E-ISSN: 2587-0351 | ISSN: 1300-2694
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi - Pamukkale Univ Muh Bilim Derg: 26 (4)
Cilt: 26  Sayı: 4 - 2020
1. 
Kapak-İçindekiler
Cover-Contents
Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi
Sayfalar I - VII

2. 
Fonksiyonel derecelendirilmiş ve sandviç yapılı PVC köpük takviyesinin 6063-T5 Al tüplerin enerji absorbe etme davranışına olan etkisinin incelenmesi
Investigation into the effect of the functionally graded and sandwich PVC foam filling on the energy absorption capability of 6063-T5 Al tubes
Muhammet Muaz Yalçın, Kenan Genel
doi: 10.5505/pajes.2019.92300  Sayfalar 581 - 586
Bilindiği üzere metalik tüpler, yüksek enerji absorbe etme kabiliyetleri nedeniyle birçok farklı alanda tercih edilmektedir. Bu özelliklerinin geliştirilmesi amacıyla tüplerin farklı köpük türleriyle içeriden takviye edilmeleri, halen güncelliğini korumaktadır. Bu çalışmada, farklı PVC köpük yoğunlukları ile (60, 80 ve 100 kg/m3) tek tip yoğunluklu, fonksiyonel derecelendirilmiş yoğunluklu ve sandviç yapılı olacak şekilde üç farklı kombinasyonda takviye edilmiş 6063-T5 serisi alüminyum tüplerin enerji absorbe etme kabiliyetleri (EAK) deneysel olarak incelenmiştir. Her bir takviye kombinasyonunda üç tabaka köpük kullanılmış ve köpük yoğunluklarının EAK üzerine etkisinin daha net ortaya konulabilmesi için tabaka kalınlıkları değiştirilmiştir. Deney sonuçları, tüm numune kombinasyonları göz önünde bulundurulduğunda, absorbe edilen enerji değerindeki artışın %18 ile %43 arasında olduğunu, en yüksek enerji değerinin ise sandviç yapılı takviyede elde edildiğini göstermiştir. Tek tip yoğunluklu takviye kombinasyonundaki en yüksek enerji ise orta yoğunluklu (80 kg/m3) köpüğün kullanıldığı numunede, takviyesiz yapıya göre %37 daha yüksek elde edilmiştir. Numunelerin absorbe ettikleri enerjinin ağırlıklarına oranı olarak ifade edilen özgül enerji absorbe etme değerleri tüm numuneler için hesaplanmış ve en yüksek değer, sandviç yapılı takviyede, takviyesiz tüpe göre yaklaşık %11 daha yüksek olarak, 27.71 J/g değerinde elde edilmiştir. Buna mukabil bazı numunelerin özgül enerji absorbe etme değerleri, takviyesiz tüp yapıdan daha düşük değerlerde olmuştur.

3. 
Sıcaklığa maruz fonksiyonel derecelendirilmiş malzemeden yapılmış eğri eksenli kirişte plastik akmanın başlaması
Yielding of functionally graded curved beam subjected to temperature
Mehmet Haskul
doi: 10.5505/pajes.2019.92331  Sayfalar 587 - 593
Bu çalışmada fonksiyonel derecelendirilmiş malzemeden yapılmış silindirik olarak eğri eksenli kirişin elastik davranışı analitik olarak incelenmiştir. Çalışmada elastisite modülü üstel kuvvete bağlı olarak kirişin kalınlığı boyunca değiştiği varsayılmaktadır. Aynı zamanda genel lineer karışım kanunu uygulanarak, diğer özellikleri de (ısıl genleşme katsayısı, ısı iletim katsayısı, akma dayanımı) üstel kuvvete göre değişmektedir. Poisson oranı ise sabit kalmakta değişmemektedir. Kirişe uygulanan sıcaklık dağılımı kirişin kalınlığı doğrultusunda ve radyal koordinatın bir fonksiyonu olarak değişmektedir. Kiriş düzlem gerilme durumunda olduğu varsayılmaktadır. Elastik davranışı belirlemek için von Mises akma kriteri kullanılmıştır. Kirişe pozitif, negatif ve homojen sıcaklıklar uygulanmış ve akmanın iç yüzeyde, dış yüzeyde ve aynı anda her iki yüzeyde başladığı görülmüştür.

4. 
SiO2 Katkısının Al2TiO5 Seramiklerinin Fiziksel Özelliklerine Etkisi
The Effect of SiO2 Addition on Physical Properties of Al2TiO5 Ceramics
Melih Özçatal, Mustafa Serhat Baspinar
doi: 10.5505/pajes.2019.54910  Sayfalar 594 - 598
Alüminyum Titanat (Al2TiO5), düşük ısıl iletkenlik katsayısına ve yüksek ısıl şok direncine sahip seramik bir malzemedir. Al2TiO5’in sinterlemesi süresince oluşan mikro çatlaklar düşük mekanik mukavemete yol açmaktadır. Mekanik özelliklerin iyileştirilmesi amacıyla çeşitli oksit katkı malzemeleri kullanılmaktadır. Bu çalışmada, katkı malzemesi olarak SiO2 kullanılarak gözeneklilik, faz kompozisyonu, eğme mukavemeti ve mikroyapı üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Kompozisyonlar α-Al2O3 ve rutil (TiO2)’nin eş molar karışımına ağırlıkça %10’a kadar kuvars (SiO2) eklenerek hazırlanmıştır. Toz karışımı tek eksenli bir pres vasıtasıyla şekillendirilmiş ve 1450°C'de 3 saat sinterlenmiştir. Deneysel sonuçlar SiO2 ilavesi ile gözenekliliğin düştüğünü ve mekanik mukavemetin arttığını göstermektedir. SiO2 ilavesi ile müllit oluşumunun meydana geldiği ve çatlakların azaldığı tespit edilmiştir. Saf Al2TiO5'in eğme mukavemeti 6.80 MPa iken, %10 SiO2 ilavesiyle 38.43 MPa eğme mukavemeti elde edilmiştir. Sonuç olarak, SiO2 ilavesi Al2TiO5 seramiklerinin fiziksel ve mikroyapısal özelliklerinin iyileştirilmesinde etkin bir rol oynamıştır.

