derlenecek ve bunların fonksiyonel gıda ingrediyenti olarak kullanım potansiyelleri değerlendirilecektir
Milk proteins are a source of various biologically active peptides, which are formed enzymatically either by digestive enzymes or during milk fermentation. These peptides have been shown to have different biochemical and physiological effects, such as binding to opioid receptors, inhibition of angiotensin I-converting enzyme (ACE), antimicrobial, antihypertensive, antioxidative, antithrombotic, immunomodulatory and mineral binding effects. This review will focus on chemical structure, physiological properties, production and formation mechanisms in dairy food of milk-derived bioactive peptides and their usage potential as functional food ingredient.

11.
TEKİRDAĞ AÇIKLARINDAN VE İZMİT KÖRFEZİNDEN AVLANAN İSTAVRİT BALIKLARINDA AĞIR METAL BİRİKİMİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
A SEARCH ON HEAVY METAL ACCUMULATION IN SCADS CAUGHT IN THE GULF OF İZMİT AND OFF TEKİRDAG PROVINCE IN THE SEA OF MARMARA
Omca DEMİRKOL, Nevin AKTAŞ
Sayfalar 205 - 209
Endüstrileşme ile paralel olarak su ortamlarına bulaşan ağır metaller önemli bir çevre kirliliğini de beraberinde getirmektedir. Ayrıca bu metaller akarsu göl ve denizlerde yaşayan ve gıda olarak tüketilen canlılarda akümüle olmakta, besin zincirine katılarak insan sağlığını tehdit etmektedir. Bu araştırmanın amacını Tekirdağ İli Marmara Denizi açıklarından ve İzmit Körfezi’nden avlanan istavrit balıklarındaki (Trachurus trachurus) bazı ağır metal birikimlerinin saptanması oluşturmaktadır. Araştırmada her iki bölgeden de 1996 Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında avlanan balık örnekleri kullanılmış ve cıva, kurşun, kadmiyum analizleri yapılmıştır. İzmit Körfezinden avlanan balıklardaki cıva, kurşun ve kadmiyum miktarları sırasıyla 0.316 ppm 0.270 ppm ve 0.061 ppm olarak bulunmuştur. Tekirdağ’dan avlanan balıklardaki cıva ve kurşun miktarı ise sırasıyla 0.029 ppm ve 0.038 ppm olarak saptanmıştır. Bu ilden avlanan balıklarda kadmiyum kalıntısı tespit edilememiştir.
Heavy metals which contaminate water due to ındustrialization cause a great deal of environmental pollution. In addition to that these metals threaten human health by accumulating in organismas which leave in rivers and seas and being used as nutriment.The aim of this resarch is to determine the mercury, lead and cadmium accumulation in scads (Trachurus trachurus ) caught in the Gulf of İzmit and near Tekirdag in the sea of Marmara. The resarch was carried out in April, May and June 1996. Fish sample analysed for mercury, lead and cadmium elements. Heavy metal contents of fish caught in the Gulf of İzmit were all higher than those of caught in Tekirdag . Avarege mercury contents were 0.316 ppm and 0.029 ppm in the Gulf of fishes and Tekirdag fishes respectively. Average lead contents were 0.269 ppm and 0.038 ppm in the Gulf fishes and Tekirdag fishes respectively. Average cadmium contents was 0.061 ppm in the Gulf fishes. No cadmium was determined in Tekirdağ fishes.

12.
İKİ FARKLI NÜMERİK METOT KULLANARAK AKUSTİK DALGA MODELLEMESİ
ACOUSTIC WAVE MODELLING USING TWO DIFFERENT NUMERICAL METHODS
Murat Sarı, İsmail Demir
Sayfalar 211 - 217
Bu makale, jeofiziksel ortamlardan geçen çeşitli iki boyutlu akustik dalga yayılımı problemlerini zaman-domain SEM yardımıyla analiz eder. Bu, sınır noktaları için mevcut olan SEM programların için genişletilmesi ile başarılır. Alan değişkenleri için uygun ve sıklıkla kullanılan temporal değişimlerin benimsenmesi ile zamana bağlı kernellar açık olarak elde edilir. Sunulan SEM ve SFM sonuçları sentetik kullanılmasıyla genelleştirilir ve bu sonuçların kararlı olduğu görülür. İki metot sonuçları arasındaki niteliksel uyum mükemmeldir.
This paper analyses various 2D acoustic wave propagation problems in the time domain BEM through geophysical environments. To this end the existing BEM code for the boundary nodes is expanded to optional internal nodes. Using appropriate and predominant temporal variations for the field quantities the time-related kernels are obtained explicitly. The BEM and FDM solutions presented are generated using synthetic seismograms and are seen to be stable. The qualitative agreement between the two methods is excellent.