5. 
Midye kabuğu/epoksi parçacık takviyeli kompozitin mode-I kırılma tokluğunun deneysel olarak incelenmesi
An experimental investigation on mode-I fracture toughness of mussel shell/epoxy particle reinforced composites
Cemal Koçhan
doi: 10.5505/pajes.2019.46690  Sayfalar 599 - 604
Bu çalışmada, atık midye kabuklarının geri dönüşümü ile vakum takviyeli reçine infüzyon kalıplama (VARIM) yöntemi kullanılarak üretilmiş midye kabuğu/epoksi parçacık takviyeli kompozit malzemenin mode-I kırılma tokluğu deneysel olarak incelenmiştir. Atık malzemenin üretime sokulması hem üretim maliyetinin düşürülmesi hem de çevresel kirliliğin önlenmesi açısından çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Bu çalışmada uygulanan kompozit üretim yöntemi lif takviyeli kompozit üretimde kullanılıp parçacık takviyeli kompozit üretiminde daha önce uygulanmamıştır. Bu bakımdan seçilen takviye malzemesi ve üretim yöntemi çalışmanın iki yeniliğidir.
Kırılma tokluğunu incelemek için tek tarafı çentikli eğme numunesi ile ASTM D 5045 standardına uygun olarak üç nokta eğme deneyleri yapılmış ve güvenilirlik açısından altı numune test edilmiştir. Deney sonuçlarına göre midye kabuğu/epoksi parçacık takviyeli kompozit malzemenin mode-I kırılma tokluğu 2.44 MPa∙m1/2 olarak elde edilmiştir. Çalışmanın sonuç bölümünde hasarlı numunelerin içyapıları taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile incelenmiş, deney sonuçları grafikler ile verilmiş ve elde edilen sonuçlar tartışma bölümünde literatürdeki diğer kompozit malzemeler ile karşılaştırılarak yeni malzemenin durumu belirlenmiştir.

6. 
Doğal Lif Takviyesinin Poliolefin Bazlı Hibrit Kompozitlerin Mekanik Özellikleri Üzerindeki Etkisi
The Influence of Natural Fiber Reinforcement on the Mechanical Properties of Polyolefin-Based Hybrid Composites
Ayça Şahika Şahin, Sami Sayer
doi: 10.5505/pajes.2020.05152  Sayfalar 605 - 612
Bu çalışmada, endüstrinin farklı alanlarında yaygın olarak kullanılan poliolefin esaslı malzemelerde doğal elyaf katkısının malzemenin mekanik özelliklerine etkisi araştırılmıştır. Bu kapsamda, ilk etapta çift vidalı ekstrüderde farklı jüt oranlarında PP kompozit malzeme üretilmiştir. İkinci aşamada ise farklı jüt oranlarındaki PP malzemeden 450 µm kalınlığında üretilen filmler, kalınlığı 1 mm olan HDPE (S 0464) levha arasına yerleştirilerek 190 °C sıcaklıkta ve 8,163 bar basınç altında preslenerek hibrit yapıda poliolefin kompozit levhalar elde edilmiştir. Hibrit kompozit malzemenin mekanik dayanımındaki iyileşme % 8,6 oranında, % 5 jüt takviyeli hibrit kompozitte 18.41 MPa olarak gerçekleşmiştir. Sonuç olarak, FTIR karakterizasyonunda, arayüz maddelerinin mekanik mukavemeti olumlu yönde etkilediği görülmüştür. Çekme testi sonrası oluşan kırılma yüzeylerine SEM analizi yapıldığında elyaf ve polimer arasında etkin bir arayüz oluştuğu, ancak üretim tekniğinden dolayı yön değiştiren elyafların mekanik mukavemeti olumsuz yönde etkilediği saptanmıştır.

7. 
Cıvata bağlantılı tabakalı kompozit levhalarda hasar analizi
Failure analysis of bolted laminated composite plates
Tolga Dursun, Mahmut Özbay
doi: 10.5505/pajes.2020.99075  Sayfalar 613 - 619
Bu çalışmada, cıvata bağlantılı tabakalı kompozit levhalarda çekme dayanımını yüksek doğrulukta tespit edebilmek amacıyla kademeli hasar ilerleme modeli kullanılarak hasar analizi uygulanmıştır. Hasar ilerleme modeli ANSYS APDL kullanılarak hazırlanmıştır. Hashin hasar kriterleri kullanılarak sonlu elemanlar analizleri gerçekleştirilmiştir. Analiz sonuçları literatürde yer alan deneysel çalışmalar ile karşılaştırılmış ve çok yakın sonuçlar elde edilmiştir. Ayrıca plaka genişliği/delik çapı oranı (W/D) 2’den 4’e kadar, kenar uzaklığı/delik çapı oranı (E/D) ise 1’den 4’e kadar değiştirilerek geometrik etkilerin kompozit yapının yük taşıma kapasitesine etkisi araştırılmış ve maksimum çekme dayanımları hesaplanmıştır. W/D ve E/D oranları 2 için hasar levhanın serbest kenarına doğru kayma (yırtılma) şeklinde ilerlemiştir. W/D ve E/D oranları 2’den büyük olduğunda hasar ezilme (yatak hasarı) şeklinde gerçekleşmiştir. [02/902]s konfigürasyonuna sahip kompozit levhada net çekme hasarı meydana gelmemiştir. W/D ve E/D oranları 3 olduğunda kompozit levha maksimum yatak (ezilme) mukavemetine ulaşmaktadır.

8. 
Sürtünmeli Delme İşleminde Elde Edilen Kovanın ve Pulun Oluşmasına Etki Eden Parametrelerin Araştırılması
Investigation of parameters affecting the formation of the bushing and bushing wall obtained in the friction drilling process
Cebeli Özek, Muhammet Bal
doi: 10.5505/pajes.2019.65148  Sayfalar 620 - 627
Sürtünmeli delme, dönen bir takım ile iş parçası-takım ara yüzeyinde sürtünme sonucu oluşan ısının etkisiyle geleneksel olmayan önemli bir imalat yöntemidir. Bu yöntemin amacı, ince cidarlı saclarda, deliğin alt kısmında meydana gelen kovan aracılığıyla bağlantı uzunluğunun arttırılmasıdır. Bu çalışmada, sürtünmeli delme yönteminde malzeme kalınlığının ve takım çapının elde edilen kovan yüksekliğine (ha), kovan çeper kalınlığına (hç) ve mikro sertlik değişimine etkilerinin araştırılması amaçlanmaktadır. Deney çalışmalarında, koniklik açısı φ=36°, çapları Ød=5 mm, Ød=10 mm, Ød=15 mm ve Ød=20 mm olan tungsten karbür (WC) takımlar kullanılmıştır. Sürtünmeli delme işlemleri kalınlığı t=2 mm, t=4 mm, t=6 mm, t=8 mm ve t=10 mm olan St37 çeliğine uygulanmıştır. Deney çalışmaları, devir sayısı n=1120 d/d, ilerleme miktarı f=25 mm/dak şartlarında yapılmıştır. Malzeme kalınlığı ve takım çapının, kovan yüksekliği, kovan dış çapı ve kovan biçimleri üzerindeki etkileri araştırılmış ve mikro sertlikte meydana gelen değişiklikler incelenmiştir. En ideal kovan yüksekliği ha=15.30 mm, en ideal kovan çeper kalınlığı hç=4.25 mm ve en yüksek mikrosertlik değeri ise 183 HV olarak elde edilmiştir. Malzeme kalınlığı ve takım çapının kovan çeper kalınlığı ve kovan yüksekliği üzerinde önemli bir etkisinin olduğu, ancak mikro sertlik değerlerinin fazla değişmediği gözlenmiştir.