13.
SINIR ŞARTLARININ BİRİNDE ÖZDEĞER PARAMETRESİBULUNDURAN SÜREKSİZ STURM-LİOUVİLLE PROBLEMİNİN ÖZFONKSİYONLARI
EIGENFUNCTIONS OF DISCONTINUOUS STURM-LIOUVILLE PROBLEM CONTAINING EIGENVALUE PARAMETER IN THE ONE OF BOUNDARY CONDITIONS
Oktay MUHTAROV, Mahir KADAKAL, Fahrettin Ş. MUHTAROV
Sayfalar 219 - 226
Bu çalışmada, sınır şartlarının birinin katsayıları özdeğer parametresini lineer olarak içeren süreksiz katsayılı ve ağırlıklı Sturm-Liouville probleminin rezolvent operatörü ve özfonksiyonlar sisteminin tamlık özellikleri yeni bir yaklaşımla incelenmiştir. İncelenen problemin operatör-teorik yazılımı için C L [a, b] 2 ? / Hilbert uzayında yeni eşdeğer iç çarpım ve uygun kendine eşlenik lineer operatör tanımlanmıştır. Ayrıca, ) ?(x,? ve ) ?(x,?) temel çözümleri özel bir yöntemle tanımlanmıştır.
In this paper by using a new approach we investigate the resolvent operator and completeness of the system of eigenfunctions of the Sturm-Liouville problem with discontinuous coefficients and weight, one of the boundary conditions of which contained linear eigenparameter. For operator-theoretic formulation of the considered problem we define a new equvalent inner product in the Hilbert space C L [a, b] 2 ? / and suitable selfadjoint linear operator in it. Further, the basic solutions ) ?(x,? and ) ?(x,?)are defined by the special procedure.

14.
GABROYİK KAYAÇLARIN PETROGRAFİK VE JEOKİMYASAL KARAKTERİSTİKLERİ : ORTA ANADOLU MASİFİ, YEŞİLHİSAR-KAYSERİ (TÜRKİYE)
PETROGRAPHIC AND GEOCHEMICAL CHARACTERISTICS OF GABBROIC ROCKS: CENTRAL ANATOLIAN MASSIF, YEŞİLHİSAR-KAYSERİ (TURKEY)
Fuat IŞIK, Halil BAŞ, Kerim KOÇAK
Sayfalar 227 - 238
İnceleme alanı, Orta Anadolu Masifi içerisinde Yeşilhisar (Kayseri) ve çevresinde yer almaktadır. İnceleme alanında en yaşlı birimleri ofiyolitik kayaçlar oluşturmaktadır. Bunlar gabro ve dunitler şeklindedir. Gabrolar koyu yeşil, siyahımsı yeşil renkli, sert ve ince-orta taneli olup hipidiyomorf tanesel dokuludur. Ana bileşenlerini; hornblend, klinopiroksen, plajiyoklas, kuvars ve opak mineraller oluştururken tali olarakta yer yer sfen ve spinel içermektedirler. Dunit; sarımsı, yeşilimsi sarı renkli, kırılgan ve ağsal dokuludur. Dunitlerin ana bileşenlerini olivin, piroksen ve kromit oluşturmaktadır. Gabroyik kayaçlar toleyitik karakterli olup metaaluminalı kayaç sınıfındadırlar. Ana ve iz element değişimleri hornblend ve Fe-Ti oksit minerallerinin fraksiyonlaşmasını işaret etmektedir. Kondridite oranlanmış hafif nadir toprak elementlerin ağır nadir toprak elementlerine oranı La/LuN = 0.26 olup bir zenginleşme göstermemektedir. İz element ve nadir toprak element (REE) içerikleri gabroyik kayaçların MORB benzeri bir kaynaktan türediğini işaret etmektedir.
The study area is located within the Central Anatolian Massif around Yeşilhisar (Kayseri). The oldest rock units in the area are ophiolitic rocks which are mainly found as gabbro and dunites. The gabbros are dark green,blackish green coloured and hard, thin-medium granular hipidiomorf textured. Main Composition of gabbroic rocks are hornblende, clinopyroxen, plagioclase, quartz and opaque minerals, sphene and spinel are accessory minerals. The dunites are yellowish, greenish yellow coloured and fragile and stockwork textured. The main components of the dunites are olivine, pyroxen and chromite. The gabbroic rocks are mainly toleitic and can be classified as metaaluminious rocks. Main and trace element variations indicate that the fractionation of hornblende and Fe-Ti oxide minerals. Ratio of Condridite normalized Light REE to Heavy REE displays no enrichment La/LuN = 0.26. Trace and REE contents of the gabbroic rocks indicate that these rocks were a product of MORB like source.