9. 
AISI 1050 Çeliğin Tornalanmasında Kesme Parametrelerinin Yüzey Pürüzlülüğü ve Talaş Oluşumu Üzerine Etkilerinin Araştırılması
The Investigation of the Effects of Cutting Parameters on Surface Roughness and Chip Formation in Turning of AISI 1050 Steel
Bahattin Yılmaz, Abdulkadir Güllü
doi: 10.5505/pajes.2020.06702  Sayfalar 628 - 633
Talaşlı imalat operasyonlarında ürün kalitesini belirleyen birçok parametre bulunmaktadır. Bu parametrelerin başında da yüzey kalitesi gelmektedir. Yüzey kalitesi; iş parçasının tribolojik, sızdırmazlık, hidrodinamik, elektrik ve ısı iletimi gibi özelliklerini etkilemektedir. İdeal pürüzlülük değerlerinin elde edilebilmesi için kesme parametrelerinin doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada AISI 1050 çeliği kullanılarak üç farklı kesme hızı, ilerleme ve kesme derinliği ile tornalama deneyleri yapılmıştır. Deneyler sonucunda yüzey pürüzlülüğü için en etkili kesme parametreleri belirlenmiştir. Kesme parametreleri ve yüzey pürüzlülüğü arasındaki ilişki, oluşturulan matematiksel modeller ve denklemler ile ifade edilmiştir. Kesme parametrelerinin talaş oluşumuna etkileri araştırılmış ve farklı kesme parametrelerinin talaş geometrisini nasıl değiştirdiği açıklanmıştır.

10. 
Sr İlavesinden Sonra Bekletme Süresinin A356 Alaşımının Mikroyapısal ve Mekanik Özelliklerine Etkisi
The Effect of Holding Time After Sr Addition on Microstructural and Mechanical Properties of A356 Alloy
Sezgin Yaşa, Ahmet Kabil, Yahya Bayrak, Mustafa Çiğdem
doi: 10.5505/pajes.2020.04557  Sayfalar 634 - 637
Alüminyumdaki silisyum ötektik fazının küreselleşmesi, döküm için önemli bir parametredir ve malzeme özelliklerini önemli ölçüde etkiler. Sr alüminyumda ötektik modifikasyon için uzun süredir kullanılmaktadır ve bu konuda birçok araştırma yapılmıştır. Bu çalışmada Sr ilavesinden sonra bekletme süresinin alüminyumun mekanik özelliklerine ve ötektik faz modifikasyonuna etkisi incelenmiştir. Modifikasyon için 200 ppm Sr, bekletme süreleri ise 20, 40 ve 80 dakika olarak seçilmiştir. Mekanik özelliklerin tespiti için çekme testi yapılarak çekme dayanımı ve uzama değerleri ölçülmüştür. Ötektik modifikasyonu ölçmek için, ötektik silisyum partiküllerinin boy/en oranları ölçülmüştür. Ek olarak, sıvı metalin Bifilm indeksi vakum altında katılaştırma testi (VAK) ile ölçülmüştür. Bekleme süresindeki artışla birlikte, en boy oranında ve Bifilm indeksinde artış gözlenmiştir. Çekme dayanımı ve uzama değerlerinin ise tutma süresi arttıkça azaldığı gözlenmiştir.

11. 
Vakum Yalıtım Panellerinin Uçaklarda Kullanımı
Use of Vacuum Insulation Panels in Aircraft
Hakan Keskın, Cem Tahsin Yücer
doi: 10.5505/pajes.2019.14396  Sayfalar 638 - 642
Isıl yalıtım günümüz uçaklarında olması gereken önemli bir yapısal unsurdur.Yalıtım esnasında kullanılan yalıtım malzemesinin fiziksel özellikleri, kütlesel artış, yararlı hacimde azalma ve kaybedilen ya da kazanılan ısı miktarını etkilemesinden dolayı önemlidir. Yolcuların ısıl konforunu sağlaması, aviyonik elemanların uygun sıcaklıkta tutulması vb. etkilerden dolayı yalıtım malzemesinin ısıl yükler üzerindeki etkisi önemli hale gelmiştir. Vakum yalıtım panelleri (Vacuum Insulation Panel, VIP) ısı kayıplarının engellenmesi amacıyla kullanılmaktadır. VIP, diğer yalıtım malzemelerine göre ısı kayıplarını azaltmayı daha az malzeme kalınlığı ile sunmaktadır. VIP diğer yalıtım malzemeleri ile kıyaslandığında, ısı iletim katsayısı oldukça düşüktür. VIP, günümüzde soğuk depolama, uzay/hava araçları ve binalarda tercih edilmektedir. VIP, genel olarak havası alınmış iç yapı, mukavemet sağlayan yapı elemanı, ışıma ile ısı aktarımını engelleyen yapı elemanı ve sızdırmazlık elemanından oluşur. Çalışma kapsamında yalıtımın gerekliliği, havacılık için önemi, kullanılan yalıtım malzemelerinin kıyaslanması ve VIP hakkında bilgiler verilerek havacılık alanında kullanım alanlarına değinilmiştir. Farklı uçuş yükseklikleri için, belli uzunluğa ve yarıçapa sahip bir uçağın ısıl yükleri, iki farklı yalıtım malzemesi uygulanarak incelenmiştir. Çalışma içerisinde sadece VIP uygulamasının teorik kısmı incelenmiş, uygulama kısmına değinilmemiştir.

12. 
Muz dilimlerinin kurutma kinetiğinin deneysel ve teorik incelenmesi
Experimental and theoretical investigation of drying kinetics of banana slices
Burak Türkan, Akın Burak Etemoğlu
doi: 10.5505/pajes.2019.84484  Sayfalar 643 - 653
Sıcak hava ile kurutma modellenmesi, gıda kalitesini arttırmak ve enerji tüketimini azaltmak için çok önemlidir. Çalışmanın amacı, sıcak hava kurutma yöntemi ile muz dilimlerinin kuruma davranışlarını incelemektir. Muz dilimlerinin kurutma kinetiği, farklı hava sıcaklıkları (40, 50, ve 60°C) için deneysel olarak incelenmiştir. Kurutma modelleri deneysel verilere uygulanmıştır. Deneysel verilere en yakın sonuçları veren model Midilli modeli (R2=0.99) olarak tahmin edilmiştir. Ürünün nem içeriği azaldıkça L (parlaklık) renk değerinin azaldığı belirlenmiştir. Efektif difüzyon katsayıları (2.02×10-10, 5.05×10-10, ve 8.08×10-10 m2 s-1), aktivasyon enerjisi (61.1 kJ (mol)-1) ve büzülme katsayıları (%23, %32 ve %40) hesaplanmış ve sonuçların gıda kurutulması üzerinde literatürde verilen bilgiler ile uyumlu olduğu görülmüştür. Deneysel çalışmadan elde edilen sıcaklık ve nem içeriği değerleri nümerik analiz sonuçları ile karşılaştırılmış ve uyumlu olduğu bulunmuştur.