15.
ORTAKÖY (AKSARAY) AMFİBOLİT VE TREMOLİT GNAYSLARININ MİNERALOJİK VE PETROGRAFİK ÖZELLİKLERİ
MINERALOGICAL AND PETROGRAPHICAL CHARACTERISTICS OF THE ORTAKÖY AMPHIBOLITES AND TREMOLITE-BEARING GNEISSES
Kerim KOÇAK
Sayfalar 239 - 245
Ortaköy (Aksaray) yöresinde metasedimentler içerisinde uyumlu olarak yer alan amfibolit ve tremolit gnayslar başlıca magnezyo-hornblend, magnezyohastingsit plajiyoklaz, sfen, diyopsit, kuvars, biyotit ve tremolit, aktinolit, aktinolitik hornblend ve ilmenitten oluşmaktadırlar. İlk kez bu çalışmada amfibolitlerin subvolkanik kökenini gösteren korunmuş akma dokusu ortaya çıkarılmıştır. Amfibolitlerdeki plajiyoklazlarda SEM çalışması ile kuvvetli bir zonlu yapı (anortit içeriği % 48 ve ~94) belirlenmiştir. Ortaköy amfibollerinde çizgisel bileşimsel değişimlerin varlığı, metasomatik veya hidrotermal altrasyonun yaygın olmayışı ve migmatitleşmenin amfibolitlerde yer almamış olması andezinin anortitten daha önce oluştuğuna işaret etmektedir. Anortit muhtemelen diyopsitin hornblende dönüşmesiyle oluşmuştur. Alüminoteşermakit, ferriteşermakit ve edenit çiftli yer değiştirmeleri (coupled substitutions) amfibolit ve tremolit gnayslarda bulunan amfibollerin bileşimsel değişimlerine neden olmaktadır. Amfibolit ve tremolit gnayslardaki amfiboller arasındaki çizgisel ilişkiden dolayı her ikisinin de aynı kökene sahip olabileceği ileri sürülmüştür.
The amphibolites and tremolite-bearing gneisses, formed concordantly within metasediments around Ortaköy(Aksaray) area, are composed of mainly magnesio-hornblende, magnesio-hastingsite, plagioclase, sphene, diopsite, quartz, biotite ; and tremolite, actinolite, actinolitic hornblende, ilmenite respectively. It has ever been found out a preserved flowing texture, indicating subvolcanic origin for the amphibolite by this work. A strong zoning structure is determined in plagioclase (An 48 and An94) of the amphibolites by SEM studies. The andesine is indicated to be earlier than anorthite by existence of linear compositional variations in the amphiboles, lack of widespread metasomatic, hydrothermal alterations and migmatisation in the the amphibolites. The anorthite may be formed via breakdown of diopsite to hornblende. Coupled substitutions such as alumino-tschermakite, ferri-tschermakite and edenite had caused compositional variations in the amphiboles of amphibolites and tremolite gneisses. It has been suggested that the amphibolites and tremolite-bearing gneisses are of co-genetic as linear relations exists between their amphiboles

16.
TRAFİĞİN YOL BOYKESİTİ DOĞRULTUSUNDAKİ AKIM KAREKTERİSTİKLERİÜZERİNE BİR LİTERATUR DERLEMESİ
AN OVERVIEW OF LONGITUDINAL CHARACTERISTICS OF ROAD TRAFFIC FLOW
Banihan GÜNAY
Sayfalar 247 - 254
Çok şeritli yolların birçok ülkede uzun yıllardan beri kullanılmasıyla, araç etkileşimlerinin iki boyutlu incelenmesi, yolların planlanması ve işletilmesi noktalarında özel bir önem sergilemiştir. Trafiğin yol enkesiti ve boy kesiti doğrultusundaki akım karakteristiklerinin aynı anda gözönüne alınması modelleme gibi birtakım trafik mühendisliği uygulamaları açısından hayatiyet arzetmektedir. Birinci kısım, yani enine yöndeki araç hareketleri üzerine bir literatür derlemesi daha önceden yayınlanmıştı. Bu makalede çok şeritli trafik akımı boylamasına olarak incelenecektir. Henüz böyle bir literatür taramasının yapılmamış olması bu çalışmanın ilk motivasyonunu oluşturmuştur ve diğer trafik mühendisleri için referans bir yayın olacağı ümid edilmektedir. Ayrıca makalede, gelecekte yapılabilecek araştırma alanlarının da altı çizilmiştir.
As multi-lane roadways have been widely used in many countries for years, analysis of two-dimensional vehicular interactions acquires special importance in highway design and operation. The simultaneous consideration of both lateral and longitudinal movements of traffic flow becomes vital in many aspects of traffic engineering, like modelling. The former component was reviewed elsewhere. In this paper, previous work on longitudinal characteristics of multi-lane traffic flow is scrutinised. Non-existence of such a review in recent literature was the main motive of the work, and it is hoped that it forms a reference report for other traffic analysts. In addition, the paper underlines a number of possible areas for future research.