13. 
Taguchi metodu kullanılarak gıda kurutulmasına etki eden parametrelerin optimizasyonu
Optimization of parameters effecting food drying using Taguchi method
Burak Türkan, Akın Burak Etemoğlu
doi: 10.5505/pajes.2019.93695  Sayfalar 654 - 665
Bu çalışma, konvektif kurutucuda salatalığın kurutulmasına etki eden parametrelerin optimizasyonunun Taguchi metodu ile uygulamasını göstermektedir. Kurutma parametreleri olarak 0.5, 0.8 ve 1 m/s hava hızları, 40, 50 ve 60°C hava sıcaklıkları ve 0.5, 1 ve 1.5 cm ürün kalınlıkları alınmıştır. Kurutma süresi sonunda her bir parametrenin ürün nemi, büzülme katsayısı, ekserji verimliliği ve ekserjetik gelişme potansiyeli değerleri üzerindeki katkı faktörü ANOVA analizi ile araştırılmıştır. Ürünün kurutulmasında kalınlığın etkisinin, ekserji veriminde ise hava sıcaklığının etkisinin en fazla olduğu görülmüştür. Kuruma süresinin minimize edilmesinde optimum kurutma koşullarının 1m/s hava hızı, 60°C hava sıcaklığı ve 0.5 cm ürün kalınlığı olduğu tespit edilmiştir. Ekserji veriminin en fazla olması için 0.5 m/s hava hızı, 60°C hava sıcaklığı ve 0.5 cm ürün kalınlığı seçilmelidir.

14. 
Tasarım parametrelerinin hidrolik türbin ayar kanadı tasarımına etkilerinin sayısal olarak incelemesi
Numerical investigation of the effects of design parameters on hydraulic turbine guide vane design
Kutay Çelebioğlu, Fatma Zeynep Aytaç Yılmaz
doi: 10.5505/pajes.2019.70850  Sayfalar 666 - 673
Francis tipi su türbinlerinin çeşitli debi ve düşü değerlerini kapsayan geniş bir çalışma aralığı olduğu için güç üretiminde sık kullanılırlar. Her hidroelektrik santralin kendi özelliklerine uygun türbin tasarımına ihtiyacı vardır; çünkü, türbin tasarım prosesinin en önemli iki parametresi olan düşü ve debi her santral için farklıdır. Ayar kanatları türbinin tek hareket ettirilebilen parçasıdır. Türbinden geçen debiyi düzenlemeye yararlar. Bu çalışmada, Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği (HAD) bazlı bir genelleştirilmiş tasarım yöntemi geliştirilerek iki ayrı hidroelektrik santralin türbin tasarımına uygulanmıştır. Ayar kanadı profili, merkezden kaçıklık, kanat açıları, kanatların örtüşme yüzdeleri, ayar kanat sayısı, rotor-stator mesafesi gibi tasarım parametrelerinin etkileri incelenmiştir. Sonuçlar her bir parametre için incelenmiş, akış fiziği ve tasarımcı açısından önemli bulgular belirlenmiştir.

15. 
Düşük viskoziteli atık kızartma yağı etil esteri üretimi
Production of the low viscosity waste cooking oil ethyl ester
Mert Gülüm, Atilla Bilgin, Abdülvahap ÇAKMAK
doi: 10.5505/pajes.2019.48085  Sayfalar 674 - 682
Yenilenebilir ve çevre dostu bir yakıt olan biyodizelin dizel yakıtı ile kıyaslandığında en önemli avantajlarından bazıları, parlama noktası sıcaklığının ve setan sayısının yüksek olmasıdır. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından yayınlanan “Motorin türlerine biodizel harmanlanması” hakkındaki tebliğe göre, 1.1.2018 tarihinden itibaren biyodizelin hacimsel olarak % 0.5 oranında motorine ilave edilmesi zorunlu hale getirilmiştir. Ayrıca, Avrupa Parlamentosu’nun 2003/30/EC sayılı biyoyakıtlar konulu direktifi, üye ülkelerin 2020 yılında en az % 10 oranında yenilenebilir yakıtların kullanımını mecburi hale getirmiştir. Dünyada ve ülkemizde bu denli önemli bir noktaya gelen biyodizelin birçok üstün özelliklerine rağmen, üretim maliyeti ve viskozitesi yüksektir. Üretim maliyetinin yüksek olması biyodizelin daha yaygın olarak kullanılmasını engellerken, viskozitesinin yüksek olması ise motor performansı ve eksoz emisyonlarını olumsuz yönden etkilemektedir. Bu yüzden, sunulan çalışmada, viskozitenin ve üretim maliyetinin azaltılması için, transesterifikasyona etki eden parametrelerin üretilen atık kızartma yağı biyodizelinin viskozitesine etkileri tam bir matris şeklinde incelenerek en düşük viskoziteyi veren reaksiyon parametreleri belirlenmiştir. Optimum parametrelere göre üretilen biyodizelin viskozite değeri, farklı çalışmalarda üretilen biyodizellerin viskozite değerleri ile kıyaslanmıştır. Deney sonuçlarına göre, % 1.25 oranında potasyum metoksit ve 10.5: 1 alkol/yağ mol oranında etil alkol kullanılarak 70 ℃ reaksiyon sıcaklığında ve 121 dakika reaksiyon süresi sonunda üretilen biyodizelin 3.595 mm2/s (cSt) ile en düşük viskoziteye sahip olduğu belirlenmiştir. Üretilen biyodizelin yakıt özelliklerinin EN 14214 standardına uygun olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, bu çalışmada elde edilen viskozite değerinin (3.595 mm2/s) literatürdeki diğer çalışmalarda elde edilen viskozite değerlerine göre daha düşük olduğu belirlenmiştir.

16. 
Dizel-biyogaz çift yakıtla çalışan bir motorda dizel yakıt miktarının emisyonlara etkisi
The effect of diesel fuel amount on emissions ın a diesel-biogas dual fuel engine
İlker Turgut Yılmaz, Mustafa Yavuz, Metin Gümüş
doi: 10.5505/pajes.2019.08522  Sayfalar 683 - 688
İçten yanmalı motorların enerji ihtiyaçları genellikle fosil yakıtlardan karşılanmaktadır. Fosil yakıtların gün geçtikçe tükenmelerine bağlı olarak yenilenebilir enerji kaynakları araştırmacıların ilgisini çekmektedir. Biyogaz organik atıklardan üretilen alternatif bir yakıttır. Bu çalışmada dizel-biyogaz çift yakıtlı bir motorda dizel yakıt miktarının egzoz emisyonlarına etkisi incelenmiştir.
Deneyler 1.6 litre, dört zamanlı, su soğutmalı, aşırı doldurmalı, ortak hatlı yakıt püskürtme sistemine sahip dört silindirli bir dizel motorda gerçekleştirilmiştir. Motorun elektronik kontrol ünitesinin orijinal ayarlarında herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Çift yakıtlı çalışmalarda motorun enerji ihtiyacının %20’si, %30’u, %40’ı ve %50’si dizel yakıt ile karşılanmıştır. Deneylerde motor momenti 40 Nm, 60 Nm ve 80 Nm arasında değiştirilmiş ve motor devri 1750 d/d’da sabit tutulmuştur. HC, CO2 ve NOx emisyonları dizel yakıt miktarının artışına bağlı olarak azalırken is emisyonu artmıştır. Silindire gönderilen biyogaz miktarının artması hem ön karışımlı yanma fazında yanan yakıt miktarını hem de NOx emisyonlarını arttırmıştır. Biyogazın içeriğinde bulunan CO2 ise yakıt hava karışımını seyrelterek HC ve is emisyonlarını yükseltmiştir.