17.
SIVI MEMBRANLARIN MEKANİZMASI VE UYGULAMA ALANLARI
MECHANISM OF LIQUID MEMBRANES AND APPLICATIONS
Filiz Nuran ACAR, Emine MALKOÇ
Sayfalar 255 - 263
Son yıllarda atıksuların arıtılmasının yanında, kaynakta atık maddeleri geri kazanma işlemleri üzerinde önemle durulmaya başlanmıştır. Özellikle batılı ülkelerde çevre koruma tedbirleri yoğunlaştırılarak ağır metalller gibi tehlikeli maddelerin geri kazanımında yarıgeçirgen membranların kullanılmasında önemli gelişmeler olmuştur. Ultrafiltrasyon, mikrofiltrasyon, elektrodiyaliz gibi polimerik membran sistemlerle birlikte sıvı membranlar ile de atıksu arıtımı gerçekleştirilmektedir. Aynı zamanda sıvı membranlar hidrometalurjide metal iyonlarının ayrılmasında da kullanılmaktadır. Sıvı membranlar biyoteknolojide, medikal alanlarda, gaz ayırma işlemlerinde kullanım alanlarına sahiptir.
It has been considerably studied on the recycling of waste materials in the source besides of wastewater treatment in the last years. It has been important developments on the using of semiconductor membranes in the recycling of toxic materials such as heavy metals, intensifying the environment protection measures especially in the west countries. Wastewater treatment has been achieved with liquid membranes as it has been achieved with polymeric membrane systems such as ultrafiltration, microfiltration, electrodialysis. At the same time, liquid membranes are used for removal of metal ions in hydrometallurgy. Liquid membranes are also used in biotechnology, medical areas and gas separation process.

18.
TESİS DÜZENLEMESİ PROBLEMİNDE YEREL ARAMA SEZGİSELİ KULLANAN BİR GENETİK ALGORİTMA : MEMETİK ALGORİTMA YAKLAŞIMI
A GENETIC ALGORITHM USING THE LOCAL SEARCH HEURISTIC IN FACILITIES LAYOUT PROBLEM: A MEMETİC ALGORİTHM APPROACH
Orhan TÜRKBEY
Sayfalar 265 - 271
Memetik Algoritmalar (MA), evrimsel algoritmalar içinde Yerel Arama (YA) tekniklerini kullanan ve Genetik Algoritma (GA)’lara benzeyen melez (hibrid) yapılı algoritmalardır. Bu çalışmada, Kuadratik Atama Problemi (KAP) için 2-opt benzeri bir YA sezgiseli kullanan memetik yapılı bir algoritma geliştirilmiştir. Geliştirilen MA’da KAP için daha önce kullanılmamış bir çaprazlama operatörü uygulanmış, çözüm çeşitliliğini artırmak için ise Eshelman prosedüründen yararlanılmıştır. Geliştirilen MA, QAP-LIB’den alınan test problemler üzerinde denenerek, sonuçlar literatürdeki mevcut teknikler ile karşılaştırılmıştır.
Memetic algorithms, which use local search techniques, are hybrid structured algorithms like genetic algorithms among evolutionary algorithms. In this study, for Quadratic Assignment Problem (QAP), a memetic structured algorithm using a local search heuristic like 2-opt is developed. Developed in the algorithm, a crossover operator that has not been used before for QAP is applied whereas, Eshelman procedure is used in order to increase thesolution variability. The developed memetic algorithm is applied on test problems taken from QAP-LIB, the results are compared with the present techniques in the literature.

LookUs & Online Makale