17. 
Split klimalarda kullanılan ısı değiştiricilerinde kanatçık etkisinin sayısal analizi
Numerical analysis of fin effect in heat exchangers used in split air conditioners
Berkay Balkanlı, Ali Yurddaş, Yiğit Aksoy
doi: 10.5505/pajes.2019.64928  Sayfalar 689 - 699
Bu çalışmada, gündelik hayatımızda en çok kullanılan iklimlendirme sistem uygulamalarından biri olan split klimalardaki ısı değiştiricileri ele alınmıştır. En yaygın kullanılan ısı değiştiricisi tipi ele alınmıştır. Oluşturulan matematiksel modelin doğrulaması yapılmıştır. Gerçek çalışma şartlarına en yakın koşullar altında inceleme yapılarak tasarım parametrelerinin ısıl kapasiteye ve sistem verimliliğine olan etkileri sayısal olarak incelenmiştir. Tasarım parametreleri geniş bir çalışma alanına sahip olmakla birlikte, bu çalışma kapsamında; boru çapı, borular arası dikey/yatay mesafe, kanatlar arası boşluk ve kanat et kalınlığı değişimi durumları için inceleme yapılmıştır. Düz kanat borulu ısı değiştiricisi modelinde, laminar akış ve belirli sınır koşulları altında tasarımsal değişimlerin ısı transferi, basınç düşüşü ve akış hızı üzerindeki etkileri Sonlu Hacimler Metodu kullanılarak incelenmiştir. Yapılan analizler sonucunda bulunan Nusselt sayısı, taşınım katsayısına bağlı olarak gerçekleşen ısı transferi miktarına göre optimum tasarım parametreleri iyileştirme önerisi olarak sunulmuştur.

18. 
Yüksek fırınlarda ıslak tip tepe-basınç geri kazanım türbini ile elektrik üretimi
Electricity production by wet type top-pressure recovery turbine in blast furnaces
İlker Mert, Cuma Karakuş, Ali Gençoğlu
doi: 10.5505/pajes.2019.17702  Sayfalar 700 - 708
Demir-çelik sektörü günümüzde enerji tüketimi açısından kritik bir öneme sahiptir. Demir-çelik üretim sürecinin yüksek enerji ihtiyacı, beraberinde yüksek maliyetleri de getirmektedir. Bu durum, sektörde ürün kalitesini koruyarak enerji ihtiyacının azaltılması ve enerji tasarrufu yapılması stratejileri geliştirme ihtiyacını doğurmaktadır. Bu çalışmada; demir çelik sektörünün önemli enerji tasarruf yöntemlerinin bir tanesi olan Yüksek Fırın Tepe-Basıncı Türbin sistemi (TBT) incelenmiştir. TBT sisteminin önemi, işletme koşulları, işletme parametreleri ve enerji geri kazanımını etkileyen faktörler ele alınmış olup, örnek bir TBT için işletme parametrelerinin enerji geri kazanımına etkisi araştırılmıştır. Ampirik formüller ile hesaplanan elektrik üretimi değerleri ve parametrelere dayalı çoklu lineer ilişkiyi gösteren bir model ile tahmin edilen üretim değerleri, sistem gözlem değerleri karşılaştırılmıştır.

19. 
Demiryolu geçiş bölgelerinde farklı üstyapı rijitlikleri ve ray düzensizliği nedeniyle oluşan raylı taşıt titreşimlerinin kontrolü
Control of railway vehicle vibrations due to the effect of different superstructure stiffness in transition zones with rail irregularities
Arif Ulu, Muzaffer Metin
doi: 10.5505/pajes.2020.95770  Sayfalar 709 - 719
Demiryolu araçları hareket ederken, tünellerin veya köprülerin başlangıç ve bitiş noktalarındaki geçişlerde ani bir üstyapı sertliği değişikliği, hem ray yapısında hem de araçta istenmeyen titreşimlere neden olur. Bu çalışmada, demiryolu geçiş bölgesi olarak ele alınan farklı sertlik değerlerine sahip rijit bir üst yapı hattından geçen hafif raylı taşıta dair, tek boyutlu tren-yol dinamik model çifti kullanılarak simülasyonlar yapılmıştır. Hafif metro aracı ve yol İstanbul ulaşımında kullanılan gerçek koşullar dikkate alınarak modellenmiştir. Rayın modeli, sert bir zemine viskoelastik bir temel olarak bağlanan ayrık desteklenmiş ray pedleri üzerine oturan bir Euler-Bernoulli kirişten oluşur. Düşey titreşimler, dinamik bir tekerlek-ray teması içeren yol ve 16 serbestlik dereceli yarım taşıt modellerinin birleştirildiği bir model ile analiz edilmiştir. İkincil süspansiyonlara paralel olarak çalışmak üzere, üstyapının dinamik koşullarının değişimi ve ray düzensizlikleri sonucu hafif metro aracında ortaya çıkan düşey titreşimlerin bastırılması için iki farklı kontrolör tasarlanmıştır. Ortalama ve maksimum işletme hızlarında, ray düzensizlikleri olan ve olmayan, yüksüz ve tam yüklü araç koşulları dahil olmak üzere birçok simülasyon senaryosunda, bulanık mantık denetleyicisinin yaygın olarak kullanılan PID denetleyicisine göre üstünlüğü zaman ve frekans alanında gösterilmiştir.

20. 
Robust Optimizasyon İle Güneş Enerji Kaynağı Tesisi Kuruluş Yeri Seçimi ve Bir Uygulama
Selection of Solar Energy Supply Facility Location with Robust Optimization and an Application
Turgut Karabulut, Selahattin Yavuz
doi: 10.5505/pajes.2019.27243  Sayfalar 720 - 729
Enerji sürekli ihtiyaç ve bu ihtiyaç gittikçe artan bir kaynaktır. Bu enerji kaynaklarından biri olan yenilenebilir enerji, hem temiz hem de sürdürülebilir olması dünyamız için oldukça önemlidir. Dünyada orta kuşak ülkelerden biri olan Türkiye, yenilenebilir enerji kaynakları açısından oldukça şanslı bir ülkedir.
Bu çalışmada, Erzurum, Erzincan ve Sivas illeri için güneş enerji kaynağı tesisi kuruluş yeri seçimi ve enerji verimliliği için model önerilmiştir. Bu model deterministik ve robust optimizasyon ile çözülerek en uygun yer belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma sonunda her iki çözüme göre kuruluş yeri seçimi için en uygun ilin Erzurum olduğu belirlenmiştir. Erzurum ili için deterministik çözüme göre verim 83950724.1 ile 87591854.81 arasında bulunurken, robust çözüme göre verim 83416034.92 ile 87065524.19 arasında bulunmuştur. İki çözüm arasında yaklaşık olarak %0.618 lik bir fark bulunmuştur.

21. 
Kademeli mesai saati ile trafik sıkışıklığının azaltılması
Staggered working hours in order to reduce traffic congestion
Özcan Mutlu, Zehra Durak, Hasan Akyer
doi: 10.5505/pajes.2019.90922  Sayfalar 730 - 736
Günümüzde trafik sıkışıklığı, insan yaşamını pek çok açıdan olumsuz etkileyen önemli sorunlardan birisidir. Trafik sıkışıklığı özellikle zirve saatler olarak isimlendirilen trafik yoğunluğunun en fazla olduğu sabah ve akşam saatlerinde yaşanmaktadır. Bu saatlerdeki trafik sıkışıklığının temel nedeni ise özel ve kamudaki işyerlerinin mesai başlangıç ve bitiş saatlerinin genellikle çok yakın olmasıdır. Zirve saatlerdeki ulaşım talebinin daha geniş zaman dilimine yayılması trafik sıkışıklığının azaltılması için yollardan birisidir. Kademeli mesai saati uygulaması bu amaçla kullanılan yöntemlerden birisidir.
Bu çalışmada, kademeli mesai saati stratejisi ile zirve saatlerdeki trafik sıkışıklığını azaltmak için bir matematiksel model önerilmektedir. Modelde bir şehirdeki başlangıç-varış noktaları arasındaki ulaşım talepleri, güzergâhlar ve yolların kapasiteleri dikkate alınarak her bir varış noktasının mesaiye başlama saatinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bunun için bir 0-1 tam sayılı hedef programlama modeli geliştirilmiştir. Geliştirilen model farklı büyüklükteki veri setleri için çözülmüştür. Elde edilen sonuçlar kademeli mesai saati stratejisinin zirve saatlerdeki trafik sıkışıklığını büyük ölçüde azaltacağını göstermektedir.

22. 
Toplu taşımada hizmet kalitesi yönetimi uygulaması: hizmet kalitesinde performans ölçüm sisteminin tanımlanması
Measurement of service quality in public transportation: definition of performance measurement system in service quality
Gökhan Üvenç, Sinem Kulluk
doi: 10.5505/pajes.2020.75032  Sayfalar 737 - 748
Hizmet kalitesini arttırmak, günümüzde işletmeler için her zamankinden daha fazla önem arz etmektedir. Bununla beraber hizmet sektöründe, hizmet kalitesine etki eden faktörler hizmetin türüne ve yapısına göre değişkenlik göstermektedir. Kent içi toplu taşımacılık sektöründe de durum diğer hizmet sektörlerinden farklı değildir. EN 13816 Yolcu Taşımacılığında Hizmet Kalitesi Yönetimi Standardı 2002 yılında kent içi toplu taşıma sektöründe bir kalite yaklaşımı geliştirmek amacı ile oluşturulmuştur. Toplu taşımacılık hizmet kriterlerini tanımlamak ve uygunluk noktasında sertifika vermek amacı ile oluşturulan NF 281 Yolcu Taşımacılığı Standardı 2003 yılından itibaren EN 13816 standardını kılavuz kaynak olarak kullanır hale gelmiştir. EN 13816 standardına göre, müşteri odaklı ve hizmet sağlayıcı odaklı olmak üzere iki çeşit hizmet kalitesi ölçümü yapılmaktadır. Hizmet sağlayıcı odaklı hizmet kalitesi ölçümü, performans ölçümü adını alır. Bu araştırmada, Kayseri Ulaşım A.Ş. Hafif Raylı Sistem İşletmesi T1 hattı için, hizmet sağlayıcı odaklı hizmet kalitesi ölçüm modelinin tasarımı; bir başka deyişle performans ölçüm modelinin tasarımı ele alınmıştır. Performans ölçüm modelinin tasarımı ile hizmet taahhütleri, hizmet taahhütleri ölçüm ve değerlendirme sistemi, hizmet düzeyi hesaplama yöntemleri, hizmet taahhütleri yönetim unsurları geliştirilmiştir. Bu geliştirmeler NF 281 Standardının gereklilikleri dikkate alınarak yapılmıştır.

23. 
Hemşire çizelgeleme problemi için bir karar destek sistemi uygulaması
A decision support system for nurse scheduling problem
Ebru Geçici, Mehmet Güray Güler
doi: 10.5505/pajes.2019.86402  Sayfalar 749 - 757
Sağlık hizmetlerinin kesintisiz sürdürülebilmesi için diğer sağlık çalışanları gibi hemşireler de nöbet tutarak çalışmak zorundadırlar. Oldukça zorlayıcı şartlar altında çalışan hemşireler için nöbet çizelgelerinin adil ve dengeli olması çok önemlidir, aksi takdirde fiziksel ve psikolojik olarak olumsuz etkilenirler. Bu kadar önemli olmasına karşın hemen her sağlık kurumunda bu çizelgeler manuel olarak hazırlanmaktadır. Akademik yayınlar ile geliştirilen çözüm metotları ise bir karar destek sistemine dönüştürülemediği için sürdürülebilir değildir. Bu çalışmada İstanbul’da yer alan bir hastanenin kardiyovasküler cerrahi servisinin hemşire nöbet çizelgeleme problemi ele alınmıştır. Problem için öncelikle bir karma tam sayılı programlama modeli oluşturulmuştur. Sonrasında bu model, yazılım bilgisi sınırlı son kullanıcılara hitap eden bir karar destek sistemine dönüştürülmüştür. Bu sistem sayesinde adil ve dengeli nöbet çizelgeleri çok kısa sürede oluşturulabilmektedir.

24. 
Karma-tamsayılı iki aşamalı veri zarflama analizi modeli ile en etkin tedarikçi seçimi
The most efficient supplier selection with mixed-integer two-stage data envelopment analysis model
Volkan Soner Özsoy, Mediha Örkcü, H. Hasan Örkcü
doi: 10.5505/pajes.2019.77527  Sayfalar 758 - 767
Tedarikçi seçimi tedarik zinciri yönetiminde en önemli stratejik konulardan biridir ve bir organizasyonda kilit bir rol oynar. Uygun bir tedarikçi seçmek satın alma departmanının en önemli kararlarından biridir ve bu karar genellikle çeşitli kriterlere dayanır. Bu çalışmada iki aşamalı üretim süreci olarak ifade edilen bir tedarik zinciri yapısında girdi, ara ürün ve çıktı ile birlikte en iyi (en etkin) tedarikçiyi değerlendirmek ve seçmek için karma-tamsayılı bir Veri Zarflama Analizi modeli önerilmiştir. Hem plastik ambalaj kayışı endüstrisindeki firmaların hem de reçine üreten firmaların tedarikçilerinin seçilmesi probleminde önerilen model uygulanmış ve modelin performansı diğer çalışmalarla karşılaştırılmıştır. Sonuçlar önerilen karma tamsayılı iki aşamalı modelin karar vericinin tedarikçi seçimini kolaylaştırdığı göstermektedir.

25. 
Ağız ve diş sağlığı hizmeti sunan tesislerin etkinlik ölçümü için bir veri zarflama analizi modeli
A data envelopment analysis model for the efficiency measurement of facilities providing oral and dental health services
Dilek Esenlik Telatar, Kazim Sari
doi: 10.5505/pajes.2019.26618  Sayfalar 768 - 778
Bu çalışmada, ağız ve diş sağlığı hizmeti sunan tesislerin göreli etkinlerini ölçmek için bir Veri Zarflama Analizi (VZA) modeli önerilmiştir. Bu amaçla, karar verici tercihlerinin model çıktılarına, yani tedavi alternatiflerine yansıtılabildiği Ağırlık Kısıtlı VZA (AK-VZA) modeli kurgulanmıştır. Çıktıların hepsinin eşit önemde olduğunu varsayan Temel VZA (T-VZA) modeli ise karşılaştırma amacıyla kullanılmıştır. İstanbul’da Sağlık Bakanlığı’na bağlı tesisler üzerinde yapılan analiz sonuçları, önerilen AK-VZA’nın T-VZA’ya göre daha gerçekçi ve seçici sonuçlar verdiğini göstermiştir. Tesislerin etkinlik performanslarına bakıldığında ise, Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri (ADSM) ve Ağız ve Diş Sağlığı Hastaneleri (ADSH) gibi büyük ölçekli tesislerin Eğitim Araştırma Hastaneleri (EAH) ve Devlet Hastaneleri (DH) gibi ağız ve diş sağlığı açısından küçük ölçekli tesislere göre çok daha etkin olduğu görülmüştür. Bu sonuçlar, ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde tesis büyüklüğünün etkinlik için önemli bir unsur olduğunu göstermektedir.

26. 
Konaklama işletmelerinde CRM yazılımının bütünleşik DEMATEL ve TODIM yöntemiyle seçimi
Selection of CRM software in hospitality industry by integrated DEMATEL and TODIM method
Zeynep Ünal, Emre Ipekci Cetin
doi: 10.5505/pajes.2020.08455  Sayfalar 779 - 788
İşletmelerin sürdürülebilirliği açısından müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) ele alınması gereken en önemli konulardan biridir. Faaliyetlerinin merkezine müşteriyi koyan ve müşterileriyle olan ilişkisini verimli bir şekilde kullanan işletmeler rakiplerine göre rekabet üstünlüğü sağlayarak mevcut konumlarını sağlamlaştırmaktadır. Müşteri ilişkileri yönetiminin bir ihtiyaç haline gelmesiyle birlikte ülkemizde ve tüm dünyada teknoloji firmaları tarafından CRM yazılımları geliştirilmektedir. Yazılım alternatiflerinin ve seçim kriterlerinin çokluğu CRM yazılımı seçimi kararını zorlaştırmaktadır. Konaklama işletmeleri gibi aynı anda pek çok departmanda kullanılacak bu yazılımın seçiminde departman yöneticilerinin ortak görüşü de büyük önem kazanmaktadır. Bu çalışmada Antalya’da faaliyet gösteren beş yıldızlı bir konaklama işletmesinin CRM yazılımı seçimi ele alınmaktadır. Çalışmada kriterlerin belirlenmesi ve elenmesinde Delphi tekniğinden faydalanılmıştır. Belirlenen kriterlerin ağırlıklarının hesaplanması DEMATEL yöntemi ile yapılmıştır. Elde edilen ağırlıklar TODIM yöntemine girdi olarak kullanılarak işletme için en uygun CRM yazılımı belirlenmiştir.

27. 
Effectiveness of dynamic pricing strategy in presence of supply chain disruptions
Mualla Gonca Avci
doi: 10.5505/pajes.2020.54077  Sayfalar 789 - 798

28. 
Kurumsal kaynak planlama uygulamalarında karşılaşılan engellerin yapısal modellemesi ve analizi
Structural modeling and analysis of enterprise resource planning implementation barriers
Menekşe Yeşim Çakırlı, Saliha Karadayıusta, Şeyda Serdarasan
doi: 10.5505/pajes.2019.62993  Sayfalar 799 - 811
Kurumsal Kaynak Planlama (KKP), kurumların tüm iş süreçlerinin bütünleşik bir veri tabanından yönetilmesini sağlamaktadır. Kurulum sürecinde, kurulum yapılan firmanın iş süreçleri ve ilgili KKP sistemi üzerinde karmaşık ve uygulaması zorlu birçok değişiklik yapılması gerekmektedir. KKP yazılımlarının kurulumu esnasında karşılaşılan engeller kurulumun başarısını olumsuz şekilde etkilemektedir. Bu nedenle KKP kurulum sürecinde karşılaşılan zorluk ve engellerin analiz edilmesi, bu engellerin ortadan kaldırılması için bir ihtiyaç halini almıştır. Bu çalışma Türkiye’deki küçük ve orta ölçekli işletmelerde KKP kurulum sürecinde karşılaşılan engelleri tanımlanmakta ve bunların birbirleri ile ilişkilerini analiz ederek, engelleri anlamamıza katkı sağlamaktadır. Böylece çalışmanın sonunda KKP kurulum sürecinin daha kolay ve sorunsuz yönetilmesine yönelik öneriler sunulmaktadır. Bu amaç doğrultusunda literatür taraması yapılmış ve tespit edilen engeller, uzman akademisyen ve sektör çalışanları tarafından değerlendirilerek güncellenmiş ve bu çalışmada ele alınan engellerin listesi belirlenmiştir. Belirlenen bu engellerin birbirleri ile ilişkilerini tanımlamak için anketler oluşturulmuş ve uzman görüşleri alınmıştır. Toplanan veriler Yorumlayıcı Yapısal Modelleme ve MICMAC (Cross Impact Matrix Multiplication Applied to Classification) yöntemleri ile analiz edilerek engeller arası yapısal ilişki modeli ortaya konmuştur. Modelin işlerliği KKP kurulum sürecinde olan ve soğutucu dolap üretimi yapan orta ölçekli bir firma vakası ile irdelenmiştir. Bu çalışma, KKP kurulum sürecinin önündeki engellerin daha iyi anlaşılması ve süreci sekteye uğratan durumların önüne geçilmesini mümkün kılması ile hem literatüre hem de sektör yetkililerine net katkı sağlamaktadır.

29. 
Kübik hücre oluşturma problemi için arı algoritması
Bees algorithm for cubic cell formation problem
Hakan Gökdaş, Feristah Ozcelik
doi: 10.5505/pajes.2019.85125  Sayfalar 812 - 822
Hücre oluşturma problemi ile ilgili çalışmaların çoğunluğunda sadece parça ve makine ataması ele alınmaktadır. İşlerin makinelerde yapılması sırasındaki önemli rolü nedeniyle işçilerin hücrelere atanması, hücresel üretim sisteminden beklenen faydanın elde edilmesinde oldukça kritik bir faktör olmaktadır. İşçilerin ve makinelerin parça işlemedeki yeteneklerini dikkate almak, kaynakların verimliliğini ve esnekliği artırmada oldukça önemlidir. Bu çalışmada, üç boyutlu parça-makine-işçi temas matrisini dikkate alan kübik hücre oluşturma probleminin çözümü için arı algoritması geliştirilmiştir. Geliştirilen algoritma, hücre sayısının önceden bilindiği ve sabit olduğu literatürdeki diğer çalışmalardan farklı olarak, eniyi hücre sayısını belirleyebilmektedir. Arı algoritmasının performansı, literatürden alınan problemler kullanılarak test edilmiştir. Elde edilen sonuçlar, çözülen 11 problemin dokuzunda önerilen algoritmanın bilinen eniyi çözümlere ulaştığını ve kalan ikisinde de daha iyi çözümler bularak başarılı olduğunu göstermiştir. Hücre sayısının bilinmediği durumda ise problemlerin %100’ünde önerilen algoritma ile daha iyi çözümlere erişilmiştir.

30. 
Futbol karşılaşmalarına bahis oynama davranışının beklenti teorisi ile analizi
Analyzing football betting behavior using prospect theory
Ozgur Yanmaz, Cigdem Kadaifci
doi: 10.5505/pajes.2020.71473  Sayfalar 823 - 830
Futbol karşılaşmalarına yönelik bahislerin dikkate alındığı bu çalışma kapsamında, bahis oynayan kişilerin riske karşı tutumları Beklenti Teorisi’nden (Prospect Theory) yararlanılarak incelenmektedir. Karşılaşmalardan bir süre önce bu bahislerin oranları çeşitli faktörler hesaba katılarak bahis şirketleri tarafından belirlenmekte ve kişilerin oynaması için bahse açılmaktadır. Bazı sonuçlara yüksek miktarda bahis yapıldığı zaman ilgili karşılaşma sonucunun bahis oranları şirket tarafından değiştirilmektedir. Bu değişiklikler, bahisler açık kaldığı sürece oranların güncellenmesi ile sisteme yansıtılmaktadır. Çalışma kapsamında ev sahibi takımın kazanması, beraberlik ve deplasman takımının kazanması şeklinde sadece karşılaşmanın sonucuna yönelik bahisler dikkate alınmıştır. Bu doğrultuda, kişilerin hangi oranlar için bu üç tip karşılaşma sonucundan herhangi birine bahis oynamak isteyeceği ve hangi oranlar söz konusu olduğunda bahis oynamaktan vazgeçeceği sorulmuş, sonuçlar Beklenti Teorisi prensipleri doğrultusunda analiz edilmiştir.

31. 
Atık Ekmek Probleminin Sistem Dinamiği Yöntemi ile Modellenmesi
System Dynamics Modelling of Bread Waste Problem
Elvan Gokalp
doi: 10.5505/pajes.2019.20726  Sayfalar 831 - 837
Ekmek israfı pek çok ülke için önemli bir mali ve çevresel sorun oluşturmaktadır. Bu problem, içinde pek çok geri besleme döngüsü içeren, dinamik ve karmaşık bir sistem problemidir. Bu çalışmada, ekmek israfının oluşumu sistem dinamiği yöntemiyle analiz edilmiştir. Sistem dinamiği yöntemi geri besleme döngüleri içeren dinamik problemlerin modellenmesine ve analiz edilmesine olanak sağlayan bir yaklaşımdır. Bu çalışmada sunulan model, ekmek üretim ve tedarik zincirinin çesitli aşamalarını kapsamaktadır. Oluşturulan model farklı parametre değerleri ve gelecek senaryoları altında test edilmiş, sonuçlar analiz edilmiştir. Simulasyon senaryolarında İstanbul şehrine ait veri seti kullanılmıştır. Senaryo sonuçları ekmek israfının önlenmesinde en önemli faktörün ekmeğin raf ömrü olduğunu göstermiştir. Ekmeğin raf ömrünün iki katına çıkarılmasının ekmek israfını %25 oranında azaltabileceği bulunmuştur.

32. 
Sağlık Hizmet Binalarında Enerji Uygulamaları ve Çalışmalar: Sistematik bir Literatür Çalışması
Energy Applications and Studies for Healthcare Facilities- A Systematic Review
Serap Ulusam Seçkiner, Ali Koç
doi: 10.5505/pajes.2019.36845  Sayfalar 838 - 859
Sağlık tesisleri, büyük bir enerji tüketimine sahip ana binalardan biridir. Bu durum, enerji verimliliği ilkelerine ve bu tesisler için maliyet etkinliğine dayalı iyi bir enerji planlaması ve yönetimine duyulan ihtiyacı ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, 2006 ve 2018 yılları arasında enerji planlaması, enerji yönetimi, enerji verimliliği, alternatif enerji teknolojilerinin seçimi, farklı enerji kaynaklarının kullanılması, enerji yenileme / yenileme çalışmaları gibi sağlık kurumları için gerçekleştirilen enerji çalışmalarına ilişkin literatür taraması gerçekleştirilmiştir. Araştırma sorularının ve arama aşamalarının tanımlandığı bir sistematik literatür taraması methodu kullanılmıştır. Bu literatür çalışması, Scopus veritabanında enerji ve sağlık ile ilgili anahtar kelimeler üzerine yapılmıştır. Scopus veritabanından elde edilen verilerin analizinden sonra, toplam 176 öncellikli çalışma enerji verimliliği, enerji planlaması ve enerji yönetimi ile ilişkilerine göre sınıflandırılmıştır. Her kategoride, önemli araştırma konuları, bulgular ve mühim görülen yönler analiz edilmiş ve raporlanmıştır. Bu analiz ile mevcut literatürdeki gelişmeler ortaya konmuş ve gelecekteki araştırmalar için potansiyel alanlar önerilmiştir. Elde edilen sonuçlar, sağlık tesisleri için enerji ile ilgili çalışmaların trend konular arasında olduğunu göstermektedir. Enerji için minimum maliyet ve maksimum fayda sağlamak amacıyla, alternatif enerji uygulamalarına yönelik olarak yöneylem araştırması ve mühendislik ekonomisinin çözüm yöntemlerini kullanan makalelerin özellikle ön planda olduğu belirlenmiştir. Enerji problemleri için çözüm yöntemi olarak, Karışık Tam Sayılı Doğrusal Programlamanın 20 makale ile en çok kullanılan yöntem olduğu görülmektedir. Öte yandan, enerji maliyetlerini ve atık enerjiyi mimimize eden ve büyük binalar için oldukça uygun olan kojenerasyon ve trijenerasyon uygulamalarının 83 makale ile üzerinde en çok çalışılan alternatif enerji uygulamaları olduğu görülmektedir.

LookUs & Online Makale